23 Kasım 2017 Perşembe

TÜRKİYE'DEKİ NAZİLER VE ALTAY TÜRK CEMİYETİ



TÜRKİYE'DEKİ NAZİLER VE ALTAY TÜRK CEMİYETİ

KEMÂL KAPLAN - 25 Temmuz 2015

(Burada göreceğiniz fotoğraflar DÜNYADA ve TÜRKİYE'DE İLK VE TEK kemalkaplan.blogspot.com'da yayınlanmıştır. Fotoğraflar: Kemâl Kaplan arşivi)

Her zaman Türkiye üzerinde ABD etkisi tartışıldı. Oysa 200 yıldır Türkiye ile Almanya arasında olan ilişkiyi çok az insan gündeme getirdi. Almanya'nın Osmanlı döneminde başlayan ilişkileri, Alman İmparatoru II. Wilhelm'in, II. Abdülhamid'i ziyarete gelmesiyle büyük ivme kazandı. Birinci dünya savaşına Alman müttefiki olarak girdik. İkincisine girmesek de Almanlar'a lojistik anlamda büyük destek verdik.

**********

1930'larda ATATÜRK'ün talimatıyla YENİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin kurulması için DEVLET BURSUYLA öğrenciler yurt dışına yüksek öğrenim için gönderildi. 600 civarında öğrenci-büyük çoğunluğu ALMANYA olmak üzere yurt dışında eğitimlerini tamamladıktan sonra ülkelerine dönerek GENÇ CUMHURİYETİN temel taşlarını oluşturdu.

Bu gençler II. Dünya Savaşı'nın en hararetli yıllarında bile ALMANYA'da eğitimlerini bırakmadı.

Bir taraftan öğrenimlerine devam ederken diğer yandan, örgütlenmeyi de ihmal etmedi.

ALTAY TÜRK CEMİYETİ işte bu yıllarda kuruldu.

Altay Türk Cemiyeti, Alman ve Türk öğrencilerin birlikte kurdukları bir sosyal dernek gibi görünse de, adından anlaşılacağı gibi, siyasi yönü ağır basan, ideolojik maksadı olan bir örgüttü. I. Dünya Savaşı'nda başlayan Türk-Alman ittifakının Enver Paşa faktörü, II. Dünya Savaşı'nda da kardeşi Nuri Killigil ile sürer. Killigil abisi gibi Büyük Turan Devleti'ne inancı nedeniyle, savaş sırasında Almanya'ya gidip Naziler'le görüşmüş, neticesinde Nazi Ordusu'nun içindeki Türkistan Alayları ortaya çıkmıştır.

Altay Türk Cemiyeti silahlı bir örgüt olmamasına rağmen, siyasi ve ideolojik olarak Türk-Alman birlikteliğini savunacak ve bu fikre hizmet edecek gençler yetiştirmeyi amaçlamıştır. Bu gençler ülkesine döndüğünde Türkiye'nin elit tebaasını oluşturacak insanlara dönüştüğünde Alman misyonunun bekaası sağlam temeller üzerinde yükselmiş olacaktı.

Altay Türk Cemiyeti mensupları bir toplantı halinde...

ALMAN EKOLÜ

Almanya'da okuyan Türk öğrencilerin büyük kısmı akademik kimlik altında özellikle İTÜ ve Yıldız Teknik'te öğrenci yetiştirdiler. Bir kısmı sanayide üst düzey yöneticilik yaptı. Bir kısmı ise milletvekili veya atanmış bakanlık yaptı.

Türkiye'deki Alman ekolünü bu öğrenciler tesis etti. Sözüne ettiğim burslu öğrencilerin bir kısmı da ABD'de öğrenimini tamamladı. Türkiye'deki gizli ABD-Alman çatışmasının ana faktörleri bu gençlerdir. Hatırlayınız: Bir dönemin başbakanlarından Tansu Çiller Amerikan, Mesut Yılmaz Alman ekolündendir.

ALTAY TÜRK CEMİYETİ'NİN DRESDEN'DEKİ merkezi. Türk öğrenciler dernek çalışmalarında.

ALMAN-TÜRK İTTİFAKI

Türkiye hiçbir dönem Almanlar'la savaşmamıştır. Halkın Alman fobisi yoktur. Hatta halkımızın bir bölümü 'Almancı' olduğu için sempati vardır.

Türkiye'deki birtakım gnostik tarikatların içinde bulunan Alman-Türk sentezi gençler 100 yıla yakın bir süredir yetiştirilmektedirler. Hitler'i İşçi Partisi liderliğine hazırlayan THULE örgütünün kurucuları arasında Osmanlı vatandaşı Alman asıllı Baron Rudolf von Sebottendorf bulunuyor. Ömrünün büyük bölümünü Türkiye'de geçiren Sebottendorf, Bektaşi'dir. Gül ve Haç Örgütü'nün Teşvikiye'deki merkezinde çalışmalara katılmış bir üstaddır aynı zamanda.

Alman National Sosyalist İşçi Partisi'ni Thule örgütü kurmuştur. Örgüt özellikle I. Dünya Savaşı'nda başarı göstermiş, Adolf Hitler'i seçerek, partinin başına getirmiştir. Baron Sebottendorf, sonraları Hitler ile görüş ayrılığına düşmüş, Türkiye'ye dönen baronun 1945 yılında İstanbul'da öldürüldüğü söylense de, 1960'lı yılllarda Bursa ve Adana'da kayıtlarına rastlanmıştır.

Edirne'ye kadar gelen Nazi ordusunun neden Türkiye'yi işgal etmeyerek Rusya'ya yöneldiği ayrıntılı olarak analiz edilirse, siyasi ve askeri boyutun dışında çok farklı sebepler bulabiliriz.

TÜRKİYE'DEKİ NAZİLER

90'lı yıllarda gitmeye başladığım Enstitü'nün o zamanki müdürü Gunter Soyfert, II. Dünya Savaşı'nın son günlerinde Almanlar'ın savaşı kaybetmesine az bir süre kala, Rus işgalinden kurtularak Türkiye'ye kaçan eski bir Nazi askeriyle beni tanıştırmıştı. Adı: Reinhard.

Reinhard 80'ini geçmesine rağmen, gayet sağlıklı ve zihni son derece açık sevimli bir ihtiyardı. Evi enstitüye yakındı. Tanıştığımız gün beni evine davet etmiş sonrasında uzun süre ev ziyaretlerinde bulunmuştum. Ömrünün son günlerinde, 1945'ten bu yana Türkiye'de yaşadıklarını anlatmıştı.

Genel bilgi: II. Dünya Savaşı sürerken, Nazi zulmünden kaçarak Türkiye'ye gelen Yahudiler bilinir. Özellikle bunların içinde Yahudi profesörler İstanbul'daki üniversitelerde akademik hayata büyük katkıları olduğu söylenir.

Özel bilgi: Savaşın sonuna doğru, kaybedeceği kesinleşen Almanya'dan Türkiye'ye kaçan Nazi askerleri olmuştur. Bunların genellikle G. Amerika ülkelerine kaçtığı bilinir. Hatta bir kısmı yakalanmış ve İsrail'e götürülüp yargılanmıştır. Türkiye'ye kaçan Nazi askerlerini bilen pek azdır. Bunların içinde çok ama çok önemli isimler vardır. Bir kısmı bir kaç yıl Türkiye'de kalmış, sonrasında başka ülkelere geçmiş. Bir kısmı ise ömrünün sonuna kadar Türkiye'de yaşamıştır.

Türkiye'ye gelen Naziler'i devletin bazı birimleri biliyordu. Gerekli olan kimlik ve pasaportları da yine devlet görevlileri karşılamıştır.

Türk öğrenciler Nazi askerleriyle birahanede.



ALMANLAR HİTLER'E MÜTEŞEKKİR Mİ?

Almanya'ya ilk gidişimde tanıştığım bir üst düzey firma yetkilisi ısrarlarımdan kurtulamayarak şu itirafta bulunmuştu: "Almanlar her platformda Hitler'e lanet okunmakla birlikte, onun Almanya'ya katkılarını unutamaz. Kurduğu savaş sanayisi bugün Almanya'yı dünya devi yapmıştır. Uluslararası arenada Hitler'i lanetliyoruz. Tanrı bizi affetsin."

Almanya yurt dışı faaliyetlerini zamanında Naziler'le yürütmüştür. Günümüzde de Naziler'in eğittiği kadrolar nesilden nesile Almanya'ya hizmet etmektedir. Türkiye'de bulunan eski Nazi asker ve memurları ile yarı Türk-yarı Alman melezler gayri resmi düzlemde devam eden Türk-Alman ilişkilerinin oyuncularıdır.

DİKKAT: Fotoğrafların veya yazının izinsiz olarak her türlü ortamda kullanılması, 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri kanunu gereğince yasaktır. Sadece link verilerek paylaşılabilir.

http://kemalkaplan.blogspot.com.tr/2015/07/almanyada-nazi-destekli-altay-turk.html

 
a45UyF587661-170423223844 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/04/24  04:30 2  65  alelma@yahoogroups.com


 

Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme,
Sen daglari seyret.
Yenik dusuyorsan ozlemlerine aldirma.
Kalbindeki o ucsuz, bucaksiz sevgiyi hisset.
I$iklar sonmusse ve karanliksa onada aldirma, ay isigini seyret, SABRET...
Sabret ki hersey hissettigin kadar derin ve sonsuz olsun...
Sabret ki hersey gonlunce olsun...
. . . . . .
Mevlana Celaleddin Rumi

Zeyd o kadindan ilisigini kesince onu sana nikahladik ki, Zaten Allah in emri yerine getirilmistir.

Ahzab 33/37
ZEYNEP Muhammedin in oz halasinin, guzelligi ile unlu kizi ve 7.esidir.
Kolesi ve hukuken evlat edindigi Zeyd i, hala kizi Zeynep ile evlendirdi.
Muhammed goruntude boyle bir evlilik yaptirdi diye dedikodularin ardi arkasi kesilmedi.
Azhab suresinde Muhammed peygamber hanimlari dedikodu yapmayin diye vahiy geldi dedi.
Muhammedin in istemesiyle Zeyd, evliligi sona erdirdi.
Bir muddet sonra da Peygamber e, Zeynep ile evlenmesi icin vahiy yoluyla emir geldi.

Yildirim KOC - Seyh Bedrettin ve Thomas More!

Seyh Bedrettin ve Thomas More!
Tum omrunu gerici Katolik kilisesinin cizdigi sinirlar icinde ve somurucu Ingiliz hakim siniflarina hizmetle geciren buyuk humanist Thomas More u (1478-1538) degerlendirirken, donemin sartlarini dikkate almak gerekir.
Thomas More dan 100 once Anadolu da sinifsiz ve somurusuz bir dunya icin zulme baskaldiran ve bu yolda hayatini feda eden yigit devrimcilerin basinda Seyh Bedrettin, Borkluce Mustafa ve Torlak Kemal geliyordu. Anadolu nun boyle yigit devrimcileri varken, tum yasami boyunca somuru duzenine hizmet eden ve Katoliklik icin hayatini veren Thomas More a tarihte esine az rastlanan buyuk bir devrimci demek dogru mudur?

KADINDAN GAYRI HERSEY ORTAK!
Seyh Bedrettin 1358 yilinda Edirne yakinlarindaki Simavna da dogdu.
Seyh Bedrettin in goruslerini Furuzan Husrev Tokin, Turkiye de Halk Hareketleri kitabinda soyle ozetlemektedir:
Tanri, dunyayi yaratmis, insanlara bagislamis.
Yiyecek, icecek, giyecek, toprak, davar ve butun toprak urunleri, kamu nun ortaklasa hakkidir.
Insanlar yaratilistan esittirler.
Birinin servet toplayip biriktirmesiyle digerinin ekmege bile muhtac olmasi tanrisal maksat a aykiridir.
Nikahli kadinlar ortaklik kurallarinin disindadir.
Bu birlik disinda kalan her sey, insanlarin ortaklasa malidir.
Ben senin evinde kendi evim gibi oturabilmeliyim.
Sen benim esyami kendi esyan gibi kullanabilmelisin.
Emlakimize karsilikli sahip olabilmeliyiz.
Tanri, ortaya koydugu kanunlardan hakki ile faydalanabilmesi icin insana akil ve anlayis vermistir.
Herkes kendi aklinin cevresi icinde Tanri nin emirlerini kabul eder.
Birinin cevresi, inanci digerlerine benzemedigi icin zor ve sertlik gostermek dogru degildir.
Dusunce, vicdan ozgurlugu, tabiat duzeninin verimidir; onun icin zorbaligin etkisinden korunmustur.
Gerek Muslumanlikta, gerek Hiristiyanlikta bilginlerin ve papazlarin yanlislari ile nice kotu seyler konmustur; bunlar kaldirilirsa dinler bir olur.
Musluman, Hiristiyan, Musevi, Mecusi, hep tanri kuludur, birdir, kardestir.
Aralarinda sevgi ve kardeslik bulunmasi sarttir.
Onlarin kaynasmasi ve muhabbetleri sayesinde Hak kotulugu yener.
(...) Haksizligin ve zorbaligin elinde bulunan bir hukumetin saldirilarini hos gormek ve emirlerine uymak hic bir zaman dogru degildir.
Saray, saltanat, yeniceri ve savas hep haksizligin eseridir.
Tekkeler, dervisler, bilginler de haksizligin ve zorbaligin urunleridir.
Onlar da haksizliga ve zorbaliga alet oluyorlar.
Hukumet, zaman-i saadet de (Islamiyetin ilk devirlerinde) oldugu gibi, millet tarafindan secilmelidir.
Herkes tam bir ozgurluk icinde kendi dusunce ve davranisinin sahibi olabilmeli, komsusunun davranislarina ve inancina saygi gostermelidir.
(s.37-38)
Thomas More un Utopya sindaki humanizm mi daha ileri, ondan yuzyil once Seyh Bedrettin in savunduklarindaki mi?

SOMURUYE KARSI BASKALDIRI
Seyh Bedrettin in yoldaslarindan Torlak Kemal, Manisa yoresinde ve Borkluce Mustafa, Aydin Karaburun da ayaklanma orgutledi. Her din ve kokenden yoksul insanlar, kadinlardan gayri herseyin ortak mulkiyette olmasi icin ayaklandi. Yenildiler. Borkluce Mustafa bir carmiha civilendi, bir deve uzerinde koy koy, sehir sehir dolastirildi.
Seyh Bedrettin ise Deliorman a cekildi. Buyuk bir Turkmen kitlesini ayaklandirdi. Yenildiler.
Daragacina cikarildiginda son sozleri sunlar oldu:
Kainata baktim, Tanri ya benziyor. Kendime baktim, aynen Tanriyim. Cekin ipimi.
Seyh Bedrettin in kemikleri 1924 yilinda Sultan Mahmut turbesine defnedildi.
I$iklar icinde yatsinlar.

Yildirim KOC - 18 Nisan 2016 - Aydinlik
http://www.dunya48.com/yildirim-koc/27953-yildirim-koc-seyh-bedrettin-ve-thomas-more


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder