Belki de daha kötü, bilmiyorum.
Ama, daha iyi olması için bir sebep de yok.
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
İLKER KÜÇÜKPARLAK : BENİ TÜRK HEKİMLERİNE EMANET ETMEYİNİZ
Salı, 27 Eylül, 2016 ikucukparlak@gazeteduvar.com.tr
Bu aralar fakülte günlerini daha sık yâdeder oldum. İç karartıcı ve bir türlü ısıtılamayan anfilerde aldığım eğitimin eleştirilecek çok tarafı olsa da en azından bir eğitim varmış...
Çok beğendiği lokantaların mutfaklarını görünce insanın artık dışarıda yiyesi gelmeyebilir. Uzaktan bakınca hekimlerin kendi ve yakınlarının sağlık sorunlarını kolay biçimde çözdükleri zannediliyor, oysa işin mutfağını biliyor olmak çoğunlukla işleri zorlaştırır. Sağlık alanında işin mutfağı kısmı iyi bir konu olabilirdi, ben mutfaktan da öncesine, tarlaya bakmayı teklif edeceğim bugün. Ülkede nasıl doktor yetiştiriyoruz?
Doktorlar Sitesi'nin haberine göre 2007 yılında kurulan Giresun Tıp Fakültesi halen hastane açamadığından öğrenciler hasta göremeden, sadece teorik eğitimle Dahiliye, Pediatri, K.Doğum, Anestezi, Kardiyoloji ve Radyoloji stajlarını tamamlamaktalar. Hasta görmeden sadece teorik eğitimle hekimlik yapmak nasıl da sakıncalı bir durum, değil mi? Yine de beterin beteri var, Beyin Cerrahi, Psikiyatri, Nöroloji, Plastik Cerrahi, Dermatoloji ve Göğüs Cerrahi bölümlerinde öğretim üyesi bulunmadığından teorik eğitimi de verecek kimse yok. Bu okul faal ve doktor yetiştiriyor.
Hekimlik bilimden yararlanan bir zanaat, o yüzden de öğrenme süreci usta-çırak ilişkisini gerektiriyor. Öğrenme teknikleri ne kadar gelişirse gelişsin bir hocaya her zaman ihtiyaç duyulacak. Hocalar önemli. Önemli ama Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde o hocaların nasıl seçildiğini duyduğunuzda tadınız kaçacaktır. 2011 yılında Tıp Fakültesi için açılan 33 kişilik kadroların koşulları oldukça ilginçti. Pek çok kadro için sağlık yöneticiliği yapmış olma şartı aranmaktaydı. Genel Cerrahi kadrosu için kabızlık cerrahisi deneyimi aranması da çok spesifik birilerinin tarif edildiği duygusunu uyandırmaktaydı. Ankara Tabip Odası atamadan önce 33 isimden 31'inin kim olduğunu öngördü ve öngörüsünü notere onaylattı. ATO'nun öngörülerinin hepsi tutmuştu. Zaten NTV'nin haberine göre bu enteresan kadro ilanını yapan Prof. Dr. Metin Doğan da daha önce hiçbir yerde öğretim üyesi olarak çalışmadan rektörlüğe getirilmişti.
ATO bununla da kalmadı, doçentlikte 5. yıllarını doldurur doldurmaz 1 günde profesör olanların peşine düştü. Hemşirelik yüksek okulundan profesörlüğünü alan ürolog mu istersiniz, aynı anda bir yerde profesör, bir yerde başhekim, iki farklı eğitim hastanesinde klinik şefi olanını mı… Uçan profesör olarak adlandırılan bu modelin ayrıntılarını da Milliyet'in haberinden edinebilirsiniz.
Keşke öğretim üyeleri kadroları liyakat öncelenerek ilan edilse. Mesela akademik olarak üretken olanlar bu kadroları hak etse. Fakat memlekette bu kriter de işlemeyebilir. Habertürk'ten Pervin Kaplan'ın haberine göre akademisyenler bir atıf çetesi kurmuşlar. Burada küçük bir parantez açmak gerek. Bir bilimsel yayın organının itibarı yayımladığı makalelerin ne kadar atıf aldığı ile ölçülür. Yeterince atıf almayan -yani bilimsel değeri fazla olmayan- yayınları basan dergilerin "impact factor" olarak ölçümlenen itibarı da düşük olur ve bu dergiler endekslere dahil olamazlar. Bizim bu atıf çetemiz ise Çin ve Malezya'daki bazı dergilerle organize olup, sürekli birbirlerine atıf vererek yaptıkları içi boş yayınlarla dergilerinin itibarını oldukça yükseltmeyi başarmışlar. Bu sahtecilikleri ayarsızca yapan dergilerden biri Science dergisini geçince durum farkedilmiş ve endeksleme araçlarından çıkartılmış. Bu sahtecilik sayesinde TÜBİTAK'tan 2-3 milyon TL hortumlamak da mümkün olmuş. Anlayacağınız hocanın liyakatini ölçmek bile mümkün olamayabilir.
İşin tarlası bu şekildeyken mutfağının iyi olması mümkün değil. Düzce Üniversitesi Hastanesi'ne resmi evrakta sahtecilikten sabıkalı beden eğitimi öğretmeninin başhekim olarak atanması, Abant İzzet Baysal Tıp Fakültesi dekanlığına bir veteriner hekimin atanması artık şaşırtmıyor.
Bu aralar, yaşlılıktan mıdır bilemiyorum, fakülte günlerini daha sık yâdeder oldum. Tarihi, iç karartıcı ve bir türlü ısıtılamayan anfilerde girdiğimiz ve kırdığımız dersleri… Aldığım eğitimin eleştirilecek çok tarafı vardı, zamanı geri alsam değiştirmek isteyeceğim çok şey var. Eleştirilecek tarafları olsa da bir eğitim varmış en azından.
https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2016/09/27/beni-turk-hekimlerine-emanet-etmeyiniz/
a45UyF587661-171117132900 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2017/11/17 14:05 1 39 3-ekim-dernegi@googlegroups.com
Icimde bir cok buyukleri severim. Onlara karsi muhabbetim vardir, ama aciga vurmam. Bir iki kere acikladim. Bende gecmis hayatimdan bir tecrube kaldi. Bir muhabbet vardir ki asla sogumaz, fakat bu dostlugun degerini kimse bilmez ve takdir etmez. Halbuki benim Mevlanaya acikladigim sevgi artti ve eksilmedi, dogrusunu soyleyemiyorum. Ben dogruluga basladiktan sonra beni disari attilar. Eger tam dogruluk gosterecek olsaydim beni bir hamlede butun sehirlerden surer, kapi disina ederlerdi.
Makalat | Sems-i Tebrizi
Enes bin Malik (Radiyallahu Anh) soyle dedi: Nebi ( Sallallahu Aleyhi ve Sellem ) :
Bir kavim , kendilerine Cehennem atesi dokunduktan sonra simalari kirmizimsi siyah bir renkte olarak Cehennemden cikacak ve Cennete girecekler de Cennet ehli bunlara Cehennemlikler diye isim vereceklerdir buyurdu
( Buhari )
Cehennemle ilgili hadis. Sahihmis bilenler denetlesin.
Cocuklar Bayrami Hak Edecek Ne Yapti?
24 Temmuz 2013
23 Nisan ulkemizde Cocuk Bayrami olarak kutlaniyor. Peki cocuklar boyle bir bayrami hak edecek ne yapti? Bir basarilari vardi da biz mi gormedik? En buyuk basarilari yemegini bitirmek olan bir gruptan bahsediyoruz.
Cocuklara boyle bir bayram vermek gereksiz. Cocuklara her gun bayram zaten. Her gun parkta, bahcedeler. Ekstradan bir bayram vermenin manasi ne? Sanirsin ki yil boyunca santiyede calisiyorlar, sanirsin ki siva yapiyor, cimento tasiyorlar... Butun yaptiklari cikolata yiyip cam cerceve indirmek.
O SIIR DINLENECEK
Cocuklar gulsun diye... Bak sen! Cocuklar zaten guluyor. Neye gulduklerini bilmiyorum ama guluyorlar. Hatta en berbat esprilere bile guluyorlar. Gecen gun yegenime Sana Japon taklidi yapayim mi deyip gozlerimi cekik hale getirdim, gulme krizine girdi. Bu mudur yani? Sen buna gulersen ben neden iyi espri yapmak icin kendimi kasayim ki? Kalite yerlerde ama kahkahayi basiveriyor. Dolayisiyla cocuklar gulsun diye bayram vermenin manasi yok.
En uzuldugum de Meclis in acildigi bu ozel gunun cocuk bayrami yapilmasi. Meclis in acilmasinda cocuklarin ne gibi bir katkisi var acaba? Demokrasi isteriz deyip yuruyus mu yaptilar, miting mi duzenlediler? Onu birak, Meclis in acildigi gun neredeydiler? Dur yerleri de biz silelim, su sandalyeleri de biz tasiyalim deyip bir isin ucundan tuttular mi? Hayir. Tam tersine ayakbagi olmuslardir. Pek cok milletvekilinin uykusuz gecelerinin sebebi bu keratalardir.
Ote yandan bayram veriyorsun vermesine ama keratalar eglenmiyor ki? Neymis, sira sira dizilip saatlerce kotu siirler dinlemek cok $ikiciymis. Bak, bak!
Ben sana bu bayrami veriyorsam sen de o siraya girip o siirleri pasa pasa dinleyeceksin arkadasim! Begenmiyorsan geri ver bayrami. O istiyor ki cebine bir 10 lira koyalim, istiyor ki cikolata verelim, seker verelim.
Istiyor ki bir degil iki degil tam 5 kavanoz bal verelim, ustelik polen de hediyesi olsun. Yok oyle yagma!
GOZUN DOYSUN GOZUN
Peki kendilerine bir bayram verilen cocuklari gercekten taniyor muyuz? Cocuk dedigimiz insanlar kavgaci, gecimsiz, bencil tipler. Bir oyuncak alinmadi diye ortaligi birbirine katabilecek canlilardan soz ediyoruz burada. Tatmin olsalar neyse... Bir kilo cikolata versen ellerine, oburunun elindekine goz dikecek kadar da acgozluler. Ben Ayse nin cukulatasini da istiyommmm! Gozun doysun, gozun! Ayrica Istiyom ne? Cukulata ne? Guzel Turkcemizi mahveden de maalesef bunlardir.
Cocuklar bu 23 Nisan da eglenmek yerine oturup bir dusunsunler. Yedigi onunde yemedigi arkasinda olup da bu kadar sorun cikaran baska bir canli var mi? Ote yandan biz yetiskinlere bakiyorum, gercekten de cok olgun insanlariz. Onlar gibi degiliz. Burada cocuklarin Caillou sapkalarini onlerine koyup bir ic muhasebesi yapmalari gerekiyor. Nerede yanlis yaptiklarini ve hayatin cikolatadan ibaret olmadigini anlamalari lazim. Ama maalesef bundan cok da umitli degilim.
http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder