Ergenekoncudur, darbecidir diye gagalanan TSK mensuplarından bir örnek, bir entellektüel.
Boğazda elinde viski bardağı, ağzında Havana purosu ülke sorunlarını anlatanlardan değil.
Yabancı elçiliklerden brifing, görev emri, ajanda alanlardan da değil.
Küresel oligarkların çok uluslu toplantılarına katılmayı gurur vesilesi sayanlardan da değil.
Halkın içinden yetişmiş.
Halktan birinin evladı, güç koşullarda okumuş, meslek kazanmış, şerefiyle çalışmış, tertemiz bir meslek yaşamından sonra emekli olmuş sizden biri.
Milyarder, fabrikatör, gemi sahibi, Pattek saat takanlardan değil.
Gizli cemaat örgütlerinin müritlerinden değil.
Sizden biri.
Gençlik yıllarını dağlarda, oranın insanıyla içi içe geçirmiş.
Teröristi elinde silah varken karşıdan görmüş.
Üstüne mermi atılırken ileri yürümüş insanlardan bir örnektir.
Hikaye değil yani.
Eğer bu ülke sorunlarını birilerine sorup öğrenecekseniz, bunları sormanız gereken kişiler bunlar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA
Atıf MUTLU | 1963 yılında Gümüşhane'nin Kelkit ilçesinde doğmuşum. 1985 yılında Kara Harp Okulundan Jandarma Teğmen olarak mezun olup Türk Silahlı Kuvvetleri saflarına katıldım. Yarbay rütbesi ile emekli olduğum 2006 yılından beri Çorlu'da yaşıyorum. Evli ve iki erkek çocuk babasıyım. Çorlu Kent Konseyi Yürütme Kurul üyesiyim. |
Atıf Mutlu : Kötü Fikirler Üşüşür Mü?
Düşünen kafalara, kötü fikirler üşüşür! (mü?)
Büyüklerimiz, bizden daha iyi düşünür! (mü?)
Her şeye rağmen düşünüyor ve yazıyorum, bu kötü (!) huyumdan vazgeçemedim.
Yıllarca teröristle mücadelenin içinde bulundum. Ülkemin sorunlu olan bölgesinin tamamını gördüm. Bu isimsiz savaşın mağdurlarının yaşamına tanık oldum. Kimimiz öldük, kimimiz yaralandık. Ama hepimiz mağdur olduk. Bu mücadelenin kazananı olmadı, bu gidişle olmayacak da… Çünkü hiç kimse olayın sosyolojik, psikolojik, ekonomik, siyasi ve askeri boyutunu aynı anda değerlendirmiyor.
Nasıl yani mi?
Şöyle:
Köy ziyaretlerinin birinde bir ailenin sofrasına rast geldim. Ben diyeyim 5, siz deyin 8 çocuk… Bir yer sofrasında yemek yiyorlar. Yemek yemiyor, adeta savaşıyorlar; en güçlü ya da en kurnaz olan karnını doyuruyor. Diğerleri ise yemeğin kalanını bölüşmek zorunda kalıyor. Kardeşler arasında bile karnını doyurmak için ya güçlü olacaksın ya da kurnaz. Büyükler olaya müdahale etmiyorlar. Bu manzarayla sık sık karşılaşırdım.
Siz büyürken sürekli "Yaşamak için savaşmalısın!" mesajı alsaydınız, sorunları konuşarak çözmeyi düşünür müydünüz?
*****
Yine bir sabah, güneş henüz doğmuş. Tepeden gördüğümüz köyde hayat yeni canlanıyor. Biraz mola vermek ve kahvaltı yapmak için timimle köye indim. Anadolu misafirperverliğinin timsali olan yaşlı bir emmimle kahvaltı yaparken sohbet ediyoruz:
-Komutan evladım, ne dolaşıyorsunuz bu dağlarda? Yazık değil mi size?
-Dağdaki teröristleri arıyoruz emmi. Bizim görevimiz bu.
-Evladım buraların yönetimini 6 ay bize bırakın, 6 ay sonra elinizi kolunuzu sallayarak gelin. Değil terörist tavuk bile bulamazsınız?
-Nasıl yani emmi?
-Biz; "Tavuğumuza kışt dedi", "İneği bizim bahçeye girdi", "Çocuğu benim çocuğu dövdü" bahaneleriyle birbirimizi vururuz. 6 ayda çoğu ölür, kalanlar da sakatlanır.
Sohbet bana şaka gibi gelmişti ama yıllarca oralarda dolaşıp doğanın insan üzerine yaptığı etkileri öğrenince, ihtiyarın ne kadar doğru söylediğini anlamıştım.
*****
Batman'da görev yaparken, teslim olan teröristler ile cezasını tamamlayarak çıkmış olan terör örgütü mensuplarının topluma kazandırılması ve tekrar dağa çıkmasını engelleme konusunda çalışmalar yapıyorduk. Bu kapsamda köyleri dolaşırken tanıştığım bir ihtiyarın sözleri hala kulaklarımda çınlar:
"Komutanım, bir cam fabrikasını işletirken herhangi bir sebepten kapattınız diyelim. Sonra şartlar değişti tekrar açtınız. İşçi olarak öncelikle kimleri alırdınız? Herhalde hiç bilmeyenleri değil eskiden sizinle beraber çalışanlara öncelik verirdiniz değil mi? Böylelikle cam üretimine hemen başlayabilir ve kısa sürede satışa hazırlarsınız. Yok, inat eder işe yeni adam alırsanız ona işi öğretene kadar kim öle, kim kala… Onun için kanına bu mikrobun bulaştığı insanlar tekrar normal yaşama dönmezler, boşuna uğraşmayın."
*****
İşte düşündükçe aklıma bunlar geliyor.
Ben bilmiyorum, ama varsa öğrenmek isterim.
Bunları araştıran bilim adamı biliyor musunuz?
Bu konuda yazılmış bilimsel makale var mı?
Bunlara cevabınız "Hayır!" ise, yetkililerin çözüm konusunda samimiyetine ya da bizden daha iyi düşündüklerine inanmak safdillik olmaz mı?
Bilmem düşündürebiliyor muyum?
Dusman sinirli yapida ise onu daha cok sinirlendirin.
Sun Tzu
Cehennem yemegi
GASIYE 6.onlar icin kuru dikenden baska yemek yoktur,
DUHAN 44/43-46.dogrusu gunahkarlarin yiyecegi zakkum agacidir; karinlarda suyun kaynamasi gibi kaynayan, erimis maden gibidir.
HAKKA 69/36-37 gunahkarlarin yiyecegi olan kanli irinden baska bir yiyecegi de yoktur
...din hissi, dunyanin acisi duyulan tokadiyla derhal Turk milletinin vicdanindaki cadirini yikti, davetlileri, Turk dusmanlari olan Arap collerine gitti.(..) Artik Turk, cenneti degil, (..) son Turk ellerinin mudafaa ve muhafazasini dusunuyordu.
Iste dinin, din hissinin Turk milletinde biraktigi hatira.
Mustafa Kemal ATATURK
(Mustafa Kemal in yazdigi Afet inan imzasiyla cikan Medeni Bilgiler kitabi 1931)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder