12 Ekim 2015 Pazartesi

ARMAĞAN KULOĞLU : TÜRKİYE, SURİYE POLİTİKASINI YENİDEN DÜZENLEMELİ

Türkiye'nin Suriye politikasının görünen iki ana ilkesi var.
  1. Esad gitmeli.
  2. Suriye devlet erkinden Nusayriler uzaklaştırılmalı.
Tamam evet, Esed gitsin. Peki ama onun yerine hangi kadro ve hangi lider gelsin? Bu sorunun cevabını bilenler, bu güne kadar Türkçe konuşabilen Anadolu ve Trakya halklarını temsil eden devlet adamları neyi planladılar anlayan bir söylesin.
Esed sonrası kadro için ortada birileri olmalıydı, bu kadronun az çok önceden cilalanmış bir lideri olmalıydı. Ve şimdi biz de dahil olmak üzere bütün dünya kamuoyu bunu bilmeliydi.

Anlaşılan kervan yolda dizilir mantığıyla yola çıktık. Esed gitsin, onu deviren kadrolar ve liderlerden hangisi başarılı olursa olsun, biz onunla çalışırız mı dediler?
Karşımızda bir Kaddafi örneği var, Kaddafi devrilsin, yerine kim ve hangi kadro gelsin bu soruyu hiç düşünmedik. Ve şimdi Libya ve Libya üzerindeki menfaatlerimizin durumu ortada.

Bana göre Amerikalılar ve batılılar açısından böylesi bir fikirsel rahatlık, kaygısızlık anlaşılır bir şey. Sonuçta onların AB ORDO CHAOS ilkesini muteber saydıklarını biliyoruz. Üzerinde bir bina olan arsa var. Onlar buraya bir AVM yapmak istiyorlar. Önce yıkmak lazım.  Sonrasına bakarız diyorlar. Esasen batılılar İslam aleminde ele, dile gelir her şeyi dümdüz etmeyi yeterli bir hedef sayıyorlar. Ama biz, biz böyle mi bakmalıydık olaylara?

BOP eş başkanı olmaya hevesli olmak ne demektir? Kesimhane sırasını bekleyen koyun sürüsü arasından KÖSEMEN KOÇ olmaya hevesli olmak anlamlı mı?

Bir de Esed gitsin, gitsin ama neden gitsin? Bize giren çıkan nedir? Neden Esed düşmanıyız?

Son olarak Suriye'de devlet erkinde Nusayrilerin etkin olması bize neden batıyor? Nusayriler değil de Sünniler olsa rahatlayacak mıyız? Suriye'de kimlerin devlet erkinde egemen güç oldukları bizim hangi milli çıkarımıza etki ediyor? Misal Nusayriler değil de Sünniler etkin olsalar dış ticaretimiz patlayacak mı?

Ve Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığını Nusayriler ve Esed üzerinden sürdürdüklerini ve statükoda yaşanması bir değişikliğe tepki göstereceklerini bile bile Esed, Nusayriler ve Rusya ile itekleşme ihtiyacı neden ve nereden doğdu?

Birileri bütün bu olup bitenlerin milli menfaatlerimizle neden sonuç ilişkileri halinde bağlantılar göstermesi lazım.

Unutulmamalı, Rusya hemen dibimizde, Türk Cumhuriyetleriyle ilişkilerimizi kontrol altında tutma kapasitesi olan bir süper ya da bölgesel güçtür.
Amerika ise dünyanın öbür tarafında, ülke ekonomimizin finansmanı için kendimizi bağımlı kıldığımız bir süper güçtür.
Siz olsanız, dört mahalle ötedeki zengin ahbabınız için aynı zamanda bir sürü akrabalık ilişkileriniz olan, üst komşunuzla mahkemelik olmaya hevesli olur muydunuz?

Evet, muktedir bir ülke kendi düşmanlarını ve dostlarını kendisi belirler.
Vesayet altında olan bir ülke ise vasisi olan gücün tercihlerine boyun eğer.
Siz onu anladınız...

Oraj POYRAZ(cimcime@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA      

ARMAĞAN KULOĞLU : TÜRKİYE, SURİYE POLİTİKASINI YENİDEN DÜZENLEMELİ

Esad'ın gitmesindeki ısrar
Küresel ve bölgesel güçler kendi çıkarları peşinde
Suriye'deki dengeler değişti
Sınır ihlalleri ve Suriye politikası


10 Ekim 2015 Cumartesi 00:00

Türkiye'nin Suriye politikası, Esad yönetiminin gitmesi, Suriye'nin bütünlüğünün korunması, kuzeyde kesintisiz bir Kürt koridorunun oluşumuna engel olunması şeklinde belirlenmiş, uygulamalar buna göre düzenlenmiştir. Bu politika, Esad yönetiminin gitmesi hariç, ulusal güvenliğimiz açısından uygundur.

Esad'ın gitmesindeki ısrar

Türkiye, Esad yönetiminin gitmesini, insan haklarının ihlali, kötü ve zalim yönetim, demokrasi çerçevesinde değerlendirmektedir. Bu konuda ısrarlıdır. Ancak bunda, mezhepsel yaklaşımların rol oynadığına ilişkin bir algı da bulunmaktadır. Fakat bu ısrarın, Türkiye'nin güvenliği ve ulusal çıkarlarıyla uyum sağladığı söylenemez.

Hangi yönetim olursa olsun, komşumuzun bütünlüğü ve yönetimin ülke üzerindeki kontrolü, dağınıklık ve kaostan iyidir. Ülke sizin ulusal güvenliğinizi tehdit etmiyorsa bir sorun olmaz, ancak düşmansa, en azından muhatabınızı bilir, ona göre davranırsınız.

Esad yönetiminin gitmesi bize bir şey kazandırmayacaktır. Ancak bu politikadan dolayı, ulusal çıkarları Esad yönetimiyle birleşen ülkelerle ters düşülmesi bizi sıkıntıya sokar. Özellikle bu ülkelerin küresel ve bölgesel güç olması, onlarla kurulan başta enerji olmak üzere ekonomik bağlantılar ve onların bölgede etkinlik kurma çabaları sıkıntıyı daha da artırır.

Küresel ve bölgesel güçler kendi çıkarları peşinde

ABD ve Batı, IŞİD'in kendi tasarladıkları sınırlar dışına çıkmasını istememektedir. IŞİD sınır dışına çıktığında, kuzeydeki Kürt oluşumunun engelleneceğini ve El Kaide benzeri terörün kendilerine kadar uzanabileceğini düşünmektedirler. IŞİD'le mücadeleye terörle mücadele çerçevesinden bakılmakta, bu nedenle IŞİD'le mücadeledeki koalisyona yapılacak katkılar kabul edilmektedir.

ABD, IŞİD'e müdahalesinde PYD'nin hava destek unsuru gibi hareket etmektedir. PYD'yi, PYD'nin içinde olan ve onu takviye eden PKK'yı müttefik olarak kabullenmektedir. ABD'nin, çıkarını, bölgede bir Kürt devleti kurulmasında gördüğü inkâr edilemez. Bu yaklaşımın sebebi, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu'da etkinlik sağlama ve İsrail'in güvenliğini teminat altına alma düşüncesidir. Bu nedenle, Esad yönetiminin meşruiyetini kaybettiğinin söylenmesine rağmen, yönetimin gitmesini bir öncelik olarak görmemektedir.

Rusya ise Suriye'nin, sebepleri geçmişe dayanan bir müttefikidir. Suriye krizinin başından beri Esad yönetimine politik, ekonomik, askeri ve diplomatik desteğini sürdürmektedir. Suriye'yi Doğu Akdeniz ve Orta Doğu stratejisinin ve çıkarlarının ayağı olarak kabul etmekte, Tartus'taki deniz üssünün devamlılığının, ancak Esad yönetimiyle olacağına inanmaktadır.

İran da Suriye'yi, Akdeniz'e açılan bir müttefiki, Irak'la birlikte oluşturduğu Şii ittifakının ve Orta Doğu'da sağlamaya çalıştığı etkinliğin bir parçası olarak görmektedir.

Bu durumda, küresel ve bölgesel güçlerin politikalarını ve davranışlarını kendi çıkarları doğrultusunda gerçekleştirmeye çalıştıkları aşikârdır.

Suriye'deki dengeler değişti

Suriye yönetimi, varlığını devam ettirebilme mücadelesindedir. Ancak sadece batı bölgelerinde ve Şam dolaylarında kontrol sağlayabilmektedir. Rusya'nın ve İran'ın desteği, Suriye yönetiminin ayakta kalmasına yetmediğinden, Suriye yönetiminin de davetiyle Rusya, doğrudan müdahale etmeye başlamıştır. Bunun hazırlık ve yığınağını da önceden yapmıştır. Operasyonların asıl amacı Esad rejimini korumaktır. IŞİD, Rusya'nın Suriye'ye müdahalesi için iyi bir bahane teşkil etmiştir.

Müdahalenin IŞİD'le mücadele kapsamında yürütülmesi gerekirken, yönetime muhalif unsurlar da hedef alınmaktadır. Müdahale, IŞİD'le mücadele eden Kürt gruplarına da yaramaktadır. Ancak ABD ve Batı, Rusya'nın bölgede etkinlik gösteren bir aktör olmasından hoşnut değildir. Suriye'de dengeler değişmiş durumdadır.

Sınır ihlalleri ve Suriye politikası

Rusya bu müdahalede Türkiye sınırında ihlaller yapmaktadır. Uçaklarımız taciz edilmektedir. Bu durum, Türkiye tarafından tepkiyle karşılanmış, çeşitli uyarılar yapılmıştır. Ancak NATO ve müttefiklerin, PKK terörüne göstermedikleri tepkiyi burada göstermeleri, Suriye krizi çıktığında Patriotlar konusundaki isteksizliği de dikkate alındığında, sanki kraldan fazla kralcı bir tutum içine girdikleri intibaını yaratmaktadır. Rusya'ya karşı hoşnutsuzluklarını Türkiye üzerinden sergilemeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.

Suriye füze radarlarının, Rusya'nın müdahalesinden güç alarak şımarıklık içinde, Türk uçaklarını taciz etmeleri de kabul edilemez. Güvenliğimizin doğrudan tehdit edilmesi durumunda her şey göze alınmalı ve gerekli cevap verilmelidir. Ancak Rusya'nın Türkiye'nin tepkileri karşısındaki yumuşak tutumu ve Rusya'yla olan bağlantılarımız dikkate alındığında, konuyu fazla tırmandırmanın doğru olmayacağı değerlendirilmektedir.

Türkiye'nin Suriye politikasını, geç kalınmış olmasına rağmen, süratle yeniden gözden geçirmesine ve reel politik çerçevesinde yeni dengelere göre pozisyon almasına ihtiyaç bulunmaktadır.

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/


a45UyF587661-151012144940 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2015/10/12  15:10 1  39  undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com

 

Gerdanimda pirlantalar olacagina , masamda guller olmasini tercih ederim.

Emma Goldman

Cocugunu yedi yasinda namaza baslatmayan, on yasinda devamli namaz kildirmayan ebeveyn buyuk bir sorumluluk altindadir.

Mehmet Sevket Eygi
Murtecilerin cok sevdigi ve onemsedigi fikir adami.

Biz Spinoza nin izleyicileri, Tanri yi, butun varolanlarin harika duzeni ve yasaliligi ve insanda ve hayvanda kendini ortaya cikardigi olcue onun ruhu icinde goruruz.

We followers of Spinoza see out God in the wonderful order and lawfulness of all that exists and in its soul as it reveals itself in man and animal.

From a letter to Eduard Busching, Oct.25, 1929, Einstein Archive, reel 33-275, quoted in Jammer, p.51:
(Bu goruslerinden dolayi Einstein in Panteist oldugu sonucu cikarilabilirse de, bir sonraki gorusunde de agnostiklige yakin oldugunu belirttigini gorecegiz)


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder