13 Ekim 2016 Perşembe

Ceyda KARAASLAN : Yapılan istatistiksel analizlerde FETÖ’nün 2002-2013 arasında neredeyse tüm ÖSYM sınav sorularını ele geçirdiği tahmin ediliyor.

Ve bu kadar organize, bu kadar uzun süren bir örgütlü suçun bütün bedelini TSK ödedi.
Harp okulları kapatıldı.
Askeri liseler kapatıldı.
Harp Akademileri kapatıldı.
Bütün askeri sağlık sistemi yok edildi.
Bunların öğrencilerin topluca okullarından atıldı.
Görevde olan subaylarından ciddi sayıda bir bölümü ordudan ihraç edildi.
Ciddi bir bölümü hala hapiste ve yargılanmak üzere sıra bekliyorlar.
Suçlu olmasalar sağlık sisteminin bütün üyeleri sivilleştirildi, rütbeleri alındı.

Sizce bu durumda kim kime darbe yaptı.
Net sonuç budur.
İşte her şey meydanda.
Bunca ilahiyat fakülltesi, imam hatip var.
Bunlardan yetişmiş yüzbinlerce FETÖ üyesi vara.
Tek bir imam hatip, tek bir ilahiyat fakültesi kapatıldı mı?

Durum çok açıktır.

Ben doğrusu FETÖ üyelerinin TSK saflarından ayırılmış olmasına takılmıyorum.
Benim esas takıldığım TSK'nın eğitim sisteminin toptan yok edilmiş olmasıdır.
Harp okullarının, askeri liselerin, harp akademilerinin, sınıf okullarının toptan yok edilmiş olması TSK'nın geleceğinin, beyninin, yaratma ve üretme yeteneğinin yok edilmiş olmasıdır.

Bu şekilde TSK'nın geleceği yok edilmiştir.
TSK'nın geleceği yok edilmişse, Türkiye'nin de geleceği yok edilmiştir.
Ordusu olmayan milletler yok olmaz, ama esir olurlar.
Bosna-Hersek, Azerbaycan ve benzeri ülkeler ordusuz kaldıkları süreler boyunca büyük mezalimler yaşadılar.
Bunlar uzun yıllar TSK'nın yardımıyla kendi ordularını kurmaya çalıştılar.
Ve hala daha tam olarak bunu başarabilmiş değiller.

Ve biz kendi ellerimizle kendi ordumuzu bir çırpıda yok ettik.
Bir ordunun kıymeti komuta heyetinin kıymetiyle ölçülür.
Biz yeniden yetiştirilmesi en az 15-20 yıl alabilecek sayı ve kalitede komutanı kıyma makinasına attık ve un ufak ettik.

Gerekçeler ne olursa olsun.
TSK bu kadar hoyrat, bu kadar kaba, bu kadar zalim bir muameleyi hak etmemiştir.

TSK saflarında geride kalan subayların sağlam kaldığını asla düşünmeyin.
Elbette bunlar iyi niyetle, temiz kalple vatan savunmaya çalışacaktır.
Ancak, yaşanmış bunca şeyden sonra, geride kalan subayların devlete, millete, silah arkadaşlarına, TSK'nın kendisine güven ve itimadı kalmamıştır.

TSK güven, itimat, disiplin, emre itaat erozyonu yaşamıştır.
Halkın, politikacıların, devlet adamlarının TSK'ya, komutanlara, subaylara asla güveni yoktur.
Geride kalan komutanlar, subaylar da kesinlikle bunun bilinci içerisindedir.
Subaylar, kendilerini güvenilmediğini bildiği gibi, birbirlerine de güvenmemektedir.
Subayların söz geçirmesi gereken astsubaylar, ve askerlerde de ciddi bir itaat ve disiplin sorunu vardır.

Politikacılar bütün bunların farkındadır.
Ankara Büyük Şehir belediye başkanı gibi şerir insanlar zaten yeni bir darbe olmaması için buna güvendiklerini açık seçik ifade etmektedirler.
TSK yeniden hareketlenirse astların üstlerine itaat etmeyeceğini, üstlerine silah çekeceğini, halkın subaylara ve orduya silah çekeceğini, bunun için herkesin silahlandığının ve zaten silahlanması gerektiğini açık seçik ifade etmektedir.

Türkiye'de ve bu topraklarda yaşayan insanlar için artık ordu millet lafı bir efsaneden ibarettir.
Ben uzun zamandır bu topraklarda yaşayan insanlar için Türkçe konuşabilen Anadolu ve Trakya Türk halkları ifadesini kullanıyorum.
Bu değer, ilke ve ülkü birliği kalmamış bir insan kalabalığı içinde yaşadığımı fark ettiğim içindir.
Aynı şekilde üniformalı subayların halk içinde linç edilme tehlikesi yaşadığını, mürtecilerin subay lojmanları etrafında taşşaklarını avuçlayarak bunların karıları bize helaldir diyerek dolandığını fark ettiğim günden bu yana ordu millet ifadesinin boşlukta kaldığını ifade etmek isterim.

Bütün bu ahval ve şerait dahilinde bu ülkenin, bu devletin ve bu insan kalabalığının yeni savaşlardan uzak kalması gerektiğini ifade ediyorum, her ne şart olursa olsun savaşlara girmememiz gerekir diyorum.

Musul, Halep ve bunun gibi harekatlarda minimal takılmamız, olabildiğince uzak durmamız gerekir.

Temel yaklaşımımız, Suriye'de doğrudan Esat rejimiyle uzlaşmak ve doğrudan temas kurmak olmalı.
Irak'da şimdi yaptığımızın tam tersine merkez Irak hükumetiyle tam bir uzlaşma ve akord içine girmemiz gerekir.
Şii, Nusayri düşmanlığını tam olarak kenara bırakmalı, onları da kucakladığımızı kesinlikle vurgulamamız gerekir.
Mezhepçi açıklamalar, bağlantılar, operasyonlar, yaklaşımlar artık terk edilmeli.

Hem Irak, hem Suriye'de merkez hükumetlerin isyancılarına merkez hükumetlerle uzlaşma yolunu göstermemiz, arabuluculuk rolü üstlenmemiz gerekir.
Bu güne kadar ayarttığımız, kışkırttığımız bütün kesimleri yatıştırmamız, onları aşamalı olarak merkez hükumetlerle barıştırmamız gerekir.
Her iki ülkede de pay kapma, bir koyup üç alma hesaplarından uzaklaşmamız gerekir.
Her iki ülkenin de ufalanması batılı ülkelerin ve İsrail'in planıdır.
Bizim bu planlara alet olmamız aptallıktır.
Her iki ülkede de üniter devlet yapısını ve merkez hükumetleri desteklememiz gerekir.
Her iki ülkeye de barış geldiğinde, ve merkez hükumetler egemenliklerini sağladıklarında işte o zaman bize bu ülkelerde aslan payı bize zaten düşecektir.

Askeri fütuhat çağı kapanmıştır.
Ekonomik, kültürel fütuhat çağındayız.

AKP hükumetinin, bürokratlarının da artık ülkede Müslümanları yeniden Müslümanlaştırma gayretlerine bir son vermesi gerekir.
Toplum ciddi şekilde gerilmektedir.
Şu dar zamanlarda imam hatipleştirme zorbalıkları toplumu germektedir.
Bunlara ihtiyaç yoktur.
Toplumun böyle talepleri yoktur.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA     


Ceyda KARAASLAN : Yapılan istatistiksel analizlerde FETÖ'nün 2002-2013 arasında neredeyse tüm ÖSYM sınav sorularını ele geçirdiği tahmin ediliyor.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) üniversitelerdeki akademik kadrolara kendi üyelerini yerleştirmek için Akademik Lisansüstü Eğitim Sınavı'nda da (ALES) soruları sızdırdığı ortaya çıktı. Yüksek lisans ile doktoranın yanı sıra üniversitelerde de istihdam edilmek için girilen ALES'te son 18 yıldaki başarı grafiği, kopya skandalını gözler önüne serdi.

ŞÜPHE UYANDIRMADI

ÖSYM verilerine göre 2005'te ALES'e 226 bine yakın aday girdi. Bu adayların yüzde 0.1'i soruları tam ya da 2 eksikle yanıtladı. 2005'te ALES'te tam yapanların sayısı 100 civarındayken bu rakam 2009'da tam 200 kat arttı. 2009'da sınava giren 226 bine yakın adayın yüzde 9'u tam puan aldı. FETÖ'nün neredeyse bütün sınavlarda kopya çektiği belirlenen 2009'da, ALES'te yalnızca 2 yanlışı olan aday sayısının 20 bin 290 olduğu belirlendi. Üniversite giriş sınavlarının aksine ALES zamana karşı yarışılan bir sınav ve tam soru yapanların oranı yüzde 5 civarında. ALES, yüksek lisans ve doktoranın yanı sıra okutmanlık, arşiv görevlisi, uzmanlık ve öğretim görevlisi istihdamında da kullanılıyor. Yılda iki kez yapılan sınavların birincileri YGS ve LYS'nin aksine kamuoyuna açıklanmıyor. Bu nedenle soruları tam yapanlar dikkat çekmiyor. Sonuçlar, farklı üniversite ve bölümlerde kullanıldığı için tam puanlılar bireysel olarak değerlendiriliyor ve kesinlikle kuşku uyandırmıyor. Sınavın bu özelliğinden faydalanan FETÖ, soruları binlerce adaya sızdırarak üniversitelerde kendi akademik kadrosunu oluşturdu.

2010'DAN İTİBAREN DÜŞÜŞ

FETÖ'nün 2002-2013 arasında neredeyse tüm ÖSYM sorularını ele geçirdiği tahmin ediliyor. 2005 ALES'te yüzde 95 başarı ile üniversitelerde istihdam edilen akademisyenlerin sayısı 49 iken 2007'den itibaren bu sayılar hızla arttı. 2008'de 2 bin 480'e, 2009'da ise 4 bin 236'ya yükseldi. 2010'dan itibarense gerilemeye başlayan istihdam sayısı 2013'te 124 oldu. Uzmanlar sınavda yüksek başarı ile istihdam edilebilecek akademisyenlerin 2005-2013 arası en fazla bin civarında olabileceğini değerlendiriyor. Dolayısıyla bu dönemde yüksek başarı elde eden 9 bin 550 adayın en az 8 bin 500'ünün sonucunda ' şaibe şüphesi' bulunuyor.

11 YIL ÖSYM'NİN TÜM SORULARI ÇALINDI

Yapılan istatistiksel analizlerde FETÖ'nün 2002-2013 arasında neredeyse tüm ÖSYM sınav sorularını ele geçirdiği tahmin ediliyor. Son 14 yıldaki istihdam artışının nüfus artışının altına kalması bu şüpheyi daha çok artırdı. 2002'de 70 milyon olan nüfus 2016'da 79 milyona ulaşarak yüzde 13 arttı. 2002'de 2.1 milyon olan devlet memuru sayısı ise 2016'da 2.9 milyona ulaştı. Emekli olanlarla birlikte bu oran 14 yılda yaklaşık yüzde 43 artmış oldu. Tüm bu sınavlar yoluyla devlette 2002-2016 arası en az 500 bin kişinin istihdam edilmiş olabileceği değerlendiriliyor.

BANK ASYA'DA AKADEMİSYEN SERMAYESİ

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun verileri de FETÖ'nün akademideki yapılanmasını bir kez daha gözler önüne serdi. 24 Aralık 2014'te TMSF el koymadan önce, Bank Asya'nın mevduat varlığının 15 milyar TL'den 6.9 milyar TL'ye gerilediği belirtilmişti. BDDK verilerine göre bu mevduatın yüzde 20'si akademisyenlere aitti. Aynı tarihte Bank Asya'da, 168 akademisyen ve eşlerine ait toplam 1 milyar 132 milyon TL bulunuyordu.

CEYDA KARAASLAN

 
a45UyF587661-161013224627 Oraj Poyraz At 0raj.p0yraz 0raj.p0yraz@neomailbox.net
2016/10/14  01:20 2  65  islamvebilim@googlegroups.com


 

--

Beneficium accipere libertatem est vendere
* * *
Yapilan bir lutfu kabul etmek ozgurlugunu satmaktir.

Latin Atasozu

Enbiya Suresi nin 107.ayeti de Risale-i Nur a isaret ediyormus...
Ayetin Turkce anlami:
Seni ancak rahmet olarak gonderdik alemlere
Risale-i Nur sakirtlerinden birinin kaleme aldigi bir siirde; Risale-i Nur, alemlere rahmet olarak nitelendirildigi ni goren Said-i Nursi, bu ayeti ele aliyor ve nur sakirdi yani Nurcu nun gorusune katilarak: -Evet, Risale-i Nur alemlere rahmet olarak gonderilmistir , anlamina gelen bir aciklamada bulunuyor.
Said-i Nursi ye gore; ayetin anlami su oluyor: -Ey Risale-i Nur, biz seni alemlere rahmet olarak gonderdik Risale-i Nur u, Kur an-i Kerim de Cenab-i Allah imzaladigi gibi, basta Hazreti Muhammed olmak uzere: Hazreti Ali, Abdulkadir Geylani, Muhyiddin-i Arabi ve oteki ulu kisiler de imza basmislardir Risale-i Nur a.

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.

ATATURKUN ERMENI TEHCIRI HAKKINDA TARIHI YANITI
Ermeni soykirimi iddialari icin, Bize karsi hakli bir ithamda bulunamazlar demisti.
Ulu Onder Mustafa Kemal Ataturk, uzun yillar once iddialari Dunya efkari, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldigimiz karar icin bize karsi hakli bir ithamda bulunamaz sozleriyle yanitlamisti.
Dunyanin, Ermeni tehciri konusunda Turk devletine karsi hakli bir ithamda bulunamayacagini belirten Ataturk, o donemde yasananlari, Bize karsi yapilmis olan iftiralarin aksine, tehcir edilmis olanlar hayattadir ve bunlardan ekserisi sayet Itilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine donmus olurlardi sozleriyle anlatmisti.
TURK KOYLERINDEKI ERMENI TERORU
Ataturk, 26 Subat 1921 de Amerikali gazeteci Clanence K. Streit in sorusu uzerine, Ermeni tehcirine iliskin su tarihi gercekleri dile getirdi:
Dusmanca ithamda bulunanlarin surdukleri buyuk mubalagalar disinda Ermenilerin tehciri meselesi aslinda suna inhisar etmektedir:
Rus Ordusu 1915 de bize karsi buyuk taarruzunu baslattigi bir sirada o zaman Carligin hizmetinde bulunan Tasnak Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmisti.
Dusmanin sayi ve malzeme ustunlugu karsisinda cekilmeye mecbur kaldigimiz icin kendimizi daima iki ates arasinda kalmis gibi goruyorduk. Ikmal ve yarali konvoylarimiz acimasiz bir sekilde katlediliyor, gerimizdeki kopruler ve yollar tahrip ediliyor ve Turk koylerinde teror hukum surduruluyordu.
Bu cinayetleri isleten saflarina eli silah tutabilen butun Ermenileri katan ceteler, silah, cephane ve iase ikmallerini, bazi buyuk devletlerin daha sulh zamanindan itibaren kendilerine kapitulasyonlarin bahsettigi dokunulmazliklardan istifade ve bu maksada matuf olarak buyuk stoklar husule getirmeye muvaffak olduklari Ermeni koylerinde yapiyorlardi.
INGILIZLERIN IRLANDA YA REVA GORDUGU MUAMELE
Buyuk Onder Ataturk, Ermeni tehciri ve Ermeni cetelerinin yaptiklari katliamlar konusundaki goruslerini de su sozlerle dile getirmisti:
Ingilizlerin sulh zamaninda ve harp sahasindan uzak olarak Irlanda ya reva gordugu muameleye hemen hemen kayitsiz bir sekilde bakan dunya efkari, Ermeni ahalinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldigimiz karar icin bize karsi hakli bir ithamda bulunamaz. Bize karsi yapilmis olan iftiralarin aksine, tehcir edilmis olanlar hayattadir ve bunlardan ekserisi sayet Itilaf Devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi evlerine donmus olurlardi. Gerek umumi harp sirasinda gerek mutarekeden sonra Ermeniler ve Rumlar tarafindan Musluman ahaliye yapilan mezalim uzerinde durmak uzun bir hikaye olur. Brest Litovks Muahedesi nin akdini muteakip Ruslarin sark vilayetlerimizi tahliyeye basladiklari sirada Ermeni cetelerinin yapmis olduklari katliam ve tahribat kafi derecede herkesin malumudur.
YUNANLILARIN YAPTIGI KATLIAMLAR
Ataturk, Streit e, Yunanlilarin Izmir i isgalleri sirasinda yaptiklari katliamlari da su sozlerle anlatmisti:
Yunanlilara gelince, Izmir in isgali sirasinda oyle cinayetler islemislerdir ki, Yunanistan in muttefiki Itilaf Devletleri tarafindan tescil edilmis bulunan Itilaf Devletleri Tahkikat Komisyonu uyeleri bile 1919 sonbaharinda bu vilayeti bastan basa kat ettikten sonra hazirladiklari raporda, Yunan makamlari aleyhinde son derece agir tenkitlerde bulunmuslardir. Yunanlilarin isgal ettigi diger bolgelerde her yas ve cinsiyetten on binlerce Turk katledilmistir.
TURKLER, HIRISTIYANLARI KATLEDIYOR IDDIALARI
1877-1878 Osmanli Rus Savasi nda Osmanli Devleti nin aldigi yaralari saramadigini goren buyuk devletler, Istiklal pesinde kosan Ermenilere yardim ederek Tiflis te Tasnak, Isvicre de Hincak teskilatlarini kurmalarina ve silahli mucadele baslatmalarina yardimci olmuslardi. Osmanli Devleti nin Balkan Harbi nden de maglup ciktigini goren Rusya, Ingiltere ve Fransa bir taraftan Turkiye yi aralarinda paylasma planlari, diger taraftan da Tasnak ve Hincak teskilatlarina her turlu silah ve para yardimi yapiyordu. Bu uc devlet, Turkiye aleyhine baslattiklari calismalari ve 1. Dunya Savasi nda Turkiye yi tasfiye etme hareketlerini kendi kamuoylarina kabul ettirebilmek icin kiliseleri de devreye sokarak buyuk bir propagandaya girismislerdi.
Bu amacla kitaplar yayinlayan ve toplantilar duzenleyen ulkeler, Musluman Turkler, Hiristiyan halklara zulmediyor, onlari katlediyor. Hiristiyan halklari kurtarmak icin Turkiye yi ve Turkleri cezalandirmamiz gerekiyor. Iste bu maksatla Turklere karsi harp ediyoruz temasini islemislerdi. Ulu Onder, bu gercek disi propagandanin onculugunu yapan Lloyd George ve George Clemenceau ya su carpici sozlerle yanit vermisti: Milletimiz aleyhinde soylenenler butunuyle iftiradir. Milletimizin zalim oldugu iddiasi bastan basa yalandir. Hicbir millet, milletimizden daha cok yabanci unsurlarin inanc ve adetlerine riayet etmemistir. Hatta denilebilir ki, baska dinlere mensup olanlarin dinine ve milliyetine riayetkar olan yegane millet bizim milletimizdir. Fatih, Istanbul da buldugu dini ve milli teskilati oldugu gibi birakti.
Rum Patrigi, Bulgar Eksarhi ve Ermeni Kategikosu gibi Hiristiyan din reisleri imtiyaza sahip oldu. Kendilerine her turlu serbestlik verildi. Istanbul un fethinden beri, Musluman olmayanlarin mezhar bulunduklari bu genis imtiyazlar milletimizin dinen ve siyaseten dunyanin en buyuk musaadekar ve civanmert bir milleti oldugunu ispat eden en buyuk delilidir.


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo LiteCoin URL:   LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU

NameCoin URL       :  N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL     :  6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL        :  1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD

PeerCoin URL         :  PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder