25 Kasım 2015 Çarşamba

Hüsnü Mahalli : Türkmen yalanı

Hüsnü Mahalli : Türkmen yalanı

Türkiye'nin başta Hatay olmak üzere birçok bölgesinde Arap olduğu gibi Suriye'nin de birçok yerinde Türkmenler var.

Her iki ülkede Arap ve Türkmenlerin tarihsel konumu ile ilgili çok şey anlatılabilir ama konumuz o değil.

Ben burada daha çok günceli anlatıp son günlerde koparılan yaygaranın iç yüzünü anlatmak istiyorum.

Suriye'de olayların başladığı 2011 öncesinde siz hiç Türkmenlerle ilgili her hangi bir yerde herhangi bir şey duydunuz mu?

Peki, Irak'ın tersine son 60-70 yılda Türkiye'de herhangi bir yetkilinin Suriye Türkmenleri ile ilgili bir tek sözünü duydunuz mu?

Duymazsınız çünkü Türkmenlerin Suriye'de ciddi anlamda hiç bir sorunu yoktu, varsa da Arapların Türkiye'deki sorunlarından farklı değildi.

Türkmenler ordu ve istihbarat dâhil devletin her kurumunda görev alır, ekonominin her alanında faaliyet gösterir ve hiç kimse Türkmen oldukları için onlara dokunmazdı.

Örneğin muhalif Suriye Ulusal Konseyi'nin dandik hükümetinde Sağlık Bakanı olarak görev yapan kişi ki çok iyi tanırım, ülkeden kaçmadan önce Suriye Tabip Odası Başkanıydı ve bakan olacaktı. Ama kaçtığında 'Esad biz Türkmenlere çok kötü davranıyor' diyecekti.

Onun gibi çok kişiyi birebir tanırım ve şu anda ne tür pisliklere bulaştıklarını biliyorum.

Hepsi yalan söylüyor.

Başka bir örnek: Hasan Türkmani.

Annesi ve babası Sünni Türkmen. Ocak 2004'te ilk Türkiye ziyaretinden sonra Esad onu Genelkurmay Başkanlığına atadı. 2009'da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Faruk Şara'nın yardımcısı oldu. 2004-2011 döneminde Türkiye ile ilişkilerden sorumluydu ve dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile çok yakın kişisel dostluğu vardı. 18 Temmuz 2012'de ÖSO'ya bağlı militanların Genelkurmay binasına yönelik saldırısında öldürüldü.

ÖSO Antakya'da kurulmuş, eğitilmiş ve silahlandırılmıştı.

ÖSO gibi onlarca örgüt vardı. Bu örgütler içinde savaşan birçok Türkmen grup var. Bu gruplar içinde yer alan militanların sosyal medya paylaşımlarında bu grupların Türkiye ile var olan karanlık ilişkileri hakkında tonlarca bilgi ve görsel var.

Hepsi de Türkiye'de eğitildi, silahlandırıldı ve finansa edildi.

'Alevi Esad'ı devirmek için'.

Oysa Esad onlara hiç bir kötülük yapmamıştı.

Tıpkı diğerlerine yapmadığı gibi.

Ama bunun hiç önemi yok.

Bölgesel ve uluslararası devlet ve güçler karar vermişti:

'Alevi Esad ve yandaşları öldürülecek, Suriye yıkılacak ve insanları perişan edilecek'

Bunun için siyasette ve medyada milyonlarca yalan söylendi.

Tıpkı TIR olayında olduğu gibi.

Türkmenler kandırıldı ve kirli oyunlarla göçe zorlandı.

Türkmenlerin ezici çoğunluğu Türkiye'de ve sokaklarda dilenenlerin bir kısmı Türkmen.

AKP çok seviyorsa öncelikle onlara yardım etsin.

Bunların büyük bölümü Sünni, bir kısmı Alevi.

Hatırlayın Türkiye'ye kaçmak zorunda kalan Alevi Türkmenlere hiç kimse yardım etmeyince Cem Evlerine sığınmışlardı.

Şimdi tüm bu gerçekler ortadayken birileri çıkıp Türkmenleri siyasi malzeme olarak kullanmaya çalışıyor. Tıpkı bir zamanlar Irak Türkmenlerini kullandıkları ve yarısının Şii olduğu anlaşılınca vazgeçtikleri gibi.

Son örnek saldırıya uğrayan Tuzhurmatu Türkmenleri .

Sünni ya da Şii Türkmenler Barzani'ye feda edildi.

Beyler halka yalan söylemekten vazgeçin.

Suriyeli Türkmenleri kullanmaktan ve onlara daha fazla acı çektirmekten vazgeçin.

Hiç kimse onları öldürmüyor.

Lazkiye'nin kuzeyinde Suriye ordusunun Suriye toprağı olan bazı bölgeleri Nusra ve yandaşlarından geri alması o ülkenin egemenlik hakları ile ilgili bir konu.

O bölgelerde bulunan Nusra militanlarının ezici çoğunluğu Çeçen ve Kafkas kökenli.

2012'de köy ve kasabaları işgal ettiklerinde özellikle Alevi halktan binlerce insanı hunharca öldürdüler geri kalanlar Lazkiya'ya kaçtı.

Öldürülen ve kaçanlar arasında çok sayıda Türkmen vardı.

Aynı militanlar Mart 2014'te Türkiye tarafından gelerek Yayladağı karşısında bulunan stratejik Keseb kasabasını da işgal etmiş ancak üç ay devam eden çatışmalar sonucu çekilmek zorunda kalmıştı.

Peki, benzer şekilde Çeçen ya da Kafkas kökenli binlerce silahlı militan Suriye, Gürcistan, Ermenistan, Yunanistan ya da Bulgaristan sınırından girip bir kasabayı işgal ederse Türk devleti ne yapar?

Hadi daha da ileri gideyim.

Suriye, Ermenistan, Gürcistan, Yunanistan, Irak ve ileri bir zamanda kurulacak bir Kürdistan Türkiye içindeki kendi soydaşlarına destek verip Türkiye'ye karşı ayaklandırırsa devlet ne yapar?

Bugün dünya ülkelerinin hemen hemen tümünde komşu ülkelerin soydaşı insanlar yaşar.

Bu bir zenginliktir.

Her ülke isterse herhangi bir gerekçeyle komşusu ülke ya da ülkelerde sorun yaratabilir.

Gerekçe bulmak her zaman çok kolay.

Baksanıza Suriye'de hiç bir gerekçe yokken bu kadar sorun yaratıldı ve bu ülke yok edildi.

Sakın siz de o ruh hastası kral, emir ve şeyhler gibi 'Herşey demokrasi ve özgürlük için' demeyin.

Esad Türkmenlere hiç bir kötülük yapmadı.

Ama birileri içinde bazı Türkmenlerin bulunduğu ve BM'nin iki gün önce terör örgütü olarak ilan ettiği Nusra ve benzeri örgütleri kullanarak Suriye'yi yok etti ve etmek istiyor.

Birileri Türkmenlerin kötülüğü ve acısı için bazı Türkmenleri yeterince kullandı ve öyle devam etmek istiyor.

Unutmayalım ki IŞİD içinde de binlerce Türk, Türkmen ve Türk kökenli soydaş var.

Uygur, Çeçen, Kafkas ve Orta Asya kökenli…

Dünya IŞİD ile savaştığına göre buyurun siz de dünyaya savaş ilan edin.

Oyuna gelmekten vazgeçin.

Birileri size sürekli yalan söylüyor.

Birileriniz yalanları yutmaktan hoşlanıyor.

Yandaşlar ve sözde bilumum liberal, demokrat, milliyetçi ve laikler.

Din, iman ve kuru hamaset adına.

Açın gözünüzü görün artık gerçeği.

Bu kadar pislik, rezillik ve vicdansızlığa ortak olmayın.


a45UyF587661-151125160222 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2015/11/25  20:00 1  39  undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com

 
--

Allah katinda insanlarin en kotusu, hayatinda midesini ve sehvet gudusunu doyurmaktan baska hedefi olmayan kismedir.

Hz.Ali

Risale-i Nur okumak veya yazmak alim olmak icin yeterlidir, baska bilgiye gerek yoktur

Said-i Nursi Nur Meyveleri adini verdigi yazisinda.

Kuran daki Celiskiler ve Nedenler (3)

Bazi Ayetlerin Muhkem (Kesin) Anlamli, Bazilarinin Da Mutesabih (Supheli) Oldugu Ve Celismeli Gorunumun Bundan Dogdugu Iddialarindaki Gecersizlikler

Seriatcilar, Kur an ayetlerinin cesitli anlamlara gelebilecek sekilde indirildigini ve boyle oldugu icindir ki, hem muglak (guc anlasilir) hem de celismeli ymis gibi gorunduklerini ileri surerler:

Kur an in bazi ayetleri herkes tarafindan anlasilabilecek nitelikte seylerdir; bunlara muhkem ayetler adi verilir. Bazi ayetleri ise herkesin anlayamayacagi sekilde gonderilmistir ki, bunlara da mutesabih , yani supheli ayetler deniri Tanri kesin ayetler yaninda suphe uyandiracak nitelikte ayetler yollamistir; cunku, gonderdigi ayetlerin tumunun herkes tarafindan anlasilmasini istememistir. Bazi ayetleri herkesin anlayamayacagi sekilde indirmis olmasinin nedeni, bir yandan fikir ozgurlugunu gelistirmek ve diger yandan cahil Arabin inanc bocalamasina kapilmasini onlemek icindir. Cunku, eger her sey anlasilir sekilde aciklanmis olsaydi, cahil Araplara o anda akillarinin alamayacagi bir sey soylenmis olur, bu da onlari tereddude dusurebilir, urkutebilirdi. (1)

Ve iste guya bundan dolayidir ki, Kur an daki ayetler celiskiliymis gibi gorunmektedir. Dikkat edilecegi gibi, seriatcilarin iddialarina gore Tanri, esas itibariyle fikir ozgurlugunu olusturmak amaciyla ayetleri farkli anlamlarda indirmistir. Guya bazi ayetleri anlasilmaz nitelikte kilmakla, bunlarin yorumlanmasina ve boylece cesitli durumlara ve ihtiyaclara uydurulmasina ve ayni zamanda Arabin inanc bocalamasinda kalmamasina olanak yaratmak istemistir! Bununla da Islamiyette dinin temellerinin guclenmesini saglamistir.(2)

Yukaridaki iddialara sarilanlar, genellikle Kur an in Al-i Imran Su-resi ndeki su ayeti ornek verirler:

...Oyle bir Tanri ki, sana kitap indirdi. Onun bir kismi apacik ayetlerdir ve bunlar kitabin temelidir. Diger kismiysa cesitli anlamlara benzerlik gosterir ayetlerdir. Yureklerinde egrilik olanlar fitne cikarmak ve onlari tevil etmek icin anlamlari acik olmayan ayetlere uyarlar. Halbuki, onlarin tevilini ancak Allah bilir. Bilgide supheleri olmayacak kadar kuvvetli olanlarsa derler ki biz inandik ona, hepsi de Rabbimizdendir . Bunu akli tam olanlardan baskalari dusunemez (Al-i Imran Suresi, ayet 7).

Hemen belirtelim ki, ne bu ayet (ve benzerleri) ne de seriatcinin yukaridaki aciklamasi, Kur an daki celismelerin gercek nedenlerini ortaya cikaracak yeterlilikte degildir. Ayetlerden bazilarinin mutesabih (supheli, kapali) nitelikte olmasi, ne fikir ozgurlugunu saglamak icindir ne de cahil Arabin tereddude dusmesini ya da urkmesini onlemek icindir. Eger Muhammed in Tanrisi fikir ozgurlugunu yaratmak isteseydi, ayetleri anlasilmaz ya da celismeli sekilde gonderecek yerde, anlasilir sekilde kilar ve kisilere, ozgur akil rehberligiyle, bunlari uygulamak ya da degistirme yeterliligini saglardi. Kalkip da, Bazi ayetlerin tevilini ancak Allah bilir deyip, anlamini sadece kendisine sakladigi ayetleri kisilere gozu kapali sekilde kabul ettirmez ve onlardan, anlamini bilmedikleri bir sey icin Biz inandik ona, hepsi de Rabbimizdendir demelerini beklemezdi. Cunku, bunu yapmakla, fikir ozgurlugunu temelinden yikmis olacagini bilirdi. Mutesabih (supheli) ve celismeli hukumler yoluyla fikir ozgurlugunu yaratmanin mumkun olamayacagini ELBETTEKI dusunurdu. Zira, fikir ozgurlugu, herhangi bir hukmu, sirf Tanri dan gelmistir diye kabul etmekle ya da yorumlamakla degil, fakat onu akilci yoldan degistirebilmekle, yerine yepyenisini getirebilmekle, cerh edebilmekle olusabilir. Oysa ki, Kur an a gore aklin rehberligi diye bir sey soz konusu degildir; vahiylerin akil suzgecinden gecirilerek yok edilmesi mumkun degildir. Aksine, Kur an da Tanri ve peygamber emirlerinin mutlakligi, degismezligi, ongorulmustur. Kisinin tum yasantilarini en ince noktasina kadar duzenleyen ve insan aklina bunlari ogrenmekten baska bir olanak vermeyen bu emirleri insan iradesiyle degistirmek, ilga etmek mumkun degildir; cunku yasaklanmistir: Bakara Suresi ndeki Ayetlerimi degistirmeyin (Bakara Suresi, ayet 41) seklindeki hukumden tutunuz da, Kitabi batil kilacak hicbir sey olmadigina (Fussilet Suresi, ayet 41-42) ya da kitabi ciddiye almayip reddedenlerin cehennemlik sayilacaklarina (Bakara Suresi, ayet 113-115) varincaya kadar, Kuranda yer alan buyruklar, fikir ozgurlugunu kokunden kurutacak nitelikte seylerdir.

Araplari tereddude dusurmemek ya da urkutmemek icin bazi ayetlerin mutesabih nitelikte gonderildigi iddiasina gelince... Boyle bir iddia, Tanri yi aciz durumdaymis gibi tanimlamaktan baska bir ise yaramaz. Cunku, eger Tanri, kendi yarattigi kullarini tereddude dusurmekten ya da urkutmekten cekiniyor ise, bu takdirde, gucsuzlugunu, aczini itiraf etmis oluyor demektir. Eger onlari urkutebilecek emir vermekten cekiniyor da, bu emri bazilarinin anlayamayacagi bir dilde veriyor ise, bu takdirde kullarindan korkuyor demektir! Ote yandan kullarina diledigi gibi anlayis gucu sagladigini ya da onlari dogru yola sokmak,gonullerini acmak olanagina sahip oldugunu soyleyen bir Tanri nin (ornegin, Enam Suresi, ayet 125), bazi ayetleri mutesabih nitelikte gondermeye neden ihtiyac duymus olabilecegi de ayrica anlasilmasi guc bir sorundur!

Butun bunlar bir yana, Muhammed in ilk anlarda yerlestirdigi ayetlerden anlasilan odur ki, Tanri, kendi emirlerinin herkes tarafindan anlasilmasini istemis bu nedenle de, buyruklarini apacik olmak uzere gonderdigini bildirmistir. Daha once diger ummetlere -sirf anlasinlar diye-, kendi dillerinde kitap gonderdigi gibi, Araplara da Kur an i, apacik bir dille, Arapca olarak, yani Araplarin kendi anlayacaklari dilde hem de yedi farkli okunusta gondermistir.

Yani anlasilmasini istedigi icindir ki, Kur an i apacik olmak uzere, en acik ve en anlasilacak tarzda, hem de cesitli Arap kavimlerinin kullandiklari yedi lehcede olmak uzere indirdigini soylemistir. Kur an in apacik olmak uzere gonderildigine dair Kur an da sayisiz denecek kadar cok ayet vardir. Butun bunlar ortadayken, bazi ayetleri muhkem (kesin, anlasilabilir) ve bazilarini mutesabih (supheli, anlasilamaz) sekilde gondermesinin ELBETTEKI anlami olamaz ve aksini iddia etmek ELBETTEKI yersizdir.

Dipnotlar ;

1)Sahih-i..., c.ll,s.62 vd.

2)Cerrahoglu, age, s. 17 vd
https://kuranelestirisi.wordpress.com/2011/11/24/kurandaki-celiskiler-ve-nedenler-3/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder