15 Ekim 2015 Perşembe

Ülkü Bassoy : 12'ye 1 Kala!

Ülkü Bassoy : 12'ye 1 Kala!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) Büyük Dairesi'nin yarın ( 15 Ekim 2015) açıklayacağı Perinçek-İsviçre Davası son ve kesin hükmü ve gerekçesi içeriğinin , hem Türkiye, hem de varlık ve kişiliklerini Ermeni Soykırımı savlarının tüm dünya ve özellikle Türkiye'ye şiddet ve terör kullanarak- suçsuz insanları da öldürerek- kabul ettirme tezlerine bağlamış Ermeni diasporası ve Ermenistan devleti yönünden son derecede önemli olduğu, konuyla yakından ilgilenen devletler, kurumlar ve kişilerce bilinmektedir.

Büyük Daire," Ermeni Soykırımı" savlarının Perinçek tarafından değilllenmesini cezalandırmakla İsviçre'nin Sözleşme'nin 10. maddesini ihlal etmiş olduğu yargısını, 17 Aralık 2013 tarihinde vermiş olan Mahkeme'nin 2. Dairesi'nin, -hukuk tarihine de geçmiş bulunan- hükmünü, hiç beklenmemekle birlikte, doğrudan ya da dolaylı biçimde kaldırırsa (reffederse), bu, İsviçre hukuku (ceza yasası 261b), Sözleşme'nin 10. maddesinin uygulanmasında ulusal yargının taktir yetkisi ( margin of appreciation) ve Avrupa'nın "kutsalı-" söylem özgürlüğü"nün uygulama alanı açılarından büyük önem taşıyacaktır.

Kullanılan hukuk dili, gerekçeler, 2. Daire kararıyle karşılaştırıldığında ortaya çıkabilecek ayrılıklar-aykırılıklar-çelişkiler uluslararası hukuk, uluslararası ilişkiler, tarihsel, politik ve hukuksal boyutları etkileyebileceği gibi 15 Ekim 2015'le özdeşleşecek "hüküm" , bize göre bir "doğru ve haklılığı"; Ermenilere göre de bir "yanlış ve haksızlığı" imleyecek. Ola ki tuttuturulacak " orta yollu" bir hükümle de, herşey yine eskisi gibi sürecek, ortalık yine kanlı sözlerin düello alanı olarak kalacak, soykırımın tecim alanı genişleyecek.

Kısacası Pieter Brueghel'in "the Blind leading the blind" çukuruna düşülmeye devam edilecek.

İzlediğime göre, Türk diasporası Türk savları yanlıları bugünlerde heyecan ve coşku, Ermeni tarafıysa geleneksel propaganda ortodoksluklarını hiç bırakmamakla birlikte, suskunluk içinde. Fırtına belki yarından sonra kopacak.

Umarım yarın böyle bir hukuk hükmüyle karşılaşmayız.

Coşkulu olma ya da suskun kalmakla belki her iki tarafın da bir duyduğu -bildiği vardır ama, dava sırasında oluşan ve hükmü etkileyebileceğini düşündüğüm kimi gözlem ve değerlendirmeleri, Türk tezlerinin bir destekçisi olma ve bir insan yetisinin ölçüleriyle sınırlı tarafsızlığım içinde, şimdi- 12'ye 1 kala- sunuyorum:

Davanın , Perinçek'in AİHM'ne başvurusundan bu yana benim en çok dikkatimi çeken aşaması, 5 yargıçtan oluşan Yargıçlar Paneli'nin özellik, çalışma ve Perinçek Davası'ndaki hükmü oldu. Bilindiği gibi, Dairelerin ( (alt mahkemeler) verdiği hükümlerin Büyük Daire'ye gidebilmesi, 5 yargıçtan oluşan bu "Yargıçlar Paneli'nin "olurlayıcı hükmü"ne bağlı. Bu Daire'nin o zamanki Başkanı Dean Spielmann (aynı zamanda-Erivan Üniversitesi'nden ' honoris Causa' doktoralı) Büyük Daire'nin de Başkanı. Panel Kararlarını oybirliğiyle alıyor ama gerekçelerini açıklama zorunda değil!

Davanın Büyük Daire'ye aktarılma kararına gerekçe oluşturan hukuksal kural, düşünce ve uygulama ölçütleri, bunlarla sınırlı kalmaksızın, şöyle:

- Hükme karşı çıkan yargıçların gerekçeleri güçlü ise: Tamam da ne derecede güçlü, Perinçek davasında ( bir bölümü itibariyle) Ermeni tezlerine eğilmiş 2 yargıcın görüşü İsviçreyi ihlalci ve haksız bulan 5 yargıcın verdiği hükmün üstüne mi çıkacak?

-Yalnızca sıra dışı nitelikler taşıyan davalar. Demek ki Perinçek Davası sıra dışı görüldü. Niçin? Sıra dışılıkta ölçü ne?

- Konusu itibariyle daha önce ele alınmamış bir konu davası ise. O zaman bu nitelikte binlerce dosya yok mu Panel'in önünde? Niçin bunların %95'i Büyük Daire'ye götürülmüyor?

*-Verilmiş Hüküm , başvurucunun kendi iç hukukunu değiştirecek bir nitelik gösteriyosa( Bu nitelik Perinçek davası yoluyla, sanki İsviçre'ye göre biçilmiş, İsviçre'nin davanın yeniden görülmesi istemininin ana çizgilerinden biri bu)!

-Yeni durumlar, sorunlar için kesin/keskin hükümler gerektiren davalar ise (şimdi acaba Büyük Daire Keskin /Kesin hükümler mi verecek? Söz gelişi, "Ermeni soykırımı olmamıştır, ya da olmuştur mu" diyecek? Daireü, kendilerinden istenmeyen bir konuda nasıl kesin/keskin hüküm/ler verecek?

- Yeniden görülme başvurusu yapan tarafından Sözleşme'nin ve Protokollerinin yorum ve uygulanmasını olumsuz etkilediği biçimde algılanan genel anlamda ciddi bir sorunu içeren davalar ( Bu uygulamayı anlamıyorum. Sözkonusu davada eğer İsviçre Sözleşme'nin 10. maddesini ihlal ettiyse, yasasını değiştirecek, başka türlü düşünülebilir mi? Aksi halde Sözleşme'nin ne değeri kalır?

-*İçeriği, mahkemelerce gelecekte verilecek hükümlere örnek oluşturabilecek ya da önemli siyasal sorunları içeren veya önemli bir siyaset sorunu taşıyan durumlar. Ben bu ölçüyü anlayamadım: Hukuksal bir hüküm koyarken, "aman sonra emsal olur, öyle bir hüküm vermeyelim" diye mi düşünmeli tarafsız yargıç? ( Acaba AİHM'si Kıbrıs konusundaki hükümlerini bu ana yordamlarla mı verdi?)

Yukarda yer alan yönlerin çoğunu AİHM, yıllar içinde kendi uygulamalarıyla uydurmuş, oluşturmuş ve bana göre hukukun tin ve tözü ile de pek uyuşmayan özellikler.

Belki bu yüzdendir ki İngilizler AİHM'ni içlerine pek sindirememişlerdir. Gelecek yıllardaki bir İngiliz Hükümeti AİHM yetkilerini tanımayan bir tutuma girerse kimse şaşırmamalı. Konu bir süredir İngiltere'de tartışılıyor.

Bu uygulamalar sonucunda

Yakın bir zaman öncesine değin, Hükümetlerin Yargıçlar Paneli'ndeki başarısı yaklaşık %57 olurken, insancıkların-bireyciklerin başarısı %5,6'da kalmış.

Hükümetler kendileri aleyhine verilmiş hükümlerin %40'nın yeniden görülmesini istemişler ve büyük oranda başarılı olmuşlar Daha neler var neler. Diyeceğim, insan-birey hep "yalnız"... Uluslararası mahkemelerde bile. Bu yüzden Strazburgdaki Mahkeme önünde sabahtan akşama gezinen bir İngiliz var/dı. Adamı delirtmişler. Şimdi "Blair benim ilkokuldan sınıf arkadaşımdı" demeye başlamış. Herkesin deli sayıp kendisinden kaçtığı adam bir aşağı bir yukarı koşuyor, derdini anlatacağı kimse yok!

Son olarak altını çizmek istediğim bir yön, Türk tezlerini savunanlardan bir bölümü, Büyük Daire'nin , 2. Daire'nin gerekçesine koyduğu " holokost"a Ermeni soykırımı savları arasındaki benzemezliğin silineceği ya da bu konuda 2. Daire hükmünü bir biçimde ortadan kaldıracağı kanısında ve isem ve umutlarını da buna indirgemiş görünüyorlar. Kimi arkdaşlarım böyle bir sonucu, Ermenilere bir ödün olarak görmekte ve buna razı olunmasını normal görmekteler. Bana göre bu yanlış bir değerlendirmedir. Ermeni soykırımı savlarının holokostla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Holokost'un " soykırımı" olduğu 1948 tarihli BM Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesine uygun olarak kanıtlanmıştır. Yarınki hükümde böyle bir sulandırma yer aldığı taktirde bu bizim tezlerimiz için önemli bir eksklik (nakise) olur.


a45UyF587661-151015121317 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2015/10/15  12:10 1  39  undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com

 
--

Sen gorevini yap gerisini cennete birak.

Horace

Zeyd o kadindan ilisigini kesince onu sana nikahladik ki, Zaten Allah in emri yerine getirilmistir.

Ahzab 33/37
ZEYNEP Muhammedin in oz halasinin, guzelligi ile unlu kizi ve 7.esidir.
Kolesi ve hukuken evlat edindigi Zeyd i, hala kizi Zeynep ile evlendirdi.
Muhammed goruntude boyle bir evlilik yaptirdi diye dedikodularin ardi arkasi kesilmedi.
Azhab suresinde Muhammed peygamber hanimlari dedikodu yapmayin diye vahiy geldi dedi.
Muhammedin in istemesiyle Zeyd, evliligi sona erdirdi.
Bir muddet sonra da Peygamber e, Zeynep ile evlenmesi icin vahiy yoluyla emir geldi.

Safsata [( Ing:Fallacy), (Osm;Kiyasi-i batil)], bir dusunceyi ortaya koyarken ya da anlamaya calisirken yapilan yanlis cikarsamalarin tamamina safsata denir.
Safsatalar, ilk anda gecerli ve ikna edici gibi gozuken ancak yakindan bakildiginda kendilerini ele veren sahte argumanlardir.
Gunumuz Turkce sinde safsata kelimesi kusurlu akil yurutme anlamini kaybetmis, yanlis inanc manasinda kullanilir olmustur.
Oysa, safsata, insanin muhakeme yetisinin yanlis yonde kullanimidir ve cogu kez onyargi, ek$ik bilgi, batil inanclar, duygusallik, yersiz gondermeler, acelecilik, ozensizlik, genelleme, duygu somurusu, Turkce yi kotu kullanma gibi sebeplerden kaynaklanir.
---
Kotu (Temsil Etmiyen Ornek) Orneklem Safsatasi (Unrepresentative Sample) :
Ornek ile butun arasinda bir benzerlik yoktur.
Ornek, temsil ettigi butunden farkli oldugu icin, yapilan cikarim da hatali olur.
Ornek 1:
Metallica konserinde statta igne dusecek yer yoktu, heavy metal Turklerin en cok sevdikleri muzik turu.
(Stattaki genclerin Turk gencligini temsil eden bir ornek olduklari kuskulu).
Ornek 2:
Onumuzdeki secimde ANAP kesin iktidar.
Rize de yaptigim ankette halkin % Safsata [( Ing:Fallacy), (Osm;Kiyasi-i batil)], bir dusunceyi ortaya koyarken ya da anlamaya calisirken yapilan yanlis cikarsamalarin tamamina safsata denir.
Safsatalar, ilk anda gecerli ve ikna edici gibi gozuken ancak yakindan bakildiginda kendilerini ele veren sahte argumanlardir.
Gunumuz Turkce sinde safsata kelimesi kusurlu akil yurutme anlamini kaybetmis, yanlis inanc manasinda kullanilir olmustur.
Oysa, safsata, insanin muhakeme yetisinin yanlis yonde kullanimidir ve cogu kez onyargi, ek$ik bilgi, batil inanclar, duygusallik, yersiz gondermeler, acelecilik, ozensizlik, genelleme, duygu somurusu, Turkce yi kotu kullanma gibi sebeplerden kaynaklanir.
---
80 i ANAP i tercih etti.
(Rize halki Turkiye nin butununu temsil edemez.)
Guncel Ornek 1:
Defalarca belirttigim Turkiye de en cok taraftari olan kulup Fenerbahce dir gercegi, gecenlerde yapilan bir anket sonucu resmen aciklanmisti.
Bu ankette Akli basinda olanlarin Sari-Lacivertli kulubu destekledigi, Galatasaray in ise Yeni yetmeler tarafindan sevildigi ortaya cikmisti.
Iste bu ozellik, Fenerbahceli taraftarlarin daha kaliteli, futboldan anlayan, sadece galibiyeti degil iyi oyunu da gormek isteyen bir kitle olusturdugunu ortaya koyuyor.
Bu taraftar kurallari da hakemler kadar bildigini ve yapilan hatalari aninda tesbit ettigini her firsatta gosteriyor.
Nitekim Istanbulspor macinda Andersson a yapilan penalti pozisyonlarinda Muhittin Bosat i, Ankara da da Mustafa Culcu yu isliklamalari bunun en carpici kanitidir.
(Necati Bilgic, 1.9.2000, Fanatik)
Yazar , ankette tespit edilen tiplemeler, sanki Turkiye futbol severlerine ornek teskil ediyormus gibi bunu butun Turkiye ye uyguluyor.
Guncel Ornek 2:
Bir baska internet anketi nde yine sorulmus:
KHK nin cikmasina taraftar misiniz?
Cevaplar soyle:
Evet: Yuzde 18.6, Hayir: Yuzde 81.4
Bu sonuclar, asagi-yukari;
halkin hukumete olan destegini ya da guvensizligini de gosteriyor.
(Hasan Karakaya, 5.9.2000, Akit)
Yazar internet kullanan belirli bir yas ve mali durumdaki kitlenin , KHK nin cikmasina taraftar olan halki temsil ettigini iddia ediyor.


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder