28 Aralık 2017 Perşembe

YILMAZ ÖZDİL: PEKİ ŞİMDİ BU ARKADAŞ DOKUNULMAZ MI OLACAKTI?

Darbe, hukukun laflarını kullanırsak ANAYASAYI TEBDİL, TAĞGİR VE İLGA ETMEK suçtur.
Amaaaa, yasa dışı güç kullanarak adam öldürmek de suçtur.
Zor kullanma yetkisi yalnızca devletin kolluk güçlerine aittir.
Bundan ötesini savunmak iç savaş hukukunu bize anlatır.

Devletin kendi koyduğu yasaların çiğnenmesine göz yumması, suçu ve suçluyu kayırması, geriye dönük yasalar çıkarması hukuk düzenini alt üst eder.
Ahlaksızlıktır, haksızdır.
Toplumsal düzenin altını üstüne getirir.
Bu gün böyle başlayan bu iş yol olur, yarın başka türlü işler olur.

Şunu da belirtelim, tarih bitmedi, zamanın sonuna gelmedik, ülkemiz önümüzdeki yıllarda da askerin, polisin kolluk gücü olarak kullanıldığı, gereksinim olduğu büyük olaylara girebilir.
İşte önümüzde Suriye, Irak, Libya.
Toplum devleti temsil edebilecek en ufak bir otoriteye dahi razı olabilir.
Kargaşa öylesine büyük boyutlara varabilir ki, artık düzeni kimin sağladığına ve sağlayacağına dahi bakmadan, bir otoritenin düzeni tekrar sağlamasını isteyebilir.
Ya devlet başa, ya kuzgun leşe noktasına varabiliriz.
Bu daha önce yaşanmıştı.
Yine yaşanabilir.
İşte o günler geldiğinde, artık Türkçe konuşmaktan başka ortak payandası kalmamış bu topraklarda yaşayan insan kalabalıklarının iç savaş zihniyetinde ve devlet otoritesini temsil eden kolluk güçlerine direnme hakkının olduğunu düşünür haldeyken nasıl bir ortama gireceğini ben düşünmek dahi istemiyorum.

Son birkaç yıldır halkın yoğun şekilde kendi göbeğini kendi kesme havasında olduğunu hepimiz izliyoruz.
Yoğun şekilde pompalı tüfek, ruhsatlı ya da ruhsatsız tabanca satın almaları yoluyla silahlanma var.
AKP iktidarları bunu özellikle teşvik etmektedir.
Cemaatler de silahlanmayı, gelecekte olmasını bekledikleri iç savaşta hazırlıklı olmak için teşvik etmektedir.
Çağdaş ve laik kesimler ise bütün bu gelişmeleri büyük umutsuzluk içerisinde izlemektedir.

Doğrusu ben bir gün ortalık karıştığında yaşanacak olayların ne 60 ihtilali, ne 12 Mart, ne 12 Eylül, ne 17 Temmuz ölçeğinde olmayacağını kesinlikle biliyorum.
İyi niyetli ya da kötü niyetli olsun.
Her kim, teşebbüs ederse etsin, bundan sonra siyasi iktidarla uğraşacak olanlar, devletin kaderine el koymak niyetine girecek olanlar kesinlikle çok ama çok kan dökmeyi en başta göze alacak, ve bunu en başta büyük bir kararlılıkla da sergileyeceklerdir.

Bundan sonrası için halkımıza, ve bütün herkese bunu şimdiden önemle duyurmak isterim.
17 Temmuz bir dönüm noktası olmuştur.
Artık, ülkemizde darbelerin, müdahalelerin, kansız olmasını ben beklemiyorum.
Hatta ülkeyi 12 Eylüle getiren Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi belirsizliklerin, koalisyon zorunluluğu yaratan seçim sonuçlarının, siyasi belirsizliklerin dahi artık aşılması imkansızdır.
En ufak siyasi belirsizlikler, en basit siyasi bunalımlar hızla cepheleşmelere, hızla mahalle, kent çatışmalarına dönüşecektir.
Polis ve asker kesinlikle taraf tutacaktır.
Polis ve asker içerisinde de kesinlikle cepheleşme olacaktır.

Bunun alt yapısı vardır, ve özenle AKP iktidarı tarafından inşaa edilmiştir.
Bundan sonra ne olacaksa, olacak olanlar, İspanya İç Savaşı modelinde olacaktır.
Emir ve komuta zinciri bitmiştir.
Askeri birlikler birbirleriyle, asker polisle, jandarmayla, hepsi birbiriyle çatışacaktır.
Kimi kim olduğunu, kimden olduğunu uzun süre bilmek imkanı olamayacaktır.
Kentlerin tek tek düştüğü, yerle bir olduğu, sivil halkın büyük ızdırap çektiği, tarihe büyük yıkımlarla, acı ve ızdıraplarla geçen tepişmeler beklemek gerekir.

Doğrusu AKP'nin yıktığı pek çok şeyden bence en vahim olanı halkın devlete, devletin yasal kolluk güçlerine, devletin anayasal kurumlarına olan saygı, sevgi, bağlılık ve sadakatinin de yıkılmış olamasıdır.
AKP resmen devleti ahlaken, ruhen yıkmıştır.
Aynı zamanda AKP silah arkadaşlığı kavramını da yıkmıştır.
Ki bu orduların birbiriyle savaşmasına engel olan en büyük unsurdur.

Bundan sonra TSK'ın bütün hengameler yaşanırken bir dağ gibi katı, sağlam, dayanıklı, halkın güvenle sırtını dayayabileceği bir kurum olarak sabit kalabileceğine inanmak istiyorum, ancak, bilinen gerçekler ışığıda inanamıyorum.

Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      

YILMAZ ÖZDİL: PEKİ ŞİMDİ BU ARKADAŞ DOKUNULMAZ MI OLACAKTI?

"Beş tankı durduran kahraman" diye manşet yapıldı.

"15 Temmuz'da Kızılay'a koştu dört tankın önüne geçerek durdurdu beşinci tankın altında kaldı" diye manşet yapıldı.

*

Televizyona çıkarıldı.

"Babam hamaldı ben yetim büyüdüm vatanım yetim kalmasın diye tanklara siper oldum Anadolu halkı yetim kalmasın diye çarpıştım dört tankı durdurdum beşincide ezildim çenem dağıldı kemiklerim kırıldı hiç önemli değil vatan olmadan can olmuyor" dedi.

*

Ağlayarak anlattı.

Dinleyenler ağladı.

"Kardeşim dediğim üç arkadaşımı Pkk şehit etti inanın bu vatan hainlerinin darbesi kadar koymadı başkomutanımız başımızdan eksik olmasın diye canımla birlikte çıktım sokaklara bin canım olsun bini de feda olsun cennet vatana o gece çenem kırıldı defalarca ameliyat oldum konuşamıyorum çeneme platin takıldı tankları durdurdum ya ölsem de büyük teselli olurdu bu vatan çapulcuların değil uğruna ölenlerindir" dedi.

*

Hastane masrafları devlet tarafından ödendi.

*

Gazi unvanı verildi.

Gazi tazminatı verildi.

Gazi maaşı bağlandı.

*

"Çakma" çıktı iyi mi!

*

Bizzat kendi akrabası karakola giderek ihbar etti.

"Bu herif kahraman falan değil o gece kavga ettik çenesini ben kırdım devleti dolandırıyor" dedi.

Savcılık araştırmasında sahte gazimize ait cep telefonunun o gece Kızılay'dan sinyal bile vermediği anlaşıldı.

*

Sahte gazimiz hakim karşısına çıktı gazilik sayesinde aldığı paraları iade etti "gazilik haklarımdan vazgeçiyorum" diye dilekçe verdi.

*

(Gerçek gazileri tenzih ederim. )

*

Bu arkadaşın çenesini kıran akrabası gerçekleri o gün değil de bugün ihbar etseydi…

Bu sahte gazi arkadaş kanun hükmünde kararnameye göre "dokunulmaz" mı sayılacaktı?

Ceza ve tazminat sorumluluğundan "muaf" mı tutulacaktı?

*

Söz konusu kanun hükmünde kararnamedeki ucu açık ifadelerin "muğlak" olduğu söyleniyor… Muğlak olan sadece ifadeler mi?

*

Kimlerin darbeyi bastırmak kapsamında hareket ettiğini kimlerin farklı kapsamda hareket ettiğini nasıl tespit edeceğiz?

*

Kriteri nedir?

*

Öldüren siviller dokunulmaz olduğuna göre öldürülen erlerin hangisinin fetocu darbeci hangisinin hadiseden habersiz emir kulu gariban olduğunu nasıl tespit edeceğiz?


a45UyF587661-171228150544 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2017/12/28  15:30 2  65  AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder