14 Eylül 2011 Çarşamba

POLITIK - KANAL 24 AKP'Yİ ÇOK KIZDIRACAK

 

 

KANAL 24 AKP'Yİ ÇOK KIZDIRACAK

 

13.09.2011 18:46


Kanal 24'te iki bölüm halinde "Şok Doktrini" adlı bir belgesel yayınlandı.
Naomi Klein'in aynı adlı kitabının televizyona aktarımıydı.

AKP'ye bu kadar yakın bir kanalın bu programı neden yayınladığını anlamak pek kolay değil; çünkü programda AKP'nin de temsilcisi olduğu neo-liberal politikalar yerden yere vuruluyor.

Acaba Kanal 24, bu programı Şili'deki askeri darbeden veya otokrat yönetimlerden söz ettiği için mi yayınladı?

Yani Naomi Klein'in tam olarak neden söz ettiğini anlamadan...

Gelin, Şok Doktrini'nin ne olduğuna daha yakından bakalım:

Şok doktrini nedir?

Naomi Klein bunu "Felaket Kapitalizmi" olarak adlandırıyor.
CIA'nın uyguladığı işkence tekniklerinin, toplumsal boyutlarda etki edecek şekilde başka yöntemler kullanılarak, bunun da ekonomik bir başlangıç olarak kullanılması biçiminde tanımlanabilir.

Bu acımasız neo-liberalizmin mucidi Milton Friedman...
Chicago Okulu'nun en önemli ismi.
Türkiye'de Özal'la gelen ve AKP ile devam eden katı ekonomik uygulamaların yaratıcısı.

Bu doktrin nasıl doğdu?

CIA ,1950'lerden itibaren insanların üzerinde yaptığı bazı deneylerde, beyne elektrik şoku verildiğinde ortaya çıkan büyük acının, insan beyninin yeniden şekillendirilmesini sağlayacak şekilde direncini kırdığını keşfetti.
Bu yöntemin tıpta bir terapi olarak
"yararlarını" anlatan Dr.
Cyril J.ve C.Kennedy ile Dr.David Anchel şöyle diyordu:
"Onların zihinleri, üstüne yeniden yazılabilecek boş bir levhaya benziyordu."
CIA, bunu sorgulamaları sırasında işkence yöntemi olarak da kullandı.

Milton Friedman'ın Chicago Okulu, bu şokların toplumları etkileyecek boyutlarda olması halinde, bir toplumun bütün belleğini, alışkanlıklarını yeni bir ekonomik düzen kurabilecek şekilde etkileyebileceklerini keşfetti.
Zaten Chicago Okulu'nun ve Friedman'ın amacı, ABD için yeni sömürge toprakları fethetmekti!
Pazarı tüketime açık ülkeler...

İlk deneme, 1970'lerde Şili'de oldu.
Friedman, reçeteyi yazan iktisatçı doktordu.
Şili'de bu şok algısını yaratacak büyük acıyı, darbeci General Pinochet oluşturacaktı.
Askeri yönetimin toplum üzerindeki büyük baskısı, tıpkı beyne verilen elektro şok gibi toplumsal belleği şekillendirerek Şili'yi bir ABD pazarı yapmayı hedefledi.
Kamunun tüm mallarının özelleştirilmesi ve yabancı ortaklı büyük sermaye güçlerine satılması ana hedefti.
Aynı acı-şok uygulama, 1980 yılında Türkiye'de oldu.
Yani 12 Eylül'ün
"mimarı", Kenan Evren değil; Chicago Okulu'nun sıkı takipçisi Özal'dı aslında...
Sadece Şili, Türkiye değil; finans kapital'in merkezinde de şok doktrin uygulandı.
Sosyal devlet kaldırılacaktı, kamu ekonomiden kovulacak, pazar yabancı sermayeye açılacaktı.
İlk hedef özelleştirmelerdi.
Arkasından, 1986 yılında İngiltere'de finans ve bankacılık düzenlemelerinin kaldırılması geldi.
Ekonomik anlamda bu bir Big Bang'di, yani büyük patlama...
Elbette bütün bunların zararını bu ülkelerdeki halklar çekti.
Özelleştirmelerden dolayı ilk birkaç yıldaki geçici sıcak para bolluğu yerini işsizliğe ve devalüasyona bıraktı.
İngiltere'de yapılan özelleştirmelerden dolayı on binlerce işsiz sokağa döküldü.

Bu krizi aşmanın yolu yine savaş ve silah satışıydı.
Bu kez hedef, yerini kimsenin bilmediği Falkland adalarıydı.
İngiltere, 3 ay boyunca Falkland adalarını bombaladı ve savaş ile ekonomiye nefes aldırmaya çalıştı.

Yöntem sürekli değişti, ama sonuç değişmedi.
Bazı ülkelerde askeri darbe, bazı ülkelerde ise bir dış düşmana karşı savaş...

ABD'nin 2001 yılında değişen politikaları da aslında bir "iç darbeyle" başladı.
11 Eylül 2001'de bu yeni şok yöntemi uygulanmaya başlandı: Teröre karşı savaş.
Ya da yıkım demek daha doğru...
Yeni Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Pentagon bürokrasisini hedef alarak ordunun büyük bir kısmının özelleştirileceğini açıkladıktan sonrası 11 Eylül'dü...
Nereden çıkacağı bilinmeyen terör sözüm ona ABD'ye savaş ilan etmişti.

ABD, tarihinin en büyük şokuyla karşılaştı.
Uçaklardan biri de Pentagon'a çarptı ve kim bilir, 184 kişi öldü.
ABD politikası bu şok darbesiyle baştan sona değişti.

Bundan sonraki büyük toplumsal şoklarla, birkaç hafta süren aralıksız hava bombardımanlarıyla önce Afganistan halkı tanıştı.
CNN'den yayınlanan bombardıman görüntüleri ve yıkılmış şehirler bu saldırıya maruz kalan ve kalma tahdidi altındaki toplumlar üzerinde tam bir şok etkisiydi.
Ve elbette bu şokların arkasından yıkılan eski sistemin yerine yenisi kurulmaya başlandı.
Tabii ki, Amerikan müteahhitleri tarafından.
Aynı yöntem 2003 yılında Irak'ın İşgalinde de kullanıldı.
Irak'ın işgalinden sonra ilk olarak Chicago Okulu'nun kuralları yerleştirilmeye başlandı.
ABD'nin Irak'taki temsilcisi Paul Bremer'in ilk işlerinden biri 500.
000 kamu çalışanını işten atmak oldu.
Irak'taki her şey özelleştirildi.
O kadar ki, ihaleleri alan şirketlerin çalışmalarını izlemek için bile yabancı müteahhitler tutuldu.
Her şey para ediyordu, yabancılara bu paralar da Irak'ın zenginliklerinden ödeniyordu.
Buna karşı direniş, elbette şiddetle bastırıldı.
İşgalin ilk 3,5 yılında 61.
500 Iraklı tutuklandı.
Savaşı yürüten ise zaten ABD ordusu adına çalışan özel güvenlik şirketleriydi.
Irak savaşı, tarihteki en özelleştirilmiş savaştı.
2007 yılından sonra, Irak'ta yabancı asker sayısından çok yabancı müteahhit vardı!

Şok doktrini yani felaket kapitalizmi, bir felaket sonrasında yapılan sistematik bir yağmalamaydı ve ilk işi de bu şoku hazırlamaktı.

TÜRKİYE VE ŞOK DOKTRİNİ

Türkiye, 2003 yılında ABD'nin yanında yer alması talebine (1 Mart tezkeresine) "hayır" dedi.
Yeni küresel sisteme uyumun sağlanması için Türkiye'deki değişiklikler de bir toplumsal şok sonrasında yapılmalıydı.

ABD ve işbirlikçiler.
AKP-Cemaat kolları sıvadı:

Ergenekon süreci, bu toplumsal şok için kullanılan yeni yöntemdi.
ABD'nin politikalarına karşı olan veya olması muhtemel olan herkes bir şekilde hapse tıkıldı.

Tıpkı CNN'deki hava bombardımanı görüntüleri gibi yüzlerce aydının, askerin tutuklanma görüntüleri yayınlandı.
Yani şoklama yöntemi tutuklanma korkusuydu...

Halk bir şokla karşı karşıyaydı ve tanıdıkları sistemin nasıl değiştirildiğini bile anlayamadılar.
Her şey özelleştirildi, yollar, göller, köprüler bile...
Ordu küçültülüyor.
ABD füze kalkanını Türkiye'ye kuruyor ve anayasa değişikliği tartışmaları arasında Cumhuriyet bir federasyona doğru götürülüyor: Ortadoğu federasyonu...

Naomi Klein'in Şok Doktrini'ni okuduğunuzda, felaket kapitalizminin ne tür şoklarla dünyayı ve ülkemizi yağmaladığını görüyorsunuz.

Klein, bu doktrini uygulayanları adeta lanetliyor, Chicago Okulu'nun her ülkedeki uygulayıcılarını bu sistemin bir parçası olarak suçluyor.
Bu okulun Türkiye'deki temsilcileri Özal ve AKP'dir.

Şimdi tekrar soralım: Kanal 24, bu programı gerçekten ne yayınladığını bilerek mi yayınladı?
Hiç sanmıyoruz.
Onlar, araç ile amacın ne olduğunun farkında değiller.
"Askeri Darbe" ile "sivil darbe" arasında fark olmadığını bilmiyorlar!..

Mehmet yiğittürk

Odatv.com

 

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Başarıları herkes tarafından kabul edilen insanlar, kurdukları ilişkilerde kıskanılma payı"nı mutlaka gözetmeliymiş.  Anonim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder