1 Mayıs 2012 Salı

POLITIK - 1 Mayıs,,Zülfü Livaneli –

1 Mayıs

Zülfü Livaneli –

zlivaneli@gazetevatan.com

Bütün dünyada işçi mücadelesinin simgesi olan; ezilenlerin, sömürülenlerin günü olarak kutlanan 1 Mayıs kutlu olsun.

Ne var ki 2012 yılının Türkiyesi'nde "kutlu olsun" sözü bir formalite olarak söyleniyor. Çünkü ortada kutlanacak, bayram edilecek bir durum yok.

Bir zamanlar Türkiye'de de işçi sınıfının büyük bir mücadelesi vardı. 16 Haziran'ların yaşandığı dönemde, 1 Mayıs çok büyük bir anlam içeriyordu.

1 Mayıs'ın o anlamından korkan asker-sivil egemen güçler el ele verdiler ve işçi hareketini ezmek, yok etmek için olmadık zulümler uyguladılar.

Kanla bastırılan 1 Mayıs 1977'nin gerçek anlamı buydu.

Daha sonra 12 Eylül darbesi de sadece bunun için tezgâhlandı ve yapıldı. (Bazı okurlar 12 Eylül darbesinden önceki iç savaş provalarını hatırlatarak, kendilerinin darbe günü sevindiklerini yazıyorlar. Ama unutmasınlar ki, o iç savaş ortamı da darbe gerekçesi olarak oluşturulmuş, ülkenin çocukları birbirine düşürülmüştü. Bunların belgeleri tek tek ortaya çıkıyor.)

12 Eylül, sokağa çıkan, sesini yükselten, sömürüye hayır diyen ve sol aydınlarla birleşen işçi sınıfı hareketini bastırmak için yapıldı ve bir ölçüde amacına ulaştı.

Yüz binlerce solcu, aydın, işçi önderi tutuklandı, işkencelerden geçirildi, aileleriyle birlikte hayatları darmadağın edildi.

Sendikalar susturuldu. Solu ezmek için İslami hareketlerden medet umuldu. O hareketler yeşertildi.

Yakın tarihe sınıfsal açıdan bakarsanız, o gün de bugün de değişen bir şey yok.

İşçi sınıfı o gün de kaybediyordu, bugün de kaybediyor.

Çünkü Latin Amerika ülkeleri türünde, ezilenlerin, yoksulların haklarını koruyacak gerçek bir sol kitle partisi yok.

Latin Amerika'da da yoksulluk çok yüksek oranda, burada da.

Ama o ülkeler Lula da Silva'lar, Chavez'ler, Castro'lar çıkarırken, Müslüman ülkelerde "sol" iktidar gerçekleşemiyor.

Bunun en büyük nedeni, Müslüman ülkelerde solun "Allahsızlık, dinsizlik" olarak görülmesi. Soğuk Savaş yılları boyunca, sistemli olarak kitlelerin beynine işlenmiş olan bu yargı silinip atılamadığı için de iktidara yürüyen bir sol partimiz olamıyor.

Orta Doğu'daki yoksullar sol yerine Hizbullah, Müslüman Kardeşler gibi, Hamasgibi partilere yöneliyorlar. Bunun için de o ülkelerde bir türlü gerçek anlamda demokrasi oluşamıyor.

Çünkü demokrasinin alfabesinde sağ ve sol kanatlar vardır. Bu kanatlardan birini kestiğiniz zaman demokrasi tek kanatlı kuşa döner.

İyi kötü demokratik rejimle idare edilen bütün ülkelere bakın. İngiltere, İspanya, İtalya, Fransa vs... Hepsinde sağ ve sol kanat var. Demokrasinin olmazsa olmaz kuralı bu.

Türkiye'de ise bir kanat kesilmiş olduğu için etnik, dini ve milliyetçi partiler iş başında. Bu yüzden de demokrasimiz durmadan tökezliyor.

Türkiye'nin en acil ihtiyacı, işçi sınıfını temsil eden; varoşları, fabrikaları, emekçileri örgütleyecek gerçek bir sol parti.

Bunu Amerikalılar bile söylemeye başladıysa, düşünün artık durumu (Bkz: Graham Fuller'ın demeci: "Türkiye'ye sol lazım").

Bu düşünceler ve kaygılarla da olsa işçinin, emekçinin bayramını kutluyorum.

Çünkü gelecekten umudumu kesmedim. Elbet bir gün bu topraklar da normalleşecek. Sistemin sınıf temeline dayandığı gerçeği saklanamayacak.



 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder