10 Eylül 2011 Cumartesi

POLITIK - Barıştan yanayım demek, yalancılıktır

Ege CANSEN
ecansen@hurriyet.com.tr

Barıştan yanayım demek, yalancılıktır

MUTLAK olarak hic kimse savaştan yana değildir.

Dolayısıyla bazılarının surekli barıştan yana olduklarını soylemeleri, gercekten neyin peşinde veya neyin yanında olduklarını gizlemelerinden başka bir şey değildir.
Dolayısıyla dupeduz yalancılıktır.
Ne cim sahada futbol oynayan polisleri uzun menzilli tufeklerle "şehit eden" teroristler, ne de onları bir gun "olu ele geciren" guvenlik gucleri, savaştan yanadır.
Onlar da barıştan yanadır.
Ama savaşmaktadırlar.
Cunku belli bir toplumsal amaca hizmet icin gorev yapmaktadırlar.
O insanları veya uğrunda savaşılacak toplumsal amacı belirleyen onderlerini savaştan yana manyaklar olarak gostermek haksızlık ve insafsızlıktır.
Halkı bilgilendirmek veya sergiledikleri tavırla, kamuoyunu belli yonde oluşturma gucune sahip olan gazetecilerin, yazarların, sanatcıların, sporcuların, din veya bilim adamlarının, "siyasi tercihlerini" acıkca ortaya koymaları ahlaki bir vecibedir.
Bunu yapmayıp, herkese sempatik olmak, kimseyi karşısına almamak ve hicbir eleştiriye muhatap olmamak gibi "cok konforlu" bir koşe minderinde oturmaya calışanlar ya fikir zuppesidir ya da odlek sahtekârdır.

RAKİBE BAŞARI DİLENMEZ

İster sportif, ister siyasi, ister askeri, ister iktisadi mucadeleye giren her kişi, kurum veya devlet, karşısındakine acıyarak davasını savunamaz.
Hele hele rakibine başarı dileyemez.
Bu bir intihar olur.
Her savaş acılarla doludur.
Her savaş pistir, kirlidir, hilelidir, desiselidir.
Savaşmanın altın kuralı rakibin kafasını karıştırmak ve onu aldatmaktır.
Ancak boyle yapılırsa, en az maliyetle, en gorkemli zaferler elde edilir.
Kurnazlık olmasa, kucuk bir kuvvetle, buyuk bir kuvveti alt edilemez.
Harbin ekonomisi bunu emreder.
Basketbolda rakibe "feyk atmak" futbolda "kıvırtmak" veya "calım atmak" veya kaleciyi "ters koşeye yatırtmak" birer aldatmadır.
Seyirciler de en cok, başarılı aldatmaları alkışlar.
Bunların hepsi savaş teknikleridir.
Bu kandırmaların dik âlâsına tarihi kanla yazılan harplerde rastlanır.
Komutanın makbulu, bir savaşı ne pahasına olursa olsun değil, en az zayiatla kazanandır.

KADDAFİ Mİ, MUHALİFLER Mİ BARIŞCI

Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi hukumdarı (şimdiye kadar coktan kıdemli olması gereken) Albay Kaddafi, 42 yıldır sarayında sulh icinde oturuyordu.
Libya halkı da "petrol ne verdiyse" barış icinde gecinip gidiyordu.
Demokrasi yoktu tabii.
Ama o kadar kusur Dubai'de de bulunur.
Derken Libya'ya bir gun "Arap Baharı" geldi.
ABD ve AB'nin ve ozellikle Fransa'nın uyguladığı teşvik tedbirleri sayesinde ortaya aniden "savaşcı" muhalifler cıktı.
Tabii oncelikle Kaddafi'nin yakın cevresi, "kazanacak ata oyna" ilkesine gore vicdanlarının veya cuzdanlarının sesini dinleyip gorevlerinden istifa ederek, karşı tarafa gectiler.
Kaddafi'nin defteri kısa zamanda duruldu ve işi bitti.
Şimdi barıştan yana olanlara soruyorum.
Libya'da ic savaşı kim cıkardı?
Muhalifler mi, Kaddafi mi?
Daima barıştan yana Turkiye, once biraz orta sahada top cevirip sonunda nicin savaşı cıkaran muhalifleri destekledi?
Yoksa biz "savaş kotudur, ama savaştan kotu şeyler de vardır" diyen İngilizlerden veya "adam oldurmek değil, haksız yere adam oldurmek buyuk gunahtır" diyenlerden miyiz?

SON SOZ: Savaş, berabere bitmez.


--  -~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~-~ Matematik en bariz olanı en az bariz olan yolla kanıtlama işidir.  George Polya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder