20 Mart 2011 Pazar

Seçim arifesinde Ülker’i medyaya kim soktu?

 

Seçim arifesinde Ülker'i medyaya kim soktu?

Ülker Grubu'nu biliyorsunuz...
28 Şubat sürecinde yeşil sermaye diye kara listeye alınan holdinglerden biriydi.
Dahası, Tayyip Erdoğan'ın,  "Servetimi buradan kazandım"  dediği Emniyet Gıda, Ülker'in bayilerinden biriydi.
Ülker'i biraz olsun bilir, Ali Doğan gibi üst düzey bazı yöneticilerini tanırız.
Ülker, baba Sabri Ülker'in yönettiği günlerden beri ve medya ve  politikaya mesafeliydi.
Öyle ki dinlediğimize göre Sabri Bey'in oğlu Murat'a en önemli tavsiyesi bu ikisinden uzak durmasıymış!.
Nitekim Ülker Grubu yıllar yılı medyaya girecek şeklindeki çıkan  haberleri anında yalanlama yoluna gitti.
Derken Ülker, bir süredir ilk defa bir haberi yalanlamadı ve suskun kaldı!
Peki ne miydi o?
ABD'li ünlü KKR (Kohlberg Kravis Robert CO) Grubu ile Aydın Doğan medyasına talip olduğunu!
Ülker bu haberle ilgili olarak sadece susmakla yetinmedi, ABD'li ortağı ile Aydın Doğan medyasını almak için pazarlıkta olduğunu da duyurdu.
Gelelim son aşamaya?
Dinlediğime göre taraflar arasında esasa ilişkin olarak anlaşma sağlanmış lakin iki noktada görüşmeler hâlâ sürüyormuş!
Birincisi Aydın Bey, paranın tamamını peşin isterken Ülker ve KKR  yarı peşin, geri kalan yarısı için de iki ayrı taksit talep ediyormuş!

Aydın Doğan peşinatta ısrarlı, çünkü alacağı o parayla Rusya'da büyük bir yatırıma girecekmiş!
Anlaşmada pürüz çıkaran bir başka konu ise Hürriyet, Milliyet ve Kanal D'nin durumu imiş!
Aydın Bey, Hürriyet ile Kanal D'yi elinden çıkarmamak için görüşme sürecinde bayağı bir direnmiş!
Ancak Ülker ya da onun adına görüşmeleri yürüten kuruluşu Yıldız Holding ile KKR bu iki yayın kuruluşunu ısrarla talep etmiş zira hem Hürriyet hem de Kanal D Türk medyasında kâr eden iki kuruluş olarak biliniyor.
Ülker ve KKR siyasi çizgisi ve okuyucu profili bilinen ve çok zarar eden Milliyet'in Doğan'da kalmasını isteyip Hürriyet ile Kanal D'nin kendilerine verilmesinde ısrarlı olmuşlar. Aydın Doğan ise yukarıda belirttiğimiz gibi bu ikisini vermem noktasında.
Eğer bu iki pürüz aşılırsa satışın akşamdan sabaha açıklanması an meselesiymiş!

Ve tam bu noktada şu soruları yöneltelim:
1) Türkiye'de medya sektörü rantabilitesi olmayan bir alan. Hal böyle iken KKR böyle bir alıma niçin giriyor? KKR'nin Türkiye'de  ilgilendiği başka ihaleler söz konusu mudur?
2) Yıllardır medyaya girmekten ısrarla kaçınan Ülker'e ne oldu da birden bire fikir değiştirdi?
3) Ülker'e medyaya gir diyen ve baskı kuran isim yoksa Başbakan  Recep Tayyip Erdoğan mıdır?
4) Bu satışın Tayyip Erdoğan için olmak ya da olmamak anlamında olan 12 Haziran seçimlerinin hemen öncesinde oluyor olması tesadüf müdür?
Bakalım kendileri hakkında yazdığımız medyaya girecek şeklindeki yazılarımıza sürekli yok öyle bir şey diye açıklamalar gönderen Ülker,   bu sorularımıza ne cevap verecek?..
HANGİSİ YALAN
Bu manşeti kim kaldırttı Tayyip Bey!
Neymiş efendim kimse ona manşetlere karıştığını söyleyemezmiş!
Söyler Tayyip Bey, söyler!
Bak Fatih Altaylı söylüyor!
Madem sözünün takipçisisin cevap versene!
Veremezsin, çünkü her şey ortada!
Hürriyet ile Sabah'ın aranıp bu manşet olmasın denildiği ortada!
Dahası, Hürriyet'in akşamdan söz verildiği gibi olayı yandan üç sütuna gördüğü de vakıa!
Şimdi bu tablo ortada iken bundan böyle senin hangi lafına itibar edebiliriz!
Yok anlatılanlar doğru değilse ortaya çıkıp yalaaaaan diye bağırsana!
Bunu yapamadığına göre kendi kendini yalanlamış olmuyor musun?
Evet Tayyip Bey, sen sadece manşetlere müdahale etmekle  kalmadın, patronlara örtülü talimat verip hoşlanmadığın yazarları kovma emrini de verdin, bu da mı yalan?
Haber yapan gazetecileri Silivri Cezaevi ile korkuttun, bu da mı iftira?
Hoşlanmadığın soruları soran muhabirlerin akreditasyonlarını iptal ettirdin, bu yalan mı?
Sana iman eden medya düzenini oluşturdun ve devletin bankalarından bunun için yüzlerce milyon dolar kredi verdirdin, bu da  mı gerçek dışı?
 
İDEOLOJİK FANATİK 
Arınç, Ergenekon ve kalpazan!..
Bülent Arınç'a göre Ergenekon'dan yargılananlar aday olmamalıymış!
Neden?
Çünkü onlar şüpheli konumunda imişler!
Arınç'a göre aklanma olmadan adaylık ahlaki değilmiş!
Görüyorsunuz, güya hukukçu olan Bülent Arınç masumiyet karinesi diye bilinen evrensel kaideyi zerre umursamıyor!
Öyle ise soralım:
Sayın Arınç, sizin bu bakışınızdan hareketle kalpazanlıkla yargılanan biri de aday olmamalı ve aklanmayı beklemeli değil mi?
Öyle ya kalpazanlık adi, yani yüz kızartıcı bir suç!
Üstüne üstlük bu suçtan hüküm giyen birine siyaset kapıları tamamen kapanıyor!
Buna mukabil Ergenekon'dakiler ise siyasi suçtan yargılanıyorlar ve ceza alsalar bile hukuken siyasi yasaklı olmuyorlar.
Peki cevap ver Bülent Arınç, Recep Tayyip Erdoğan milletvekili adayı olduğunda kalpazanlıktan yargılanmıyor muydu?

Neden Tayyip Erdoğan'a,  bugün Ergenekon'da yargılananlar için söylediğin gibi,  "Dur bekle, aklan da aday ol"  demedin!
Aynı şekilde Abdullah Gül, Erbakan Hoca'nın hüküm giydiği "Kayıp Trilyon"  davasından yargılanmıyor muydu?
Niçin ona da  "Aday olamazsın, paklan da gel" demedin!
Yahu bu iki ismin bu dava dosyaları hâlâ kapanmadı, yani dokunulmazlıkları sebebi ile yargılanamıyorlar ve dokunulmazlıkları kalktığı gün yargılanacaklar. Durum bu iken neden onları görmezsin de Ergenekon'da yargılananlara laf edersin!
Ne o yoksa bu iki isim size göre günahtan münezzeh (!)olduğu gibi suçtan da muaf mıdır?.. Bazen, aslında dürüstlüğü tescilli olan yani asla hırsız olmayan Bülent Bey neden toplumun önemli bir kesiminden bu kadar tepki alıyor diye düşünmüyor değilim... Demek ki sebebi bu ideolojik fanatikliği, yani siyasi taraftarlığı imiş!


--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Non omnes qui habent citharam sunt citharoedi.  *  *  * Her gitarı olan gitarcı değildir.  Latin Atasözü - (Varro)  oO-------------------------------------------------------------------Oo  http://orajpoyraz.blogspot.com/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder