Aslına bakarsanız, ben Barzani'nin odasındaki haritayı bundan tam otuz sene önce görmüştüm. Ve o gün bu gündür, hep yazdım, hep anlattım. Bizler kendimizi bildiğimiz ilk zamanlarda Kıbrıs harekatı ve ardından gelen ambargoyu biliriz. 12 Eylüle giden günleri, 12 Eylül'ü takip eden PKK'lı yıllar. Bu sıralarda, ilk Irak harekatı günlerinde hayatın sorumluluklarını taşıyan çalışan, idrak edebilen insanlar olmuştuk. Buraya kadar hep batıdan kaynaklanan soyut bir tehlike hissetik. Ne olduğunu tam olarak anlayamadık, anlamaya çalıştık, ama anlayamadık. Plan yeni bir plan değildi. Sırasıyla önce;
Ben doğrusu Uçuşa Kapalı Bölge uygulaması başladığın anda olayı hissettim. O gün bu gündür de hep anlatır, hep yazarım. Batının bir büyük planı vardı. Araya giren dünya savaşları bu planı mümkün kılmadı. Batı hem kolay sömürmek, hem kolay yönetmek adına planlar yapıyordu. Batını kara vericilerinin büyük bölümünün aynı zamanda Siyonist olduğunu bilmeniz gerekir. Siyonist dediğimizde sadece Yahudileri değil, ondan da çok sayıda ve güçte olan Hristiyan Siyonistleri de düşünmelisiniz. Bu çok önemli. Hristiyan görünümlü bir çok mezhep aslında siyonistdir. Evangelistler, Püritenler, Anglikanlar falan. Siyonizm Büyük İsrail devletini ayağa dikmek ve yaşatmaktır. Yahudiler bunu Yahudi milliyetçiliği olarak anlatır. Dolayısıyla batının emelleri arasına Siyonizmi de koymalısınız. Türk milliyetçiliği, Yunan milliyetçiği, Sırp milliyetçiliği, Rus milliyetçiliği vardır. Bizler buna alışığız, anlayabiliriz. Ancak bunların hiçbirisi, belirli bir milletin diğer milletlere ve dinlere benimsetebildiği türden milliyetçilikler değildir bunlar. Siyonizm farklıdır, hem de çok farklı. Düşünebilir misiniz, Türk milliyetçiliğinin ardında duran, onu savunan, onu kutsal bir ideal sayan Amerikan, Fransız, İngiliz milliyetçileri olsun. Medeni dünyanın en büyük milletlerini Türk milliyetçiliğinin idealleri ardına takmışsınız, misal hepsi de Kızıl Elmacı olsun, hepsi Turancı olsun. Benzetmek gerekirse, Siyonizm işte böyledir. İngiliz milliyetçisini de alet eder, Amerikan milliyetçisini de. İşte bizim batı deyip geçtiğimiz güç, ki aslında Hristiyanıyla, Yahudisiyle büyük bölümü Siyonist olan oligarkların koalisyonu hep bu planları yaptı. Dünyanın kalanında tek hedef sömürüydü. Ortadoğuda ise ek olarak Büyük İsrail ideali de var. İşte ben yirmili yaşlarımda ilk Uçuşa Kapalı Bölge uygulamasına şahit olduğumda anladım ve hissettim. Ve hep sordum, neden yöneticilerimiz, karar vericilerimiz ülkemizin dahili güç odakları alet oluyor, neden göz yumuyor, neyi bekliyorlar diye. Ve anladım ki, ülkemizin gerçekte dış güçlerden bağımsız karar vericileri yok, müstakil güç odakları yok. 40'lı yıllarda teslim olmuşlar, kaybolmuşlar, direnmek ve mücadele etmektense işbirlikçi olmayı tercih etmişler. Malesef böyledir. | Daha AKP yokken DP, AP, ANAP hep batılı güçlerle akord içinde olmak zorunda kaldılar. Bu süreç içinde bir kalkışma da yaşandı. Bir sağ-sol koalisyonu olan MSP-CHP koalisyonlarının ilkinde Kıbrıs harekatı yaşandı. Ve batı ağır şekilde ekonomik operasyonlar, ablukalarla Türk halkını cezalandırdı. Tüp gaz kuyrukları, ağır ekonomik çöküntüler. Mürteciler bunları hep CHP'nin ekonomik başarısızlığı olarak anlatır, ve kötüye kullanır. Aslında yaşanan batının dört başı mamur bir ekonomik müdahalesiydi. Aynı koalisyon devamında da iktidara geldi ve bu sefer dersini almıştı, yeni bir kalkışma yapmadı, İMF reçeteleri, batının programının sadık bir uygulayıcısı oldu. Batı bu türden ekonomik saldırıları başka ülkelerde de yaptı. İlk değildir, son da değildir. Askeri işallerden önce ekonomik saldırıyla hedef ülkeler hep yumuşatılmıştır. Irak, İran, Suriye, Venezülla, Ekvador falan ve bir sürü Orta, Güney Amerika ülkesi, Uzakdoğu ve Ortadoğu ülkesi. Batı Atatürk öldükten hemen sonra Türkiye'ye girdi, yöneticileri, karar vericileri tesirsiz hale getirdi. Dönemin liderleri direnmedi, direnemedi, teslim oldu. O gün bu gündür batının halkası boynumuzda. O kölelik halkasının adına ben dış borç, ekonomik bağımlılık diyorum. Temel yöntem yöneticileri ve halkı borçlanarak büyüme safsatasıyla iğfal etmektir. Ve batının planlarında bu kölelik büyük fayda sağladı. Yöneticiler hep fark ettiler, işkillendiler, ancak batılı güç odaklarıyla yüzleşmekten korktular, kaçındılar, sorunları hep halının altına süpürdüler, sorunları hep sonraki dönemlerin, kadroların ellerine devrettiler. Aslında emin olun Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Deniz Baykal, Tayyip Erdoğan falan hepsi de ne olup bittiğini çok iyi biliyordu. Bütün paşalar, üst düzey bürokratlar hep biliyordu. Bunlar sadece Amerikayla yüzleşmekten çekindiler, korktular. Halen ülkemizde Amerikayla yüzleşmeyi programına koymuş bir parti, bir kadro, bir lider yoktur. Olanlar, olacak gibi olanlar pasifize edilmiştir. Misal Erbakan'ın şu meşhur MSP'si parçalanmış, içinden koparılanlar ehlileştirilmiş ve görünürde Amerikan ve batı aleytarı olan işbirlikçi yeni bir oluşum, AKP kurgulanmıştır. Geriye dönep bakarsanız, anlarsınız, Erbakan'ın batı karşıtlığı gerçekte samimi bir düşüncedir. Cezalandırılmasına ve marjinalize edilmesine bakarak da bunu teyit edersiniz. Ya da halen yapılan siyasi yargılamalar, marjinalize edilenler, dışlananlar. Kimler hapisteyse bilin ki onlar Amerikan aleytarıdır. Sağcısı, solcusu hatta mürtecisi bile aynı. Kimler dışarıdaysa, zengin oluyor, büyüyor ve güçleniyorsa bilin ki onlar da işbirlikçidir. Yine aynı, sağcısı, solcusu ve hatta özellikle mürtecisi bile. Tam tersine batıyla barışık, win-win halinde olan bir AKP'nin ve Fitnebaz Cemaatin ise işbirlikçi, batı kurgulu bir oluşum olduğunu anlarsınız. Bir de Cemaat ve cemaatler var. Bunlardan milli kokusu ve dokusu olanlar cezalandırılmıştır. Kimlerdir bunlar dediğinizi duyar gibiyim. Cemaat liderlerinden kimler hapisteyse, kimler takibat altındaysa onlar. Düşünün bulun. İşbirlikçi, pazarlıkçı, batıya yatkın olanlar ise abat edilmiştir. Son aylarda yaşadıklarımız batının projelerini artık komplo teorisi unsuru olmaktan çıkardı, eni konu somutlaştırdı. Hala daha bazıları parçalan Arap ülkelerinden kopanların Türkiye'ye katılacaklarını, hatta geride kalan Arap'ların da kurulacak tek ve büyük devletin federal unsurları olacağını söylüyor. Bunlardan çok azı gerçekte söylediklerine inanıyor. Çoğu gündelik menfaatleri için NeoOsmanlı safsatasıyla meşgul. Yoksa neden bir bölüm işadamı Akil Adam kadrosunda yer alsın, köy köy, şehir şehir gezsin, hakaret işitmeye razı olsun. Son olarak şunu belirteyim. NeoOsmanlı lafının söyleyenler sadece ülkemizdeki işbirlikçi Türk ve Müslüman görünümlü kadrolardır. Ne Araplar, ne de yerlisiyle yabancısıyla Kürtler, ne de başka milletlerde böyle laflar yoktur. Hatta duyanlar sinirlenir, öfkelenir. NeOsmanlı lafı eden tek Kürt bulamazsınız. Bu dangalaklık saf Türklerle, puşt işbirlikçilerin lafıdır. Oraj POYRAZ |
^^^^^ - vvvvv
--
Ask hayatin ozudur. (Robert B. Mackay)
Latin Atasozu
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
zaryop:jaro
Amor est vitae essentiaAsk hayatin ozudur. (Robert B. Mackay)
Latin Atasozu
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder