7 Haziran 2013 Cuma

15-SİSTEM SUÇLU...

Cümlelerdeki aşağılamayı, küçümsemeyi görüyor musunuz
Bizler ÖTEKİLERİZ, onlar ise BERİKİLER.

Adamlar elli yıldır bu günlere hazırlanıyor.
Kapalı kapılar ardında, hücre evlerinde, kimselerin görmediği erketeli toplantılarda.
Hep kendi aralarında bu günleri konuştular.
Hepimizi Müslüman yapacaklar.
Hepimizi Sünni yapacaklar.
Hepimizi Nurcu yapacaklar.
Hepimizi Fitnebaz Cemaate dahil edecekler.
Peki kimler bunlar.
Ben sayayım.

Çağdaş dünyada hüsran yaşayanlar.
Kişisel iflas yaşayanlar.
Kendi hatalarının mesuliyetini taşıyamayanlar.
Donanımsız atıldıkları hayat macerasında ezilenler.
Suçu hep başkalarına atma konforunu yaşamak isteyenler.

Ben kendi yakın çevremden biliyorum.
Adamı karısı aldatıyor.
Vatandaş suçlu olarak mevcut düzeni seçiyor.
Adam iflas ediyor.
Yine aynı suçlu mevcut düzen.
Adam bir şekilde dibe vuruyor.
Bingo, suçlu kim?
Yine aynı, hep SİSTEM.
Asla başka kimse suçlu değil.
Hep başkaları.

Yakın arkadaşlarım, lise çağında.
Adam askere gidiyor, babası bütün kasayı, işleri ona teslim ediyor.
Bizimki parayı birahanelerde bize, yakın çevresinde saçıp savuruyor.
Sermayesini harcanacak fazlalıktan sanıyor.
Akşam olunca hovardalık falan.
Beraberce yiyip içiyoruz, kadın oynatıyoruz, keyfimiz tıkırında, muktedir olmanın keyfini  yaşıyoruz.
O sıralarda ben öğrenciyim, üniversite öğrencisi.
Beni adamdan saymıyorlar.
Ben öğrenciyim.
Adamımız ise askerden gelmiş koçlar gibi bir erkek.
Sonra baba buna eşraftan bir kız buluyor.
Kimse o kıza sormuyor, sen bu adamı seviyor musun diye.
Adamımız için de durum ayın.
Aile kararını vermiş.
Ondan sonra düğün dernek.
Kızın gönlü başkasında.
Çok zaman geçmiyor.
Kız sevdiğini eve alıyor.
Bir gün bir akşam üstü.
Adamımız eve geliyor.
Bir de bakıyor, kapıda ayakkabılar var.
İşte böyledir, bizim Anadolu'da.
Eve ayakkabıyla girilmez.
Yahu bir torbaya koy bari,
Yok.
Bu sefer adamımız hayli öfkeli.
Sağa sola bakıyor, bağırıp çağırıyor.
Ev zemin katta.
Boynucu kardeş camdan atlıyor,
Ele güne karşı,
Rezalet.
Ayakkabılar geride.
İşte o andan itibaren bizim birahane arkadaşımız,
Bize bonkörce herşeyi ısmarlayan arkadaşımız mürteci oluyor.

Inanın bana, araştırın her mürtecinin bunun gibi büyük bir hayal kırıklığı var.
Ya karısı aldatmış, ya iflas etmiş, ya büyük bir yıkım yaşamış.
Hepsi de sorumlu olarak kendisini değil, sistemi suçluyor.
SİSTEM SUÇLU.

Sistem suçluysa ne yapmak gerek, sistemi yıkmak yerine Allahın düzenini hakim kılmak.
Allahın düzeni geldiğinde herşey hallolacak, bütün adaletsizlikler gidecek, herkes mutlu, herkes bahtiyar olacak.
Düzen Alahın düzeni ya, kimse de itiraz edemeyecek.

Adamım zaten bu noktaya kafası çalışmadığı için geldi ya, aklı almıyor.
Allahın düzeni dedikleri imamın düzeni.
İlahi dedikleri, insani.
Eğitim işte bu yüzden şart.
Kandırılmamak için.

İnanın bana bütün mürtecilerin geçmişinde bir büyük bir hayal kırıklığı var.
Bu iş böyle işte...

Oraj POYRAZ

Başbakana Gezi mesajı: Hafife alma!

06 Haziran 2013, 04:53

Fetullah Gülen'den iktidara önemli mesajlar "

Fethullah Gülen, 10'ncu gününe giren Gezi Parkı eylemleriyle ilgili geçtiğimiz günlerde yayınladığı mesajında polisin tavrını eleştirmiş ve demişti.
Gezi Parkı eylemi ve sonrasında yaşananlarla ilgili mesajlarına devam eden Gülen, bugün de dedi.

Gezi Parkı ve kendi resminin kullanıldığı internet sitesinde şu açıklamaları yaptı:

Bir yerde bir haksızlığı bastırmak için elli türlü haksızlık yapıyoruz, elli türlü zulme giriyoruz.
Elli türlü zulüm ve haksızlığa sebebiyet veriyoruz.
Kinleri, nefretleri körüklüyoruz.
Üstesinden gelinmez bir şeye sebebiyet veriyoruz.

HAFİFE ALMAK

Hafife almak, akıllı Mehmet'in işine benzer: Kırkı bir uçurumdan aşağı inmek için el ele tutunmuşlar, el ele tutunarak oradan inmek istemişler.
Sonra hepsi çözülmüş, yere düşmüşler; otuz dokuzu ölmüş, birinin de kolu-kanadı kırılmış.
Demişler, "Akıllı Mehmet ne oldu?
"
"Sormayın, demiş, az daha bir sakatlık çıkaracaktık." Umursamaz ruhlar, anlamaz düşünceler meseleye böyle bakacak.

BİZİM İHMALİMİZİN MEYDANA GETİRDİĞİ NESİLLER

Şimdi "Bütün bütün böyle..bir hak arama meselesi hiç yoktur!" derseniz, oradaki bazı masum insanları, masum istekleri de görmezlikten gelirsiniz.
Bir kere başta, biz onları ihmal etmişiz.
Onlar bizim ihmalimizin meydana getirdiği nesillerdir.
Saniyen; bazı makul istekleri vardır onların.
Hakikaten "Bir park..ağaçları sökülmemeli; insanların gezisine müsait hal, o durum, o tablo korunmalı!" diyebilirler, öyle değerlendirebilirler.
"Ekosistem" diyebilirler, "Yeşili öldürüyorsunuz!" diyebilirler.

SANKİ KIYAMET KOPMUŞ GİBİ

Bir yönüyle bizim bir zayıf yanımızı, bazı masum insanların belki zayıf yanları sanılan masum isteklerini istismar etmek isteyen dışta ve içte bir sürü, böyle kulaklarıyla genel havayı almaya çalışanlar da var.
Şimdi dünyada bütün medya Türkiye'nin aleyhinde; burada da öyle, başka yerde de öyle, Avrupa'da da öyle.
Sanki kıyamet kopmuş gibi bir halleri var.

'ZULME ZULÜMLE KARŞILIK VERME' KABAHAT HER ŞEYİ HAFİFE ALAN DA MI

Bakış zaviyemizi bir kere daha gözden geçirmemiz lazım.
Acaba kabahat bu meselelere karşı umursamazlık içinde bakan, her şeyi hafife alan, "şuydu, buydu" deyip geçiştirende mi?
Yoksa sokakları bir yönüyle harp meydanlarına çeviren insanlarda mı?
Ya da bütün bunların kabahati, sistemde mi?
Bizim iyi nesiller yetiştiremeyişimizde mi?
Onlara yürekten sahip çıkamayışımızda mı?
O zaman sistemin gözden geçirilmesi lazım.
Bizim, düşüncelerimizi bir daha gözden geçirmemiz lazım.
Biz ettiysek bunları, bence, kendimize dönerek, kendimizle yüzleşerek, burada kendimizle hesaplaşarak, daha büyük hesaplarla karşı karşıya kalmamızdan sıyrılmamız lazım.
Şimdi kendimizle yüzleşmezsek şayet, kendimizle hesaplaşmazsak, altından kalkamayacağımız hesaplarla karşı karşıya kalırız, hafizanallah.

BİZ ASLINDA BİZE ETTİK...SİSTEMİ GÖZDEN GEÇİREMEDİK

Bizim bize bakmamız lazım.
Biz aslında bize ettik yani.
Sistemi gözden geçiremedik; "Nasıl yaparsak bu nesiller ciddi nefis muhasebesi içinde, bir nefis muhasebesi yapan nesil olarak yetişir, insan olarak yetişir; tahribatları tahribatla karşılamak değil de, tahribatları tamiratla gidermeye çalışan bir nesil yetişir?" Düşünmedik bunları.

ONLARI HAFİFE ALDIK... ONLARA ŞEFKAT ETMEK LAZIM

Çok defa onları hafife aldık.
"Bir avuç" dedik onlara..
Onlara acımak lazım, şefkat etmek lazım.

MÜŞTEREK AKIL ORTAK PROJE ÜRETMELİ

Bugün böyle gitse de bence aklı başında kanaat önderleri, ilim adamları, psikologlar, pedagoglar bir araya gelerek, müşterek akıl bir araya gelerek, bu mevzuda projeler oluşturması lazım.

BİRİ OLUP BİTEN ŞEYLERİ HAFİFE ALIRSA..

Biri olup biten şeyleri hafife alırsa, yangını hafife alıyor gibi, savaşı hafife alıyor gibi…

Savaş başladı ama arzu ettiğiniz yerde onu durduramadınız.
Her şeyi seylaplar halinde önüne kattı, sürükledi götürdü.

MESELE KÜÇÜKKEN ONU SÖNDÜRMEYE BAKIN

Yangın ve savaş..
siz başlatsanız bile arzu ettiğiniz yerde onu durduramazsınız.
O nerede duracaksa, gider orada durur.
O açıdan da mesele küçükken, bir mangal közü halindeyken onu söndürmesini beceriyorsanız, orada söndürmeye bakın.
Yoksa bir alanı aldığı zaman, bazen üstesinden gelemezsiniz.
İtfaiyeler onunla başa çıkamaz.
Onun için çok küçük bir tulumbayla bile söndürülebilecek küçük bir yangında bile, bence bütün itfaiye erlerine seslenmek lazım; "Tulumbanı al, yetiş imdada, yangın var!" diye seslenmek lazım.

KARINCA DEYİP GEÇMEYİN

Akıllı davranmak lazım, en küçük gaileleri, badireleri çok büyük görmek lazım; akıllıca üzerine yürümek lazım.
Bir karınca istilasına maruz kalmışsanız, karınca deyip geçmeyin.
Karınca istilasıdır bu; sizin yağ çanaklarınıza, bal çanaklarınıza kadar girerler, zehir taşır ve kirletirler oraları; hafife almayın.
Olumsuzluğu hafife almak, zihnin hafifliğinden kaynaklanır, mantık hafifliğinden kaynaklanır, muhakeme hafifliğinden kaynaklanır.
Her şeyi olduğu gibi görmek çok önemlidir.
O zaman isabetli projeler, planlar ortaya koyma imkanı doğar.

NESLİN RESTORASYONA TABİ TUTULMASINA İHTİYAÇ VAR

Meselenin dipten ele alınmasına, çerik-çürük hale gelmiş, enkaz halindeki bir neslin yeniden elden geçirilmesine, restorasyona tabi tutulmasına ihtiyaç var.
Sorumluluğumuzu çok iyi kavramamız lazım.
Mesele dipten ele alınmazsa, nesillerin ıslahıyla işe başlanmazsa; o nesillere, o masum nesillere, ruh ve mana köklerinden akıp gelen şeyler tanıttırılmaz, duyurulmaz, ruhlarına içirilmezse; beyinleri onların elden geçirilmezse, nöronlarına onların yeni bir adab u erkan talim edilmezse, bu azgınlıklar devam eder.

KABADAYILIK YAPMIŞ OLURUZ SADECE

Biz de hep böyle plansız projesiz, azgınlara karşı azgınlıklara karşı tepki göstermek, reaksiyon göstermek suretiyle sadece karbondioksit atmış oluruz.
Kabadayılık yapmış oluruz.
Meselenin dipten ele alınmasına ihtiyaç var.
Problemimiz nedir bizim?
Bu nasıl giderilir, nasıl tamir edilir?
Meselenin öyle ele alınması, peygamber yolunda yürünmesi lazım.'

(Hürriyet)

a45UyF587661-201306061648-15
^^^^^ - vvvvv

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder