22 Eylül 2011 Perşembe

POLITIK - TÜRKİYE’YE NE YAPTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR

TÜRKİYE'YE NE YAPTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR


21.09.2011 17:29


Aşağıda sıraladığım olaylar geçtiğimiz günlerde oldu:

1)Başbakan Mısır, Tunus ve Libya'yı ziyaret etti.

2)Mısır'da hayatının en laikçi nutkunu attı.
Müslüman Kardeşler tepki gösterdi.

3)Hükümet İsrail'e karşı salvolarını artırdı.

4)İsrail ile Güney Kıbrıs Rum kesimi Akdeniz'de petrol aramak amacı ile uluslararası sularda sondaja başladı.

5)Türkiye KKTC ile birlikte kendisinin de sondaja başlayabileceğini ilan etti.

6)MİT-PKK görüşmesi basına sızdı.

7)PKK Ankara'nın ortasında bombalı saldırı gerçekleştirdi.

8)Aynı gün New York'ta Erdoğan Obama ile görüştü.

9)Türkiye, Filistin'in BM'ye üye olması için gayret göstereceğini ilan etti.

 

10)NATO'nun füze kalkanının Malatya'ya kurulacağı ilan edildi.
Türkiye ABD ile özel anlaşma imzaladı.

11)Erdoğan Suriye ile tüm ipleri kopardı.

***

Soru: Bu kadar farklı olay/gelişmenin ortak noktası var mı?

Cevap: Evet var!

Nedir?

Türkiye Ortadoğu'nun ağababası olma gayretlerinde yeni bir aşamaya geldi!

Geldiği nokta ağababalığın (Yeni Osmanlıcılık) ABD'nin onay ve desteği olmadan mümkün olmadığının Hükümet tarafından kabul edilmesidir.

Türkiye, Ortadoğu'da ağababalık yapacaksa, ABD'nin çıkarlarını da korumayı, onunla ters düşmemeyi taahhüt edecektir.

Dolayısı ile "komşularla sıfır sorun hedefi" çöpe atılmıştır.

Bölgede Türkiye etkinliği güç dengeleri gözetilerek sağlanacaktır.

Davutoğlu'nun idealist dış politika düşleri terk edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti'ne eskiden de yön veren "en güçlü olanla yandaş olmak en akıllı yöntemdir" prensibini şiar edinen realist (gerçekçi) politikalara geri dönülmüştür.
 

***

ABD için en önemli Ortadoğu meselesi İran'ın yayılımcı politikalarının önüne geçilmesidir.
Türkiye'nin bölgede ağababalığı ancak ve ancak Türkiye'nin bu yönde gayret göstermesi ile kabul görür, desteklenir.

6 ay öncesine dek İran'ı BMGK'de savunacak kadar İran ile dostluğa önem veren Türkiye şimdi NATO şemsiyesi altında ABD'nin ülkeye füze kalkanı yerleştirmesini kabul ederek İran'ı resmen karşısına alıyor.

AKP'li politikacılar ne kadar yalpalarlarsa yalpalasınlar füze kalkanı ABD'nin malıdır, dolayısı ile onun tarafından kontrol edilecektir ve evvel emirde İsrail'i korumaya yöneliktir.

İran'ı dengelemek söz konusu olunca Suriye'ye de kafa tutmak, Hizbullah ve Hamas ile irtibatı kesmek de elzem hale gelmiştir.

Bundan böyle Türkiye dünkü "kardeşi" Suriye rejiminin yıkılması için gayret gösterecek, Hizbullah ve Hamas'ı es geçecektir.

Nitekim, Türkiye artık "Gazze" vurgularında Hamas'ın adını hiç anmamakta, "Filistin meselesi"ni Mahmut Abbas'ı merkeze koyarak savunmaktadır.

Öte yanda aynı Türkiye Mısır'a "laiklik" tavsiye ederken kökten anti-Amerikancı Müslüman Kardeşleri mümkün olduğunca dışlayan bir rejimi Mısır'a oturtmak için gayret göstereceğini ilan etmektedir.

Bu uğurda Erdoğan hayatının kesin ilk, belki de tek laikçi nutkunu Mısır'da atmıştır.

***

Merdiven altına çekilen Türkiye "gerçekleri kavrarken" cebinde bazı pürüzleri de hala ile taşımaktadır.

Türkiye için iki ana pürüz:

1) İsrail, 2) PKK'dır.

***

İsrail:

BM (Palmer) Raporu Türkiye'nin "Mavi Marmara Baskını" tezlerini boşa düşürünce, Türkiye İsrail'e daha beter hasım olmak mecburiyeti içine düşmüştür.
Arap Sokaklarında mahcup duruma düşmemek için İsrail'e karşı kabadayı tavrını sürdürmek zorundadır.

Türkiye bugün İsrail'e hem Doğu Akdeniz'de, hem Güney Kıbrıs ile birlikte yürüttüğü sondaj faaliyetlerinde kafa tutmaktadır ama her iki konuda da uluslararası destek bulamamaktadır.
Bulamayacak da!

Türk Donanmasının Akdeniz'de "dayılanması" ne kadar teknolojik özgüvenine dayanmaktadır, komuta gücü ne seviyededir, bunlar da zaten tartışılmaya açıktır.

Benim görüşüme göre, Türkiye bir yandan İsrail'e, hatta Kıbrıs Rum Kesimi'ne dayılanırken, diğer yandan çıngar kopmadan önce bir ağabeyin "yapma etme!" demesini beklemektedir.

Bence, arabulucu ağabey ABD olacak!

Sanırım ABD "Türkiye ile İsrail arasındaki soğukluğu" zamana yatırarak "çözmeye" çalışacaktır.

Formül:

"BM Raporu'run da kabul ettiği gibi; İsrail'in Gazze ablukası ve uluslararası sularda Mavi Marmara'ya müdahalesi meşrudur, ancak İsrail müdahale sırasında orantısız güç kullanmış, silahsız sivillerin ölümüne sebep olmuştur.
İsrail öldürülen insanların ailelerinden özür dilemeli ve bu ailelere tazminat ödemelidir."

***

PKK:

AKP Hükümeti, artık daha net gördüğümüz üzere, 2 yıl "Kürt Açılımı" adı altında PKK ile gizli müzakereler yaptı.
Ancak, bir netice elde edemediği gibi, Habur'dan sonra inisiyatifi tamamen PKK'ya kaptırdı.
Seçimlere gidilen dönemde açılım rafa kalktı, bunun üzerine azan PKK terörü karşısında tekrar eski askeri yöntemlere dönüldü.

Tekrar sınır ötesi kara harekâtı konuşulmaya başladı.

Bunun için ABD'den icazet beklenmeye başladı.
Sanırım, Erdoğan'ın Obama'dan isteyeceği en önemli kalem budur.

Ancak, bu talebin kabul göreceğini zannetmiyorum.

ABD Irak'tan çıkış planları yaparken yeni bir sorun istemeyecektir.

Her kim açık ettiyse; PKK-MİT görüşmeleri müzakere sürecinin devam etmesi gerektiği yolunda bir uyarıdır ve Ankara'da gerçekleşen menfur saldırı da zaten PKK'nın Kandil'de değil, Türkiye'nin bağrında aranması gerektiğini işaret etmektedir.

Bakalım, Türkiye mesajı alacak mı?

***

AKP Hükümeti 9 yıllık iktidarı süresince yaşadığı en büyük yol ayrımında.
Eğer, Ortadoğu'da ABD'nin en uyumlu müttefiki olabilirse, eğer İsrail ve PKK pürüzlerini aşabilirse, Recep Tayyip Erdoğan 2014'de Başkanlık Sistemi'ne geçebilmek için dış desteği arkasında bulur!

 

Cüneyt Ülsever

culsever@odatv.
com

Odatv.
com

 

--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Nemo sine vitio est Hiç kimse hatasız değildir.(Seneca)  Latin Atasözü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder