10 Temmuz 2011 Pazar

POLITIK - Şeyh Sait neden anılıyor?

[Attachment(s) from =?ISO-8859-9?Q?Telgraf=E7=FD_Hamdi?= included below]

7 Temmuz 2011

Olmak ya da Olmamak

 Mehmet Bedri Gültekin

Şeyh Sait neden anılıyor?

B

DP'nin Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 29 Haziran günü şeyh Sait'i anma etkinliği düzenledi.

Gazetelerin verdiği habere göre etkinliğe, Belediye Başkanı Osman Baydemir'in yanı sıra çok sayıda milletvekili ve yaklaşık 2 000 kadar yurttaş katıldı.

Verilen mesajlar son derece net.
BDP'liler Şeyh Sait'i Cumhuriyet'e ve Mustafa Kemal'e isyan ettiği için "şehit" ve "kahraman", onu idam edenleri ise katil olarak ilan ediyorlar.

PKK ya da BDP; bugüne kadar Şeyh Sait'e ilişkin olarak böylesine yüksek perdeden bir sahiplenme içine girmemişti..

Hatta tam tersine, Abdullah Öcalan 2000 yılında PKK'nın yayın organı Serxwebun dergisinde yayınlanan yazısında, Şeyh Sait isyanını gerici olarak nitelemiş ve Kemalist iktidarın bu isyanı bastırırken haklı olduğunu söylemişti.

Doğu Perinçek'in 1– 4 Temmuz tarihlerinde Aydınlıkta, konuyu inceleyen yazıları son derece önemlidir ve incelenmelidir.

BDP'nin Şeyh Sait'e bu kadar hararetle sahip çıkmasının açıklaması, bu Parti'nin bugün durduğu yerle ilgilidir.

TARİHTEN GELEN KÖKLER

Partiler, savundukları programı ve politikaları, aynı zamanda, tarih içinde sahip çıktıkları kişi ve hareketlerle ortaya koyarlar.

Başka bir deyişle her siyasi hareketin tarihe bakışı, aslında o siyasi hareketin geleceğe ilişkin programının ifadesidir.

Bu anlamda Şeyh Sait, sadece tarihte kalmış bir kişi değil, aynı zamanda bugün, pratikte karşılığı olan bir programdır.

Bu programın başlıca iki maddesi bulunmaktadır:

Birinci olarak Şeyh Sait adı üzerinde "Şeyhtir.
" Nakşibendilerin o dönem Bölgedeki en önemli ismidir.
İsyan gerekçelerinin en başında "halifeliğin kaldırılmış olması" gelmektedir ve amacını "Halifeliği geri getirmek" olarak ilan etmektedir.

Yani Şeyh Sait Ortaçağ'ı savunmaktadır.
Bu amaçla isyan etmiştir.

İkinci olarak Şeyh Sait Kemalist iktidara karşı emperyalizmin doğal müttefikidir.
Nitekim isyanla birlikte İngiliz emperyalistleriyle temas arayışlarına girmiştir.

Şeyh Sait isyanının en önemli sonucunun Musul ve Kerkük sorununun İngilizler lehine çözülmesi de Şeyh Sait'in varlığının ne anlama geldiğinin somut kanıtıdır.

İşte BDP (veya PKK) 29 Haziran 2011'de Diyarbakır Dağkapı meydanında Şeyh  Sait'i anarken, aynı zamanda bu programı savunduklarını bütün dünyaya ilan etmiş olmaktadırlar.

Başka bir deyişle PKK (veya BDP) Şeyh Sait'i anarak, gerçekte bütün dünyaya, feodalizmle işbirliği içinde olduklarını ilan etmektedirler.

BÖLGEMİZDEKİ GELİŞMELER

Kürt milliyetçiliği açısından, Öcalan'ın 2 000 yılında söylediklerinden, 2011 yılında Şeyh Sait'i anma noktasına geliş, son on yıldır bölgemizde yaşanan gelişmelerle yakından ilişkilidir.

Son on yılda Bölgemizde emperyalizm ve Ortaçağ gericiliği önemli mevziler kazandı.

Emperyalizme karşı olan güçler ise önemli darbeler yediler.

Irak işgal edildi.
Bu ülkede etnik ve dini ayrımlar temelinde toplum parçalandı.
Ülke bugün, emperyalist işgal altında fiilen üçe bölünmüş durumdadır.
Ortaçağ'a ilişkin bütün kurum ve ilişkiler canlandırılmıştır.

Afganistan işgal edilmiştir.
Irak'ta yaşananlar bu ülkede de hemen hemen aynen yaşanmıştır.
ABD emperyalizmi ve Ortaçağ gericiliği ülkeyi yıkıma uğratmıştır.

Batı emperyalizmi Libya'daki kabile ayrılıklarını kullanarak Irak ve Afganistan'da başardığını bu ülkede de gerçekleştirmek için harekete geçmiştir.

Suriye'de Amerikan emperyalizmi AKP iktidarını koçbaşı olarak kullanmış ve bu ülkedeki gerici Müslüman Kardeşler Örgütünü harekete geçirmiştir.

Filistin, Mısır, Yemen ve Katar'da benzer operasyonlar yürütülmektedir.

TÜRKİYE'DE NE DEĞİŞTİ?

Türkiye Bölgemizdeki bu genel manzaranın dışında değildir.
Bizde de gericilik son on yılda önemli mevziler ele geçirmiştir.

Laik Cumhuriyet'e karşı eylemlerin odağı olan Parti, bir ABD operasyonunun sonucu olarak iktidar koltuklarına oturtulmuştur.

On yıllık iktidar döneminin sonunda, 12 Haziran seçimlerinin de gösterdiği üzere, toplumumuzun siyasal davranışlarını belirleyen, önemli ölçüde kişinin etnik ve dinsel kimliğine ilişkin aidiyet duygusudur.

PKK gibi kurulduğundan bu yana esen rüzgârlara göre politika belirleyen bir Parti'nin Bölgedeki bu gelişmenin dışında kalması söz konusu olmazdı.

2000'li yılarda Türkiye'de, hâlâ 28 Şubat rüzgârları esiyordu.
Türk Ordusunun başında Amerika'ya hiç gitmemiş ve gitmeyecek olan bir Genel Kurmay Başkanı vardı.

İrtica'ya karşı bin yıl mücadele azminden bahseden bir irade ülke yönetiminde önemli bir ağırlığa sahipti.

İşte bu koşullarda Abdullah Öcalan Şeyh Sait'i değil, Atatürk'ü savunmak ihtiyacı duyuyordu.

Şimdi köprülerin altından çok su aktı.
Şimdilik bölgemizde ve özellikle ülkemizde, emperyalizmin ve gericiliğin borusu ötüyor.

Dağkapı meydanındaki anmayı mümkün kılan Amerikan emperyalizminin Irak ve Afganistan'daki işgalidir.
Suriye, Libya, Mısır, Yemen ve Katar'daki operasyonlarıdır.

Türkiye'de eşbaşkanları iktidar koltuklarına oturtmasıdır.
Ve Batı destekli bölücülüğe sağlanan askeri korumadır.

Ama bütün bunlar bugün için söz konusu olan gelişmelerdir.
En büyük gerçek tarihin asla geriye gitmediği ve halkların sömürü ve zorbalığa ilelebet boyun eğmediğidir.

     mbgultekin@ip.org.tr

Attachment(s) from =?ISO-8859-9?Q?Telgraf=E7=FD_Hamdi?=

1 of 1 File(s)

110707 O-O şeyh Sait.doc

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Bildiğini bilenin arkasından gidiniz. Bildiğini bilmeyeni uyandırınız. Bilmediğini bilene öğretiniz. Bilmediğini bilmeyenden kaçının.   KONFÜÇYÜS

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder