+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++
Ali Serdar Bolat 7 Mart 2011
Orhan Bursalı, bugün Cumhuriyet gazetesindeki yazısına "Gizli Delil ve Tehdit" başlığını koymuş.
Ergenekon Savcısı Öz'ün tehdit niteliğindeki açıklamasını eleştiriyor.
+++++++++++++
Bursalı, Kafka'nın "Dava" adlı romanından bir bölüm veriyor:
Joseph K.: "Neden tutukluyum?".
Yanıt: "Nedenini söylemek bize düşmez.. Soruşturma başladı. Vakti gelince her şeyi öğreneceksiniz.."
Gençliğimizde bu romanı okurken, böyle bir şeyin dünya üzerinde hiçbir yerde yaşanamayacağını düşünürdük.
Ama demek ki Ergenekon Savcıları bu romanda yazılanları aynen uygulama kararı almışlar.
Tuncay Özkan mahkemede soruyor: "Suçum ne söyleyin"
Savcı cevap veriyor: "Siz suçunuzu bizden daha iyi bilirsiniz."
++++++++++++
Kanunlarımıza göre, tutuklama talebi ile hakim karşısına çıkan kişiye ve avukatına, suç isnadı ve elde edilen deliller açıklanır ve bunlara karşı ne diyeceği sorulur.
Sanık ve avukatın vereceği cevaplara ve delil durumuna göre hakim tutuklama veya salıverme kararı alır.
Savcı Öz ise, açıklamasında, "Bu aşamada açıklanması mümkün bulunmayan bir kısım deliller"den bahsetmektedir.
Soruşturmanın gizliliği açısından bu deliller kamuoyuna açıklanmayabilir.
Ancak sanık ve avukatına suçlamanın konusu ve deliller mutlaka açıklanmalıdır.
Şimdi diyeceksiniz ki: "Hakimlerin Ahmet Şık'a ve Nedim Şener'e delilleri açıklamadığını nereden biliyorsun?"
Şuradan biliyorum: Bugün birçok gazetede Hakimlerin sorduğu sorular çarşaf çarşaf yayımlandı.
Savcı Öz'ün söylediği "Açıklanması mümkün olmayan deliller" ile ilgili hiçbir soru sorulmamış...
Sorular şöyle:
--Niye cep telefonu ile değil de sabit telefonla konuştun? (şaka değil, soru aynen böyle)
--Kitabını yayınlanmadan önce filancaya niye okuttun
--Filancayı nereden tanıyorsun.
Vesaire. "Gizli deliller" ile ilgili tek soru yok.
Demek ki Hakim de bilmiyor bu gizli delilleri. Bilseydi sorardı.
Diktatörlüklerde bile böyle bir uygulama yoktur.
Savcı delil buluyor, ama Hakime vermiyor.
"Bu aşamada sana da veremem Hakim Bey, ama inan ki çok dehşetli deliller bunlar. Onun için rica ederim bu herifleri tutukla" diyor.
Hakim de delilleri görmeden, deliller hakkında sanığın ne diyeceğini bilmeden tutuklama kararı veriyor.
Post modern diktatörlük. Pardon ileri demokrasi...
++++++++++++++
Bursalı soruyor:
"Peki, arkadaşlarımız, bilmedikleri, bilinmeyen delillerle mi tutuklandılar?
Yoksa elinizdeki “delilleri” savunmalarını yapamasınlar diye, onlara da mı söylemediniz?
Avukatları da mı bilmiyor bu “delilleri”?
Daha vahimi: Mahkeme de mi, tutuklama kararı verirken bu delilleri sanığa sormadı?
Yoksa mahkemeye, “Elimizde korkunç deliller var, bunları size bile söyleyemeyiz ama tutuklanmalarını istiyoruz..” mu dediniz?
Hukukun en temeli, bir “sanığın” hangi gerekçelerle gözaltına alındığını ve hangi nedenlerden dolayı tutuklandığını bilmesidir...
Eğer böyleyse, hangi yasa size bilinmeyen nedenlerden dolayı insan tutuklatma, mahkemeye de insan tutuklama yetkisi veriyor."
++++++++++++++++++
Kafka'nın romanındaki gibi:
"Vakti gelince her şeyi öğreneceksiniz"
Ama vakit ne zaman gelecek? 6 ay sonra mı, 5 yıl sonra mı...
Ergenekon tutukluları 3 senedir hapisteler. Daha delilleri öğrenemediler.
Doğu Perinçek mahkemeye soruyor:
"Kimmiş bu Ergenekon örgütünün bir numarası ve üst düzey yöneticileri? MİT'in verdiği şemanın üzerindeki bantları kaldırın ki biz de ona göre savunmamızı yapalım"
Mahkeme Başkanı cevap veriyor:
"Bu kişilerin toplumsal saygınlıkları nedeniyle açıklayamayız"
Ergenekon örgütünün bir numarasını Savcı ve hakimler biliyor, fakat örgüt üyeliği ile suçlanan sanıklar bilmiyor.
Peki nasıl savunma yapacaklar?
Terör örgütü yöneticileri toplumda saygın olan kişiler. Onlara dokunulamıyor.
Ama onların kurduğu örgüte üye olanlar cezalandırılacak.
Saçma ötesi. İnanmak mümkün değil. Ama gerçek.
Mehmet Haberal feryat ediyor:
"Bana terör örgütü ile ilgili soru sormadınız. Şuna niye telefon ettin bununla niye görüştün diye soru olur mu.
Bana suçlandığım konu ile ilgili soru sorun" diyor.
Mahkemenin sorduğu soruları kitap halinde bastırmış. Terörle ilgili tek soru yok.
"Terör örgütü üyeliği ile suçlanıyorsun. Kendini savun" diyorlar. Nasıl savunacak? Bir delil göster, bir soru sor ki cevaplasın...
+++++++++++++++++++++++
Savcı Öz, açıklamasında, basın mensuplarını şöyle tehdit ediyor:
"Esasen Cumhuriyet Savcılığımızın hukuksal gereklilikler dışında herhangi amaç ve saikle hareket ettiğinin / edeceğinin kabulü ve kamuoyunun bu yönde asılsız değerlendirmelerle yönlendirilmeye çalışılması, büyük bir titizlik ve ciddiyetle yürüttüğümüz soruşturmaya zarar vereceği gibi adı geçen terör örgütünün hedef ve amaçlarına katkı sağlayacağı da açıktır. Bu istikametteki yayınlar tarafımızca özenle izlenmekte, hassasiyetle değerlendirilmektedir"
Evet, işte aynen böyle.
"Savcılık hukuk dışı davranıyor" diye yazmak soruşturmaya zarar verir, terör örgütünün amacına katkı sağlar.
Biz de sizi "Terör örgütüne yardakçılık"tan tutuklayıveririz.
İşte ileri demokratik basın özgürlüğü.
++++++++++++++++++
Savcı Öz'ün açıklamasının tamamı şöyle:
"Yürütülmekte olan soruşturma, bir kısım basın mensubunun gazetecilik görevleri, yazdıkları/yazacakları yazılar, kitaplar ve ileri sürdükleri görüşleriyle ilgili olmayıp, Ergenekon Terör Örgütü soruşturması kapsamında elde edilen ve soruşturmanın gizliliği nedeniyle bu aşamada açıklanması mümkün bulunmayan bir kısım delillerin değerlendirilmesi sonucu yapılması zorunlu hale gelen hukuksal bir işlemdir"
Esasen Cumhuriyet Savcılığımızın hukuksal gereklilikler dışında herhangi amaç ve saikle hareket ettiğinin / edeceğinin kabulü ve kamuoyunun bu yönde asılsız değerlendirmelerle yönlendirilmeye çalışılması, büyük bir titizlik ve ciddiyetle yürüttüğümüz soruşturmaya zarar vereceği gibi adı geçen terör örgütünün hedef ve amaçlarına katkı sağlayacağı da açıktır. Bu istikametteki yayınlar tarafımızca özenle izlenmekte, hassasiyetle değerlendirilmektedir"
Yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen bilgi ve belgelerin suç isnadı için yeterli olup olmadığı konusunda değerlendirme sorumluluğu görev ve yetkilerini kanunlardan alan savcılığımıza aittir. Soruşturmanın içeriği ve elde edilen deliller hakkında hiçbir bilgisi bulunmayan, bulunması da esasen mümkün olmayan kişilerin daha operasyonun ilk dakikalarından itibaren soruşturma makamlarını suçlayan ve tehdit eden değerlendirmeler içine girmeleri dikkat çekicidir. Bu görevi yerine getirirken hiçbir makam ve merci tarafımıza emir ve talimat veremez, yönlendirme de bulunamaz. Sorumluluk sahibi herkes bu yöndeki davranış ve değerlendirmelerden titizlikle kaçınılmalıdır. Soruşturmanın süratle sonuçlandırılması için gerekli olan çalışmalar büyük bir titizlikle yürütülmektedir."
+++++++++++++
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder