23 Kasım 2015 Pazartesi

Soner YALÇIN : Nobel'e aday gösterilen komünist:Doğan Görsev

Soner YALÇIN : Nobel'e aday gösterilen komünist:Doğan Görsev



Ali Koç, "Küreselleşmenin insan tarafı yok; eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir" dedi. Ali Koç; -aileden çok zengin olmasına rağmen yaşamını sol kuramı geliştirmeye adayan- "Türk Engels" olur mu bilmem. Geçen hafta medya Ali Koç'un sözlerini tartışırken, İstanbul Levent Camii'nden sessiz bir cenaze kalktı. O kişi; Marksist dünya görüşünü ülkesine yaymaya adayan yayıncı; müzik, dilbilim, edebiyat, felsefe ve çeviri alanlarında muazzam bir birikime sahip; sevecen, inatçı, disiplinli, çalışkan ve büyük tevazu sahibi bir komünist idi; Doğan Görsev…

G. Doğan Görsev Harp Okulu öğrencisi (1950)

Sahi…

Komünist deyince aklınıza ne geliyor?

Tek bir sözcük gelir hep aklıma; fedakarlık!

Başkaları için kendinden vazgeçmiş koca bir nesil…

Dünyayı ışıklarıyla aydınlatmak isteyen idealist bir kuşak…

Tarih: 20 Eylül 2005.

İstanbul Gayrettepe'deki Emekli Subay Evleri 62. Blok'taki dairede telaşlı bir çalışma vardı. İri makaralı bantlar, plaklar, CD'ler vb. özenle kolilere yerleştiriliyordu.

Bantlarda neler yoktu ki; örneğin Nazım Hikmet'in ya da Hasan Hüseyin Korkmazgil'in okudukları şiirlerinin kayıtları…

Rossini'nin, "Fatih Sultan Mehmet Operası" ya da Kraus'un "Muhteşem Süleyman Operası" gibi yapıtlar vardı…

Festivallerin, konserlerin, resitallerin kayıtları vardı ve arşivdeki yapıtlardan 50'si "dünyada ilk ses kaydı" özelliği taşıyordu.

Otantik çalgılarla bestelendirilmiş; İlk Çağ Yunan ve Bizans müziği, Orta Çağ müziği gibi neler yoktu ki…

11 bin plak ve CD vardı.

Arşiv; Batı Avrupa ve İskandinavya ülkelerinin yanı sıra Orta ve Doğu Avrupa'da, Balkanlar'da, Kafkasya'da, Hindistan'da, Japonya'da, ABD'de ve Latin Amerika ülkelerinde yaşamış ve dünya müzik tarihinde kendilerine yer edinmiş 1100 bestecinin yapıtlarından oluşmaktaydı.

Telemann 344, Vivaldi 296, Bach 231, Mozart 197, Beethoven 178, Haydn 159,Chopin 146, Debussy 123, Handel 109, Schubert 98, Mendelssohn 91, Schumann 83, Saint-Saens 72, Brahms 71 gibi 6 bin 600 yapıt arşivdeydi…

Maddi değeri çok büyük bu klasik müzik arşivi Eskişehir'e gidiyordu.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi'ne bağışlanmıştı.

Bağışçı…

1950 yılından beri Türkiye Komünist Partisi üyesi Doğan Görsev idi.

Sahi…

Komünist deyince aklınıza ne geliyor?

BİR GENÇ PİLOT

Balkan Savaşı muhaciri Rumeli kökenli bir aile…

Dedesi; şehit bir Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı)…

Babası; Mustafa Kemal'in askeri bir Albay…

Annesi; Cumhuriyet'in ilk kuşak öğretmenlerinden…

Gün Doğan Görsev 1931 yılında Diyarbakır'da dünyaya geldi; Isparta nüfusuna kaydedildi.

İki kardeşi daha oldu; Örsev ve Yutkan.

İlkokulu Anadolu'nun çeşitli yerlerinde okudu.

Baba mesleği ve dönemin II. Dünya Savaşı koşulları nedeniyle askeri okulakayıt yaptırıldı. Pilot olacaktı. Çünkü, İkinci Dünya Savaşı yıllarında hava gücü savaşlarda en etkili unsur haline gelmişti. Türkiye'de 1944 yılında bağımsız bir kuvvet olarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı kurulmuştu.

Çalışkandı. Kısa zamanda öğretmenlerinin takdirini topladı.

Kitaplara çok düşkündü.

Askeri okulun kütüphane görevlisi yapıldı.

Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in büyük çabasıyla Türkçe'ye çevrilen dünya edebiyat klasikleri sayesinde hümanist -aydınlanmacı Batı düşüncesiyle tanıştı.

II. Dünya Savaşı'nın bitimiyle, Aragon, Eluard gibi şairlerin, Picasso gibi ressamların, Charlie Chaplin gibi sinemacıların vb. katılımlarıyla revaç bulan barış hareketine ilgi duydu.

Gelişmeleri yakından takip etmek için Fransızca'sını geliştirdi.

Okudukça kafasında sorular oluştu:

Cumhuriyet devrimlerini ilerletmek için ne yapmak gerekiyordu?

Hasan Ali Yücel'in yaptırdığı çeviriler dünya görüşünü değiştirmişti. Düşündü;"Ben de bu düşünsel çabalara katkı sağlamalıyım."

Türk aydınlanmasına yaptığı tercümelerle katkı yapacaktı.

Yıl, 1953 idi…

Askerlikten ayrıldı.

Fransızca bilgisini geliştirmek üzere İstanbul Üniversitesi Edebiyat FakültesiFransız Filolojisi bölümüne girdi.

Hem çalışıp hem okuyacaktı…

Bankada çalıştı.

Ankara'daki UNESCO Millî Komitesi'nde görev yaptı.

Milliyet Yayınları'nın basıma hazırladığı "Ansiklopedik Sözlük"ün yazı kurulunda yer aldı.

Basın-Yayın İlan Kurumu'nda çalıştı.

İstanbul Belediyesi Basın-Yayın Müdürlüğü yaptı.

Ayrıca…

Pencere Yayınları'nı kurdu…

Konuk Yayınları'nı kurdu…

Onlarca çeviri yaptı; başta Marksist klasikler.

En titiz Marksizm çevirmeniydi. Tek bir kavram üzerine aylarca araştırır, en doğrusunu bulmaya çalıştırdı. Mükemmeliyetçi idi…

Ve kolektivizme inanıyordu…

23 YILLIK SÜRGÜN

Doğan Görsev komünistti…

Askeri okuldan beri okudukları, yaşadıkları, gördükleri onun Türkiye Komünist Partisi (TKP) ile tanışmasına neden oldu.

Hem de en zorlu yıllarda…

TKP'ye yönelik 26 Ekim 1951'de başlayan "büyük tevkifat" günlerinde Ankara'da partiye kaydoldu.

Dr. Şefik Hüsnü, Reşat Fuat Baraner, Mihri Belli, Zeki Baştımar, Arif Damar,Selçuk Uraz, Ruhi Su, Şükran Kurdakul, Behice Boran, Mübeccel Kıray, Vedat Türkali, Enver Gökçe gibi 184 sanıklı davadan şans eseri kurtuldu.

Fakat…

Çevirileri ve yayınladığı kitaplar nedeniyle sürekli hakim karşısına çıkarıldı.

Örneğin… 1965 yılında; ünlü tarihçi Henri Lebebvre'nin "Sosyalist Dünya Görüşü" çevirisi bunlardan biriydi.

Örneğin… 1975 yılında; "Fransız Solunun Ortak Hükümet Programı" çevirisi bunlardan biriydi.

Türkiye'de düşünce faaliyetinde bulunmak suçtu!

Nice hapishaneler tanıdı; Selimiye, Sultanahmet, Kabahoz, Metris, Sağmacılar!

Üç yıl cezaevinde yattı.

23 yıl sürgün hayatı yaşadı.

Türkiye Barış Derneği'nin Onur Kurulu üyesi idi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonucu "Barış istemek komünist faaliyet" sayıldığı iddiasıyla cezaevine atıldı.

Düşünce suçlusuydu ve idam istemiyle yargılandı.

Yıl, 1984…

Avrupa Parlamentosu'nun 130 üyesinin imzalarıyla Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi.

Ödül sonucunu koğuşta aldılar; Güney Afrikalı din adamı Desmond Tutu almıştı ödülü.

Ancak…

Ödüller, onca işkenceler, eziyetler…

Ölene kadar… Ne partili olmaktan vazgeçirdi, ne de gözleriyle gülmekten onu…

İnsani kalitesine hayran kalınan bir aydındı.

Sahi…

Komünist deyince aklınıza ne geliyor?..

"POLİS, OĞLUM KEREM'İN PİYANOSUNA GİTTİ…"

İki oğlu; (Soldaki) Fotoğraf Sanatçısı Ahmet Görsev ve (sağdaki) Caz Sanatçısı Kerem Görsev.

"1981 yılı Ekim'inin son gecesiydi… Ben masada daktilomun başındaydım.Marx'ın 'These sur Feuerback' (Feuerback Üzerine Tezler) metni üzerinde çeviri yapıyordum.

Vakit gece yarısını geçmiş, -12 Eylül (1980) darbesinden beri uygulanagelen- sokağa çıkma yasağı yüzünden ortalık derin bir sessizliğe gömülmüştü.

Saat 02.00'ye doğru kulağıma motor sesleri geldi. İki arabanın bizim sokağa sapıp bizim apartmanın karşısında durduğunu, içlerinden kara giysili kişilerin inmekte olduğunu gördüm.

Eşimi uyandırdım: 'Kalk iki gözüm, ziyaretçiler geldi.'

Çok geçmeden daire kapımızın zili çalındı….

İçeri girdiler. Polislerden biri daktilom üzerinde çalıştığım kağıdı çıkardı. Bir göz attıktan sonra yüzünü buluşturup kağıdı masaya bıraktı. Başka bir genç polis, salonun bir ucunda duran, küçük oğlum Kerem'in piyanosuna gitti.Besbelli, içinde bir şeyler saklı olup olmadığını bilmek istiyordu. Orasını burasını kurcalarken araya girmek zorunda kaldım: 'Dur oğlum piyanonun kapağını kıracaksın!' Acemiliğinden mahcup, elini geri çekti…

50 yaşındaydım…"

Doğan Görsev, bu yaşadıklarını kaleme aldığı "12 Eylül Anıları" kitabında gözaltında gördüğü işkenceleri hiç anlatmadı.

O insancıl iyimserliği yapılanları kabul edemedi:

"(Gözaltında) Söyleyeceklerim bundan ibaret dedim, hikayeyi bitirdim. Ve sorguda film karardı, kıyamet koptu… 36 ayı aşkın bir tutukluluktan sonra tahliye olduğumda dostlar, anıları dile getirmemi istemişler, ama ben bunu göze alamamıştım; uzun yıllar da göze alamadım. Çünkü zihnimde arta kalmış yara izleri hâlâ acıtıcıydı, sarsıcıydı. Zaman zaman gecelerime çöken kâbuslar, hatta kimi zaman uykumdan beni de uyandıran bağırtılar, haykırışlar gitgide seyrekleşse de, hep sürdü gitti…"

Barış Derneği davasından tutuklu isimler Türkiye'nin nitelikli aydınlarıydı:

Mahmut Dikerdem, Orhan Apaydın, Reha İsvan, Gencay Şaylan, Erdal Atapek, Ataol Behramoğlu, Ali Sirmen, Orhan Taylan, Kemal Anadol, Niyazi Dalyancı, Mustafa Gazalcı…

Tarih: 8 Kasım 1984. Cezaevinden çıkan Doğan Görsev ile eşi Nesrin Görsev'in mapushane kapısı önünde sarılışları; özlemi, sevdayı, dostluğu ve nihayetinde insanın kazanmasını anlatıyor…

Mustafa Gazalcı "Barış Zinciri" adlı kitabında hapisteki arkadaşlarıyla mektup yazışmalarını yayınladı. Tiyatro sanatçısı Ali Taygun'un hapisten gönderdiği 28 Ocak 1984 tarihli mektubu, Doğan Görsev'in yaşadığı eziyetlerden bahsediyor:

"Doğan Beyler duruşmaya gitmek üzerelerken sabah saat 7.00'de dışarı alıyorlar; tamamıyla soyuyorlar, (tutukluların giymeyi protesto ettikleri tek tip cezaevi giysisi- sy) mavileri giydiriyorlar; ellerini arkadan zincirliyorlar, avluya çıkarıyorlar. Oranın soğuğunu tahmin edersin. Biz paltolu olarak kapalı yerde battaniyelere sarılıp donmuştuk tutuklandığımız ilk gece! Saat ona kadar bekletiyorlar. Zincirlerin acısı bir yandan, soğukta tir tir titreme bir yandan…

Geçenlerde bir 'operasyon' sırasında da dövmüşler… Doğan Bey'in biz oradayken dahi durumu kötüydü. Biliyorsun 53 yaşında. Bu şartlar altında çok dayanacağını sanmıyorum…"

Doğan Görsev dayandı…

O süreci şöyle yazdı:

"Doğrusu, peş peşe ortaya çıkan bu nedenlerle hapishaneden sağ salim çıkamayacağım yolunda içime derin bir kaygı çöreklendi… O duyguyu yine de aşarak, bendeki birikime yakışır bir şeyler yapmalıydım.

Düşündüm taşındım: Önce eşimle görüşmeliydim; sonra mahkemelerde, arkamda iz bırakacak, -bir fikre körü körüne saplanmış bir meczup değil, çağdaş bir aydın olduğumu ortaya koyacak- geniş kapsamlı birer savunma hazırlamalıydım. Tutukevindeki koşullar ve özellikle gece nöbetleri sürdüğü ölçüde, Türkçe'ye kazandırmayı öteden beri çok istediğim ama buna daha önce fırsat bulamadığım bir yapıtın çevirisine girişmeliydim…"

Doğan Görsev…

O zor şartlar da bile çevirileriyle Türkiye aydınlanmasına katkı yapmayı sürdürdü.

1984 yılında hapisten çıkınca gönüllü sürgünlüğü seçti.

Almanya'da göçmen örgütlerinde kültür danışmanlığı yaptı.

BM tarafından "Dünya Barış Yılı" ilan edilen 1986'da Kopenhag'da toplananDünya Barış Kongresi'nde etkin olarak görev aldı.

Essen Üniversitesi'nde Türkçe okutman olarak çalıştı.

Ve kuşkusuz çeviri yapmayı hiç bırakmadı.

Örneğin…

Marks ve Engels'in kaleme aldığı "Komünist Manifesto" Türkçe'ye -Marksizm açısından en yüzeyseli, derinliksizi- İngilizce'den aktarılmıştı ve bu saçmaydı.

Orijinal derinliğini kucaklayacak Almanca'dan çevrilmeliydi. Öyle ki "manifesto" değil "manifest" denmeliydi!..

Öyle de yaptı…

84 yaşındaydı.

Artık sigarayı bırakmıştı

Ama masasında konyak eksik olmazdı.

Ve kahvesi ile özellikle zencefilli kek.

"Marksçı-Leninci Felsefe Sözlüğü" üzerinde çalışıyordu.

18 Kasım'da yaşama gözlerini kapadı…

"Bir gün eşlik için tek bir gardiyan verdiler. Güleç yüzlü bir gençti. Ben sigaramı yakmak isterken çakmağını ateşledi….

'Sizin davayı izledim baştan sona, vur kır yok. Barış ne ki? Niye hapse koydular sizi?'

Konuşmamız şoförün kulağına çalınır, bu sevimli insanın başı derde girer diye tedirgindim. Kısaca, 'Biz tank, top, uçak olmasın; hastane, okul, fabrika olsun istiyoruz. Öbürleri bizi susturmak istiyor' dedim.

Dayanamayıp ekledim: 'Ah evladım, sen, arkadaşların, hemşehrilerin bunu daha önce bilmiş olsaydınız eğer, ben şimdi burada mı olurdum?

İkimizin de gözleri, arkamızda akıp giden yola takıldı kaldı…"


a45UyF587661-151123113159 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2015/11/23  12:00 1  39  undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com

 
--

Benim ofkem gecelerin beyidir, kalkar bi tek cocuk aglasa!
Iste bak bu anasiz yasa, kanuni nin degil bizimdir.

Can YUCEL

Ahzab Suresi 53.Ayet:

Ey iman edenler!
Siz zamanini gozetlemeksizin, bir yemege davet edilmedikce, Peygamber in evlerine girmeyin.
Ancak davet edildiginiz vakit girin.
Yemegi yediginizde hemen dagilin, sohbete dalmayin.
Cunku bu hareketiniz Peygamber i uzmekte, fakat o (size bunu soylemekten) utanmaktadir.
Ama Allah, hakki soylemekten cekinmez.
Peygamber in hanimlarindan bir sey istediginiz zaman perde arkasindan isteyin.
Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onlarin kalpleri icin daha temiz bir davranistir.
Sizin Allah in Resulunu uzmeniz ve kendisinden sonra onun hanimlarini nikahlamaniz asla caiz olamaz.
Cunku bu, Allah katinda buyuk (bir gunah) tir.

Kur an-i Kerim in bazi ayetlerine iliskin mazeretler:
1- Bu ayetler yanlis tercume edilmis!
2- Bu ayetler yanlis anlasilmaya musait yani herkes anlayamaz!
3- Bu ayetler zaman asimina ugradi yani bugun gecersiz!
4- Bu ayetler cag disi yani Islam da reform yapilmasi lazim!
5- Bu ayetlere iman etmek imkansiz ama yine de ben bir muslumanim!

Mazeretlerin Cevaplari:

1- Diyanet Vakfi Meali ni, konularinda uzman Ilahiyatci Heyet hazirladi. En cok itibar edilen meal. Heyetteki herkesin yanlis tercume yapmasi imkansiz. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
2- Kur an-i Kerim i herkesin anlayabilecegine dair ayetler var* ve zaten bu sebeple indirilmis . Tersi ise adaletsizlik olur cunku herkesin anlayamayacagi ve yanlis anlasilmaya musait bir kutsal kitap gondermek Allah a yakismaz. Bir sakinca da sudur; Muslumanlara siz Kur an i anlamazsiniz, sadece biz anlariz diyen ruhban sinifi olusur ki Islam da ruhbanlik haramdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
3- Kur an in, kiyamete kadar , cihansumul(evrensel) yani her zaman ve her yerde hukmunun gecerli olduguna inanmak farzdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
4- Allah 21. yuzyilin hayat sartlarini ve yasam bicimini ezelden beri bildigine gore Allah in bu durumu hesaba katmadigi ni iddia etmek Allah a karsi cok buyuk bir iftiradir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
5- Bu ayetlere iman etmeyenin adi Musluman degil Kafir dir.** Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.

*Bakiniz: Nahl Suresi 89. Ayet, Enam Suresi 38. Ayet, Maide Suresi 15. Ayet, Hac Suresi 16. Ayet.
**Bakiniz: Bakara Suresi 85. Ayet ve Maide Suresi 44. Ayet.

Ozmirli Olmak

23 Temmuz 2013

Ozmirliyiz biz. Sandalyeye korbenaz, domatese dumbut, patlicana tatlican, enginara Bu ne la boyle tatsiz tuzsuz deriz. Ama gobek marula gobek marul deriz. Ona farkli bir isim bulamadik henuz. Neyse... Biz acayip farkliyiz, cok sekeriz.

TURKIYE DEN $ikildigim zaman Ozmir e giderim ben.

Simide pompilon deriz biz.

Cekirdege mahmut.

Kumru bir kustur bizde, normal olani da budur.

Sandalyeye korbenaz, domatese dumbut, patlicana tatlican, enginara Bu ne la boyle tatsiz tuzsuz deriz.

Sen sigorta dersin...

Biz alksfafalswi deriz. Sen Hii? dersin, biz Zzzt erenkoy deyip kahkahalarla guleriz. Bir elimizde mutlaka pismis tavuk budu olur. Kahkaha atarken tavuk budunu isirmaktan cok hoslaniriz.

Denizi kiz, kizlari deniz, sokaklari hem kiz hem deniz, daglari hem sokak hem kiz hem deniz, ovalari hem dag hem sokak hem kiz hem deniz kokar. Biraz kari$ik gibi gorunuyor ama alisinca kolay. Eyfel Kulesi nden atlamayana kiz verilmez bizde. Atlayanlar da olur zaten. Neticede bizde kiz verilmez. Kizlarimizi tavlayamazsiniz, ben cok denedim olmuyor, bosuna ugrasmayin.

Bak iddia ediyorum pispirik sampiyonasi duzenlense kupayi Ozmirli kadinlar alir. Sasirdin degil mi? Al buna da sasir! (Bir an sinirlerime hakim olamayip terbiyesizlestigim icin ozur diliyorum) Neyse... Cunku erkekleriyle kahveye giderler. Bu kotu aliskanliklari hep oradan kapmislardir. Asidir bizim kadinlarimiz. Askili giyerler, askisiz giyerler, bazen hic giyinmedikleri olur. Okuz gibi bakarsan bir cakarlar bir de duvardan yersin. Akilli ol, almayayim aklini.

Erkeklerimiz de fena degildir, detaya girmeyeyim, sirf Brad Pitt bile fikir verir. Yoremizin sevilen sanatcilarindandir, okul yaptirmistir. E ayiptir soylemesi sembolumuz de kutup ayisidir (aniden konu degistirdim, neden yaptim bilmiyorum). Isguzar bir belediye baskanimiz Kutup ayisi olsun mu la demis, oyle kalmis.

COK DEGISIGIZ

127 cesit koftemiz oldugu icin McDonalds in bunalima girdigi dunyadaki tek sehirdir. Buradaki McDonalds calisanlarinda depresyon, hayata karsi ilgisizlik ve gozleri sabit bir noktaya dikme seklinde hareketler gorursunuz. Hepsi intiharin esigindedir. McDonalds CEO sunun her aksam masasindaki haritada Ozmir in uzerine yumrugunu vurarak Milyarlarca lanet olasi dolarimiz var ama su kahrolasi Ozmir de gunde sadece 18 lanet olasi hamburger satabiliyoruz, bu beni gercekten uzuyor dostum, bu kahrolasica durum lanet olasica beni gercekten cok uzuyor dedigi rivayet edilir.

Erkek cocuklarina en cok Abidin adi konulan yerdir burasi. Ama biz Abidin e Murat deriz, Muzaffer e Hulki. Degisigiz biz. Bazen biz de kendimizi sorguluyoruz acikcasi.

Sumuklu dediler biz Ozmirlilere, baktilar iltifat olarak algiliyoruz, ilkel dediler. Halbuki sumuklu daha agir bir ifadeydi, biraz sacmaladilar dogrusu. Sonra bunu fark edip lagim dediler. Biz de Hangi lagim, Philip Lahm mi? dedik, gulmediler. Gercekten iyi bir espri degildi ama sana ne! Keyfimizin kahyasi misin? Ozmirliyiz biz, yeri geldiginde iyi sakalar yapmayi da biliriz. Ama anlayana.

Halbuki Dostoyevski Balim demis Ozmir e. Kendi memleketine bakip Budala yi yazmis, Ozmir e bakmis Balim demis. Elbette hos bir jest yapmis ancak ne olursa olsun keske kendi memleketinin insanlarina budala demeseymis. Belki de Nobel almak icin yapmistir, bilemiyorum.

YERIM BEN BIZI!

81 vilayetin 81 inden de yurttas yasar Ozmir de. Herkese kapimiz aciktir. Yeter ki Ozmirli ruhu tasisin. Ozmirlilik bir durustur, yasam felsefesidir, hayatin anlamidir. Hangi memlekette dogmus olursan ol, kim olursan ol gelip insaatlarimizda calisabilirsin. Insan ayrimi yapmayiz. Dedim ya...

Simide pompilon deriz biz.

Cekirdege mahmut.

Domatese dumbut.

Ama gobek marula gobek marul deriz. Ona farkli bir isim bulamadik henuz. Birkac alternatif uzerinde calisiyoruz ama tatmin edici bir isimde uzlasamadik.

Dedim ya...

Ozmirliyiz biz.

Acayip farkliyiz, cok sekeriz. Keyfimizin kahyasi misin, sana ne!

Inanin bazen bagimsizligimizi ilan etmemek icin zor tutuyoruz kendimizi. O kadar tatliyiz ki. Offf. Su an kendimi mincikliyorum. Yerim ben bizi.

http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder