23 Aralık 2014 Salı

Bilim ve Ütopya ne yapmaya çalışıyor?

Haberin en sonunda yorum yapan  HaberKültür.Net yorumcusu Yavuz Gencer Ramazan ayında .....; ve Kur'an'ın hatalar, çelişkiler ve saçmalıklar içerdiğini iddia etmiş" bir bilim adamının (!) diyerek İbn el- Ravendi'yi küçümsemiş. Parantez içinde ünlem işareti koymuş. Ben de Yavuz Gencer'i aynı şekilde bir parantez içinde ünlem işaretiyle küçümsüyorum.

Ben doğrusu inanmayı bilmeye tercih eden insanların düşünce mekaniklerine alıştım.Oysa akılcı bir kişinin önce Ravendi'nin iddialarına yoğunlaşması, ve tek tek bu iddiaların saçmalıklarını kanıtlaması gerekirdi.

Ve ben de sizleri İbn el- Ravendi'nin görüşlerini okumaya ve anlamaya davet ediyorum. Dinden çıkacaksanız çıkın, hayırlı bir şey olur, kurtulur, islah olur, rahatlarsınız. Hiç korkmayın, ben zararını görmedim. Hala daha iyi, rahat, mutlu, ahlaklı, düzgün bir insanım. Hatta eskiye göre çok daha yüksek bilinç seviyelerine ve insani standartlara ulaştım diyebilirim. İslami terminolojiyle konuşursak küfür içindeki bir yaşamdan kurtulmuş olursunuz.

Ve yıllar sonra hala daha şaşırıyorum, kelli felli, ak sakallı, nur yüzlü, bilge insan görünümünde kocaman insanların basitçe henüz bilmiyorum, anlamadım demekten kaçınmak uğruna, gerçek üstü, kanıtlanamaz masallara inanmayı tercih etmesini bana çok tuhaf geliyor. Şu ramazan sohbetleri, canlı yayınlanan dini irşat programları. Çok tuhaf, şaşırtıcı, biraz komik, biraz da iç burkucu.

Bir düşünün, Harry Potter serisinde, ya da Yüzüklerin Efendisi Serisinde anlatılan gerçek üstü dünyaya inanmayı tercih ediyorsunuz. Ne kadar saçma değil mi?
Konuyu böyle anlatınca böyle oluyor. Perilere, elflere, hobbitlere, cüce savaşçılara, Orta Dünya'ya, güç yüzüklerine, Karanlık Lord Sauron'a inandığınızı bir düşünün.
Her kutlu ayda, her mübarek günde bu fantazi dünyası etrafında gelişen olaylar ve iletilen mesajlar üzerine açık oturumlar yapıldığını, hocaların, ilahiyatçıların çok büyük laflar ettiğini, tamamı masal kahramanı ilahlara peş peşe bir sürü saygı hareketleri yaptığınız dini ritüeller yaptığınızı bir düşünün.

Çocukça... Komik.... Tuhaf... Zavallı... Üzücü...

Ancak günümüz dinlerinin ürettiği dünya malesef çocukça değil. Milyonların öldüğü gerçek üstü masallar çocukça sayılabilir mi? Can yakıyor sonuçta.

Ne farkı var!... Islam mitololojisinin gerçekliğinin karinesi nedir? Hangi deney, gözlem, sınama bizlere bir kanıt sunmuştur. Yunan, Roma, ya da Mısır mitolojileri neden geçersiz, yalan, yanlış oluyor? Neden Musevi, İsevi mitolojileri muharref oluyor? Hangi nesnel veri bize evrensel bir ölçü veriyor?

Ve bilmelisiniz, neredeyse sonsuz sayıda şizofren, temporal epilepsi hastası, halusinojen madde müptelası sanrılar görüyor. Onlar da gerçek üstü varlıklardan haberler veriyor. Onların sanrılarını gerçek üstü sayarken, kendilerine ilahiyatçı diyenlerin sanrıları neden gerçeğin ta kendisi oluyor.

Siz bile sürekli olarak rüyalar görüyorsunuz, siz bile yaşam döngünüz içinde en az birkaç kez halusinasyonlar, sanrılar göreceksiniz. Çok ağır hasta olduğunuzda, anastezi altındayken, ölmeye yakın, çok yorgun, uykusuz, tükenmiş olduğunuz anlarda... Biraz zorlasanız siz bile ilahlardan haberler getirebilirsiniz.

Gerçekten de içinizde....


Saygılar.
Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


Bilim ve Ütopya ne yapmaya çalışıyor?

Bilim ve Ütopya Dergisi, peygamber, kutsal kitap, ibadet gibi kutsal değerlere karşı çıkan 11. yüzyıl rasyonalistlerinden İbn el-Ravendi'yi konu edinmiş…

Bilim ve Ütopya Dergisi, Ağustos sayısında Ramazana'a özel (!) bir sayı hazırlamış. Dinde akılcılığı savunan, peygamber, kutsal kitap, ibadet gibi kutsal değerlere karşı çıkan 11. yüzyıl rasyonalistlerinden İbn el-Ravendi'yi konu edinmiş.

Dergi'nin Genel Yayın Yönetmeni Gani Bayer, derdini şöyle özetliyor:

"Temel savlarımızdan biri, Türk-İslam Ortaçağı'nın insanlığı Batı'daki Rönesans'tan 200-300 yıl önce her alanda Rönesans'ın eşiğine taşımış olduğu ve Rönesans'ın bu birikimin üstünde yükseldiği biçiminde özetlenebilir. 9. yüzyılda "akıl ve bilimle gerçeğe ulaşılabileceğini" savunan İbn el- Ravendi, bu savın en önemli halkasını oluşturuyor. "İslamın Darwinleri" sayımızda (Mart 2009) ele aldığımız bilgin ve düşünürlerin ortak yönü, evrime ilişkin bulgu ve çıkarımlarını İslamla bağdaştırmaya çalışmalarıydı. Ama akıl ve bilginin yükselişte olduğu bir uygarlığın "materyalizme ulaşmadan kalması" kuşkusuz ciddi bir eksiklik
olurdu. İbn el- Ravendi, bu eksik halkayı tamamlıyor.

Sorunu, Batı Aydınlanmasının çok daha sonra ulaştığı bir berraklıkla ortaya koyuyor; Mucizelerin mümkün olmadığını, doğanın kendi yasalarının ve işeyişinin olduğu ve peygamberliğin mümkün olmadığını dile getiriyor. Birçok eksiğimiz olduğunun farkındayız. Bunun temel nedeni konunun ülkemiz bilim çevrelerinde işlenmemiş olmasıdır. Konuyu ülke gündemine ilk defa sunmak hata ve eksiklikleri beraberinde getiriyor. Konunun bilinmeyenlerini ve tüm yönlerini araştırmak için bir zemin ve yol açmayı amaçlayarak bu eksikliklerlede olsa dosyayı yayımlayarak Bilim ve Ütopya'nın çok önemli bir hizmet sunduğunu düşünüyoruz. Önümüzdeki aylarda birkaç sayı daha ayıracağımız bu tartışmaya sizleri katılmaya davet ediyoruz. El- Razi ve el- Varrak ile sürdüreceğimiz bu özel dosyalarımızın büyük bir boşluğu dolduracağını düşünüyoruz. Bilim ve Ütopya bu sayısı ile ülkemiz bilim hayatındaki doldurulamaz yerini bir kez daha ortaya koymuştur. Bilim ve Ütopya'yı okuyalım, okutalım."

Kim bu Ravendi?

Dergi okuyucularına Ravendi'yi şöyle tanıtıyor:

İbn el- Ravendi etkileyici bir Tanrıtanımaz eserler külliyatının yanı sıra birçok eser kaleme alan Iraklı ilahiyatçı ve filozof. Dünya'nın ebediyetini savunmuş, ve Bilge bir Tanrı kavramına, Kur'an'a, Peygamber Muhammed'e, tüm Peygamberlere, mucizelere, tapınanlara ve ibadet takıntısına karşı çıkmıştır. 11. yüzyılda kendisinden o kadar nefret edilmişti ki kendisine ait el yazmaları bulmak zorlaşmıştır ve kitaplarından parçalar yalnızca muhaliflerinin eserlerinde mevcuttur. Bilinen en ünlü kitabı Kitab ez-Zümrüd (Zümrüd Kitabı) kendisi ile akıl hocası (Muhammed el-Varrak) arasında yapılan tartışma biçiminde yazılmıştır. Tartışmanın sonunda mucize ve peygamberlik karşıtı görüşlerin geçerliliği ispat edilmiştir. Etkisi yüzyıllar süren ve Farabi, Gazzali gibi birçok bilginin tartışma konusu yaptığı fikirleri şöyle sıralanabilir:

1. Tanrı insanlara doğru ve yanlış üzerine yargıda bulunabilecekleri aklı bağışladı. Eğer peygamberlerin iddiaları insanın yargısını destekliyorsa, peygamberler gereksizdir (fazlalıktır). Eğer onların iddiaları aklın yargılarına aykırı ise, onları dinlememeliyiz.

2. İnsanlar gökyüzünü dikkatle gözleyerek gökbilimini geliştirdiler. Nasıl gözleyeceklerini öğretecek peygamberlere ihtiyaç duymadılar. Ne de lavtayı nasıl yapacaklarını öğretecek peygamberlere ihtiyaç duydular. İnsanların vahiy olmadan koyunun bağırsağının kurutulup bir tahta parçasına gerildiğinde, bunun hoş sesler çıkarabildiğini öğrenemeyeceklerini varsaymak abestir. Bütün bu yetenekler doğuştan gelen insan aklıyla, çalışmayla, gözlemle ve deneme-yanılma yoluyla kazanılmıştır.

3. Peygamber Muhammed olağanüstü bir söz ustası olduğu için ya da diğer Araplar Muhammed'le savaşmak adına şiir yazmak için çok meşgul olduklarından ya da Araplar eğitimsiz insanlar olduklarından Kuran Arapların diğer kitaplarından daha güzel olabilir. Kuran her hal ve karda o kadar da etkileyici değildir çünkü çelişkili ve abes şeylerden söz etmektedir ve özellikle de gayrimüslimler için etkileyici değildir.

5. Musa ve İsa, elbette, Muhammed'in geleceğini önceden bildirmişlerdi (geleceğine dair öndeyide bulunmuşlardı) – herhangi bir astrolog (medyum) öndeyide bulunabilir. Aynı şekilde, Muhammed'in bazı olayları önceden bildirmesi, onun peygamber olduğunu ispatlamaz: Başarılı bir tahminde bulunmuş olabilir, fakat bu onun geleceğe dair gerçek bir bilgisi olduğu anlamına gelmez. Dahası geçmişte olmuş olayları nakletmesi de onun peygamberliğini ispatlamaz (çünkü İncil'de geçenler olaylar hakkında okumuş olabilir) ve eğer okur-yazar değilse, pekala İncil ona okunmuş da olabilir.

6. Meleklerin Muhammed'in yardımına koştuğuna dair aktarılanlar mantıklı değildir, çünkü bu aktarılanlar peygamberin düşmanlarından sadece 70 tanesini öldürebilen Bedir meleklerinin güçsüzlüğünü gösterir. Ve eğer melekler Bedir'de Muhammed'e yardım etmek istediyseler, Uhud'da yardımlarına çok ihtiyaç varken neredeydiler?

7. (Çeşitli dinlerin Peygamberleri) aldatılmamıştır ya da yanıltılmamıştır; onlar etkin bir biçimde kandırmaktadırlar, hilelerle ve el çabukluğu ile dinleyenlerini aldatmışlardır. Aynı zamanda garip ve az bilinen doğal olayları takipçilerini kandırmak için kullanmışlardır – mıknatıslar gibi ama daha az ünlü olanlarını.

8. Kullarını hasta eden bir Tanrı kullarına bilgece davranan biri gibi ya da onları gözeten biri olarak ya da onları esirgeyen, bağışlayan biri gibi görülemez. Kullarına fakirliği ve sefilliği reva gören biri için de aynısı geçerlidir. Aynı zamanda kendisine karşı itaat etmeyeceğini bildiği birisinden itaat etmesini beklemek de bilgece değildir. Ve sadakatsiz olanı ve itaat etmeyeni sonsuz ateşle cezalandıran birisi bir aptaldır.

9. (Bir muhalifi olan el-Hayyat'ın İbn el-Ravendi'nin mucizeler ve Kur'an üzerine yorumları üzerine söyledikleri):
''Kitap el- Zümrüd adıyla bilinen kitapta, O (el- Ravendi) Peygamberlerin mucizelerinden, onların selametinden (İbrahim'in, Musa'nın, İsa'nın ve Muhammed'in mucizeleri gibi, Allah onlara rahmet eylesin!) bahsetmiştir. Bu mucizelerin gerçekliğini reddetmiş; ve bunların
hilebaz numaralar olduğunu, bunları yapan insanların sihirbaz ve yalancı olduğunu; Kur'an'ın Bilge olmayan bir varlığın nutku olduğunu; ve Kur'an'ın hatalar, çelişkiler ve saçmalıklar içerdiğini iddia etmiştir. Bunları 'Özel olarak Muhammedilere (Muhammed'in cemaati anlamında) karşı' başlıklı bölümde ele almıştır, Tanrı onu kutsasın!''

10. (Bir muhalifi olan el- Müeyyed'in İbn el- Ravendi'nin Peygamberlerlik üzerine yorumlarına dair söyledikleri):

''İbn El Ravendi'nin kaleme aldığı bir risale ile karşılaştık. Buna Zümrüt adını vermiş ve Berahime'ye adamıştır. Risale Peygamberliğin varlığının reddine dairdir. Bu risalede o (İbn el- Ravendi) Peygamberliğin varlığını savunanlarca geliştirilmiş argümanları ve Peygamberliğin varlığını reddedenlerinkileri sıralamıştır.''

Türkiyem'den ilim manzaraları...

20.yy.'da, Türkiye'de, Ramazan ayında, "Bilge bir Tanrı kavramına, Kur'an'a, Peygamber Muhammed'e, tüm Peygamberlere karşı çıkmış, mucizelerin gerçekliğini reddetmiş; ve bunların hilebaz numaralar olduğunu, bunları yapan insanların sihirbaz ve yalancı olduğunu; Kur'an'ın Bilge olmayan bir varlığın nutku olduğunu; ve Kur'an'ın hatalar, çelişkiler ve saçmalıklar içerdiğini iddia etmiş" bir bilim adamının (!) görüşlerini hararetle savunarak eksik halkaların tamamlandığını söyleyen bir derginin derdini kendi ifadeleri ile aktardık.

Türkiye'de 46 yurtdışında ise 8 olmak üzere toplam 54 üniversitede temsilcilikleri bulunan dergiye, Bilim ve Ütopya ismi ne de yakışmış…

Ne diyelim: "Kişi sevdiğiyle beraberdir."

Yavuz Gencer

HaberKültür.Net


a45UyF587661-141223112820-06
^^^^^ - vvvvv

 

Kadin nereye isterse oturur, Sana ne yaa!
Ayip yaa!..
Kars a AKP toplantisinda kadinlarla erkeklerin ayri yerlerde oturtulmasini elestiren gazeteciye...

Recep Tayyip Erdogan.
Basbakan olduktan sonra

Risale-i Nur Kuran-i kerim in en hakiki tefsiridir.
Risale-i Nur, kendisine hizmet edenleri en basta nur talebelerini mutlak cennete goturecek

Said-i Nursi bir yazisinda

Sadece bir rakibinize odaklanin ve kotu giden her seyin sucunu onun uzerine yikin.

Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder