16 Temmuz 2013 Salı

15-Basından derleme 2

Prof.Dr.Cihan Dura: MECLİS, İNTİKAM YASASI ÇIKARAMAZ

15 Temmuz 2013

AKP iktidarının marifetleri bitmek bilmiyor, işte sonuncusu: Meclis'te bir gece yarısı darbesi ve torba kanunu ile, meslek odalarının vize ve onay yetkilerini kaldırıyor!
Bu kapsamda Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin (TMMOB) vize ve onay yetkileri de, bu kuruluştan alınarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na devredildi; birliğin mesleki denetim yetkisi elinden alındı, üyeleri ile bağlantısı kesildi.
TMMOB epeydir AKP iktidarının hedefindeydi: Gezi Parkı eylemlerinde öne çıkan, hükümetin Gezi projesini iptal ettiren -bu arada 11 üyesi gözaltına alınmış olan- Birliği "işlevsizleştirme"nin ilk adımı böylece atılmış oluyordu.

Olay basında şöyle yer aldı:

-AKP Meclis'te gece yarısı torba kanuna meslek odalarının vize ve onay yetkilerini kaldıracak bir önerge verdi.
AK Parti İmar Kanunu 8.
maddeye meslek odalarının vize ve onay yetkisini kaldıran ekleme için oylama yaptı ve teklif oy çokluğuyla kabul edildi.
Önerge CHP'lilerin sert tepkileri sürerken AK Partililerin oylarıyla kabul edildi.

Sonuçta Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ni fiilen bitirecek ve tüm yetkileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na geçmiş olacak.

-TBMM Genel Kurulu'nda, Taksim Gezi Parkı eylemlerini destekleyen ve göstericilere sahip çıkan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin (TMMOB) "harita, plan, etüt ve projelerine" belli parasal bedel karşılığında verdiği vize yetkisi son dakika önergesiyle elinden alındı.
Bu yoldan, birçok yöneticisi gözaltına alınan, Gezi eylemleri boyunca sık sık bağlı odaları basılan TMMOB, bu kez bir gece operasyonu ile tüm yetkilerinden yoksun bırakılmış oldu.

-Bu değişiklik, Gezi Parkı nedeniyle Hükümetin cadı avı operasyonunun bir parçasıdır.
Gezi'nin intikamını alıyorlar.
Toplumu kutuplaştırmanın peşindeler.

-500 sivil toplum örgütünün budanması doğru değildir.

-Korsan miting yapar gibi korsan kanun yapılmaz.
Önergeyi TBMM'nin organlarından kaçırarak gece vaktinde kanunlaştırmak kimsenin menfaatine olmaz.

Genel Kurul'da da kabul edilen bu baskın yasayı hayli anlamlı buldum.
Özellikle Milli İrade ve Egemenlik açısından…

Düşüncelerimi, bazı yorumlarımı aşağıda sunuyorum.

'***'

Önce belirtmeliyim ki TMMOB kamu yararına faaliyet gösteren bir örgüttür.
Mimarlık, planlama ve mühendislik bilgi birikimini kamu yararı adına halka ve yöneticilerimize sunar.
Bağlı meslek odaları ile birlikte, merkezî ve yerel yönetimlerin hukuk dışı projelerine karşı açtıkları davalarla "yargı denetimi"ni sağlar.
Belediyelerin ve hükümetin toplum, çevre ve kent zararına uygulamalarını, hatta yerel ve ulusal çıkarlara aykırı yatırım kararlarını hukuk yoluyla engeller, meslek ahlakı ve kalitesi bakımından kamu denetimi yapar.
Yargısal denetimin sağlanmasında doğrudan sorumlulukları, uzmanlık katkıları vardır.
O halde diğer bütün meslek örgütleri gibi demokrasinin, olmazsa olmaz kurumlarındandır.
Kısaca bir Millî İrade'nin sesi olarak, onun tartışılmaz isteklerinden birini yerine getirir: Ulusal kaynakların korunması, en ekonomik ve adil şekilde kullanılması…

Peki Millî İrade ve Millî Egemenlik nedir?
Onu da hatırlayalım.
Milli İrade milletin ortak arzuları, tercih ve eğilimleridir, bireylerin arzularının, emellerinin bileşkesidir.
Demokratik bir rejimde Milli irade tek hâkimdir, tek eylem-koyandır.
Milli Egemenlik ise milletin kendiliğinden var olan siyasal gücüdür.
Milli İrade'yi uygulama aracıdır.

Milleti yönetmede prensip milletin ortak ve genel fikirlerine, eğilimlerine uymaktır.
Bu fikir ve eğilimlerin gerçek olabilmesi, milletin ihtiyaçlarından kaynayıp gelmelerine bağlıdır.
Demokratik rejimlerde millet, egemenliğini bir meclis aracılığıyla kullanır.
Meclisi oluşturan milletvekilleri bu gücü; kendi kafalarına ve keyiflerine göre değil, Milli İrade'ye uygun olarak kullanmakla yükümlüdür, ancak bu şartla seçilmişlerdir.
Her istediklerini değil, yalnızca milletin istediklerini yapabilirler.
Eğer böyle yapmaz, emanet aldıkları gücü iç veya dış başka bir odağın çıkarları yönünde, yani Milli İrade'ye aykırı ve keyfî olarak kullanırlarsa, millete ihanet etmiş olurlar.
Rejim de bu sebeple demokrasi olmaz, sistem bir sömürü aracına dönüşür.
Yönetim meşruiyetini yitirmeye başlar.
Demek ki Milletvekilleri ancak milletin verdiği yetki ve görevler çerçevesinde çalışacak, bunların dışına çıkmayacaklardır.
Seçilmiş olmakla egemenlik onların eline geçmiş değildir, sadece görevlendirilmişlerdir.
Meclis, cumhurbaşkanı ve hükümet iktidar mevkiine saltanat sürmek için değil, millete hizmet için getirilmişlerdir.
Milletin kudretini yalnız ve ancak yine milletin hakikî ve sağlanabilir menfaatleri yolunda kullanmakla yükümlüdürler.

Gerçek demokraside meclis sadece millete itaat eder.
Milletvekilleri Egemenliği Milli İrade sınırları içinde kullanırlar.
Milli Egemenliği kullanma yetkisi asla tek bir adama veya bir gruba verilemez.
Bu şartın garantisi Meclis ve hükümetin bilim ve ahlak kurallarını benimsemeleri, kararlarını o kurallara göre almaları, eylemlerini o kurallara göre yapmalarıdır.
Yalnızca Millî İrade'ye sadık olan meclise saygı duyulur, yetkilerini Milli İrade'ye tam bir bağlılıkla kullanan hükümete saygı duyulur!
Böyle olmayan eleştirilir; usulünce bağlılığa, sadakate davet edilir.

'***'

Demokratik bir rejimde siyasal iktidar yasa çıkarırken, milletten emanet aldığı gücü, ulusal egemenliği kullanmaktadır.
Bu gücü, millet, meclise "benim irademi, yani milli iradeyi yerine getir" diyerek vermiştir.
Yoksa kendi kişisel tutkularını kolla, parti veya grup çıkarlarını yerine getir diye değil.
Millet; iradesini, yalnızca seçtiği milletvekilleri vasıtasıyla değil, her türlü imkân ve kanalla, çeşitli kuruluşlarla da belli eder.
Bunlardan biri de -görevlerini aynı anlayışla yerine getirmekle yükümlü olan- meslek kuruluşlarıdır.
Milli İrade'nin içeriğini öğrenmenin, dolayısıyla taleplerini yerine getirmenin bir aracı da kamuoyudur, çeşitli meslek kuruluşlarıdır.

Meslek kuruluşları, örneğin TMMOB milletimizin belirli ihtiyaçlarını dile getirir; uzmanlık bilgisiyle, zengin deneyimleriyle çare ve çözüm üretirler.
Öyleyse, Meclis ve hükümet, bunları oluşturan vekiller; karar ve eylemlerinde Millî İrade'nin bir yönünü yansıtan meslek kuruluşlarına, bunlardan biri olan TMMOB'un düşünce ve önerilerine kulak vermek, gereken ilgi ve saygıyı göstermek zorundadır.
Aksi tutum despotluktur, Millî İrade'ye saygısızlıktır, Millî Egemenliği yanlış yolda kullanmaktır; ileri değil, geri-demokrasidir.

Millet; seçtiklerine, Meclis'e, "gidin, meslek kuruluşlarının çanına ot tıkayın" mı demiştir?
TMMOB'un yetkilerini tırpanlamak, "milletin hakiki menfaatleri"nin mi bir gereğidir?
Bu değişiklik, milletin gerçek bir ihtiyacı mıdır?
Elbette hayır!

Yasada yalnızca intikam ve sindirme duygusu ile hareket edildiği apaçıktır.
O zaman, Milli İrade'ye açık bir aykırılık vardır, keyfilik vardır.
Öyleyse nerede kalıyor dillerinden düşürmedikleri Millî İrade…, "ileri demokrasi?"

Meclis çoğunluğu; TMMOB yetkisizleştiren yasa ile, Millî İrade'ye uymamış, ancak bir şahsın, liderlerinin, bir çıkar grubunun iradesinin gereğini yerine getirmiştir.
Oysa Meclis intikam yasası çıkaramaz, çünkü Milli İrade'nin arzuları arasında intikam almak yoktur.
Çıkarılan yasa, Millî İrade ile ilgili olmadığından meşru değildir.
Milletin bu yasaya karşı çıkma hakkı doğmuştur.
Milli Egemenliğin üçüncü kolu olan Yargı, yasayı iptal etmelidir.

KAYNAK : http://cihandura.com/diger-yazilar/239-mecls-ntkam-yasasi-cikaramaz.html

-                                 ^^^^^ - vvvvv

Emekli subaylardan 'Duran adam' eylemi

15 Temmuz 2013

Genelkurmay Başkanlığı önünde emekli subaylar yaklaşık 10 dakika süren duran adam eylemi yaptılar.
Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının araçlarıyla giriş çıkış yaptıkları ana nizamiye girişinde ikişer üçer kişilik gruplarla birleşen 12 eski emekli subay ve yakınları ellerinde Türk Bayrakları ve "Orduyu imha etmek için mutlaka subayları mahvetmek aşağılamak lazımdır.
Mustafa Kemal', 'Tutsak kahramanlara selam olsun' yazılı dövizlerle yaklaşık on dakika 'duran adam'
eylemi yaptılar.

Bu sırada Genelkurmay'dan gelen dış nizamiye görevlisi askerler eylem yapan emekli subaylara burada eylem yapamayacakları şeklinde uyarıda bulundu.
Emekli askerler ise 'Burası karargah dışı buraya karışamazsınız, sadece polis müdahale edebilir' şeklinde tepki gösterdi.
Daha sonra sivil polisler olay yerine gelerek eylemlerini nizamiye kapısı girişinde değil karşı tarafta sürdürmeleri konusunda eylem yapan emekli subayları uyardı.
Emekli subaylar ise kendilerinin yıllarca Genelkurmay karargahında görev yapan emekli subay olduklarını ifade ederek yolun karşısına geçip oradan da dağılacaklarını söyleyerek polisin uyarısına uydular.
Emekli subay Ali İhsan Gönüldaş, DHA mikrofonlarına yaptığı açıklamada,
"Sözde uydurulan davalarla askeri bitirip halkı birbirine düşürmeyi hedef gösteren bir politika sürdürülüyor" diyerek Genelkurmay yetkililerinin buna ses çıkarmamasını protesto ettiklerini söyledi.
Emekli subaylar daha sonra olaysız bir şekilde Genelkurmay'ın önünden ayrıldılar.

-                                 ^^^^^ - vvvvv

Sabah'ta Gezi depremi!

15 Temmuz 2013

2 gazete yöneticisinin ardından bu kez bir başka ünlü isim daha Gezi nedeniyle işten atıldı.

Sabah Gazetesi'nde Ekler Genel Yayın Yönetmeni Elçin Yahşi ve Günaydın eki genel yayın yönetmeni Şirin Sever'in Gezi Parkı eylemlerine twitter'dan verdikleri destek dolayısıyla görevlerine son verilmişti.

Sabah Gazetesi'nde 6 yıldır pazar röportajları gerçekleştiren Tuluhan Tekelioğlu da aynı gerekçeden nasibini aldı ve ünlü röportajcının görevine son verildi.

Tekelioğlu görevine son verildiğini twitterdan duyurdu:

Bugun ayni anda iki haber aldim.
Hala oldum....
Ve Sabah gazetesindeki roportajlarima son verildi.
Hayat dongusu..

İYİLER, OMURGALİ, GUZEL İNSANLAR bi gun kazanacaktır.
Hayat devam ediyor.
Rabbim her yerden izliyor.
Hayir da Şer de ondan:-)

sebebsiz, bir telefon etmekten kacinarak, editorumuze iletilmis bu haber.
Sabah yonetimine sasirdim dogrusu.

Medyaradar

-                                 ^^^^^ - vvvvv

Cenk olayında flaş iddia!

15 Temmuz 2013

G.Saray'ın yıldız ismi Cenk Akyol'un basketbol milli takımına çağrılmaması hakkında iddiaların ardı arkası kesilmiyor.

Geçtiğimiz hafta açıklanan A Milli Erkek Basketbol Takımı kadrosuna Galatasaraylı Cenk Akyol'un alınmaması sonrasında ortalık fena karıştı.
'Hoca tercihi' dendi, Nihat İziç 'Devlet' dedi, Bakan Suat Kılıç 'Hangi Devlet' dedi.
Son olarak da çok ilginç bir iddia ortaya atıldı…

5 günden tüm bunlar yaşanırken son iddia da Radikal Yazarı Yiğiter Uluğ'dan geldi.
Uluğ, bugünkü köşe yazısında yaşananlar ile ilgili şunları yazdı:

"Cenk Akyol'un mikrofonu yere atmasından sonra NTV Spor Genel Yayın Yönetmeni Fuat Akdağ, Galatasaray Kulübü İcra Kurulu Başkanı Lütfi Arıboğan'a bir şikâyet mektubu yollayarak 'Sporcunuz canlı yayında bizim mikrofonumuzu yere attı.
Gereğini yapın, bu adamı cezalandırın'
demiş olsa gerek.
Galatasaray, bu dilekçeyi ciddiye almamış olacak ki, Cenk'e herhangi bir yaptırım uygulanmadı.
Cenk'i kulübüne şikâyet edenler, benzer bir başvuruyu federasyona da yapmış olamazlar mı?
Çok iyi biliyoruz ki, o tarafta elleri daha güçlü.
Aynı grubun amiral gemisi Garanti Bankası, 2001'den bu yana Basketbol Federasyonu'nun en büyük sponsoru.
2002'den beri tüm basketbol milli takımlarının maçlarını NTV yayınlıyor."


SÖZCÜ

-                                 ^^^^^ - vvvvv

Mursi'ye casusluk soruşturması

15 Temmuz 2013

Mısır'ın devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi hakkında, casusluk, şiddete teşvik ve ekonomiye zarar vermek gibi suçlardan soruşturma açıldığı duyuruldu.
Diğer yandan, yeni Başbakan Biblavi'nin kuracağı kabine için isimler açıklanmaya başlandı.

Mısır Başsavcılığı, Müslüman Kardeşler kökenli devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye karşı soruşturma başlatıldığını duyurdu.
Başsavcılıktan önceki gün yapılan açıklamada, Mursi hakkındaki casusluk, şiddete teşvik ve ekomomiye zarar vermek gibi suçlamaların incelendiği belirtildi.
Mursi, ordunun darbe yaptığı 3 Temmuz günü gözaltına alınmış ancak şimdiye kadar kendisine herhangi bir suçlama yöneltilmemişti.
ABD, kısa süre önce geçici yönetimden Mursi'nin serbest bırakılmasnı istemişti.

Başsavcılığın açıklamasında, kendilerine Mursi ve Müslüman Kardeşler üyesi 8 kişi aleyhine şikayet ulaştığı belirtildi.
Bu 8 kişi arasında örgütün lideri Muhammed Bedi'nin de olduğu belirtilirken, diğer 7 kişinin ismi açıklanmadı.
Açıklamada şikayet başvurularının kimler tarafından yapıldığı belirtilmedi.

Mursi'ye yöneltilen şikayetler, ceza davası sürecinin ilk adımını oluşturuyor ve Mursi'ye savcılara soruşturma başlatma izni veriyor.
Mısır yasalarına göre şikayet başvurusu polisten ya da herhangi bir vatandaştan gelebiliyor.
Bedi ve çok sayıda Müslüman Kardeşler üyesi hakkında geçen hafta başında şiddeti teşvik suçlamasıyla soruşturma açılmış ancak yalnızca birkaçı tutuklanmıştı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jen Psaki, kendisine konuyla ilgili yöneltilen bir soru üzerine, soruşturma üzerine konuşamayacağını belirterek, sadece soruşturmayı dikkatle takip edeceklerini söyledi.

Mursi'nin iktidara gelişinin birinci yılında milyonlarca kişi Müslüman Kardeşler'e ve Cumhurbaşkanı'na karşı sokağa çıkmıştı.
Halkın sokağa çıkmasının ardından ise ordu bir darbe yaparak yönetime el koymuştu.

Kabineye girecek isimler belli oluyor

Bu arada geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilen Hazım Biblavi, kabinesini kurmak için çalışmalara başladı.
Biblavi, yeni kabineyi kurmak için dün çok sayıda farklı isimle bir araya geldi.
Başbakan Biblavi'yle görüşen isimlerden biri olan Mısır'ın eski Washington Büyükelçisi Nebil Fehmi, toplantı sonrasında yaptığı açıklamada yeni kurulacak hükümette Dışişleri Bakanı olarak görev yapacağını açıkladı.
Mısır'daki liberal ve sol partilerin Mursi'ye karşı oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC) Genel Sekreteri Münir Fehmi Abdunnur da Yatırım Bakanı olarak yeni kabinede görev alacağını duyurdu.

Biblavi'nin, 30 bakanın görev yapacağı yeni kabinesini hafta içinde tamamlayarak, geçici Cumhurbaşkanı Mansur'a sunması bekleniyor.

-                                 ^^^^^ - vvvvv

'Failler arasında polisler de var'

15 Temmuz 2013

Ali İsmail Korkmaz'ın ağabeyi Av.Gürkan Korkmaz: "Faillerin yakalandığı haberi samimi değil."

Ramazan ÇELİK / ANTAKYA (Hatay), (DHA) - ESKİŞEHİR'deki Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin sıktığı biber gazından kaçarken ara sokakta sivil giysili 5- 6 kişinin saldırısı sonrasını hayatını kaybeden Hataylı üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz'ın ağabeyi Avukat Gürkan Korkmaz, saldırıyı düzenleyen sivil kişilerin, polis olmadığı ve şüphelilerin yakalanarak gözaltına alındığı haberlerini samimi bulmadıklarını söyledi.

Antakya'nın Ekinci Beldesi'nde kardeşinin yasını tutan avukat Gürkan Korkmaz, kimlerin gözaltına alındığını henüz bilmediklerini, ancak saldırıda polislerin de olduğunu net olarak bildiklerini belirtti.

"GÜNAH KEÇİSİ YARATMASINLAR"

Emniyetin kendi içindeki polisleri de teslim etmesini istediklerini söyleyen ağabey Korkmaz, "Şu an ifadeye alınanların kimler olduğunu bilmiyoruz.
Umarız ki, faillerdir.
Bu faillerin arasında polisler de var.
Bundan artık eminiz.
Emniyet, kendi arasındaki polisleri vermediği sürece, samimi bulmuyoruz.
Bize günah keçisi vermesinler, failleri versinler.
Bir de bunlara destek olanları versinler.
Vatandaşların yanında Ali İsmail'e vuran polisleri versinler, failleri bulsunlar.
Medyada bilgi kirliliği yaratıp, hedefleri saptırıp, günah keçileri yaratmasınlar"
dedi.

"GÖRÜNTÜLERDE POLİS VARDI"

Oğluna yapılan saldırı görüntülerinde, tam teçhizatlı bir resmi polis olduğunu savunan acılı baba Şahap Korkmaz da, polisin eli sopalı çeteyle anlaşma yaptığını ileri sürdü.
Eyleme katılan ve biber gazından kaçan çocukların 'fare gibi kovalanıp, dövüldüğünü' iddia eden Şahap Korkmaz, şöyle konuştu:

"Failleri bulunmuşsa, gözaltına alınmışsa, bunlar kanıtlanmalı.
Tam olarak kanıtlanmalı.
'Yakalandı, gözaltına alındı' sadece sözde kalmasın.
Görüntülensin.
Bir de, birkaç saniyelik video kasetinde bir tane polis vardı.
Maskeli, coplu silahlı, resmi elbiseli polis görünüyordu.
Çeteyle anlaşma yapıyorlardı.
Aralarında 'gelenlere ne yapacağız' diye konuşuyorlardı.
Nihayetinde çocuklar geliyor, sanki fare kovalar gibi öldüresiye vuruyorlardı.
İnsanlara acımadan, öldüresiye vuruyorlardı.
Bu olayın içinde polislerin de olduğu kesin.
Eğer siviller de varsa, polislerin koruması altındadır.
Kesinlikle, polislerin himayesinde bu olaylar olmuş.
Birkaç saniyelik görüntüler, bunların hepsinin mesajını veriyor anlayana."

-                                 ^^^^^ - vvvvv

Lice'de PKK şehitliği: 5 bin kişilik tören!

15 Temmuz 2013

Diyarbakır'ın Lice İlçesi'ne bağlı Yolçatı Köyü kırsalında, yaklaşık 2 ay önce yapımına başlanan ve 170 PKK'lı mezarının bulunduğu mezarlık 5 bin kişinin katıldığı törenle açıldı.
Törene katılan yüzleri poşulu 15 PKK'lıdan biri Türkçe olarak basın açıklaması yaptı.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde, çeşitli tarihlerde güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmalarda yaşamını yitiren 170 PKK'lı için Lice İlçesi'ne bağlı Sise olarak bilinen Yolçatı Köyü Serkis bölgesindeki, 250 mezar kapasiteli anıt mezar dün akşam saatlerinde törenle açıldı.
İsmi açıklanmayan bir PKK'lının cenazesinin de gömüldüğü mezarlık için, Diyarbakır merkez ve tüm ilçelerden yaklaşık 5 bin BDP'li törene katıldı.

ÖNCE POLİS VE ASKER, SONRA DA PKK'LILAR ARAÇ DURDURDU

Minibüslerle mezarlık açılışına katılan partililer, Diyarbakır çıkışında polisin kimlik kontrolü yapmasından sonra Lice'ye doğru yola çıktı.
Lice yolu üzerinde bu kez Mermer Jandarma Karakolu'nda ikinci kez kimlik kontrolü yapılan BDP'liler, Lice İlçesi'ne bağlı Kayacık yolu üzerinde 3′ncü kez, kendilerine KCK/Asayiş diyen yüzleri poşulu ve PKK'lıların giydiği giysilerden giyen gençler tarafından kesildi.
Bunların da yaptığı aramadan sonra minibüs içerisinde bulunan BDP'liler, Yolçatı Köyü yoluna girdi.

TAHTA KALAS ÜZERİNDE TOPLU NAMAZ KILDILAR

Toprak yolda yaklaşık 15 kilometre mesafede bulunan Yolçatı Köyü kırsalındaki Serkis Bölgesi'ne araçla giden partililer, daha sonra da yaklaşık 2 kilomterelik yolu yürüyerek gitmek zorunda kaldı.
Sere Kani'ye dedikleri bölgede yapımı tamamlanan PKK mezarlığına gelen BDP'liler, buradaki pınarda el ve yüzlerini yıkayarak bir süre dinlendi.
Bazı partililerin buldukları tahta kalaslar üzerinde toplu namaz kıldığı görüldü.

YÜZLERİ POŞULU GENÇLER ASKERİ NİZAM İÇİNDE SAF TUTTU

PKK mezarlığına Abdullah Öcalan, Mazlum Doğan, Mahsum Korkmaz ile 2012 yılı Aralık ayında yaşamını yitiren KCK konsey üyesi ve Amed (Diyarbakır) Eyalet Sorumlusu Numan Amed kod adlı PKK'lı Ertem Karabulut ile çeşiti tarihlerde güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmalarda yaşamını yitiren PKK'lıların dev posterleri asıldı.
Tören alanında yüzleri poşulu gençler, askeri nizam içerisinde tören alanına katılanların önünde yer alarak saf tuttu.
Bu kişilerden bazıları PKK flamaları ve Öcalan posterleri de taşıdığı görüldü.

ÇEVREDEKİ TEPELERDE SİLAHLI PKK'LILAR ÖNLEM ALDI

PKK mezarlığının çevresinde önlem için silahlı PKK'lıların olduğu görüldü.
Daha önceki çatışmalarda öldürülen ve kimliği açıklanmayan PKK'lının defin işleminden sonra 1 dakikalık saygı duruşu ve zafer işaretleri eşliğinde Kürtçe marşlar okundu.
Daha sonra da sözde PKK Şehit Aileleri Derneği Başkanı Halil Oruç, bir konuşma yaptı.

Daha sonra da PKK'lı oldukları belirtilen yüzleri poşu ile kapalı 15 kişi, anıt mezara geldi.
PKK'lılardan biri yaptığı konuşmanın andından anıt mezarda cenazeleri bulunan PKK'lıların isimlerini ve tek tek kod adlarını okudu.
PKK'lının okuduğu her isimden sonra partililer hep bir ağızdan, "Burdayım" anlamına gelen "Ez livirim" diye bağırdı.
Konuşma sonrasında kalabalığın aşırı sevgi gösterisinde bulunduğu yüzleri poşulu 15 PKK'lı, bir düzen içerisinde ormanlık alana koşarak izlerini kaybettirdi.

YOLDA KALAN BDP'Lİ VEKİLE SU YARDIMI

BDP Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ve İl Başkanı Zübeyde Zümrüt ile çok sayıda parti yöneticisi de PKK mezarlığı açılışında hazır bulundu.
Tören sonrası aşırı sıcıktan bunalan BDP Milletvekili Aydoğan'a yaşlı bir adam yardım etti.
Yaşlı adamın verdiği su ile Aydoğan, elini yüzünü yıkadı.
Tören sonrası BDP'liler olaysız bir şekilde dağıldı.(DHA)

-                                 ^^^^^ - vvvvv

'Pala satsak serbest kalırdık!'

15 Temmuz 2013

Taksim'de bayrak satarken gözaltına alınan Ali Sarıçiçek 'isyana teşvik'ten tutuklandı.
20 yıl hapisle yargılanacak.
Biri 13'ünde iki kızı taciz eden 10 çocuk babası BDP'li Siirt Belediye Başkan Yardımcısı Çekin ise adli kontrolle salıverildi

Şeyma ULUSOY / VATAN İSTİHBARAT

Taksim'deki Gezi eyleminde tutuklanan bayrakçının eşi isyan etti.
Taksim'deki Gezi olaylarında bayrak satarken gözaltına alınan ve 'isyana teşvik' suçlamasından tutuklanan Ali Sarıçiçek'in eşi Merhamet Sarıçiçek, "Ne yani, sokakta pala mı satsaydık?"
diyor.

Beş çocuk sahibi Merhamet Sarıçiçek, Kuştepe'deki evlerinde VATAN'a konuştu.

Taksim direnişinde tartışma yaratan tutuklama kararlarından biri de Taksim Meydanı'nda bayrak satan 34 yaşındaki Ali Sarıçiçek isimli bayrak satıcısı hakkında verildi.
Ali Sarıçiçek, 6 Temmuz'da Taksim'de düzenlenen eylem sırasında bayrak satıyordu.
Sarıçiçek, bayraklarına el koymaya çalışan polislere direnince gözaltına alındı ve 8 Temmuz'da tutuklandı.
Sarıçiçek'e 'halkı isyana teşvik etmek', 'polise mukavemet' ve 'toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasasına muhalefet' suçlamaları yöneltildi.
El konulan bayraklar ve Sarıçiçek'in Toma'nın önünde çekilen fotoğrafları suç delili olarak gösterildi.

'Beş çocuğumla perişanız'

Sarıçiçek'in tutuklanmasının ardından büyük bir dram ortaya çıktı.
Eşinin tutuklanmasıyla birlikte, Ali Sarıçiçek'in eşi Merhamet Sarıçiçek beş çocuğuyla başbaşa kaldı.
Çocuklarının en büyüğü 17 yaşındaki Selami.
İnanç 13, Merdan 6 yaşında.
Hasan ve Hüseyin isimli ikizler ise henüz 6 aylık.
İstanbul Kuştepe'deki evlerinde VATAN'a konuşan Ali Sarıçiçek'in eşi Merhamet Sarıçiçek, şunları söyledi: "Beş çocuğumla birlikte perişanız.
Komşularımın yardımıyla geçiniyoruz.
Eşimi bırakmıyorlar, bari bayrakları versinler.
Bayrakları aldığımız toptancı parasını istiyor ve veremiyoruz.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Bayrak suç aleti olarak gösterildiğinden verilmedi.
Madem bayrak suç, o zaman kimse basmasın, askere giderken çocuklara verilmesin, hiçbir yerde kullanılmasın"
dedi.

'Kazlıçeşme'ye de gittik'

Sarıçiçek, sözlerine şöyle devam etti: "Benim eşimin işi 'Bismillah' diyerek evden çıkıp emeğini kazanmak.
Biz günlükçü insanlarız.
Emeğimizi bayrak satarak kazanıyoruz.
Kazlıçeşme'ye de gittik, Fenerbahçe maçına da…

Biz ne göstericiyiz ne de suçlu.
Sadece evine ekmek getirmek için bayrak satan birini tutuklamak hiçbir adalete sığmaz.
Bayrak satmak suç mu?
Benim eşim neden içeride?
Gösterici değil, olaylarla ilgisi yok.
Sadece ekmek parasını kazanmaya çalışıyor ama o içerde suçlu olanlar dışarıda.

Bu nasıl adalet?"

'Piyango kocama vurdu'

O gün gözaltına alınan 59 kişiden 8'inin tutuklandığına dikkat çeken Merhamet Sarıçiçek, "Sekiz kişi içinde öğrenciler, göstericiler vardı.
Bir tek benim kocam ekmek parası için oradaydı.
Kimseye bir şey olmadı ama piyango benim kocama vurdu"
dedi.
Palalı saldırganın serbest kalmasını hatırlatan Sarıçiçek, "Millet palalılar için 'terör mağduru oldu' diyor.
Biz de 'polis mağduru' olduk.
Ne yani, sokakta pala mı satsaydık?
Pala satsak kocam serbest mi kalacaktı?
Suçsuz yere 5 çocuğun rızkını, eşimin özgürlüğünü aldılar.
Bu dünya gücü yetene mi?
İki taraflı adalet var, onlara böyle bize böyle…"
diye konuştu.

20 yıla kadar hapis cezası istenebilir

Tutuklu bulunan Ali Sarıçiçek'e yöneltilen "Polise mukavemet " suçlamasının cezası kanuna göre 6 aydan 3 yıla kadar hapis öngörüyor.
'Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri'ne katılma ile ilgili düzenlemenin cezasının üst sınırı da yine 3 yıla kadar hapis…

Sarıçiçek'e yöneltilen suçlamalar arasında 'isyana teşvik' de bulunuyor.
Bunun cezası da ortalama 15 yıl.
Yani savcılğın, bayrakçı Ali Sarıçiçek'i tutuklamaya sevk ettiği maddelerden bir iddaname hazırlanırsa, Sarıçiçek'e 20 yılın üzerinde hapis cezçası talep edilebilir.

-                                 ^^^^^ - vvvvv

Ayşenur Arslan: "Hayır, bu bir şaka değil"

15 Temmuz 2013

Başbakan Erdoğan, cumartesi günü İstanbul Dolmabahçe'deki ofisinde gündemin ana başlıklarını masaya yatırdı.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile ayrı ayrı görüştü.

Bu görüşmelere sadece iki kişi tanık oldu: Erdoğan'ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan ile Ekonomi Başdanışmanı Yiğit Bulut..

Yiğit Bulut'un ekonomi başdanışmanı olacağına dair fısıltılar, önceleri hemen herkese şaka gibi gelmişti.
Değilmiş.
Hatta, Erdoğan'a "kara kutusu" Yalçın Akdoğan kadar yakınmış.

Dün, bir arkadaşım bu haberi konuşurken, "herhalde yalnız kaldıklarında medyayı da konuşmuşlardır" dedi.

"Herhalde" dedim, "Yalçın Akdoğan aslında medyadan sorumlu başdanışman.
Yiğit Bulut da, mahallemizde hemen herkesi tanır.
Medyayı konuşmamışlarsa şaşırırım."

"Peki Yiğit senden de söz etmiş midir" diye sordu.
"Sıra gelmişse muhtemelen" dedim.
Ve aklıma gelen bir anekdotu paylaştım.

ULUSALCILIK GÜNLERİNDEN BİR ANI

Yiğit Bulut'un hâlâ Doğan Grubu bünyesinde olduğu günlerdi.
Sabah yayınlarında ekonomiden söz ediyor ama sık sık siyasi yorumlar da yapıyordu.
O sırada sıkı ulusalcıydı.
Erdoğan'ı da "Atatürk'ün laik Cumhuriyeti için en büyük tehlike" diye niteliyor, kasıp kavuruyordu.

Bir gün "Ayşenur abla sana bir haberim var" diye yanıma geldi.
Bir gece önce evlerinde bir toplantı yapılmış.
Yiğit'in söylediğine göre katılımcılardan biri Abdüllatif Şener imiş.
Diğerleri de ulusalcı, laik ama muhafazakâr isimlermiş..

Toplantıda, yeni bir siyasi oluşumun gerekliliği üzerinde anlaşma sağlanmış.
Yakında harekete geçilecekmiş.
Hatta benim adım da geçmiş ve bana da teklif gelebilirmiş.

Teşekkür ettim.
Partili siyasete çok çok uzak olduğumu, yoluma gazeteci olarak devam etmek istediğimi söyledim.

Kısa süre sonra Yiğit'i önce Doğan Grubu'nun dışında..
Ardından AKP saflarında..
Ve derken Erdoğan'ın yanı başında görünce şaşırdım mı?
Evet, çünkü söz ettiği o toplantı daha dün kadar yeniydi.
Hayır, çünkü Türkiye'de ve özellikle bizim mahallemizde artık hiçbir şeye şaşırmıyoruz.

Benim asıl şaşırdığım, Başbakan Erdoğan.
Tamam, ideolojisini / yöntemlerini kıyasıya eleştirebilirim..
Evet, başından beri muhalefet ediyorum, ederim..
Ama bu kadar da olur mu canım!
Bir başbakan, daha birkaç yıl önce kendisine "faşist" diyen bir ismi başdanışman diye yanına alır mı!
Ya da "O'nu (Erdoğan'ı) telekinezi (uzaktan etkileme) yöntemiyle öldürmeye çalıştılar" diyen birini ciddiye alabilir mi!
Uzun yıllardır İstanbul'un ve sonrasında Türkiye'nin emanet edildiği Başbakan, Yiğit Bulut'a ne danışır!

Sahiden şaka gibi ama ne yazık ki değil.

THE GUARDIAN: EN BÜYÜK TEHLİKE…

Bu yorumu yapan sadece bizler değiliz.
İngiliz The Guardian Gazetesi'nin Türkiye uzmanı yazarlarından Fiachra Gibbons da aynı şeyi söylüyor.

"Başbakan (Erdoğan) Gezi Parkı protestolarının nedenini biliyor.
Olayların arkasında CIA, gelişen ekonomiyi kıskanan Avrupa, teröristlerle işbirliği yapan (belirlenemeyen) dış güçler, faiz lobisi ve uluslararası Yahudi komplosu yatıyor.
Çünkü Başbakan, Türkiye'yi dünya için bir model yaptı.

TV sunucusu ve yorumcu (Yiğit Bulut) protestoların giderlerinin Alman havayolu şirketi Lufthansa tarafından ödendiğini, çünkü, İstanbul'a 3.
havaalanı projesinin 100 milyon yolcuyu Almanya'dan Türkiye'ye çekeceği korkusu taşıdıklarını söyledi.
Bulut, Türkiye'nin düşmanlarının telekinezi yöntemiyle Erdoğan'ı öldürmeyi planladıklarını da iddia ediyor.
Geçen ay bir televizyonda bunları söyledi.
Bu hafta, Erdoğan'ın en yüksek resmi makamına getirildi.
Başbakan'ın Başdanışmanı oldu.
Hayır, bu bir şaka değil."

Gibbons, yazısını şöyle noktalıyor:

"Erdoğan'ın karşısındaki en büyük tehlike, kendisi..
Ve etrafındakiler..

* * *

İHSAN ELİAÇIK FENA YAKALANMIŞ

Kendisini "antikapitalist Müslüman" diye tanıtan İhsan Eliaçık..
Daha önce pek çok çıkışı ile dikkatimizi çekmişti.
Gezi eylemleri sırasında da Türkiye'nin konuştuğu adam oldu.
Yaptıkları ve söyledikleriyle de, AKP'yi solculardan daha fazla rahatsız etti.
Okuyacağınız "haber", işte o rahatsız kaynaklarda yer aldı.
Pek çok internet sitesinde fotoğraflar eşliğinde yayınlandı.

Habere göre, "İhsan Eliaçık fena, hatta suçüstü yakalan-mış"!

Nasıl mı?

"Bankalar kapatılsın" diyen Eliaçık, meğer bir bankadan para çekiyormuş.
Hem de (SIKI DURUN, İNANAMAYACAKSINIZ) Türkiye İş Bankası'ndan..

"Eeee.." diyeceksiniz.
Demeyin.
Türkiye İş Bankası deyince aklınıza ne geliyor?
Ortağı CHP.
Daha ne olsun!
Gezi eylemcisi İhsan Eliaçık meğer CHP ile ilişki içinde değil miymiş!

Buraya kadarına gülebiliriz.
İşin içinde fotoğraf olmasa.
Ne yazık ki var.
Birileri İhsan Eliaçık'ın peşine düşmüş.
Adım adım izlemiş.
Onu banka ATM'sinden para çekerken fotoğraflamış.
Bazı sitelere servis etmiş.
Ne dersiniz!
Polis ya da Korku Devleti benzetmesi yapanlar haksız mı!
Korkular yersiz mi!

* * *

ŞAHANE HABERLER!

İbrahim Tatlıses'e saldırı davasının gerekçeli kararı açıklandı.
156 sayfalık karara göre, 36 yıl hapis cezası verilen Abdullah Uçmak, saldırı emrini 2 PKK'lıdan almış.
Gerekçe de, Tatlıses'in
"AKP ile yakınlaşması ve milletvekili adayı olacağına dair söylenti" imiş.
Anlayacağınız, İbrahim Tatlıses'i AKP ve –daha ziyade- Erdoğan sevgisi yakmış!

* * *

AFORİZ-MAN

"Bir ağacı kesip 3 tane ağaç dikmek, bir çocuğu öldürüp yerine 3 çocuk yapmak gibi…" Sinan Arslan

YURT

-                                 ^^^^^ - vvvvv

İsrail, Suriye'yi nasıl vurdu?

15 Temmuz 2013

Rus kanalı, İsrail'in 5 Temuuz saldırısıyla ilgili ortaya öyle bir iddia attı ki!

İsrail'in 5 Temmuz'da Suriye'nin Lazkiye şehrinde bulunan askeri üsse düzenlediği hava saldırısını bir Türk üssünü kullanarak gerçekleştirdiği iddia edildi.

Rusya'nın İngilizce yayın yapan resmi kanalı RT'ye konuşan "güvenilir" bir kaynak, İsrail'in Suriye'yi vurmak için Türkiye'ye ait bir üssü kullandığını öne sürdü.

RT'deki haberde, "Kaynağımız İsrail uçaklarının Türkiye sınırları içindeki bir askeri üsten havalandığını ve Suriye hava sahasına girmemek için Lazkiye'ye deniz üzerinden gittiğini açıkladı" denildi.

Haberde Türkiye'nin başka bir Müslüman ülkeye saldırılması için İsrail'e hava üssünü açtığı bilgisinin doğrulanması halinde, ülkede ciddi bir karmaşanın yaşanabileceği belirtildi.

Suriye'nin sahip olduğu Yakhont füzelerini imha eden 5 Temmuz'daki hava saldırısının hemen ardından Özgür Suriye Ordusu, saldırıdan kendilerinin sorumlu olmadığını açıkladı.

a45UyF587661-201307161357-15
^^^^^ - vvvvv


--

zaryop:jaro

Zayiflari ziyaret etmek alcak gonullugunundendir.

Hz.Ali
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur:
Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Ayrilmak isterseniz de :
Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com

Grup Sayfamız :
http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder