DERİN KONULARI YAZAN RİFAT SERDAROĞLU BU YAZIYI NEDEN YAZDI! BİR YERLERDEN BİR ŞEYLER Mİ DUYDU
Rifat Serdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 'Kadrolu Dertlerinden'" dediği Ruhban Okuluna ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
8 Kasım 2021 Pazartesi - 17:22
Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu, sosyal medya hesabından yine dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Ruhban Okulu konusunda "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin 'Kadrolu Dertlerinden'" ifadesini kullanan Rifat Serdaroğlu, "Onlar, Türkiye'de Patrik seçerler ama Yunanistan vatandaşı olan Müslümanlar kendi müftülerini seçemezler. Yunan Hükümeti Müftü tayin eder." ifadesini kullandı.
Rifat Serdaroğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kaydetti:
PATRİKHANE/RUHBAN OKULU/EKÜMENİKLİK
Bu konu T.C Devleti'nin "Kadrolu Dertlerinden" biridir.
Türk Devleti ne zaman zayıf düşse, ne zaman geçmişini bilmeyen ezik ve cahil siyasetçiler tarafından yönetilse, ısıtılıp-ısıtılıp önümüze konur!
Konuyu tarihi gelişimi içinde özetleyelim;
Bizans İmparatorluğu, Batı Roma İmparatorluğunun yıkılmasından 81 yıl önce kurulmuştu. Bizans, kendi gücünü korumak ve Vatikanda'ki Papa'nın baskısından kurtulmak için, Hıristiyanların lideri olarak Papa'yı tanımadığını, İstanbul'daki Ortodoks Patriğini tanıdığını ilan etti.
İşte bizim çilemiz böyle başladı.
Katolik ve Ortodokslar arasındaki bu kanlı kavga yıllarca sürdü.
1204 yılında İstanbul'u işgal eden Katolikler, tam bir soykırım uygulayarak onbinlerce Ortodoks'u katlettiler.
Ortodokslar, Anadolu'ya kaçıp Türklere sığındılar. Selçuklular, Ortodoksları korudular ve Ihlara Vadisinde sakladılar.
Aksaray-Ihlara Vadisini gezerseniz, bine yakın kilise ve şapel'in kayalara oyularak inşa edildiğini ve Ortodoksların bu vadide yıllarca Türklerin sağladığı güven ortamında yaşadıklarını görürsünüz.
1204'teki Katolik saldırısından sonra Patrikhane "Rum Kilisesine" dönüştü.
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten sonra "Rusya'nın dünyadaki Ortodoks nüfus üzerindeki etkinliğini kırmak için, akıllı bir politika izleyerek, yayınladığı bir fermanla Ortodoks Patrikhanesini yeniden kurdurdu ve destekleyerek, onları azınlıklar içinde ayrıcalıklı bir hale getirdi…
Gelelim yakın tarihe;
Yunanistan AB ülkesi olmasına rağmen kökten dinci bir ülkedir.
Yunanistan Anayasasının 3'ncü maddesi şöyledir; "Yunanistan'ın resmi dini Ortodoksluktur. Dini başı Konstantinopolis'tedir(İstanbul)"
Başka bir ülkenin anayasasında bu maddenin örneği yoktur.
1814 yılında Rus Çarı başkanlığında yapılan toplantıda "Paramasonik" bir kuruluş olan "Filiki Eterya" kuruldu ve Yunanistan'ın kurulması için çalışmalara başladı. En büyük destekçisi elbette ki Fener Rum Patrikhanesi idi.
1821 yılında Patrikhane, örgütün silah deposu haline gelmişti.
Patrikhaneye yapılan baskında çok sayıda silah ve yeniçeri elbiseleri, Filiki Eterya örgütü ile işbirliğini gösteren belgeler yakalandı.
Patrik 5. Gregorius yargılandı.
Sultan 2. Mahmud, patriği, Patrikhanenin kapısı önünde astırdı.
Rumlar ve Yunanlılar bu kapıya "Kin Kapısı" adını verdiler ve dünyaya şunu ilan ettiler; "Bir Osmanlı Padişahı veya veliahdı ya da şeyhülislamı bu kapı önünde asılmadıkça bu kapı açılmasın!" 200 yıldır "Kin Kapısı" kapalı durmaktadır…
Anayasa Mahkemesi 1971 yılında "Özel Yüksek Okullara İzin Verilmesi" yasasını iptal etti.
Ruhban Okuluna, hukuka uygun olarak açılabileceği bildirilmesine rağmen, Patrikhane kabul etmedi!
Çünkü, Patrikhane bu okulu bütün Ortodoks Hıristiyanlar için "Uluslararası Yüksek Teoloji Okulu" olarak açılmasını istemektedir!
Bu talep Türk Anayasasına aykırıdır.
Eğer böyle bir izin verilirse, her tarikat ve her cemaat "Dini Üniversite" hakkı kazanmış olur ki, bu ülkemizi çok sıkıntıya sokar…
Bugün için Yunanistan ve Patrikhanenin Türk Devletinden taleplerinin benzerleri, Yunanistan Vatandaşı olan Müslümanlardan tamamen esirgenmektedir.
Onlar, Türkiye'de Patrik seçerler ama Yunanistan vatandaşı olan Müslümanlar kendi müftülerini seçemezler. Yunan Hükümeti Müftü tayin eder.
Türkiye, azınlık vakıflarının Türkiye'deki mallarını iade etti.
Yunanistan, bırakın Osmanlı vakıf eserlerini vermeyi, bizim "Parasını biz verip restore edelim" teklifimizi de kabul etmediler. Yunanistan'daki ecdat yadigarı eserlerimiz çürümeye ve yok olmaya bırakılmıştır.
Yunanistan bu konuda öylesine terbiyesizce davranmaktadır ki;
Yılların zorlamasıyla açılan Atina Cami Yönetimini bile Müslümanlara bırakmamıştır.
T. C Devleti, AKP gibi gayri millî bir iktidar sayesinde sadece tarihi eserlerini kaybetmekle kalmamış, bizim olan adalarımızın, Yunanistan tarafından işgal edilmesine de göz yummuştur.
Bu durum, Vatana İhanet suçu kapsamındadır ve affedilmesi mümkün değildir.
Sağlık ve başarılar dilerim 08 Kasım 2021
Rifat Serdaroğlu
- - - - - - - - - - - - - - - -
Soyut ressam ne zaman somuttur?
~Parada. Markus Ronner~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Düşünsene;
Köydesin.
Tarlada uğraşıyorsun.
Gazetelerden Yunanlıların Ege' yi işgal ettiklerini okuyorsun.
Yaşadığın köye çok uzaktalar. Sana gelene kadar durdurulacaklarını ve köyüne gelemeyeceklerini düşünüyorsun.
iki gün sonra gazeteye bakıyorsun.
Komşu şehirdeler. Yolu yarılamışlar.
Endişeleniyorsun.
Birkaç gün sonra gazete de çıkmaz oluyor.
Çevre köylerden haber geliyor.
Hepsinin basılıp yakıldığını duyuyorsun.
Bıçak kemiğe dayanmış.
Gidecek yerin de yok.
Bekliyorsun. Sabah oluyor , akşam oluyor sonra tekrar sabah oluyor .
Belki bizim köye gelmezler diyorsun.
Köyden silah sesleri gelmeye başlıyor.
Kaçınılmaz son geliyor.
Artık senin köyündeler.
Düşünüyorsun.
Eşini kızını ve oğlunu kilere saklıyorsun. Silahını alıp evin camından dışarısını gözlüyorsun.
Dakikalar sonra evin önünde 30 kişilik düşman müfrezesi görünüyor.
Basıyorsun tetiğe.
Biri indi.
Bir daha basıyorsun. Bir düşman daha indiriyorsun
Üç dört beş derken mermin bitiyor.
Dalıyorlar evin içine. Dipçik ile suratını dümdüz ediyorlar.
Aman beni vurup gitsinler de ailemi bulmasınlar diye dua ediyorsun.
Buluyorlar.
Askerlerden üçü " Biz bunu bir sorgulayalim " deyip pis pis gülerek eşini sürükleyip ahıra götürüyor.
Diğer üçü de kahkahalar ile " Biz de bunu sorgulayalim" deyip kızını bahçeye çıkarıyor.
Askerlerden biri oğlunu işaret ediyor.
" Öldürün bunu. Büyüdüğünde intikam almak ister"
iki asker vurmak için oğlanı evin arkasına götürüyor.
Çaresizsin.
Beni vurun onlara dokunmayın diyorsun ama nafile.
Ellerin bağlı. Bir şey yapamıyorsun.
"Herşey buraya kadarmış" diyorsun.
Tam bu esnada köyde silah sesleri başlıyor.
Ancak bu sefer çığlıklar köylülerden değil düşman askerlerinden geliyor.
Türk askeri giriyor köye.
5 Mehmetçik evin arkasına koşuyor oğlanı kurtarmak için. Düşman askerini indirip oğlanı kurtarıyorlar.
4 Mehmetçik. Ahıra saldırıyor eşinin ırzına geçmesinler diye. Son anda yetişiyorlar. Orada ki düşman askerini de vurup hatunu kurtarıyorlar.
Diğer Mehmetçikler evin bahçesine dalıyor. Kısa sürede çatışma bitiyor. Kıza da zeval gelmeden kurtarıyorlar.
O asker senin canını, namusunu , serefini kurtarıyor.
Şimdi sen bu askerlere " Oruç tutuyor musun, namaz kılıyor musun , cumaya gidiyor musun, hangi partilisin, mezhebin nedir, dinin nedir " diye soru sorar mısın ?
O noktadan sonra senin için önemi olur mu ?
Bizi birleştiren partimiz , rengimiz, dinimiz ya da mezhebimiz değildir.
Bizi birleştiren maya akrabalıktir, Türklüktür,
Birbirinize sahip çıkın.
Sizin köyünüze sıra gelmeden...
~Turgut Özakman~
- - - - - - - - - - - - - - - -
. . . . . .
AGACIM
. . . . . .
Mahallemizde
Senden baska agac olsaydi
Seni bu kadar sevmezdim.
Fakat eger sen
Bizimle beraber
Kaydirak oynamasini bilseydin
Seni daha cok severdim.Guzel agacim
Sen kurudugun zaman
Biz de insAllah
Baska mahalleye tasinmis oluruz.
~Orhan Veli KANIK~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Kilavuzun daima yuregin olsun, omzun ustundeki kafan degil.
Hak Yol unda ilerlemek yurek isidir, akil isi degil.
Nefsini bilenlerden ol silenlerden degil
~TEBRIZ' LI SEMS~
- - - - - - - - - - - - - - - -
GENCLIK BIR KITAPTI OKUDUK
. . . . . .
Genclik bir kitapti, okuduk bitti;
Canim bahar gecti coktan, kis simdi.
Hani sevincin, o civil civil kus?
Nasil, ne zaman geldi, nasil gitti?
~OMER HAYYAM~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Yumuşak ve barışçıl olana iyi denilir.
Ama nefsini yenen kahramana da iyi denilir.
~Friedrich Wilhelm Nietzsche
(d. 15 Ekim 1844 - ö. 25 Ağustos 1900)
Ahlâk ve değerler sisteminin kuruluşuna yönelik bir temel çerçevesinde
çağının kültür, din ve felsefe görüşlerini eleştiren nihilist Alman düşünür, filolog~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Ömer Hayyam Bütün Dörtlükler [ 209. - 389 ]
Hayyam, günahım var diye tasalanma,
Bunun için dertlere düşmek boşuna.
Günah olacak ki Tanrı bağışlasın:
Rahmet neye yarar günah olmayınca.
- - - - - - - - - - - - - - - -
Dusmaninizin zayif yonlerini kendi avantajiniza kullanin. Ote yandan dusmaniniz cok gucluyse, geri cekilin ve onu fethedeceginiz gun yeniden harekete gecin.
~Attila~
- - - - - - - - - - - - - - - -
Bu gunlerde aklima gelen basima geliyor nedense, birde gonlumden gecen yanimda olsa keske .
~Can DUNDAR~
- - - - - - - - - - - - -
a45UyF587661
- - - - - - - - - - - - -
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur-gundem@googlegroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur-gundem+subscribe@googlegroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc |
Grup Sayfamiz | : | https://groups.google.com/g/ozgur-gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Özgürlük adam, henüz yeni kurdum. Siyasi iktidarın sürekli yasakladığı, polisiye önlemler ile gizlemeye çalıştığı şeyleri burada biriktireceğim. Videolar, resimler, makaleler falan. | : | http://insulaelibertatis.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder