Soner Yalçın : Asıl tehlike: Duygudaşlık
Twitter: hsoneryalcin E-mail: syalcin@sozcu.com.tr
23 Temmuz 2015
IŞİD/DAEŞ-PYD/PKK adları havada uçuşsa da gerçek şu ki; Ortadoğu'da Arap-Kürt Savaşı yaşanıyor.
PKK'nın Suriye'ye ait ilçeyi ele geçirdikten sonra Arapça olan "Ayn El Arap" (Arap baharı-Arap pınarı) adını "Kobani" olarak değiştirmesi etnik savaşın simgesel özetidir.
Etnik boğazlaşma o hale gelmiştir ki…
IŞİD'e göre her Kürt, PKK'lıdır!..
PKK'ya göre her Arap, IŞİD'tir!..
Yapılan gayrinizami harp'dir; düzenli ve büyük birlikler yerine küçük aktif birliklerle; düşmanı yıpratmak, moralini bozmak, kayıplar verdirmek için yapılan savaş şeklidir. Askeri terminolojide Düşük Yoğunluklu Çatışma olarak da geçer.
Bu etnik savaşın meydan alanı; Irak, Suriye ve Türkiye'dir.
"Kobani'ye destek" eylemlerinde (IŞİD ile hiç ilgisi olmayan) dokuz HÜDA-PAR'lının öldürülmesi Türkiye'deki radikal dincileri etkiledi ve savaşa start verdirdi. Böylece, IŞİD ile doğrudan ilişkisi olsun veya olmasın "uyuyan hücreler" harekete geçti.
18 Mayıs'ta Adana ve Mersin HDP binalarına gönderilen çiçek saksısındaki bombalar eş zamanlı olarak patlatıldı.
5 Haziran'da HDP Diyarbakır mitinginde üç kişinin öldüğü 402 kişinin yaralandığı bombayı patlatan kişinin Adıyaman nüfusuna kayıtlı Orhan G. olduğu ve uzun süredir Suriye'de IŞİD saflarında savaştığı ortaya çıktı.
Ve son saldırı Suruç'ta meydana geldi. 32 genç yaşamını kaybetti. Saldırgan Şeyh Abdurrahman A. da Adıyamanlı'ydı ve bu il merkezindeki üstü mescit altı "İslam Çay Ocağı" olan yerde Orhan G. ile tanışıyorlardı. (Resmi rakamlara göre Adıyaman'da 2013'de 11; 2014'de 6 ve 2015'de 3 kişi IŞİD ve Nusra gibi örgütlere katılmak için Suriye'ye gitti. Gayriresmi rakam ise 50 kişi.)
IŞİD, Türkiye'den Kobani'ye kimse gelsin istemiyor. Bu nedenle Türkiye'deki hedefinin; başta HDP olmak üzere Kobani'ye destek veren tüm örgütler olduğunu tahmin etmek zor değil. Ancak…
Bu süreçte gözardı edilen acı bir gerçek var…
Hikmetyar'ın dizinin dibi
Tarih: 30 Kasım 1985.
Refah Partili Mustafa Atalay'ın evindeki koltukta oturan kişi; Afganistan'da Sovyetler Birliği'ne karşı savaşan yedi İslami gruptan biri olan Hizb-i İslami hareketinin lideri Gulbeddin Hikmetyar idi ve dizinin dibindeki isim ise Recep Tayyip Erdoğan'dı!
CIA ile ilişkileri konusunda "Kayıp Sicil" kitabımda ayrıntılar verdim; bu konuya girmemin nedeni başka. Şöyle…
Erdoğan'ın da içinde bulunduğu İslamcı kuşak 1980'lerde Afganistan'daki örgütlere sempatiyle bakıyorlardı. Bu duygudaşlık, Suriye Savaşı'ndaki taraf seçiminde de devam etti!
Burada dikkatinize üç olgu sunmak istiyorum:
1) HDP mitingi bombacısı Orhan G. 3 Haziran 2015 günü Diyarbakır'daki otelde konaklarken kapısı çalınıyor ve polis, asker kaçağı olduğu tebligatını yapıp gidiyor. Şüphelenmiyor.
2) Taksim'de Suruç katliamını protesto edenlere polis -tıpkı Gezi Parkı'nda olduğu gibi- sert müdahalede bulundu. (Küçükçekmece'de polisin attığı gaz kapsülü, yedi yaşındaki Mustafa Gökalp Düşün'ü komaya soktu.)
3) Hilafet talebi amacıyla yapılan yürüyüşler gibi hiçbir İslam motifli eyleme ise polis hiç müdahale etmiyor!
Polis konusunda çalışma yapan dünyadaki akademik çevrelerin ortak görüşü şudur:
Toplumda var olan etnik-dinsel farklılıkların polis içinde karşılığı yoksa; yani poliste, etnik-dini grupların sadece birinin egemenliği var ise, polisler kendinden olmayanlara karşı çok şiddet gösterir!
Yani, tek etnik-dinsel kimlikli polis, kendinden olanı dost, olmayanı ise düşman görüyor.
Şunu demek istiyorum: IŞİD'in, Türkiye'yi savaş alanı olarak belirlediği görülüyor.
Umarız; alınacak siyasi ve güvenlik önlemlerinde bu duygudaşlık öne çıkmaz!
Umarız; Hizbullah'ın insanları kaçırıp, öldürüp, evlerin bodrumlarına gömdükleri ya da El Kaide'nin İstanbul'u dehşete sokan sinagog, banka, konsolos bombaları gibi vahşetleri gerçekleştirenler gibi dini kimlikleri nedeniyle IŞİD'ciler de gözden kaçırılmaz.
Ayrıca…
AKP-HDP çözümsüzlüğü
Türkiye'deki "Çözüm Süreci"ni Suriye Savaşı rafa kaldırmıştır. Örneğin…
Türkiye, özellikle Rojeva ve Halep'te Kürtlere karşı savaşan ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) gruplarını destekleyerek, PYD/PKK'yı zayıflatmaya çalıştığı bilinen gerçek. Yani…
AKP iktidarı ile, PKK-HDP Suriye meselesi nedeniyle karşı karşıyadır.
AKP-HDP koalisyon hükümetinin kurulamamasının sebebi de budur.
Keza…
PKK'nın, 23 yaşındaki uzman onbaşı Müsellim Ünal'ı Adıyaman'da şehit etmesinin sebebi de budur.
AKP Hükümeti'nin, PKK yerine, kontrol altında tutabileceğine inandığı IŞİD'i tercih ettiği de yine bilinen gerçek.
Evet Türkiye, güney sınırında zinhar PKK'yı istemiyor. Bu tehlikeli ihtimal üzerine Kuzey Suriye'de tampon bölge kurma istedi ve bu strateji ABD tarafından engellendi.
PKK'nın tek umudu ise, İsrail ve ABD'nin başını çektiği Batı bloku. (ABD uçaklarının IŞİD'i bombalayarak PKK'ya koridor açtığı; silah yardımında bulunduğu biliniyor.)
Kuzey Suriye'de karşı karşıya gelen AKP hükümeti ile PKK-HDP gerginliği ileri günlerde hangi boyutlara taşınacak? Örneğin…
PKK, Türkiye'nin Kuzey Suriye'ye girmeyip iç meselesiyle uğraşması için terör eylemlerini artıracak mı?Sonuçta…
Türkiye'yi zor günler bekliyor.
Sanırım kimi AKP çevreleri, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Türkiye'nin başını nasıl belaya soktuğunun artık farkındadır.
Sanırım kimi yurttaşlar, Atatürk'ün "komşular arasındaki itilaflara katılmama" gibi dış politika ilkesinin ne kadar gerçekçi olduğunun farkındadır.
Sanırım kimi İslamcılar anladı; yakında kimi HDP'liler de anlayacaktır; Atatürk'ün büyük dehasını…
a45UyF587661-150723145250 Oraj Poyraz <oraj.poyraz@openmail.cc>
2015/07/23 21:53 6 64 1 undefined kemalistiz@googlegroups.com
Insan bilmedigi seyi isteyemez.
Voltaire
Bir grup maymun zina yapan bir maymunu yakalamis ve taslama cezasini uyguluyorlardi.
Onlari bu hakli iste desteklemek icin ben de tas atarak yardim ettim.
Buhari 63/27
10.YIL NUTKU
Turk Milleti;
Kurtulus savasina basladigimizin onbesinci yilindayiz.
Bugun, Cumhuriyetimizin onuncu yilini doldurdugu, en buyuk bayramidir.
Kutlu olsun.
Yurtdaslarim,
Az zamanda cok ve buyuk isler yaptik.
Bu islerin en buyugu, temeli Turk kahramanligi ve yuksek Turk Kulturu olan, Turkiye Cumhuriyetidir.
Buradaki muvaffakiyeti Turk milletinin ve onun degerli ordusunun bir ve beraber olarak, azimkarane yurumesine borcluyuz.
Fakat yaptiklarimizi asla kafi goremeyiz cunku daha cok ve daha buyuk isler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz.
Yurdumuzun, dunyanin en mamur ve medeni memleketleri seviyesine cikaracagiz.
Milletimizi en genis refah, vasita ve kaynaklarina sahip kilacagiz.
Milli kulturumuzu, muasir medeniyet seviyesinin ustune cikaracagiz.
Bunun icin, bizde zaman olcusu gecmis asirlarin gevsetici zihniyetine gore degil; asrimizin surat ve hareket mefhumuna gore dusunulmelidir.
Gecen zamana nisbetle, daha cok calisacagiz.
Daha az zamanda, daha buyuk isler basaracagiz.
Bunda da muvaffak olacagimiza suphem yoktur.
Cunku Turk milletinin karakteri yuksektir.
Turk milleti caliskandir, Turk milleti zekidir.
Cunku, Turk milleti, milli birlik ve beraberlikle guclukleri yenmesini bilmistir.
Ve cunku, Turk milletinin, yurumekte oldugu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasinda tuttugu mesale, muspet ilimdir.
Sunu da ehemmiyetle tebaruz ettirmeliyim ki, yuksek bir insan cemiyeti olan Turk milletinin tarihi bir vasfi da, guzel sa natlari sevmek ve onda yukselmektir.
Bunun icindir ki, milletimizin yuksek karakterini, yorulmaz caliskanligini, fitri zekasini, ilme bagliligini guzel san atlara sevgisini, milli birlik duygusunu mutemadiyen ve her turlu vasita ve tedbirlerle besliyerek inkisaf ettirmek, milli ulkumuzdur.
Turk milletine cok yarasan bu ulku, onu, butun beseriyette hakiki huzurun temini yolunda, kendine dusen medeni vazifeyi yapmakta, muvaffak olacaktir.
Bugun, ayni inan ve kat iyetle soyluyorum ki, milli ulkuye, tam bir butunlukle yurumekte olan Turk milletinin, buyuk milletinin, buyuk millet oldugunu butun medeni alem, az zamanda, bir kere daha taniyacaktir.
Asla suphem yoktur ki, Turklugun unutulmus buyuk medeni vasfi ile, atinin yuksek medeniyet ufkunda, yeni bir gunes gibi dogacaktir.
Turk Milleti;
Ebediyete akip giden her on senede, bu buyuk bayramini, daha buyuk sereflerle saadetlerle huzur ve refah icinde kutlamani, gonulden dilerim.
Ne mutlu Turkum diyene.!
Mustafa Kemal ATATURK
29 Ekim 1933
AYDINLARI KORKAK OLAN MILLETLER ,EZILMEGE MAHKUMDUR.
Uluslar, egemenliklerini gecici bile olsa,
birakacagi meclislere dahi
gereginden fazla inanmamali
ve guvenmemelidir.
Cunku meclisler bile despotluk yapabilir
ve bu despotluk
bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir.
Meclislerin oyle kararlari olabilir ki,
bu kararlar ulusun yasamina
giderilmesi olanakli olmayan
zararlar verebilir.
Mustafa Kemal Ataturk
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder