21 Aralık 2014 Pazar

ÇOK ÇOK ÇOK ENTERESAN MUTLAKA BAKIN

Ben çoğu zaman demişimdir.
İslamiyet Museviliğin kitaplı mezhebidir diye.
Olur mu böyle şey diye itiraz edenler olacak.
Olmuş ki oluyor.
İslamiyetle Museviliğin benzeşen şeylerini sıralasak burdan aya yol olur.
Abdest, namaz, kurban, kıble(ilk olanı), tahir ve necis olan şeyler, domuz yenmemesi, giyim, kuşam, molla sakalı, traşı, kaç göç, kadının durumu falan.
Aslında bütün yaşam tarzı desek yeridir.

Tek fark var.
İslamın ayrı bir kitabı var.
Var ama ne fark ediyor?
Çok şey değişmiyor.

Çünkü zaten Kur'anda bahsedilenler, Muhammedin anlattıkları falan Musevilerin kutsal metinlerinden anlatılanlarla aynı.
Bir tesadüf değil bu.
Ya da nasıl olsa bütün dinler aynıdır demekle de açıklamak mümkün değil.
Ben kibarca intihal var diyeyim size.

Kalbiniz kırılmasın, amacım o değil.
Bu işler boş işler diyorum.
Boşuna bir sürü insanı ensesinden kör testereyle kesiyorsunuz.
Boşuna Yahudi düşmanlığı yapıyorsunuz.

Nasıl bir paranın iki yüzü vardır.
Bir tura, bir de yazı.
Onun gibi.
Musevilik aynı şeyin bir yüzü.
Müslümanlık diğer yüzü.
Çok farklıyız, bambaşkayız, yepyeniyiz falan zannetmeyin.

Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA





Tarih: 11 Aralık 2014 10:23:39 GMT+2
Kime: undisclosed-recipients:;
Konu: İlet: FW: ÇOK ÇOK ÇOK ENTERESAN MUTLAKA BAKIN


 Ekteki ilk fotoğrafları
 görünce, "Bunlar, bizimkiler " diyebilir​siniz. Ama
 o ilk fotoğrafın tamamını gösteren ikinci fotoğraftan
 itibaren anlaşılacak ki, bunlar bizimkiler değil. Bunlar
 Musevi. Değişik tarikat adlarıyla dünyanın her yerinde
 ve tabiî İsrail'de bol bol görülebiliyorlar. Aslında
 görülemiyorlar, çünkü yaşadıkları mahallelere
 yabancıları sokmama, erkek dahi olsa röportajdan
 kaçınma, kadınları da sokağa pek salmama gibi
 uygulamaları nedeniyle özellikle kadınları pek nadir
 görülebiliyor. İsrail nüfusu içinde oranlarının % 10
 düzeyinde, ama parlamentoya yansımalarının iki katı
 olduğu, yüksek doğum hızları sonucu İsrail'deki
 nüfus oranlarının yakın gelecekte üçte bire
 yükselmesinin beklendiği ifade
 ediliyor).

 





--

DADAS
. . . . . .
Dediler; davranma,dustun kapana,
Ya cek bicagini,ya gel amana!
Dedim ki; Dadasi doguran ana,
Tasir mi karninda egilecek bas?
. . . . . .
Bilmem ki oldu mu?, kaldi mi diri?
Kanla temizlendi elimin kiri.
Koyu karanlikta haykirdi biri,
Dedi ki; ben ettim, sen etmem Dadas!
. . . . . .
Yerine gelmisti Dadasin andi,
Kamayi parlattim yuregim yandi,
Kurtulan, kancikca pusu kurandi,
Elimde olene dokuyorum yas

Kemalettin Kamu


En am Suresinin 161.ayeti de Risale-i Nur a isaret ediyormus.
Ayetin Turkce anlami:
De ki, Rabbim beni, dogru yoluna iletti
Said-i Nursi ye gore; bu ayetteki dogru yol sozuyle de, Risale-i Nur anlatilmak istenmektedir.
Sonra bu ayette Cifir yoluyla oyle bir tarihe isaret ediliyor ki, bu tarih Risale-i Nur yazarinin, Nur lari hazirlamaya calistigi, tahsil yaptigi tarihe denk geliyor
O zaman ayetin anlami su oluyor:
-Ey Said-i Nursi de ki, Rabbim beni dogru yol olan Risale-i Nur a kavusturdu

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.

"Tanri kotulukten ve acidan korumak istiyor mu?
Fakat bunu yapmaya gucu mu yok?
Eger yoksa, O gucsuz, ya da kesinlikle her seye gucu yeten degildir.
Her seye gucu yeten fakat istemeyen mi?
Eger oyle ise , O kotudur, ya da kesinlikle tum iyilik degildir.
O, ne gucu yetiyor, ne de istemiyor mu?
O zaman. O'nu Tanri diye cagirmak sacma olur.
O, hem gucu yetiyor hem de istiyor mu?
O zaman kotuluk nereden geliyor?"


(Istencin Ozgur Secimi Uzerine. Giris.)
EPICURE



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder