16 Kasım 2015 Pazartesi

Bülent ESİNOĞLU : On yıl sonra da Milli Füzeyi konuşuruz

Bülent ESİNOĞLU : On yıl sonra da Milli Füzeyi konuşuruz



Çin'den füze savunma sistemleri teknoloji alımı iptal edildi.

Kamuoyuna Çinliler "teknoloji vermeyi ret ettiler" diye verildi.

Oysa kamuoyuna önceleri verilen bilgilerde; Çinliler teknoloji veriyor, Batılılar ise teknoloji vermiyorlar diye yansıtılmıştı.

Anlaşılan odur ki, ABD, AB, NATO Çin'den bu füzeleri ve teknolojinin alınmaması için, Türk hükümetine çok talimatlar yağdırmış olmalarıydı.

İşin esası şudur. Siyasi iktidar, kendi iktidarlarını tehdit eden Amerika'ya karşı Çin'i kullanmıştır. Şantaj yapmışlardır.

İktidar, başından beri, Çin'den silah almaya yetkisinin olmadığı biliyordu. İktidarını ve Amerika'nın desteğini yeniden arkasına almak adına, Çin'i kullandılar.

Süreç dört yıl sürdü.

Sonuç; Türkiye dört yıl önceki yere geri döndü. Türkiye halkı füze savunma sistemlerinden mahrum kaldı.

Şimdi deniliyor ki; "Milli füze sistemi gerçekleştirilecektir" 14 yıldır iktidardasın, madem yerli yapma düşüncen vardı da, neden yapmadın? Türk halkını risk altında tuttun. Patriotlar kiralamak için, ona buna kul oldun.

G-20 Süreci de göstermiştir ki; Amerikasız bunlar tuvalete bile gidemezler. Madem Amerikasız bu işi yapamayacaktın, neden Çin ile böyle bir alış verişe girerek, Çin'e kaşı ülke itibarını yerlere serdin?

Füze ve füze teknolojisi transferinin Çin'den yapılamaması, Amerika'ya bağımsızlığımızı ne ölçüde teslim ettiğimizin çok iyi bir göstergesidir.

Peki, biz Amerika'nın talimatlarıyla Çin'den füze almaktan vazgeçtik de, Amerika bize füze savunma sistemleri veriyor mu? Ya da paramızla satıyor mu?

Hayır.

Rusya, Suriye ve İran'a s300 füzelerini satarken, dostumuz, strateji ortağımız, Suriye'ye birlikte terör ihraç ettiğimiz Amerika, bize neden füze savunma sistemleri satmaz.

Şimdi deniliyor ki milli füze sistemleri geliştirilecek.

Sanayi alt yapısının buna izin verip vermediğini biliyor muyuz?

Elin oğlu sana otomobil üretmeye izin vermezken, yerli füze üretimine mi izin verecek?

Keşke milli bir füze sanayi alt yapımız olsaydı da, milli füzeyi üretebilseydik!

On beş yıl sonra, eğer ayakta kalabilirsek, gene füze teknolojisini üretmeyi konuşuyor olacağız.

Neden böyle bir tahminde bulunuyorum? Eğitimi dine yönlendirilmiş bir ülke olarak, ihracatımızın sadece %1,5 kadarı teknolojik ürünlerdir.

Yani teknolojik alt yapımız ileri teknolojili ürünler üretmeye müsait değil.

İğneden ipliğe her şeyi borçlanarak ithal eden bir ülke, teknoloji üretemez. Türbin teknolojisi ve yakıt teknolojisi üretemez. On beş yıl önce başlamış olsaydık belki…

Bir alt yapı olmadan; bir günde, bir yılda bu alt yapı oluşmaz. Buna göre eğitilmiş elemanlar, buna uygun bilim kitlesi oluşturmadan bu iş "ben dedim oldu" ile yürümez.

Etrafımızdaki ateş çemberi gittikçe daralırken, füze savunma sitemleri olmayan bir ülkenin "uçakları gölde yüzen ördekler gibidir.*

Bizi savunmasız bırakarak, kendilerine olan bağımlılığımızı artırıyorlar.

Füze savunma sisteminden mahrum bırakılmamızın asıl nedeni budur.

16.11.2015, bulentesinoglu@gmail.com


a45UyF587661-151116140157 Oraj Poyraz At Neomailbox cimcime@neomailbox.net
2015/11/16  14:10 1  39  undefined undefined add_anadoluhareketi@googlegroups.com

 

KARA GOZLERIN
. . . . . .
Kara gozlerindeki umut
Siyah saclari kadar karamsardi
ve kadere kusmustu O, bir kere
Sevgiyi oldurdu diye...
Sanki ona uzanan ellerde
Keskin bir bicak
Ha vurdu ha vuracak
Bu, benim karanliklarim,
Bu benim sirlarim diyor hep
Bir gun gelecek
Sefkatle kollarina saracaklar...
Asilsiz sevgilerdi onu yikan aslinda
Umutlari umdugu gibi cikmamis
Beklentileri hep korkulari olmus
Sanki butun hayati,
Kupkuru bir odadaymis kopamadiklariyla..
Gulusleri bir sigara icimi zamani kadar az
Her nefeste biraz daha kisalirken
Butun beklentileri
Duman duman ucuyorlardi.
Kurallar koymak isterken dostluklarina,
Kurallari bozdugunun farkinda degildi aslinda...
Simdi o gozlerde,
Vakitsiz yagan yagmurlar var,
Hasat mevsimi bitmis bahcelere
Sagnak sagnak yagacaklar.,
Belki gonlunde gokkusagi acacak
Ama, altindan cocuklar gecmeyecekler.
Su yerine zehir akacak irmaklarindan,
Hic kimse icmeyecek...
ya Ben,
Simdilerde bir bag bozumu huznu var icimde,
Uzumlerim gazap uzumu
Saraplarimsa gozyaslari...
Sen guz gunesinde, sanki kanadi kirik bir kus,
Konmustu bahceme,
Ona sefkatle egilirken
Pir diye uctu birden
Kirik sandigim kanatlarindaki sahtelik,
ve inancimla birlikte.

Ahmet Muhip DRANAS

Esli canli
ZARIYAT 49.her seyden de cift cift yarattik ki, dusunup ogut alasiniz.

Pluton, Mars ve NASA da ne dolaplar donuyor

23 Temmuz 2013

Ilkokuldan beri hepimizin severek takip ettigi bir gezegeni futursuzca silmeye calismak kamu vicdanini yaralar. NASA burada ileri gitmistir. Haddini ve maksadini asmistir. Boylesine bir karar utanc verici oldugu kadar gereksizdir de. Sanki en onemli sorunumuz buymus gibi, sanki butun halk Aman su Pluton gezegenlikten cikarilsa da bi rahat etsek demis gibi... Yok boyle bir sey!

Halkin ihtiyaci bu degil. Halk ekmek istiyor, as istiyor, is istiyor. Pluton u gezegenlikten cikarinca ciftcinin, esnafin yuzu mu guldu, emeklinin bogazina fazladan bir lokma mi girdi? Tamamen keyfi olan bu karar ayrica sunu da ortaya koydu: NASA da adamin varsa istedigin gok cismini gezegen, meteor yaparsin.

NASA nin tek vukuati bu degil. Bakin yillardir cesitli yildizlar kesfediyorlar. Bu yildizlar kainata, dolayisiyla hepimize ait. Ama ne acidir ki bu yildizlara isim verilirken dunyanin ortak mirasi isimler koyulmuyor, yildizi bulan astronotun adi veriliyor.

TEKSASLI YETIMIN HAKKI YENIYOR

Peki ayni astronot birden fazla yildiz bulursa ne oluyor? Hemen soyleyeyim, kedisinin, kopeginin adini, halasinin enistesinin ismini koyuyor yildiza. Helen diyor, Wilma diyor, Lessie1013 diyor. Okuyucularimizin daha net anlamasi icin soyle soyleyelim: Hayriye koyuyor yildizin adini mesela, Vildan1045 koyuyor, Haydut koyuyor. Ciddiyetsizlik diz boyu. Bilim bu kadar ayaga dusmemeli. Ayiptir!

NASA da bir yagma duzeni hukum suruyor ve birilerinin artik bunu gormesi lazim. Bakin yillardir ABD li kardeslerimizin vergileriyle ayakta duran bir kurum bu. Teksasli yetimin de hakki var burada, Harlemli oksuzun de. Peki bu NASA kuruldugundan beri kac tane adam gibi, yasanabilir gezegen buldu? Cevabinizi duyar gibiyim: Sifir. Evet, yaziyla da sifir, rakamla da sifir. Ne buldular peki? Yasamla alakasi olmayan, yamuk yumuk gereksiz gok cisimleri... Buna ragmen butun astronotlarin maasi, sigortasi, uc ayda bir cift maasi tikir tikir yatiyor. Ticket lar da cabasi.

Gezegen bulmayi da abartmiyorlar mi,sinirden duvarlari yumruklayasim geliyor.

Allah inizi severseniz, bugun herhangi birimiz bir uzay aracina atlasa, uzaya dogru soyle bir acilsa, illa bir gezegene denk gelmez mi zaten? Uzayin sonsuz oldugunu soyleyen gene NASA degil mi? Illa bulacaksin gezegen. Uzayin sonsuz olmasi astronotlarin isine geliyor tabii. Binlerce yil boyunca birbirinden luzumsuz gezegenler kesfedip maaslarini catir catir yiyebilirler. Uzay sonsuz nasil olsa, ye babam ye. Haram olsun.

MARS TA SU OLSA NE YAZAR?

Bakin 30 yildir arastirma icin Mars a gidiyorlar. Hic utanmadan cikip Efendim cok kucuk de olsa, Mars ta su olma ihtimali var. Bak sen! Mars ta su olma ihtimali varmis. Yahu Mars ta su olsa ne yazar, olmasa ne yazar? Su burada dolu var. Dunyanin dortte ucunun su oldugunu soyleyen gene siz degil misiniz? Ne diye kalkip kucucuk bir ihtimalin pesinde kosuyorsunuz?

Ayrica bulsan ne faydasi olacak? Mars ta su bulduk deyip ortaligi birbirine katarlar, bir sevinc dalgasi, heyecan olur. Hemen astronotlarin katildigi bir parti verirler. Limitsiz yerli icki... Ertesi sabah herkes sorar: Iyi guzel de, ne yapalim o suyu? Uzay mekikleriyle Keban Baraji na mi aktaralim? Sacmalik.

Eger NASA da torpille gelmemis bir yonetici olsa der ki: Arkadaslar bu Mars tan is cikmayacak, baska gezegenlere odaklanalim. Ama gorunen o ki oyle biri yok ve 500 yil arastirsan hicbir numarasi ortaya cikmayacak soguk ve gereksiz bir gezegenin pesinde insanlarin vergileri carcur ediliyor. Yaziklar olsun.

Insanlar artik gulmuyor

GECEN gun bir isyerini aradim, Ahmet Bey le gorusecem, orada mi? diye sordum. Sekreterin cevabi: Kim ariyordu? En sevmedigim, en sinir oldugum sekreter lafi bu. Yani demek istiyor ki Ahmet Bey var ama herkese yok. Mecbur ismimi soyledim. Sekreter ismimi yuksek sesle tekrarlayarak muhtemelen o an iceride olan Ahmet e mesaj gondermis oldu. Ondan gelen yanit herhalde olumsuzdu ki soyle dedi sekreter: Ahmet Bey su an toplantida yalniz. Iste o an belki de son aylarda yaptigim en iyi espriyle karsilik verdim: E Ahmet Bey toplantida yalnizsa o toplanti bitmistir zaten Telefonun obur ucunda sessizlik oldu. Hicbir tepki vermedi sekreter kiz. Son derece iyi kurgulanmis, bu kadar kaliteli bir espriye bile insanlarin gulecek hali kalmadiysa modernizmin ve teknolojinin mutluluk getirip getirmedigini hep beraber tartismaliyiz. Kavga etmeden elbette. Uygar insanlar gibi.

Tuzlalilar ne okuyacak?

TUZLA Belediyesi ogrenciler arasinda bir iyilik sampiyonasi tertip ediyor. Cocuklar 180 bin gibi rekor bir sayida kitap toplamis, Anadolu ya gonderecekler. Peki soruyorum: O kadar kitap Anadolu ya giderse Tuzlali ne okuyacak? Evlerde kitap kalmadi, bir fa$ikule muhtac hale gelindi. Bu Tuzla yi cahillestirme operasyonudur! Istiyorlar ki Tuzlali okumasin. Turkiye bu tarz kampanyalarla oyuna gelmemeli ve kitaplarina sahip cikmalidir.

http://beyinsizadam.net/
lukasaluka@gmail.com


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder