Benim zaman içerisinde guruplarda yayınlamış olduğum epostalardan bir demet bulacaksınız
8 Temmuz 2013 Pazartesi
15-Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE - CASUSLUK AŞAĞILAMASI VE GENELKURMAY
Türkçe konuşabilen Amerikalılar için belirteyim. Naci Beştepe gayet saydam şekilde belgelenebilen 35 yıllık bir kariyeri olan emekli bir generaldir. Geçmişinde, tek bir leke, tek bir şaibe, tek bir şüphe yoktur. Milliyetçi, vatansever olduğu kesindir. Eğitimine bakarsanız, batı aleytarı, Amerikan aleytarı olduğunu düşündürecek bir dönem yoktur. Aslında çoğu general gibi Amerikan tarzı askeri eğitim programlarından yetiştiği çok açıktır. Bu emekli general beklenenin tam tersinde farklı sözler söylemektedir. Aslında diğer generallerden ve subaylardan farklı değildir. Koca bir ordunun yıllar içinde yetiştirmiş olduğu binlerce subayın benzer konularda hep aynı şeyleri söylemesi dikkat çekici olmalı. İşte devletin ve milletin önemli meselelerinde bu yetişmiş insanların sözlerini bu gözle dinlemenizde büyük yarar vardır. Bunlar marjinal, dünya ve millet gerçeklerinden kopuk insanlar ve kadrolar değildir. Tam tersine, ülkenin ayakları yere basan laflar eden çok az sayıdaki insanları bunlardır. Ve belirtmek lazım, bu general ve diğer subayların gündelik menfaatler peşinde olduklarını düşündüren tek bir işaret yoktur. Hemen hepsi de gündelim geçimlerinin ötesinde maddi bağlantılar içinde değildir.
Oraj POYRAZ
Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE - CASUSLUK AŞAĞILAMASI VE GENELKURMAY
Naci Beştepe - ( Emekli Tümgeneral ) - 1950 1950 yılında Delice'de doğmuştur. 1972 yılında, Kara Harp Okulu'ndan; 1973 yılında, Topçu ve Füze Okulu'ndan mezun olmuştur. 1979 yılına kadar Göle-Ardahan, Burdur'da değişik birliklerde Takım, Bölük ve Batarya Komutanı olarak görev yapmıştır. 1981 yılında, Kara Harp Akademisi'ni; 1985 yılında, Silahlı Kuvvetler Akademisi'ni bitirmiştir. Kurmay Subay olarak, 1981-1986 yılları arasında, Kara Harp Okulu'nda Bölük Komutanlığı ve Öğretim Elemanlığı; 1986-1988 yılları arasında, K.K.T.C. Güvenlik Kuvvetleri'nde Karargah Subaylığı; 1988-1990 yılları arasında, Sofya-Bulgaristan'da Kara Ataşeliği görevi yapmıştır. 1990-1992 yılları arasında, Sarıkamış'ta Tabur Komutanlığı; 1992-1993 yılları arasında, 3. Ordu Karargahı'nda; 1993-1996 yılları arasında, K.K.K. Karargahı'nda Şube Müdürlüğü ve K.K.K.'lığı Genel Sekreterlik görevini takiben 1996-1998 yılları arasında, Maltepe Askeri Lisesi Komutanlığı yapmıştır. 30 Ağustos 1998 tarihinde, Tuğgeneralliğe terfi ederek, 1998-2000 yılları arasında, Patnos-Ağrı'da 34.ncü İç Güvenlik P. Tuğ. Komutanlığı; 2000-2002 yılları arasında, K.K. Eğitim Okullar Daire Başkanlığı ve 2002-2003 yılları arasında, K.K. Lojistik Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevlerini yapmıştır. 30 Ağustos 2003 tarihinde, Tümgeneralliğe terfi ederek, 2003-2005 yılları arasında, Kara Harp Akademisi Komutanlığı görevini yürüten Tümg. Naci Beştepe, 2005 yılı Yüksek Askeri Şura Kararları ile Shr. Shh. Okl. ve Eğt. Mrk. K.lığı görevine atanmıştır. 2007 yılı Yüksek Askeri Şura Kararlarıyla emekliye sevk edilen Tümg. Beştepe, Derya Beştepe ile evli ve üç çocuk babası olup, İngilizce ve Bulgarca bilmektedir.
06 Temmuz 2013
Özel yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nde görülen davalar içinde en aşağılayıcı veya aşağılık olanı kamuoyuna CASUSLUK VE FUHUŞ DAVASI diye tanıtılan GİZLİ BELGE DAVASI'dır.
357 sanıklı davanın 310′u TSK personelidir.
79 tutuklunun 55′i muvazzaf askerdir.
Aşağılayıcı olan tek başına sayılar değildir elbet ama o bile çok aşağılayıcıdır. 310 asker casusluğa bulaşmışsa TSK adına bundan aşağılayıcı ne olabilir?
İddianameyi okuduğunuz zaman, eğer olayın içinde değilseniz gerçekten o aşağılayıcı duyguları içinizde hissedebilirsiniz.
Oysa gerçekler hakkında biraz bilgi edinirseniz; iddianamenin, TSK üzerinde oynanan oyunun, aile bireylerinin bile alet edilişinin ne derece AŞAĞILIK bir senaryo olduğunu anlamanız çok kolaydır.
2 Temmuz günü katıldığım duruşmada dört sanığı dinledim.
Savunmalarını özetle vereyim.
Bir sanık, 2009′da yürürlükten kalkmış bir belgeyi 2011′de oluşturmaktan suçlanıyor.
Diğer sanık, bir bölge haritası üzerinde kritik noktaları işaretleyerek vermekten suçlanıyor. Ama o bölgede görev yapmamış. O ölçekte harita birliğinde bulunmuyor. Belgeyi verdiğine dair kanıt yok.
Üçüncü sanık genç bir üsteğmen. 2005 tarihinde bir belge hazırlamakla suçlanıyor. O tarihte daha öğrenci ve göreve başlamamış.
Dördüncü sanığın kimliği ilginç. Görevde tümgeneral. Görevi de Genelkurmay Başkanlığı Dış İlişkiler Daire Başkanlığı.
Casusa verilen göreve bakın.
Bilgileri daha kolay satsın diye oraya yerleştirilmiş sanki.
Ona bu görevi verenleri de tutuklamak gerekmez mi?
Deniz Kuvvetleri kurmay başkanlığı görevini de bir başka sanık yürütmekte.
Dam üstünde saksağan örneği.
En yakın sınıf arkadaşlarından biri ile ilişkisi PKK'yle bağlantılı zengin iş adamı ile temas olarak gösterilmiş. Ama o adam hakkında işlem yapılmamış bile.
Birliğindeki kendinden sonra en kıdemli arkadaşları ile, kendisinin yerine vekalet ettikleri dönemdeki görüşmeleri örgüt bağlantısı kabul edilmiş.
İşte bu sanık, Hv.Plt.Tümgeneral Atilla ÖZTÜRK diyor ki mahkemeye;
" Yapılmakta olan TSK'ni SAPKINLAR ORDUSU olarak göstererek güven sarsmaktır amaç...
" Tarihte, kendi ordusunu yok etmeye çalışan ilk ülke biz olacağız...
" Benim çocuklarım benimle gurur duyacak, bu senaryoyu kuranların çocukları ise babalarının kim olduğunu söylemeye utanacak...
Duruşmada en çok ilgimi çeken konulardan biri de general dahil sanıkların kendi durumlarını aydınlatmak için Genelkurmay'dan istedikleri belgelerin; yanlış, eksik, açıkça anlaşılmaz ve gerçekleri yansıtmayan hatta birbiri ile çelişen belgeler olduğunu açıklamaları idi.
Öyle anlaşılıyor ki altı yıl sonra hala TSK üzerine oynanan oyunun ayırdına varılamamış. Ya da oyuna alet olan, bilerek veya bilmeyerek oyuna hizmet edenler var.
İddianameyi görünce"HUKUK VAR" zannedip inanan ve kendi personeline güvenmeyen bir komutanlık var.
"BÖYLE DAVA OLMAZ, TSK CASUS YATAĞI DEĞİLDİR!" demek yerine personelin gereksinim duyduğu bilgileri bile önemsemeden üstünkörü belge ve bilgi yollayan birileri var.
Türk askeri yerine, askerine oyun oynayanlara yardımcı olan birileri.
Bu davanın en aşağılık yanlarından biri de budur.
Aşağılık ve aşağılayıcı bir davaya karşı gerekli duruşun sergilenmeyişi TSK mensupları ve onu sevenler için utanç vericidir.
Oramiral rütbesinde ve kuvvet komutanlığı kesin olan bir subayın onur istifası bile bazılarını uykusundan uyandıramamış anlaşılan.
Genelkurmay Başkanlığı'nın bu davayı yakından izlemesi ve kendi durumunu da görmesi zorunludur.
Yapılıyor mu bilmiyorum. Öyle bir izlenim edinemedim.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nde bir tek casus bile varsa Genelkurmay Başkanlığı'nın ayıbıdır.
Bu ayıbı temizlemek de komuta makamını işgal edenlere düşer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder