1 Eylül 2015 Salı

Mustafa Mutlu: Böyle oğlunuz olsa hemen psikiyatra götürürdünüz…

Mustafa Mutlu: Böyle oğlunuz olsa hemen psikiyatra götürürdünüz…

Gazeteciler, seçim kabinesinde Başbakan Yardımcısı yapılan AKP'li Cevdet Yılmaz'ı Diyarbakır'da yakalayıp sormuş:

"Bir TV kanalı, Öcalan'ın bulunduğu İmralı'ya gittiğinizi iddia etti. Bu doğru mu?"

Cevdet Yılmaz kameralara boş, boş bakıp yanıt vermiş:

"Bilemiyorum. Ben hiç o iddiayı takip edemedim doğrusu…"

İşte; 13 yıldır devleti yöneten zihniyet bu… Soru işine gelmiyor; yanıt verse siyaseten zor duruma düşecek…

Bu yüzden yanıt verir gibi yapıp aslında hiçbir şey söylemiyor:

"Bilemiyorum. Ben hiç o iddiayı takip edemedim doğrusu…"

"Adam öldürdüğünüz iddia ediliyor…"

"Bilemiyorum. Ben hiç o iddiayı takip edemedim doğrusu…"

"Hırsızlık yapmışsınız…"

"Bilemiyorum. Ben hiç o iddiayı takip edemedim doğrusu…"

"İhalede usulsüzlük yapmışsınız."

"Bilemiyorum. Ben hiç o iddiayı takip edemedim doğrusu…"

"Aklınızı peynir ekmekle yemişsiniz…"

"Bilemiyorum. Ben hiç o iddiayı takip edemedim doğrusu…"

Devlet, ciddiyettir. Resmiyettir. Güven vermektir. Açıklıktır. Sorumluluktur. Net olmaktır. İtibardır.

Devletimiz bugün, ne yazık kı bu adamların elinde, bu değerlerin hepsini yitirdi!

Adam İmralı'ya gidip gitmediğini söyleyemiyor, "Bu iddiayı duymadım" diyor.

İyi de gazeteciler, "Duydun mu?" demiyor ki…

"Gittin mi?" diyor…

Çok mu zor bu soruyu anlamak ve yanıtlamak… Tek sözcük:

"Gitmedim!"

Ya da yine tek sözcük:

"Gittim!"

Bu adamlar niye siyasete giriyorlar biliyor musunuz; neden "vekil" ya da "bakan" yapılıyorlar?

İşte; bu "büyük yetenekleri" yüzünden…

Evde oğlunuz böyle bir yanıt verse, alıp psikiyatra götürürsünüz, "Aman doktor, bunda bir şeyler var" diye…

Özel sektörde çalışsanız ve "İhalede vereceğimiz teklifi rakip firmaya sızdırdığın söyleniyor" diyen patrona böyle bir yanıt verseniz; anında şutlanır ve bir daha da iş falan bulamazsınız!

Eğer bir siyasetçi, terörist başı ile görüşüp görüşmediğine dair soruyu böyle yanıtlıyorsa; bilin ki görüşmüştür!

Şimdi ben de bir soru sorayım Cevdet Bey'e:

"Apo'ya cezasını evde çekmesi karşılığında erken seçim öncesinde PKK'ya silah bırakma çağrısında bulunmasını teklif ettiğiniz söyleniyor. Doğru mu?"

Gelecek yanıt belli:

"Bilemiyorum. Ben hiç o iddiayı takip edemedim doğrusu…"

Hepsi birer "demokrasi ürünü" olan bu adamların kalitesi, demokrasimizin kalitesidir.

Hepinize hayırlı uğurlu olsun!

SÖZ SİZDE… (156+112)

Bugün Abdullah Bey'e seslenme sırası, okurlarımızdan Kemal Sunal'da… (Harika bir isim benzerliği…) Sizin de Gül'e soracaklarınız ya da söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com'a gönderin…

"Abdullah Bey…

Ben Türkiye'de memur olup da milyonluk köşk alabilen memur tanımıyorum. Olamaz da zaten. Siz de mevkiiniz her ne olursa olsun bu ülkenin bir memuruydunuz. 20 milyonluk evi almak, bir memur için matematiğe aykırıdır. Bu paralar ebeveynlerinizden miras mı kaldı? Miras kaldıysa bunu her memur gibi siz de devlete bildirdiniz mi? Miras kalmadıysa hangi imzaların karşılığında böyle meblağlar oluştu? Eğer tamamen alın teriniz ise şu işin sırrı bize de öğretin… Keşke aynı ekonomik modeli ülke için de kullansaydınız. Belki o zaman dış borçlardan kurtulur, hatta alacaklı bile çıkardık! Ne diyelim; hayırlı işler!"

GÜNÜN SORUSU

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi, KaçAk Saray'da verdikleri 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonunda davetlilerin elini sıkmamış… Sorum kendilerine:

Neden tokalaşmadınız? Bundan sonra kimsenin elini sıkmayacak mısınız? Diyelim ki Obama'nın elini sıkarsanız da size dokunmak için can atan yandaşınızın elini sıkmazsanız, bu ne anlama gelecek?

Eyvah; istiklal mücadelemiz hiçbir zaman bitmeyecekmiş!

Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün 30 Ağustos törenlerinde halka seslenirken ilginç bir cümle kurdu:

"İstikbal ve istiklal mücadelemiz hiçbir zaman bitmedi, bitmeyecek…"

Şiir gibi cümle değil mi?

Tribündekilerden büyük alkış aldı!

Ancak biraz düşünürseniz; aslında bunun bir gurur cümlesi değil, "kötü haber" olduğunu görürsünüz!

Cumhurbaşkanı bayram bayram resmen ayvayı yediğimizi duyuruyor…

Neden mi? Anlatayım:

İstikbal (gelecek) tamam da… İstiklal (bağımsızlık) mücadelemiz niye hep sürsün ki?

Bunu söylemek; bizim aslında bağımsız olmadığımızı ve hiçbir zaman da bağımsız olmayacağımızı iddia etmek anlamına gelmiyor mu?

Bu söz; ayrıca doğru da değil…

Türkiye Cumhuriyeti kim ne derse desin, 1923'ten Demokrat Parti'nin Türkiye'yi NATO'ya soktuğu yıla kadar "tam bağımsızdı…"

İstiklalimizi yani bağımsızlığımızı kaybettiysek; o yıldan sonra kaybettik.

Evet; bağımsızlığımızı günün birinde tekrar kazanacağız…

Ama bir daha asla yitirmeyeceğiz!

Yani sorun o an bitecek; gelecek kuşaklara taşınmayacak!

Cumhurbaşkanı'nın şair (!) ama cahil metin yazarlarına duyurulur!

GÜNÜN İSYANI

Hükümet, PKK ve KCK yöneticilerinin her birinin başına 4 milyon lira ödül koymuş… İsyanım iktidara:

Madem bu katilleri yakalamak için "Vahşi Batı" modelini örnek alacaktınız; o zaman neden MİT'e her yıl milyarlarca lira harcıyorsunuz? AKP muhaliflerini fişleyip içeri attırması için mi?


a45UyF587661-150901120558 Mehmet Yazici mehmet_yazici@runbox.com
2015/09/01  12:10 1  39  undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com

 

Ne gecmis vardir ne gelecek; sadece sonsuz bir simdi vardir.

A.COWLEY

Tanim: Istanbul un fethi kiyamet aninda olacaktir.

(Kutubu Sitte, Kiyamet bolumu)
Hadis No : 5045

Safsata [( Ing:Fallacy), (Osm;Kiyasi-i batil)], bir dusunceyi ortaya koyarken ya da anlamaya calisirken yapilan yanlis cikarsamalarin tamamina safsata denir.
Safsatalar, ilk anda gecerli ve ikna edici gibi gozuken ancak yakindan bakildiginda kendilerini ele veren sahte argumanlardir.
Gunumuz Turkce sinde safsata kelimesi kusurlu akil yurutme anlamini kaybetmis, yanlis inanc manasinda kullanilir olmustur.
Oysa, safsata, insanin muhakeme yetisinin yanlis yonde kullanimidir ve cogu kez onyargi, ek$ik bilgi, batil inanclar, duygusallik, yersiz gondermeler, acelecilik, ozensizlik, genelleme, duygu somurusu, Turkce yi kotu kullanma gibi sebeplerden kaynaklanir.
---
Yaranma (Begendirme) Safsatasi (Fallacy of Appeal to Personal Interests Argumentum Ad Personam) :
Bir oneriyi kabul ettirebilmek icin baskalarinin tercihlerine, kisisel egilim ve cikarlarina bas vurma.
Ornek 1:
Sen Tansu Ciller i begenirsin.
O halde onun ekonomi politikasini desteklemek zorundasin.
Ornek 2:
Senin gibi kla$ik muzik seven bir insanin, o konseri kacirmamasi lazim.
Ornek 3:
Sen zaten liberal adamsin, karin gece eve cok gec gelmisse ne olmus?
Ornek 4:
Emeklilik yasinin yukselmesiyle ilgili yasa tasarisini neden destekliyorsun, tasari meclisten gecerse, emekli olmak icin 4 yil daha fazla calisman gerekecek.


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder