Bu Son Fasıldır
29 Eylül 2013
Nasrettin Hoca'nın eşeğini aramasını bilirsiniz.
Yitirdiği eşeğini, tek mal varlığı, güvencesi, köy yerinde eli ayağı gibi olan eşeğini güle oynaya ararmış.
Nedenini soranlara verdiği yanıt unutulmaz:
"Umudum şu dağın ardında kaldı.
Orada da bulamazsam yiten eşeğimi görün bendeki feryadı!"
İlk iktidara geldiklerinden beri bu zihniyet, adım adım gidiyor.
Amacına engel olacak her şeyi, önüne geleni, ayağına takılanı çiğneyip geçiyor.
Türk devrimleri tek tek bitirildi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir adı kaldı şimdilik.
Bu adı yaşatan, devletin damarlarında akan kanı olan Türkçemiz duruyor bir de…
29 harfli, Atatürk'ün Türk Harfleri adını taktığı "Türk Alfabesi", Türkçemizin anayasasıdır…
Koruması, güvencesidir.
Türk harfleri, Türkçenin sırtını dayadığı duvar!
Ses bayrağımızı koruyan ordu!
Sesten yaratılmış askerler!
Türk Harfleri, Türkçenin askerleri!
Bu, ana kan damarı, kesildiği, Türkçemizin ameliyata alındığı an; otuz yılı aşkındır sürdürülen, son on bir yıldır da iyice hızlandırılan dilde çözülme, dili dönüştürme, ulusu başkalaştırma, ülkeyi yıkma süreci son dönemece girecek.
Sonrası: Türkiye Cumhuriyeti'nin ruhuna Fatiha!
Şu güne kadar bizler de, Nasrettin Hoca gibiydik.
Yıkılmaz kale duvarı gibi ülkemizi çepeçevre saran, her geçen gün gelişen, yükselen, tüm saldırılara karşın dimdik ayakta duran Türkçemizi gördükçe, bu yıkım talan işlerine pek aldırmıyorduk:
"Bizi yıkamazlar!
Bir şey yapamazlar!
Türk Harfleriyle korunan Türkçemiz sonsuza dek yaşayacaktır.
Türkçeyle korunan Türkiye Cumhuriyeti'ne de kimse dokunamayacaktır!" diyorduk.
Birkaç gündür işler değişti.
Karşı dağın ardını gösterdiler.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, dumanı kaç gündür, görelim, alışalım diye önceden çıkarttılar, ağzımıza burnumuza isi kömürü, zifti salıverdiler:
Pazartesi açıklanacak demokratikleşme (bölünme – yıkım) paketiyle Türkçemiz uzun yıllardır yolu döşenen bir darbeyle vurulacakmış.
Atatürk'ün en önem verdiği devrim olan "Türk Dil Devrimi'ni" yıkmaya gelmiş sıra.
Atatürk'ün kendi elleriyle oluşturduğu, çok emek vererek gerçekleştirdiği, tüm çalışmalarına katılarak hazırladığı Türk Alfabesi'ne açıkça yapılacak bir saldırı bu.
Atatürk'ün Türk Alfabesi'ne katmadığı, gereksiz bulduğu, dilimize uygunsuz dediği, böyle olduğu da seksen beş yıldır kanıtlanan üç İngiliz harfi, başka bir deyişle o üç virüs; hiçbir eksiği olmayan üstün özellikli eşsiz dilimize bölücüler istiyor, küresel çete istiyor diye eklenecekmiş.
Sular seller gibi konuştuğumuz, yazdığımız, bütün bir ulusu kaynaştıran, ulusun her bireyinin benimsediği, içimize kadar işleyen Türk harflerine saldırılacak.
Bu saldırı, bu dile atılan bıçak, silahlı savaşlardan daha beter.
Daha yıkıcı.
Savaşlarda bireyler ölüyor.
Burada ulus ölecek!
Türk Ulusunu dilinden tutup çekecekler.
Dilimizde yaralar açılacak, bunlardan irinler akacak, yaralar kanayacak, dilimiz ağzımızda dönmez olacak…
Yıllardır belli çevrelerin kasıtlı olarak bize dayattıkları, beynimizi alıştırdıkları, olur olmaz her yabancı adda kullandırdıkları o üç harf (Q,W,X) serbestçe kullanılacakmış.
Türk diline sokulacakmış.
Beyinlerimize sezdirilmeden sokulan, İngiliz'in olmayan bir yerel ağıza Türkçeyi bozmak için sokuşturduğu bu Türkçenin düşmanı olarak kullanılacak bu harflerle İngiliz- Amerikan sömürgesi olmanın önü açılacak.
Bundan bölücüler bir şey kazanacaklarını sanıyorlar.
Senin böyle kaç türlü birbirini hiç anlamayan yerel ağzın varsa, bu ağızların kültür dili değilse, geçmişten gelen yapıtların, edebiyatın, bu ağızlarla yazılan bilimin, ilimin yoksa zaten bir yere varamazsın.
Yayılmacıların kurbanı olur, özünü, Türkçeni deli gibi ararsın o zaman ama iş işten geçer…
Bu devletimizin egemenliğini, ulus egemenliğini bitirecek bir eylem.
Bu yapıldığı an, yandaş basın yayın daha ilk gün hemen atağa kalkacak.
Her uygun gördüğü sözcüğe bu virüsleri ekleyecek"V" ye "v" demeyecek bunlar"V" olacak "w".
H'ler, k'ler çoktan hedeflerinde.
Bir anda tuz buz edecekler dilimizi.
Gönlü isteyen istediğini yapabilecek dilimize.
Okullarda Atatürk ilke ve devrimlerine uygun eğitimin yapılması yönetmeliklerden neden çıkarıldı sanıyorsunuz?
Bu günler için.
Tam da bu ihanetin gerçekleşmesi için.
Önceki gün, hani İstanbul Belediyesi tüm gazetelere tiraj (baskı sayısı) farkı gözetmeden, büyük küçük gazete, az okunur, çok okunur demeden bir duyuru vermişti ya, hani gazetelerin ön yüzlerine sağ yana, yukardan aşağıya sayfanın dörtte birine altın rengiyle yazılmış bir duyuru, kendini övme yazısı, arka sayfalara da tam sayfa reklam.
Bunu yaparken yalnızca bizden – sizden ayırımı yapmışlardı.
Kendi iktidarlarına azcık da olsa karşı duran gazetelere bu ilanlar verilmemişti.
Yeniçağ, Sözcü, Yurt, Aydınlık, Evrensel, Bir Gün, Cumhuriyet, Ortadoğu, Yeni Mesaj gazetelerinde bu duyuru ve aynı anda arka sayfaya verilen belediye reklamı yoktu.
Türk bayrağını geçen hafta başlıktaki simgesinden kaldıran çok az satan Türkiye gazetesine bile reklam verilmiş.
İkinci büyük gazete Sözcü'ye verilmemişti.
İşte şimdi ilan verilen tüm yandaş, karındaş gazeteler bu emre uyacaklar.
Belediye duyuruları verilmeyen, muhalefet eder görünen gazetelerden de emin olun çoğu bu ihanete katılacak.
Her yere girmiş bölücülük hastalığı onları da sarmış çünkü.
Geriye Yeniçağ gibi, belki Sözcü gibi bir iki gazete kalacaktır.
Ulusal yayın yapanlardan bazıları, hem ağlarım hem giderim der gibi hemen bu bölücü harfleri alıp Türkçede kullanmaya başlayacaklardır.
"Seksen beş yıllık yasak" dermiş bunlar, "Türk harf Devrimi" ile başlayan aydınlanma dönemimize.
Bugünün geleceğini biliyorduk.
Uzun yıllardır biliyorduk.
Gelmesini engellemek için hiç bir şey yapmadık.
Kendine Türkçü diyen sahtekârlar bile türettik bağrımızdan"Arı duru Türkçe" ayağına, bu hainler de bu harekete destek verdiler.
Kendini gizleyen, asıl yüzünü saklayan her karşı devrimcinin dilindeki sözlerle yıllardır yeni yetişenleri gençleri, saf temiz vatandaşı uyutuyor bu sahte Türkçüler.
Dedikleri yalanlar hep aynı:
Atatürk'ü yanıltmışlarmış.
Yanındakiler kafasını karıştırmışmış.
Bu harfler (q,w,x), daha da fazlası, üstü inceltilen "n" yok başı sivriltilen "e" sesleri de eklenmeliymiş alfabeye bu katıksız hainlere göre!
Bölücü terör örgütünün istediği bölünme harfleri ile, ne tuhaftır bunların da istedikleri aynı.
Bölücüler, Türk düşmanları sevinecekler.
Sahte Türkçüler, bölücü destekçileri sahte aydınlar ise bu işten hiç mi hiç üzülmeyecekler!
Bazısı zil takıp oynayacak, göbek atacak!
Bu harfler bölücülerin önünü açacak.
Bunu başardıkları an, önlerinde bir engel kalmayacak.
Vatanımız çatır çatır elimizden alınacak da bunu anlamayacağız bile.
Ermeni'ye, Arap'a, Yunan'a, İngiliz'e…
geçince bazı yörelerde topraklarımız, bazı yerlerin yönetimi, ancak ayınacağız…
Bizim bu harfleri kullanmamız, Rusya'nın zulmüyle uzun yıllar yaşamış, hâlâ Rusya'nın etkisinden kurtulamamış Azerbaycan'ın kullanmasına benzemez.
Başka Türk devletlerinin de kullanmasına benzemez.
Seksen beş yıllık deneyim, başarı bir yanda ; bölücü tehdidi (gözdağı), terör örgütünün olmazsa olmaz isteği bu harfler bir yanda!
Bu yapılacak iş, bu harfleri dilimize ekleme dilimizin ölümüdür.
Dolayısıyla Türk'ün ölümü.
Ölüyü diriltme mümkün olmadığına göre, gün, ölmeye yatmamaktır.
Tüm gücümüzle bölücülere, hainlere, Türkçeyi öldüreceklere karşı durmak, uyuyan herkesi iş işten geçmeden uyandırmaktır.
"Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç!" demek istemiyorsanız, ölüm yatağına yatmayı istemiyorsanız, bu olayın sonunu görebiliyorsanız, Türkçem benim ses bayrağım diyenlerdenseniz, bu gün, son gününüzdür unutmayın!..
Yarın çok geç olabilir.
Yarın çıkarmasalar bile böyle bir yasayı, erteleseler bile yarından da yakın bir zamanda mutlaka çıkaracaklar.
Kanımca bunu yarın, bekletmeden çıkaracaklar.
O tünel öyküsü, eli kanlı teröristlerin önce hapisten kaçırılıp, sonra gelin bizi avlayın diye kuş gibi ormanda durdurulup bekletilmeleri, tek silah bile atılmadan deliklerine geri dönmeleri bir işaret fişeğidir düşünebilene…
Pazarlıktır.
Göz korkutmadır"Aman ha!" demektir.
Dağın ardını gördük.
Ateşin dumanı geniz yakıyor:
Bu küresel çetenin yaktığı ateşte yanmak mı istiyorsunuz?
Korkunun ecele faydası yoktur!..
Kafayı çölde kuma gömmek de tarihte kimseyi çölün fırtınasından, düşmanının saldırısından, yaklaşan ölümden kurtaramamıştır.
Feza Tiryaki
İLK KURŞUN
a45UyF587661-201307301451-10
Kisinin kendine ettigini
Edemez kisiye hicbir fani
Bu kahpe hirsi, ne kiskanc kini, ne sarap
Ne de hashas edemez..
Kisinin kendine ettigini tayfun, boran
Dag, tas edemez.
. . . . . .
Kisinin kendine ettigini
Edemez kisiye hicbir fani
Tutmazsa gercek dost elini
Kendi kendiyle bas edemez.
Kisinin kendine ettigini
Sarhos edemez, ayas edemez
Mezar soyan nebbas edemez.
HZ. MEVLANA
Kurmus oldugum gruba uye olun Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur: Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com | Ayrilmak isterseniz de : Ozgur_Gundem-unsubscribe@yahoogroups.com | Grup Sayfamız : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ | Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz. http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder