27 Mart 2015 Cuma

"İran'ın Yemen'den kuvveti, gücü neyi varsa çekmesi lazım"

İran diğer ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı duyacakmış. RTE hazretleri böyle buyurmuş.

Peki ya Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü ne olacak? Haydi bırakın bunları Türkiye'nin toprak bütünlüğü ne olacak? Adama demezler mi sen önce kendi dötündeki boka bak diye.

İran'lı kendi Kürtlerine ve Kürdistan Eyaletine sahip, isyan falan eden, edebilen, cüret dahi edebilen yok. Sen çatlaklardan görünmez olmuşsun, neredeyse durduğun yerde dağılmak üzeresin. Ve kalmışsın elin devletine isyan edenleri destekliyorsun.

Soruyorum, şu an bizim yaptığımız şey nedir? Amerika Irak ve Suriye Kürtleri ayrılsınlar, önce otonomi, sonra bağımsızlık kazansınlar diye uğraşmıyor mu? Biz de bu değirmene su taşıyarak ileride oyunu bozup ayrılanlar bize yamansınlar biz de büyüyelim, NeoOsmanlıyı ihya edelim hülyaları içinde değil miyiz?

Biz Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) kuvvetlerini desteklemiyor muyuz? Peki bunları neden yapıyoruz? Irak Sünni bölgelerinde bir sünni şeriat rejimi kurulsun, bize müttefik olsun diye yapmıyor muyuz bunu? Amacımız saflar netleşsin, sınırlar keskinleşsin, Kürt bölgeleri, sünni ve şii bölgeleri netleşsin, ayrışsın diye uğraşmıyor muyuz? Müttefikimiz(!) ABD ile birlikte yaptığımız şey bu değil mi?

Tutarlı olmak çok önemlidir. Tutarlı olmazsanız sizi kimse ciddiye almaz.

Ya bölge ülkelerinin toprak bütünlüğünü destekleyeceksiniz, ya da bütün bölgede sınırların yeniden çizilmesini destekleyeceksiniz.

Her iki halde de ayrı politik duruş ve stratejilerinizin olması gerek. Bir öyle, bir böyle olmaz.

Eğer bütün bölge ülkelerinin toprak bütünlüğü bozulmasın istiyorsanız, bütün ülkelerin isyancılarına karşı merkez hükumetlerle işbirliği yapacak, isyancıları ise marjinalize edeceksiniz. Ve bu şekilde merkez hükumetlerin isyanları bastırmasına yardım edeceksiniz. Ülkeler arasında tarafsız olacaksınız. Yurtta sulh, dünya da sulh diyeceksiniz. Bölgede eğrisiyle doğrusuyla bütün dengeleri korumaya çalışacaksınız. Bölgeyi karıştırmaya çalışan mikser ülkelerle işbirliği yapmayacaksınız. Ki en başından bu yana ben bu fikri destekledim.

AKP lider kadrosu on yıldır ve üç seçim dönemi boyunca bunun tam tersini yaptı. Bütün dengeleri bozdu, mevcut statükoyu yerle bir etti. Bölgeye yabancı güçlerle bölge ülkelerini ufalamak üzere işbirliği yaptı. Ve şimdi sızlanıyoruz.

Peki ya statükonun kendi lehinize değişmesini arzu ediyorsanız ne yapmalıydınız?

Bu durumda şimdi yaptığınız gibi yeni bir şeyler kurmak üzere mevcut olanları yıkmak, zemini temizlemek gerek. Irak parçalanacak, Suriye parçalanacak, İran, Mısır ve herkes parçalanacak. Ve siz bu mezbahada parçalanmamak için sıkı duracaksınız. Kendi isyanlarınızı şiddetle bastıracak, nefes aldırmayacaksınız. Ama başkalarının isyanlarını destekleyecek, körükleyeceksiniz. Biz işin burasında zaten çuvallanmış durumdayız. Çünkü biz kendi isyancılarımıza yenildik, boyun eğdik, esir olduk.

Biz  bu mezbahada boynumuzu kasap bıçağına teslim etmiş durumdayız.

Başka ne yapacaksınız, başlangıçta başka ülkelerin ufalanmasında sizi kullanan, sizin de onları kullandığınızı zannettiğiniz güçlere işler sizin arzu ettiğiniz kıvama gelince dirsek uzatmanız lazım. Bunun için moral, teknik, sayı, kalite anlamında ordularınızı zirvenin de zirvesine çıkarmanız lazım. Çünkü başlangıçta işbirliği yaptıklarınıza dirsek çıkarma zamanı geldiğinde bu orduları kullanacak ve oyunu kendi lehinize çevireceksiniz. Biz burada da çuvalladık. Ergenekon, Balyoz komplolarında ordularınızın dişlerini söktünüz, tırnaklarını kopardınız, pençelerini sakatladınız. Hiç dikkat ettiniz mi, bütün bu entrikalar Özel Harekat Kolordusu, komando sınıfı subaylar, SAS/SAT komandoları, Hava ve Deniz Kuvvetlerinin kritik personeli üzerinde döndü. Neden?...

Başka ne yapacaksınız? Bölgede küçük oyuncular telef edilince ortaya bir boşluk çıkacak, sizin de amacınız zaten buydu. Bir yağma ortamı olacak, siz de yağmacılık yapacaksınız. Bütün plan bu değil miydi? Bu durumda bilmeliydiniz, hesaplamalıydınız, siz yağmaya başlayınca başkaları da yağmaya katılacak. Mesela İran da, İsrail'de yağmacılık yapmak isteyecek. Ve siz diğer akbabalarla rekabet edeceksiniz. Siz aslan olacak, çakalları savuşturacaktınız. Siz aslan olmadınız, zaten değildiniz, elinizde olan gücü de tarumar ettiniz. Şimdi size düşen çakallık. Aslanlar payını alacak, siz de eğer geriye birkaç kuru kemik kalırsa onunla yetineceksiniz. Aslında şöyle bir düşününce fark ettim ki, daha doğru bir ifadeyle çakallık bile bir rütbedir. Biz şu an kuzu konumundayız. Teşbihin doğrusu bu olmalıydı.

Şimdi elimizde olan nedir? Evet, bütün bölge ülkeleri ufalandı. Bir yağma ortamı oluştu. Siz buraya kadar beraber hareket ettiğiniz batılı güçlere dirsek çıkaramıyorsunuz. Ki ben bunu daha en baştan biliyordum ve o yüzden bu maceraya hep karşı çıkmıştım. İran yağmaya başlayalı çok uzun zaman oldu. Irak'ın şii bölgelerinde ve Suriye'nin Nusayri bölgelerinde doğrudan askeri güçlerini savaş meydanına sürdü, daha düne kadar da Yemen'deki isyanı destekliyordu. Suudiler bizim gibi donup kalmadı ve müdahale etti. Dünya alkışlayarak Suudilerin askeri müdahalesini izliyor. İsrail herkesin yorulmasını bekliyor, belki bir gün biz de yağma ortamına dalarsak onlar da bizimle eş zamanlı olarak Suriye'ye dalacak.

Peki biz ne yaptık, yapabildik? Irak'ın ve Suriye'nin Kürt bölgelerinde askeri gücümüz yok. Orada ortaya çıkan güç odakları kontrolümüz dışında ve bizden bağımsız. Biz Amerika'ya dirsek çıkarmayı hayal ederken, Amerika bize dirsek çıkardı. Irak ve Suriye'de olan askeri varlığımızı da oralardan geri çekmek zorunda kaldık. Irak'dan çuvallanarak atıldık, Suriye'den Şah Süleymanın türbesiyle birlikte kalan son askerlerimizi de çektik.

Şimdi kelimenin tam anlamıyla Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olma noktasındayız. Ve yavaş yavaş fark ediyoruz ki, biz mezbahadaki kösemen koç değilmişiz, biz de kesim sırasında zamanımızın gelmesini kuzu kuzu bekliyormuşuz.

Ben de Recep Tayyip Erdoğan gibi yapayım, eyyyy Türk halkı bir hayal aleminde, tekkede esrar çekmiş dervişler gibi kendi içine kapanmış hülyalara dalmıştın. Şimdi gerçeğin acıtacağı anlar yaklaşıyor.

Çok beklemeyin, aylar içinde Kürt isyanı başlayacak. Seçim ya olur, ya olmaz. Olsa da ortaya koalisyon hükumetleri çıkar. Onlar da kucaklarında batılı güçlerin başlattığı büyük bir ekonomik krizle büyük bir isyanı bulacaklar. İsyanı bastırmak için çok kan akıtmak gerekecek. Durum dış dünyanın tepkisini çekecek. Masum Kürtleri zalim Türklerin elinden kurtarmak için kampanyalar yapılacak. Tıpkı bir zamanlar Irak için olduğu gibi Koalisyon Güçleri oluşturulacak, Birleşmiş Milletler da kararlar alınacak. Ülke ekonomik ablukaya maruz kalacak. Tıpkı şimdiki Sünni, Şii ve Kürt Iraklılar gibi birbirimizi kesip, kellesiyle top oynayacağız, kafeslerde insanlar yakılacak. On yıllarca hırpalandıktan sonra paçavra gibi kenara atılacağız. Halkımız mülteci olacak, Akdenizin, Egenin sularında batan gemiler etrafında mülteci Türk ve Kürtlerin cesetleri yüzecek. Sefalet, fakirlik, ilkellik girdabında taş devrinin ideolojilerine takılıp kalacak ve milletler yarışında diskalifiye olacağız.

Unutmayın, Irak yalnızca iki savaşla yenilmedi. Irak onlarca yıl ekonomik, askeri ablukaya maruz kaldı. Elinde petrol geliri olduğu halde ordularını diri tutmakta, halkını beslemekte yetersiz kaldı.

Evet, milletler de hata yapabilir. Ve onlar da hatalarının bedellerini öderler. Osmanlı her hatasında ağır bedeller ödedi. 1700'lerden beri yaşanan her büyük savaş ve ardından gelen büyük yenilgi antlaşmaları bu anlamı taşımaktadır. Şimdi elimizde Anadolu var. Gidecek başka da yer yoktur. Arzu edenler Moğolistan steplerine kaçmak için valizini hazırlasın. Batı zaten hep bunu istiyordu. Bunu her zaman açıkça ifade etti. Biz de batılı devlet adamlarının boş bulunup söylediklerini sizlere ilettik.

Allah korusun, hayırlısı olsun, hayırlısıyla olsun, inşallah, Allahın yardımıyla ve dahi izniyle falan... Bakalım nasıl olacaksa öyle olacak. Ve biz de bir hız trenine binmiş gibi hep beraber gelişmeleri seyredeceğiz. Korkarım artık işlerin kontrolü elimizden çıktı, araba kayıyor, direksiyon cevap vermiyor, fren tutmuyor, öylece sabun kalıbı gibi gidiyoruz. Ve hiç kabahatimiz olmadığı halde çoğunluğun yanında bedel ödemek üzere veznenin önünde olacağız.


Oraj POYRAZ
L2fSIJNoA0xfSNxA


"İran'ın Yemen'den kuvveti, gücü neyi varsa çekmesi lazım"

26 Mart 2015 Perşembe - 20:51

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fildişi Sahili Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Alassane Vattara ile ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleştirilen basın toplantısında Erdoğan, Yemen'deki gelişmeler ve İran'ın Yemen'deki olaylara ilişkin tepkisi için "Şu anda askeri konuda herhangi bir şey söylemiyorum. Söylemem de doğru değildir. Ama lojistik konusunda istihbarat konusunda her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu açıkladım. Bugüne kadar bölgede olan gelişmeler, Yemen'de olan gelişmeler tahammül sınırlarını zorlamaya başlamıştır. İran'ın açıklaması doğaldır. İran'ın böyle bir açıklama yapması şu ana kadar Irak'ta Suriye'deki gelişmelerde de kendisini göstermiştir. Burada İran bölgeyi kendine domine etmenin gayreti içerisindedir. Buna müsade edilebilir mi? Bu bölgede birçok ülkeyi bizi de Körfez ülkelerini de hepsini rahatsız etmeye başlamıştır. İran'ın bu bakışının değişmesi lazım. Yemen'den kuvveti gücü neyi varsa çekmesi lazım. Aynı şekilde Suriye'den Irak'tan çekmesi lazım. Bu ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı duyması gerekir" dedi.

"MÜSLÜMAN OLARAK BUNLARDAN NEFRET EDİYORUZ"

Nijerya'da Boko Haram'ın kadın ve çocukları kaçırmasını eleştiren Erdoğan, "Nijerya'daki Boko Haram örgütünün 500 civarında kadın ve çocuğu kaçırdığı yönünde çok üzücü haberler yer aldı. Daha önce de benzer menfur olaylara imza atan bu örgütün bu eylemini de lanetliyorum. Bunu açık ve net olarak söylüyorum. Özünde barış olan bir dinin değerlerini istismar eden, kendine maske yapan bu örgütü şiddetle kınıyorum. Kesinlikle bir müslüman olarak bunlardan bizler nefret ediyoruz. Her ne sebeple olursa olsun sivilleri özellikle de kadın ve çocuklar hedef alan saldırılar insan olan herkesin karşı durması gereken hadiselerdir. Terörün dini, kimliği, milleti olmaz. Terör, terördür. 30 yılı aşkın bir süre terör belasıyla mücadele etmiş ve 50 bine yakın insanını kaynetmiş bir ülke olarak biz bunun acısını çok iyi biliriz" diye konuştu.

"İRAN'IN BU ÜLKELERİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNE SAYGI DUYMASI GEREKİR"

Koalisyon güçlerinin Yemen'e yönelik operasyonu kapsamında Türkiye'nin askeri konuda gelecek talep doğrultusunda nasıl tavır alacağı ve İran'ın tepkisini nasıl değerlendirdiği sorulan Erdoğan, "Yemen'de Hutilerin yaptıkları sadece mezhepsel bir çatışmadır. Burada adeta bir Şii-Sünni çatışmasına dönüşmüştür. Biz bu mezhepsel çatışmaların hiçbirine olumlu bakmıyoruz. Yemen kendi içinde maalesef bölünmeye gidiyor. Bu kardeşlerimizin hukuku üzerinde düşüncelerimizi beyan etmemiz gerekir. Şu anda askeri konuda herhangi bir şey söylemiyorum. Söylemem de doğru değildir. Ama lojistik konusunda istihbarat konusunda her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu açıkladım. Bugüne kadar bölgede olan gelişmeler, Yemen'de olan gelişmeler tahammül sınırlarını zorlamaya başlamıştır. İran'ın açıklaması doğaldır. İran'ın böyle bir açıklama yapması şu ana kadar Irak'ta Suriye'deki gelişmelerde de kendisini göstermiştir. Burada İran bölgeyi kendine domine etmenin gayreti içerisindedir. Buna müsade edilebilir mi? Bu bölgede birçok ülkeyi bizi de Körfez ülkelerini de hepsini rahatsız etmeye başlamıştır. Buna tahammül etmek mümkün değil. İran'ın bunu görmesi lazım. Irak'ta yapılanları görüyorsunuz. Bir taraftan DEAŞ ile uğraşılıyor bir taraftan devrim muhafızları ile uğraşılıyor. İlginçtir gönderdikleri elemanları oralarda özel fotoğraflar çektirmek suretiyle kendilerini ayrıca lanse ediyorlar. Dert orada da aynı şekilde gerçekleşiyor. Bir taraftan İslam diyeceksin ama öbür taraftan geleceksin bunları yapmaya devam edeceksin. Aynı şey Suriye için de geçerli. 300 bin insanın katili olan bir durum var. Bu katile destek veren bir anlayış. Bu savunulabilir mi? Ben müslümanım diyen bir insanın bu katili savunacağına ihtimal vermiyorum. Veremem. İran'ın bu bakışının değişmesi lazım. Yemen'den kuvveti gücü neyi varsa çekmesi lazım. Aynı şekilde Suriye'den Irak'tan çekmesi lazım. Bu ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı duyması gerekir" ifadelerini kullandı.

 


a45UyF587661-150327102248 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2015/03/27  13:05 6  64  1 undefined kemalistiz@googlegroups.com

 

De mortuis nil nisi bonum.
* * *
Oluler hakkinda sadece iyi seyler konusunuz.

NISA-12..Butun bunlar, Allah tan birer emirdir.
Allah her seyi bilen,CEZALANDIRMADA ACELE ETMESE DE ihmal etmeyendir.
ENAM-165..O, sizi yeryuzunun halifeleri yapan ve sizleri verdigi seylerle denemek icin kiminizi kiminize ustun kilandir.
Suphe yok ki, Rabbin CABUK CEZALANDIRAN ve yine suphe yok ki, O tek bagislayan, tek merhamet edendir.

Onemli olan aydinlar degil kitlelerdir. Cunku onlari kandirmak cok kolay.

Joseph GOEBBELS
(Hitler in Propaganda Bakani)


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder