30 Haziran 2011 Perşembe

Fwd: Tayyip çılgınlaşıyor



-------- Original Message --------
From: Enis Akdağ <enisakdag@yahoo.com.tr>


 




Tayyip çılgınlaşıyor

    Sevgili okurlarım, tıpkı Hitler gibi Tayyip Erdoğan da çılgınlıklara başladı. Onun bu çılgınlığı Türkiye'nin başına bedeli çok ağır olacak sorunlar açacaktır. Bunu çeşitli şekillerde ve birçok kez ortaya koymuştum, bir kez daha Türk ulusunu uyarıyorum. Tayyip'in yapacağı çılgınlıklar Türkiye'nin başını çok büyük belalara sokacak, Kürt'üyle Türk'üyle hepimiz çok ağır bedeller ödeyeceğiz.

    12 Haziran akşamı Tayyip, o ünlü balkon konuşmasında aynı gün yapılan seçim sonuçlarını değerlendirirken, "Bugün İstanbul kadar Saraybosna, İzmir kadar Beyrut, Ankara kadar Şam, Diyarbakır kadar Ramallah, Kudüs, Gazze kazanmıştır" demişti.

    O konuşmayı izleyen belki bir çoğumuz, Tayyip'in ne demek istediğini hiç önemsemedik, hatta oraların Türkiye'de yapılan seçimle ne alakası var diye düşündük ve içimizden, Tayyip her zamanki gibi atıyor, üflüyor diye geçirdik. Düşünseniz ya, Tayyip'in isim isim verdiği o yöreler geçmişte Osmanlı toprağı değil miydi? "Yeni Osmanlı" ve "Ilımlı İslam" –ben buna Amerika'ya uyumlu İslam veya Hıristiyanlaştırılmış İslam diyorum- projelerini Afganistan ve Irak'ın işgaliyle Amerika ve Haçlı dünyası ortaya atmamış mıydı?

    "Yeni Osmanlıcılık" ve "Ilımlı İslam" projeleri, Ortadoğu özelinde ve dünya genelinde ABD'nin ve gizil güç İsrail'in çıkarlarının savunulmasını amaçlamaktadır. Tayyip yönetimindeki AKP de bu amaca hizmette kusur etmeyeceğini bu zamana kadarki uygulamalarıyla net bir biçimde ortaya koymuş bulunmaktadır. Bundan sonra da bu bu yolda yürüyeceğini ünlü balkon konuşmasıyla göstermiştir.

    O akşam balkonda konuşan kişinin, Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanı değil, ABD'nin ve İsrail'in ortak projesi BOP'un eşbaşkanı olduğu çoğumuzun aklımızın köşesinden bile geçmemişti. Oysa Tayyip, asli görevi BOP felsefesine ve stratejisine uygun bir konuşma yapmış, çok önemli mesajlar vermişti. Ancak o konuşma metni Tayyip'in eseri değildi. O konuşma metnini Amerikalı uzmanlar ve stratejistler çok önceden hazırlamışlar ve Tayyip'in eline vermişler, o da eline verilen metni dillendirmişti. O konuşma metni, AKP'nin kuruluş felsefesine, varlık nedenine, CIA'nın kontrolündeki CFR'den alınan AKP programına uygundu.

    Şimdi biraz geriye gidersek AKP iktidarının ne olup olmadığını daha net biçimde görebiliriz.

    Tayyip Erdoğan, AKP'yi kurmadan önce 18 Temmuz 2001'de İsrail'in Ankara Büyükelçisi David Sultan ile yaptığı görüşmede, "Kuracağımız parti, İsrail ve ABD politikalarına asla ters düşmeyecektir" garantisini vermişti. Bu aynı zamanda Amerika'ya ve Haçlı dünyasına da bir bağlılık mesajı idi. Tayyip'in İsrail'e ve ABD'ye verdiği bu garantiye baktığımızda şunu anlamak mümkün: Herhangi bir alanda veya konuda Türkiye ile ABD ve İsrail'in çıkarları çatıştığında Türkiye'nin değil ABD'nin ve İsrail'in çıkarlarının öncelikli olduğunu görebiliyoruz. Yani AKP iktidarı, Türkiye'nin ulusal çıkarlarını değil, ABD'nin ve İsrail'in çıkarlarını koruyacaktır,  öyle de yapmaktadır.

    Kısaca şunu söyleyeyim:

    Türkiye artık ABD ve İsrail adına pavyon fedailiğine soyunmuş, üstlendiği bu fedailik görevi nedeniyle Suriye ve İran ile çatışmaya girmek için bahaneler üretmeye başlamış bulunmaktadır.

sefercetinkaya@hotmail.com

  


__

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder