31 Mart 2011 Perşembe

Fwd: Çöküş [Yalçın Küçük]

Yalçın Küçük’ün Çöküş’ünden ‘kork-ma-sön-mez’, ‘ma-sön’...

Yalçın Küçük’ün, “90 yıllık cumhuriyetin çöküşünü” farklı lahzalarıyla teşhis eden ve her zamanki gibi sabetayizmi tüm gizli saklı yönleriyle teşhir eden son kitabından, ikinci bölüm notlarımızı da aktaralım:

=>Önce Türkiye’nin etrafını tamponlar ile sarmak istediler. Sonra, birdenbire bundan vazgeçtiler, Türkiye’yi tampon yapmayı akıl ettiler. (...) Bir zaman geldi, artık tampon-Türkiye’ye ihtiyaç duymaz oldular. Çöküş diyoruz.

=>(Sevr’de Kürtlere özerklik maddesi) Dersim havalisi, özerklik maddesini ciddiye aldılar ve hemen uygulanmasını istediler. Koçgiri İsyanı işte budur. (...) Ankara (ise) Dersim Kürtleri’ne hemen özerklik yerine bu marşı (İstiklal marşı) vermektedir.  (...) bu manzumede kürdist, sabetayist, masonik yansımaları araştırma gereğinden uzak kalamıyorum. (...) İstiklal (marşı), en çok isyancıların taleplerini asimile etmeyi deneyen bir vesikadır. (...) Manzumede “Türk” kelimesi yoktu, geçmiyordu, cenk şevki verilmiyor ve alışılmış “Allah” sözcüğü bulunmuyordu ve yerine “Hüda vardı”; bu sözcük Farisi-Kürdi’de “Allah” ve ve Kürt-Yahudice’de ise “Yahudi” demektir.. . 

=>“Va’adettiği günler Hakkın” ibaresi (İslam’da vaat yoktur, Kuran’da iki kez o da olumsuz anlamda geçiyor. Oysa, Yahudilikte  “vaat edilmiş topraklar” vardır)

=>(Korkma sönmez) Adlarını vermek istemediğim pek değerli iki arkadaşım, bu manzume üzerine pek çalışmışlar, yazım sırasında, ilgi ortaklığı ortaya çıkınca, haberdar oldum. Burada, ilk sözcükteki “ma” hecesiyle izleyen “sön” hecesinin birleşmesi üzerinde durmuşlar, “masön” ya da “mason” çıkıyor.

=>“Çelik zırhlı duvar” ibaresi [Mason “duvarcı” demektir (...) Çelik zırhlı duvar ibaresi Türkçe olabilir mi, ya “çelik zırh” var ya da “çelik duvar”, bunun ötesinde “çelik zırhlı duvar” saçmalıktır, kimsenin duvara zırh yapmasını düşünemeyiz.]

=>İlk kıtada, “sancak” ve “ocak”, arkadan hemen “yıldız” geliyor; yıldız’ı sevdiklerini anlıyoruz. Halbuki aşk şiirlerinin dışında “yıldız” bize uzaktır ve masonizm’e yakındır.

=>Yahudilik mi, hep iktidar peşindedir; kendi usülleriyle iktidara sızmak ve ortak olmak esastır.

=>İbraniyet’te ve sabetayizmde ilk isim mutlaka Tevratik, ya da kutsal olmak zorundadır. “Süleyman”, S. Özer Çiller veya “Daniel”, D. Oral Çalışlar, artık ders kitabı örneklerimizdir ve diasporada, genellikle, bunlar saklı tutuluyor. Sabetayizm’de, Tevrat’ta olmayan “Mehmet” ya da “Osman” da kudsidir, Osman Kavala’nın bir üçüncü ismi olabilir ve Cengiz Çandar’a, “Osman” adını uygun bulabiliriz.

=>İbrani asıllı olmayan, Türkiye’de dış işleri bakanı olamaz.

=>Şimdi moda dizi oyuncusu kızlar ve güzellik kraliçeleri, Türkiye’ye gelen İspanyol şarkıcıların şaşkınlıkla teşhis ettikleri gibi, İspanyol yüzlüdürler; çünkü bizdeki sabetayistler, bir kural olarak, Sefarad, diğer deyişle, İspanyol asıllıdırlar, ilki ikincisinin İbrani karşılığıdır. Endogami, sefarad yüzlerini korumalarını sağlıyor; uzun yüzlü, renkli gözlü ve İspanyol tenlidirler. Karaylar da endogamiye çok bağlı oldukları için Kırımi yüzlerini taşımayı sürdürüyorlar; kaya kaya halleri, kırım kırım şakakları ve çiçek çiçek gözleri var.

=>Taceddin Dergahı’nda marşı yazan üçlü, Adnan Adıvar (aynı zamanda Marş’ın kabul edildiği ve “aceleye getirilen” meclis toplantısında Meclis başkanı, Halide Edip’in eşi ve ibrani), Hikmet Bayur (Kıbrıslı sadrazam Yehudi Kamil Paşa’nın torunu, ibrani) ve Münir Ertegün’dür (Özbekler Tekkesi’ne gömülmesi için – Tekke açılışına ve gömmeye gelen de Henry Kissinger - Missouri zırhlısıyla ABD’den getirilen büyükelçi, ibrani) (... ) Mehmet Ragif’nde kaldığı Dergah’ta, marş, bu üçlünün teşrik-i mesai mahsülüdür.  

=>Rıza Nur, ol tarihte (Lozan Konferansı’nda), Münir’in (Ertegün) çok korkak olduğunu yazıyor, “hele Münir, celseye girerken zangır zangır ve bilfiil titriyor” diyor. Toplantı öncelerinde Münir’e hep “korkma, korkacak ne var” dediğini hatırlıyor; bu “korkma” kelimesinin, Marş’tan kalmış olması mümkündür.

=>Sabetay Sevi ile ilgili bir rivayete göre, Sevi ki “Ahu” ve “Meral” karşılıkları var, Meriç, Tunca ve Arte ya da Arda nehirlerinin birleştiği yerde yıkanmış ve cinsel yaşamında sorunlarını burada çözmüş; cinsel sorunlarını ve homoseksüel olduğu iddialarını “Grup Seks” çalışmamda ele alıyorum.

=>Akepe mi, judaize olmuş tarikatların desteklediği bir partidir ve önemli bütün postlara, İbrani asıllıları atadığını görebiliyoruz.

=>“Tampon devlet” olarak kurulmak, çöküş ile katolik nikâhı kıymaktır. (..) Tampon devletin sonu çöküştür. (...) Çöküş’ümüz, kuruluş’umuzdan daha hızlı görünüyor.
 

Kaynak: Yalçın Küçük, Gizli Tarih – Çöküş, 70-310. sayfalardan alıntı/notlar, Mızrak Yayınları, 2010


Çöküş
Gizli Tarih
Yalçın Küçük

Mızrak Yayınevi



Fiyatı : 30,00 TL
ilknokta : 24,00 TL
20 indirim
Ocak 2010, 416 sayfa, ISBN: 9786054339006
Temin süresi: 1-3 iş günü
Yalçın Küçük uzun bir aradan sonra Çöküş kitabıyla okuyucularının karşısına çıkıyor. Çöküş'te İstiklal Marşı'nın yazımından Koçgiri İsyanı'na, Tekke ve Dergâh'lardaki judaik damarlardan Musul'un kaybedilmesine kadar birçok konuda özgün fikirler bulacaksınız. Cumhuriyetin çöküşünü anlayabilmek için kuruluşundaki dinamikleri tahlil etmek gerektiğini iddia eden Küçük, yalnızca tarih yazmakla kalmıyor; bugünün temel sorunlarına da bilimsel açıklamalar getiriyor. Tek bir cümleyle özetleyecek olursak, Cumhuriyet'in ve insanımızın çöküşü bu kitabın leit motifidir. 

Tarihe ve topluma bakarken kullandığı yöntemin önemini vurgulayan Yalçın Küçük, roman yazma tekniklerinden çok fazla yararlandığını belirtiyor. Brechtiyan bir üslupla yazılmış bu kitaptan yoğun tarih bilgisinin yanında edebi bir tat alacağınızı da umuyoruz.

-

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder