"GÜNEŞLİ GÜZEL GÜNLER"İ KADINLARIMIZ GERİ GETİRECEK!.
İ |
ki komutan daha içeri alınmış.
6.Kolordu Komutanı Korgeneral Mehmet Eröz, 9 Eylül günü Beşiktaş Adliyesi'nde oldukça gergindi.
Yunan da böyle bir 9 Eylül günü denize dökülmüştü diye aklından geçirdi.
Mustafa Kemal ve arkadaşları böyle bir günde CHP'yi kurmuştu.
9 Eylül önemli bir gündü.
Kötü rastlantıya bakın!..
Eröz salondaki bankta ayaklarını oynatarak sırasını bekliyordu.
Sırası geldi çağırdılar.
İçeride hakkındaki iddiaları dinledi, iddialar ilginçti.
Şüpheli tüm suçlamaları reddederek, andıcın Genelkurmay'ın emir ve direktifleri doğrultusunda hazırlanmış resmi bir belge olduğunu savundu… Akşama doğru, ajanslar haberlerini geçtiler.
Koskoca Kolordu'nun komutanı "…silahlı terör örgütü yönetmek ve üye olmak" gerekçesiyle tutuklanmıştı...
Kolordu komutansız bırakılacak değil herhalde.
Geleneğe göre emir-komuta Eröz'ün yardımcısına bırakıldı.
Onun için sıkıntılı günler başlıyor.
Suriye ile olan gerginlik bitecek gibi değil.
Ama onun ilk işi, Eröz'ün yönettiği "terör örgütü"nün yerini tespit etmek.
Bakalım örgütü bulabilecek mi?
Benden ona bir ipucu: Örgütü Kolordu içinde değil, başka yerlerde arasın!..
Aynı gün Balyoz Soruşturması kapsamında Tuğamiral Nadir Hakan Eraydın da tutuklanmış!
Hamdolsun!
Komutanlar, Hasdal yolunda yalnız bırakılmadılar.
Hiç değilse bu kadarını düşünmüşler helal olsun!..
12'si tutuklu 14 kişi hakkında hazırlanan "Odatv İddianamesi"nin kabul edilişi de 9 Eylül'e rast getirilmiş.
İddianamede Ahmet Şık'ın "İmamın Ordusu" adlı kitabı "Örgütsel Doküman" olarak kabul edilmiş.
Sıkıysa "iki kişiden biri" bu kitabı bilgisayarlarında bulundursun.
Bu "Örgütsel Doküman"ı dava dosyasından temin etmek mümkün olabilir ama internetten indirmek yasaktır.
Aklınızda bulunsun!
Anlayacağınız imamla ilgili her şey esrar gibi tehlikeli ve yasaktır, uzak durun!..
Aralarında Ahmet Şık, Nedim Şener ve Soner Yalçın'ın da bulunduğu o davanın sanıkları, ne ile suçlanıyor biliyor musunuz?
"Ergenekon örgütünün amaçları doğrultusunda CHP'yi ele geçirmek ve milletvekili olmaya çalışmakla tabi.
Evet çok doğru okudunuz.
Az önce okuduğunuz cümlede yazım hatası aramayın.
Kontrol edilmiştir.
CHP'nin ele geçirilmesine "Silivri Hukuku" yasak koymuş!
Ona da çok şükür!
..
Demek ki, CHP'yi kim ele geçirmeye kalkışırsa, cezaevini boylayacak!
Dosta düşmana bu kararı duyurun.
Ayrıca CHP'den milletvekili olmaya çalışmak da son derece tehlikeli ve yasak.
Anlaşılan Balbay ile Haberal'ın başına gelenlerden yeterince ders alınamamış!
..
Ne yalan söyleyeyim, özel yetkili savcıların CHP'nin ele geçirilmesini, kendilerine bu kadar dert edinmeleri, bayağı hoşuma gitti.
Ayrıca duygulandırdılar da beni..
Eksik olmasınlar!
..
Bu yaptıklarından sonra, önceki yaptıklarını da inanacağım geliyor!..
Bütün bu komiklikler yetmezmiş gibi Cumhuriyet Gazetesi'ne molotofkokteyli atmakla maruf suça sürüklenmiş sanık Bedirhan Şinal, 196.oturumda mahkemeye: "Gerçekleri anlatıyorum fakat hiçbir şey yapmıyorsunuz" diyor.
Bu haddini bilmez şüpheli "çocuk", mahkeme başkanının "Gerekeni yapıyoruz" şeklindeki yanıtına, "ne yaptınız" şeklinde bir de karşılık vermez mi!.
İşte tam da bu sırada, dinleyici sıralarındakiler gülüşmeye başlamış.
Oysa o salonda tebessüm etmek bile yasaklanmıştı.
Nitekim gelişmeler de bu yasağa göre ilerliyordu.
Sonunda başkan dinleyicilerin salonu boşaltmasını istenmiş.
Mahkeme başkanına savunma makamında oturan biri haklı bir itiraz etmiş.
Beklendiği gibi mahkeme, muteriz Avukat Hasan Basri Özbey'in de salondan çıkartılmasına karar vermiş.
Sanıklar içeride kaldı ama savunma tahliye edilmişti!
..
Bu dönemde o kadarını da başarı saymak lazım!..
Peki, size göre mahkeme başkanının kızdıran neydi?
Bedirhan Şinal'ın sözleri mi yoksa başkanın sabah okuduğu gazetelerden öğrendikleri mi?
Bilenler bilir, karikatürize etmeye çalıştığım o iddiaların yer aldığı bir iddianameyi, hukukçu ciddiyeti ile ele alarak, gereğini yapmak öyle kolay değildir.
Bana sorarsanız başkanın sinirlerini bozan, Avukat Hasan Basri Özbey'in itirazı da olamaz..
O ve meslektaşları görevlerinin gereğini yerine getirmiştir.
Hiçbir mahkeme başkanı buna kızılamaz….
İşin içinde başka şeyler aranmalı:
İç ve dış kamuoyunu ipe sapa gelmez iddialarla yıllarca oyalamak çok mu kolay sandınız?
Sadece usul kurullarını uygulayarak, sanıkları yıllarca içeride tutmak mümkün olabilir ama kamuoyunu tutuklama gerekçelerine inandırmak öyle kolay değildir.
Bu en ağır iş de mahkemelerin üzerinde kalmış.
Bugün için özel görevli mahkemelerden adalet dağıtmayı bekleyen, neredeyse kimse kalmadı.
Bakalım yargıçlar kendi ailelerinin baskısına daha ne kadar dayanabilecekler… Öyle demeyin, bütün çocuklar yaşamları boyunca "süpermen"leri yenen babalarıyla övünmek isterler.
Babalar da emekli olduklarında, anılarını "işçilikten emekli" arkadaşlarına anlatıp öyle övünecekler.
İnsanoğlu bir gariptir işte.
Tatil yerlerinde, emekliliği hastalıklarla birlikte yaşar.
Yaptıklarıyla torunlarına övünür durur, vakit öyle daha kolay geçermiş!
..
Beşiktaş'taki yargıçlar bu dönemleri için bayağı bir sermaye edindiler, ye ye tükenmez!..
Silivri cephesinde duvarların biraz ötesinden yükselen ama duyulmayan sesler özetle böyledir…
Hapishane avlusunun az berisinde ise kadınlarımız "nöbet"e kalkmış.
"Bizim olan bizim kadınlarımız" nöbet tutulmaya başlamışlar.
Mehmetçik'ten nöbeti devralan komutanların, vukuat defterlerinde kayıtları var!?
Bu yüzden çoğu görev yerlerine dönememiş..
Komuta kademesi Hastal'da "katıksız oda hapsine" çarptırılmış.
Onların suçu çok ağırdır kuşkusuz.
Düşman kuvvetlerinin hazırladığı komploları öngörüp zamanında tedbir alamamışlar.
Şimdi bu basiretsizliğin bedelini ödüyorlar esir kamplarında.
Bu nedenle vardiya Kurtuluş Savaşı'ndaki gibi kadınlardadır.
9 Eylül sabahı Türkiye farklı bir eylemle uyanıp, güneşli güzel bir güne başlamış.
Asker eşleri, hiçbir zaman deliksiz uyuyamazmış.
Şimdi sıra onlara gelmiş, tüfek tesisatlarını kuşanıp, tadat alanında safta toplanmışlar…
Dikkaaaaaaaaaaat!
Kadınlar nöbeti devraldılar, rahat uyuyabilirsiniz artık!..
Av.Cemil Can
-- -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ SİNCAP Şu ağacın tepesinde Var bir sincap Ceviz kırar, yemek arar. Her gün göremem ki Saklar onu Anne yapraklar. Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder