26 Ekim 2015 Pazartesi

A. Turan Alkan : Bölünmek nasıl bir şeydir; böyle bir şeydir!

A. Turan Alkan : Bölünmek nasıl bir şeydir; böyle bir şeydir!

"Aman kamplaşmayalım, bunun sonu iyi değil" dedikçe halkımızın bir kısmı, sadece lugâtten bildiği bölünmek, kamplara ayrılmak fiilinin hakikatini göremiyor, o yüzden basit bir örnekle izaha çalışalım.

Bir seçmen, bir siyasi partiyi demokratik terbiye ve anayasal çerçeve içinde kalarak nasıl cezalandırabilir; elbette desteğini ve oyunu ondan esirgeyerek. Peki, teorik olarak, yani lâfın gelişi, bir siyasi partinin seçmeni tarafından cezalandırılması için şu olup bitenden daha açık ve anlaşılır başka ne olması lâzım?

Hâşâ, şekilde de görüldüğü gibi kesinlikle bizim ülkede öyle bir şey olmaz fakat söz temsili derler ya: Diyelim ki iktidardaki X partisi ileri gelenlerinden bir kısmı, aralarında işbirliği yapıp bazı bürokratları da kandırmak suretiyle Merkez Bankası'nın nakdi varlıklarının saklandığı depolardan bütün altın, döviz, bono ve yerli para rezervlerini çaldılar ve kendilerince emin bir yere sakladılar. Rezâlet ertesi gün görevli memurlar tarafından fark edildi ve konu basına aksetti. Zaten havaların soğumasından bile iktidarı sorumlu tutan bir kısım muhalif yayıncılar kıyameti kopardılar: "Bu ne gaflet, Merkez Bankası da soyulur mu, güvenlikçiler uyuyor muydu; sorumlular hemen istifa etsin vs..."

Aynı gün öğleden sonra basın karşısına çıkan en yüksek sorumlunun konuşma metnini ana hatlarıyla tahmin edebilirim ve zannediyorum ki yanılmış olmam. Şöyle diyecektir:

-Bir defa biz buraya halkın oylarıyla geldik, öyle hemen istifa etsinler filan gibi şeyler fevkalade ayıp ve yakışıksızdır. Devlet adamı lahana gibi kolay yetişmiyor. Olaya ciddiyetle el koyduk, gerekli talimatları da bizzat ben verdim. Tahkikat devam ettiği için size şu anda açıklayamıyorum fakat bu soygunun milli birlik ve kardeşliğimize kasdetmiş bazı münafık, yerli ve millî olmayan unsurlar tarafından yapılmış olduğunu anlamak için tahkikata bile lüzum yoktur. Yaptırdığım incelemede banka kasalarında güvenlik zaafiyeti olmadığını tespit ettik. Ayrıca bildiğiniz gibi soyulmaz banka yoktur. Sinemalarda bundan daha dudak uçuklatıcı ne filmler seyrettik. Zaten zanlıların nefes alışlarını bile takip ediyoruz ve enselerindeyiz. Bunlar, teröristleri açıkça destekledikleri halde bir kısım şaibeli halktan oy almış parti görünümlü bir çete olabilir fakat aşırı gelişmiş sorumluluk duygum gereği fazla bir şey söylemek istemiyorum vb..."

Olacak iş değil ya, diyelim ki banka soyulurken ve çalınan paraları güvenli yere istiflenirken çalışan güvenlik kamerası kayıtları bir şekilde basının eline geçmiş olsun; yani kimin hangi filmi çevirdiği maddi ve tartışılamaz bulgularla açık ve net şekilde ortalıkta. Ertesi gün aynı sorumlunun basın açıklamasını tahmin ediyorum şimdi.

- Bunların hedefi aziz hükümetimizi yıpratarak demokratik düzenimize darbe yapmaktır; maddi bulgu dedikleri şeyler şantaj, montaj ve dublajdır. Her melânette varlığı bilinmese de hissedilen paralel çete, istikrarımızı bozmak, kargaşa çıkararak ülkede İngiliz, ABD, İsrail, Rus, İran ve Çin nüfuzunun yerleşmesini istiyorlar vb...

Şimdi on puan değerindeki mezuniyet sorusu geliyor:

-Seçmenler hangi izahı 'satın alacaklardır?' Basının maddi bulgularla desteklenmiş haberlerini mi, yoksa en yüce sorumlunun açıklamalarını mı?

Cevap beklemiyorum; cevabı zaten biliyorum, hepimiz oradaydık.

İşte aziz milletim, 'bölünmek' böyle bir şeydir; ayrı mahallelerde yaşayıp farklı fırınlardan ekmek yemek değil. Bölünmek, bir topluluğun açık alâmet ve delillere rağmen hakikati bile isteye ıskalaması ve onu görmezden, duymazdan, söylemezden gelişidir.

Bu durumun Kitap'ta yeri var ama söylemiyorum, anladınız siz onu!


a45UyF587661-151026141706 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2015/10/26  21:00 1  39  undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com

 
--

Avaro omnia desunt, inopi pauca, sapienti nihil
Cimrinin herseyi, fakirin bazi seyleri ek$iktir, bilgin in ise hicbirseyi ek$ik degildir.

Latince Atasozleri

Kisi, hep sihhat ve selamette olsa idi, bu ikisi onun helaki icin kafi gelirdi

(I.Asakir)
Lutfen bundan sonra Muslumanlardan eza, cefa ceken, basina bir musibet gelenler aglayip, zirlamasin.
Cunku baslarina gelen her turlu olumsuzluk onlarin Allahin sevgili kullarindan oldugunu gosteriyor.
Ben demiyorum, hadisler, ayetler boyle soyluyor.

Yilmaz Odabasi : Marilyn ve Rabia


Marilyn Monroe, olumunun uzerinden gecen yarim yuzyila ragmen hala bir efsane.

Gayri mesru olarak dunyaya gelen ve annesini timarhanede yitiren Marilyn nin, mutsuz bir cocukluk gecirdigi ve bakimevlerinde istenmeyen bir esya gibi gorulme duygusuyla yasadikca didistigi bilinir.

Rabia yi ise, Diyarbakir da bir asiret reisi olan Haci Huseyin in kizi olmasina ragmen, aile cevresi disinda kimseler tanimaz.

Rabia, Marilyn e kiyasla, ailesiyle birlikte mutlu bir cocukluk gecirmis, bes kardesin en guzeli ve en kucugu olarak bir dedigi iki edilmemistir.

Bu iki kadinin Hollywood kokenlisi, genclik yillarindan itibaren unun doruguna cikmis, bas dondurucu bir populerlik ve servet edinmis, diledigi erkekle birlikte olup firtinali asklar yasamistir.

Rabia ise, ergenlik donemine geldiginde taliplerinden Sefer e, o yillarin torelerine uygun bicimde -baslikla- gelin edilmistir.

Marilyn, uc kez evlenip onlarca erkekle flort ederken, Rabia ise esi Sefer e varligini armagan edip, o gunden itibaren yazgisina itaatle boyun egmistir.

Daha sonra Rabia nin kocasi Sefer, bir omrun yoksullukla gecmeyecegine karar verip, birkac yil icinde Almanya dan zengin bir adam olarak donecegine Rabia yi ikna etmis ve Almanya da otomotiv sektorunde isci olarak calismaya basladiginda, Rabia ise kaynanasi ve iki cocuguyla aci dolu gunleri, yillari saymaya koyulmustur.

Marilyn, genis salonlarda onlarca erkegin iltifatlariyla suh kahkahalar atarken, Rabia ise sirret bir kaynananin bekciliginde her gun aglamayi yazgi bilmistir.

Rabia, evinin perdelerini acamaz, dis kapisinin onunu bile -bir baska erkege bakmasin diye- supuremez olmustur. Kaynanasi ve kayinlari, Rabia, Sefer i namusuyla (!) beklesin diye onu birkac gunde bir tokatlamayi da huy edinmislerdir.

Butun gazeteler Marilyn in bir narsisist oldugunu yazarken, Rabia nin ise hic secmeden, hic istemeden Diyarbakir in varoslarinda bir mazosist olabildigini kimseler bilmemistir...

Uc yil sonra Almanya dan donecegine soz vererek giden sefer, her yil sadece on bes ila yirmi gun tatile gelebilmis ve Rabia nin butun sitemlerine ragmen iki daire ve bir ekmek firini parasi biriktirmeden Diyarbakir a donemeyecegini, soyleyerek ona sadece sabir dilemistir...

Marilyn, firtinali yasamindan dolayi p$ikolojik tedavi gormeye baslarken, Rabia ise bir kaynana ve iki cocugu ile dort duvar arasinda silik ve dingin, bunaltici yillar gecirmekten giderek p$ikolojik bir vaka haline gelmistir.

Onu tedavi eden de olmamis, aradan upuzun on yil gecmis ve Sefer, iki daire, bir de ekmek firini parasi biriktirip nihayet- Almanya dan donmustur.

Kaynanasi ve kayinbiraderleri gorevlerini yapip (!) tam on yil boyunca Rabia nin yanina bir erkek sinegi bile yaklastirmayarak, onun bedenini Sefer adina bir yetkiyle korumuslardir. Bedenini korumuslardir ama, Rabia nin ruhsal durumu yillarca yasadigi intihar boguntulariyla artik paramparcadir...

Marilyn, cevresinde sohreti ve parasi icin dolasan yuzlerce insandan hangisinin gercek dost, hangisinin sevgili oldugunu kalabaligin kusatmasinda anlayamadigi icin tedavi gorurken, Rabia ise on yil suren upuzun bir yalnizlikta sadece Sefer in adini sayiklamaktan bir sizofrendir artik...

Marilyn, Saint Exupery, Dostoyevski, Miller okurken ve Miller le flort ederken, ilkokul cikisli Rabia ise Sefer i bekledigi gunlerdeki yalnizlikta cocuklarinin hikaye kitaplarini okumus, radyo programlari, haberlerden vb yerlerden Napolyon un, Gorbacov un kim olduklarini ogrenmistir.

Diyarbakir a yillar sonra donen Sefer, artik Rabia yi taniyamamaktadir; cunku Rabia, her sabah Napolyon Bonapart in selamini Gorbacov a ulastirmak uzere evden cikmakta ve Sefer in Almanya dan getirdigi fotr sapkayi giyip, dudaklarinin kiyisina bir sigara ilistirip dussel olarak kurguladigi ordulara kendince komutlar vermektedir.

Belki de kendini hep arzuladigi bir ozgurlugun kollarina boyle birakmaktadir; artik suursuzdur...
Rabia yi bir sure gozleyen Sefer, anasina, artik Rabia nin kendisine kadinlik yapamaya cagini, bu yuzden yeni bir evlilik icin genc ve guzel bir kadin bulmasini soyler. Baslik parasi fazlasiyla odenir ve kirk bes yasindaki Sefer e on yedi yaslarinda bir kiz bulunur civar koylerden; incecik, gencecik bir kiz.


Rabia, artik otuz yedi yasina gelmis ve yillarca evde oturmaktan hayli kilo almis bir delidir (!) Sefer, kucuk bir oda tutar Rabia ve cocuklarina; kendisi de genc esiyle yeni aldigi daireye cekilir. Rabia yi baglamak da bir cozum getirmez ve kaldigi evin duvarlari disinda ne varsa her seyi paramparca ederek disari, sokaklara kacar durur...

Rabia, artik Diyarbakir in muhtelif semtlerinde kah Napolyon un askerlerine komutlar verirken, kah yollarda, kaldirimlarda oturup bir basina aglarken gorulmektedir. Artik kocasi Sefer in hicbir isine yaramayan Rabia nin onuru ve delirmis yalnizligi ne kaynanasinin ne kayinbiraderlerin umurunda degildir...

Rabia, bir aksam Diyarbakir in Dagkapi semtinde SSK hastanesi bitisigindeki askeri karargah civarinda yururken, nasilsa kirmizi sapkali kizin buyukanne kiligina giren kurt tarafindan yenmek uzere oldugunu dusler. Kirmizi sapkali kizin kulubesi ise, askeri karargahin icindeki karanlik alandadir.
Rabia, arkasinda yuruduklerine inandigi Napolyon un askerlerine komut verir ve kirmizi sapkali kizi kurtarmak uzere tel orgulerle cevrili yasak alana girer...

Nobetci askere, karargaha parolasiz girmeye kalkan olursa ona vurmasi emredilmistir. Asker uyarir, bagirir, ama kirmizi sapkali kizi kurtarmaya giden Rabia, o an hicbir sey duymaz...


Nobetci askerin once bir, ardindan ik kursun Rabia nin bedenine isabet eder. Rabia, vurulup yere duserken bile hala Napolyon un askerlerine komutlar vermektedir.

Namlusundan dumanlar cikan nobetci er, onun mirildandiklarindan hicbir sey anlamaz.Askerin onun hakkinda bildigi tek sey dur ihtarina uymadigidir...
Nobetci er, siyasal gerilimin alabildigine boyutlandigi o gunlerde olaganustu hal bolgesi kapsamindaki Diyarbakir daki kisla nobetinde, aklinca kendisine verilen emre itaat etmistir(!)

Rabia, sonraki gun sahipsizler mezarligina gomulur ve o yil bazi insan haklari dernek ve kurumlarinin yilliklarinin Guneydogu daki yargisiz infaz lar listesinde adi gecer. Oysa ki olumu degil, asil Rabia nin yasami bir yargisiz infazdir...

Bu iki efsane kadin, benim kalbimde yillar yili ev sahibi gibi oturup kalmislardir ve daha kalmaktalardir. Cunku Marilyn, biricik platonik askim, Rabia ise oz teyzemdi benim...

Sevgili Marilyn, Cemal Sureya nin dedigi gibi, simdi cennette Nietzsche nin metresi olmalidir ; anamin kara gozlu bacisi Rabia ise, belki cennette bile hala Sefer i sayiklamaktadir...

Yilmaz Odabasi - Sevginin Herkesten $ikayeti Var adli kitabindan


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder