13 Ekim 2016 Perşembe

Mahmut ÖZYÜREK : Pazarlamacı Unakıtan ve yolsuzluklarını bir kez daha anımsayalım/anımsatalım.

Derin karanlıklar içinde yatsın Kemal Unakıtan, İslam ahlakının belirgin örneklerinden biriydi.
Bir cemaatin önde gelen üyesi olduğundan Süleymaniye Haziresine gömüldü.
Bunun için aynı cemaatin bakanları bir araya geldiler karar aldılar.
Siz buradan anlayın, kimler kimlerle haşrolunuyor.
Kimler kimlerin şahididir.

Altın nesil budur işte.
Ülkeyi babasının tarlası gibi satan.
Devlete dev bir holding muamelesi yapan.
Vatan kocaman bir arsa zanneden.
Halkı kul, köle gören.
Bir ALTIN NESİL.
O altın nesli üreten İslam ahlakının belirgin bir örneği.
İşte size o yere göğe sığdıramadığınız altın nesil ve İSLAM AHLAKI.

Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA       


Mahmut ÖZYÜREK : Pazarlamacı Unakıtan ve yolsuzluklarını bir kez daha anımsayalım/anımsatalım.

13 Ekim 2016

UMUT AKPINAR -ANF

İZMİR - Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın adı yine yolsuzluk iddialarına karıştı. Her türlü kazancı mubah gören anlayışıyla herkesi şaşkına çeviren Unakıtan, bu kez de TEKEL'e kiralanmak istenen makinaları bedelinin çok üstünde göstererek haksız kazanç sağlamakla suçlanıyor.

Gümrük Teftiş Kurulu, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın oğlunun da adının karıştığı Tekel'e kiralanmak istenen makinelerin gerçek değerinden 5,7 milyon Euro fazla bedelle Türk gümrüğüne bildirildiğini saptadı. İthalatçı firmanın bulunduğu İspanya'da ise gümrük idaresine makinelerin değerinin 3,9 milyon Euro olarak beyan edildiği anlaşıldı.

Makinelerin 5,7 milyon Euro fazlasıyla fatura edilmesinin "fahiş bedelle Tekel'e satılma iddiasını" güçlendirdiği belirtildi. Söz konusu makinelerin kiralanmasına ilişkin sözleşmeye Maliye Bakanı Kemal Unakıtan onay vermişti. Bu onayın ertesi günü de Unakıtan'ın oğlu Abdullah Unakıtan'ın sahibi olduğu AB Gıda'de "santral görevlisi" olarak çalışan Sedat Güngörmüş'e kiralama işini alan şirketten 30 bin dolar havale yapılmıştı. Güngörmüş, parayı alarak Unakıtanların şirketinin muhasebe müdürüne teslim ettiğini söylemişti. Hazine Baş kontrolörü Uğur Katar da konuya ilişkin hazırladığı raporda, oğul Unakıtan'ın da aralarında bulunduğu 11 kişi hakkında ihaleye fesattan dava açılmasını istemişti.

ERDOĞAN DESTEĞİNİ ESİRGEMİYOR

Hakkında sayısız yolsuzluk iddiası olan Unakıtan'a Başbakan Tayyip Erdoğan her koşulda sahip çıkıyor. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan hakkında bugüne kadar çıkan yolsuzluk iddiaları henüz hukuki anlamda bir karşılık bulmazken, aile şirketlerine her geçen gün yenisini eklemesi gözlerden kaçmıyor.

YOLSUZLUK YAPMADAN DURAMIYOR

Galataport ve Kuşadası limanlarıyla ilgili tartışmalı ihaleler, işadamı Sami Ofer ile ihale öncesinde görüşmesi, şirketlerinin aftan yararlanması gibi pek çok konuda tartışmalara neden olan Unakıtan yeni vukuatlar la gündemdeki yerini koruyor. Geçtiğimiz aylarda malvarlığı ve kaçak villa konularında gündeme gelen Unakıtan'ın yolsuzluklarını hatırlamakta fayda var.

YAPTIĞI YOLSUZLUĞU SAHİPLENİYOR

Galataport İhalesi: Özelleştirme İdaresi'ne bağlı Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ), Karaköy-Salıpazarı mevkiindeki 1,2 kilometrelik rıhtım ve sahil şeridinin kurvaziyer liman, oteller, alışveriş merkezleri ve konut yapılmak üzere 49 yıllığına yap-işlet-devret (YİD) ihalesine çıkardı. Türkiye limandan yılda 4 milyon Euro (49 yılda 196 milyon Euro) kazanırken yapılacak projeye Ofer-Kutman ortaklığının verdiği 3,5 milyar Euro' lük teklifin bugünkü değeri de 193 milyon Euro'ya geliyor. Unakıtan, projenin başından sonuna kadar arkasında durdu.

İHALEYE GİRMEDEN ÖNCE UNAKITAN'LA GÖRÜŞ!

Kuşadası Limanı: Özelleştirme İdaresi'nin 2003 yılında yaptığı ihalede, İhale Komisyonu, TDİ'ye ait Kuşadası Limanı'nın işletme hakkının en yüksek teklifi veren Limaş'ye verilmesine, bu şirketin yükümlülüklerini yerine getirememesi durumunda ise teminatın gelir kaydedilmesine karar verdi. İhale komisyonu bu hususları aralarında Unakıtan'ın da bulunduğu Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun (ÖYK) onayına sundu.

ÖYK, daha önce görülmemiş bir yöntemle, limanın işletme hakkının, LİMAŞ'ın yükümlülüklerini yerine getirememesi durumunda, ihalede ikinci sırada gelen, ama komisyon kararında yer almayan Ofer-Kutman ortaklığındaki Royal Carribean ortak girişim grubuna verilmesine karar verdi. İhale başladıktan sonra ÖYK üyeliğine atanan Unakıtan'ın, bu süreçte Ofer'ler ile görüştükleri iddia edildi. Unakıtan bu iddiaları yalanladı. LİMAŞ ödemeyi "yapamayınca" Kuşadası Limanı'nın kullanım hakkını, sözleşmeye göre Ege Denizi'nin kullanım hakkıyla beraber Ofer-Kutman ortaklığı aldı.

İHALESİZ SATIŞLAR YAPTI

TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'sının satışı: Unakıtan'a bağlı olan Özelleştirme İdaresi, TÜPRAŞ'ın yüzde 14.76'sını, kamuya açıklanmayan bir ÖYK kararına dayanarak piyasa değerinin yüzde 8 altına, ihalesiz bir şekilde başka hiçbir aracı kurumdan teklif almadan, Kutman'ın sahibi olduğu Global Menkul Değerler aracılığıyla Sami Ofer' in şirketlerine sattı.

Satışın gerçekleşmesi için Sami Ofer'in oğlu Eyal Ofer 'in, Mehmet Kutman ile Maliye Bakanı Unakıtan'la makamında 28 Şubat1 Mart'a bağlayan gece yarısı saat 02.00'de görüştüğü ileri sürüldü. Maliye Bakanı bu iddiaları kabul etmedi. Resmi kayıtlara göre satış, Global Menkul Değerler' in 28 Şubat'ta Özelleştirme İdaresi'ne başvurması üzerine, aynı gün içinde "olur" çıkartılıp idarenin borsadaki aracı kurumu İş Yatırım'a emir vermesi ile 4 Mart 2005'te gerçekleştirildi. Fiyatın artmasıyla Ofer grubu 446 milyon dolarlık satıştan 6 ayda 390 milyon dolar kâr etti.

OĞLUDA BABASINA ÇEKMİŞ...

Unakıtan'ın oğlu: Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın oğlu Abdullah Unakıtan, sahip olduğu AB Gıda Sanayii aracılığıyla 2003 Ağustos ayında 4 bin ton çerezlik mısırı ithal etti. Ancak ithalatın hemen ardından alınan iki kararla mısır ithalatından alınan gümrük vergisi yüzde 35'ten önce yüzde 45'e, sonra da yüzde 70' çıkarıldı. Düzenlemeyle Abdullah Unakıtan'ın yaklaşık yüzde 40 kâr sağladığı hesaplandı. Unakıtan'ın oğlunun ithalat yaptığı dönemde 220-230 bin lira olan mısırın kilosu, vergi oranlarının arttırılmasıyla 310 bin liraya çıktı. Mısır, Unakıtan'ın söylediği gibi tavuklar için alındıysa Unakıtan'ın oğlunun 2 milyon tavuk beslemesi gerekiyor.

Unakıtan, "vergi mahremiyeti" ilkesi nedeniyle oğlu Abdullah Unakıtan'ın mısır ithalatına ilişkin ödediği vergi miktarını açıklamaktan kaçınırken iktidara yakın Yeni Şafak gazetesinin haberine göre CHP'li Baykal'ın şahsi mal varlığını dost sohbetine konu etmekten kaçınmadı.

YOLSUZLUĞUN HER TÜRLÜSÜ MEVCUT

Hayali ihracat ve aflar: Bir dönem yönetim kurulu üyeliğini yaptığı Sakarya Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vergi affından yararlandı. Yine yönetiminde bulunduğu BEM Dış Ticaret, tasfiye halindeyken 1997-2002 yılına dek vergiye tabi geliri olmadığını bildirdi. Affın yürürlüğe girmesiyle sadece "gelirim yok" dediği 1999 yılı için 1 trilyon 11 milyar gelir gösterdi. Şirketi KDV yönünden 3 trilyon 86 milyar liralık matrah artırımında bulundu.

KENDİSİ İÇİN YASA ÇIKARTTI

2B'de arazisi çıktı: TBMM'de "2B" olarak nitelendirilen orman arazilerinin satışını öngören anayasa değişikliğiyle ilgili görüşmeler sürerken İstanbul Çavuşbaşı'nda 1. derece SİT alanı içinde imarsız ve tapusuz 53 dönüm 2B niteliğinde orman arazisi olduğu ortaya çıktı.

 
a45UyF587661-161013221612 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2016/10/13  23:20 2  65  islamvebilim@googlegroups.com


 



--

Kopegin gosterdigi sadakat ve vefa insanlara ornek olmali.
Birakin hayvani, bazilari insana carpip kaciyor.
Bu kopek ise dort gundur kuzunun basinda bekliyor
Nazim BAKIS, Mus Yesilova Belediye Baskani

Resulullah sav buyurdular ki:
Kim keleri ilk darbede oldururse ona yuz sevap yazilir.
Ikinci vurusta oldururse daha az kazanir.
Ucuncu vurusta ise bundan da az sevap kazanir.

Metin Muslim den alinmadir.
Bazi Tirmizi tertibinde Sayd bolumunde 13.babta.
Muslim, Selam 147 2240
Ebu Davud, Edeb 175, 5263, 5264
Tirmizi, Ahkam 1, 1482
Burada kele denilen hayvan aslinda kertenkeledir.

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -3-

Boylece geldik felsefenin en buyuk ustalarindan birine: Rene Descartes. (1596-1650) Yontem uzerine konusmalar felsefeyi seven herkesin kitapliginda olmasi gereken bir eserdir. Bu calismada Descartes, once hinzirca bir bicimde insanlari igneleyerek ise baslar: Sagduyu bu dunyada en adil sekilde dagitilmis seydir; cunku herkes kendi aklinin ve sagduyusunun dogrulugundan emindir! Insanlarin kendi varliklarindan (ve icinde bulunduklari varolussal konumdan) cok emin olmalarina karsilik Descartes alabildigine supheci bir insandir. Oyle ki bir sobanin karsisinda oturup dinlendiginden bile emin degildir. Ruya veya hayal goruyor da olabilir. Icinde bulundugu varolus durumu aslinda gelip gecici bir yanilsama da olabilir. Ama emin oldugu tek sey, kendi varligi uzerinde dusunuyor oldugudur. Boylece meshur sozunu soyler: Dusunuyorum; o halde varim. Descartes in bu dusunce tarzi yuzyillar sonra varolusculuk (egzistansiyalizm) felsefesinde baska bir sekilde dile getirilecektir: Varolus ozden once gelir. Bu dusuncede oz olarak kabul ettigimiz varligimiz bile aslinda secimlerimiz ile olusturdugumuz bir formdur. Aslolan ise varolusumuzun farkina varmamizdir ve bu anlamda insan ile bir agac kurdunun arasinda fark yoktur. Fakat, ilerleyen yillarda buna da karsi cikilacak ve bilinc problemi anlasilmasi en zor sorunlardan biri olarak fenomenal bilimlerin karsisina dikilecektir. Descartes ile devam edelim. Daha once, dogadaki seylerin sanki bir tur zihinleri oldugu gibi algilanmasina Descartes karsi cikti. Alintiliyorum:

Descartes, butun fiziksel fenomenlerin -Newton un unlu hareket yasalarinin onculeri olan- uc yasanin yonettigi devinen kutlelerin carpismalarina dayanarak aciklanmasi gerektigine inaniyordu. Bu doga yasalarinin her yerde ve her zaman gecerli olduklarini one surdu ve bu yasalara uyulmasinin devinen kutlelerin zihinleri oldugu anlamina gelmedigini acikca belirtti. Ayrica Descartes gunumuzde baslangic kosullari dedigimiz konunun onemini de anlamisti. Baslangic kosullari; bir sistemin, hakkinda ongorude bulunulan herhangi bir zaman araliginin baslangicindaki durumunu tanimlar. Doga yasalari, verili bir dizi baslangic kosuluyla bir sistemin zaman icerisinde nasil gelisecegini tayin eder, ancak belirli bir baslangic kosullari dizisi olmaksizin gelisim tamamlanamaz. Ornegin sifir zamanda tam ustumuzdeki bir guvercin pislemis olsun, o dusen nesnenin yolu Newton yasalarinca belirlenir. Ancak guvercinin sifir zamanda bir telefon teli uzerinde kimildamadan duruyor ya da saatte yirmi mil hizla ucuyor olusuna bagli olarak, ortaya cikan sonuclar cok farkli olacaktir. Fizik yasalarini uygulayabilmek icin, bir sistemin nasil basladigi veya en azindan belirli durumu bilinmelidir. (Bu yasalar bir sistemi zaman icinde geriye dogru izlemek icin de kullanilabilir.)

Hawking in degindigi bu konu bazilarinca baslangic durumuna bagli hassasiyet olarak ifade edilmistir. Bir sistemin baslangicindaki durumlarda en ufak bir sapma oldugunda, uzun bir N zaman icinde sistemin ilerleyisinde cok buyuk sapmalar gerceklesecektir. Bunu orneklemek icin bir bilardo masasi gosterilir. Diyelim ki 10 top bulunan bir masada beyaz topa hep ayni sekilde, ayni hizla, ayni kuvvetle vursak dahi asla ayni hareket kombinasyonunu elde edemeyiz. Topa vurus esnasindaki en ufak bir degi$iklik, diger toplara carpildiginda zincirleme olarak ufak sapmalar doguracak bu da rotayi degistirecektir. Bilardo topunun sifir surtunme katsayisina sahip oldugunu ve sonsuza kadar hareket edecegini varsayarsak, zaman ilerledikce sapmanin ne kadar cok artacagini tahmin edebiliriz. Bu fenomen ayni zamanda evrenimizdeki minik seytandir ve duzenli sistemleri beklenmedik sapmalara surukleyen turbulans etkisi olarak bilinir. Musluktan akan suyun aniden yalpalamaya baslamasi, bir ucagin hava bosluguna girmesi ve benzer fenomenlere dogada $iklikla rastlanabilir ve bunlarin onceden ongorulmesi nerdeyse imkansizdir.

Doga yasalarinin varligina duyulan inancin tazelenmesiyle, bu yasalari Tanri kavramiyla uzlastirmaya yonelik yeni girisimler de basgosterdi. Descartes e gore Tanri isterse etik onermelerin veya matematiksel kuramlarin dogrulugunu veya yanlisligini degistirebilir ama dogayi degistiremezdi. Doga yasalarini Tanri in emrettigine inaniyordu, ancak Tanri nin bu yasalardan baska secenegi yoktu; onlari secmisti, cunku sadece bu yasalar mumkundu. Bu anlayis Tanri nin otoritesini cignemek olarak gorulebilirdi ancak Descartes bu yasalarin Tanri nin kendi oz dogasinin yansimalari oldugunu, bu yuzden degistirilemez oldugunu soyleyerek bundan kurtulmanin yolunu bulmustu. Bu dogruysa, Tanri nin her biri farkli baslangic kosullarina karsilik gelen birbirinden cok farkli dunyalar yaratma sansina sahip oldugu dusunulebilir. Ancak Descartes bunu da yadsir. Ona gore, evrenin baslangicinda nasil bir duzenleme olursa olsun, zaman icerisinde tipki bizimkine benzeyen bir dunya (alem) ortaya cikacaktir. Dahasi, Descartes e gore Tanri dunyayi bir kez yaratip duzene soktuktan sonra tamamen kendi basina birakmistir.

Descartes in bu dusunceleri ile, aslinda ateizme genis bir yol acilmisti. Madem ki doga yasalari Tanri nin ozunun yansimalari olarak goruluyordu, o zaman bir Tanri dan bahsetmenin anlami neydi? Tipki fizikte bir donem yer alan esir fikri gibi, bu dusunce de tamamen devre disi birakilip geriye sadece doga yasalari kalamaz miydi? Acikcasi, bu, dinsizce bir fikirdi ve fikrin olgunlasmasi icin sanayi devriminin ardindan gelen modernizm donemine kadar beklemek gerekecekti. Ortacag ve yeni cagdan gunumuze kadar uzanan felsefe sureci icinde, doga yasalari ile Tanri inancini uzlastirma cabalari yogun olarak gozlemlenmektedir. Benzer $ikintilar Islam dusuncesi icinde de yasanmis ve geleneksel kanadin askin ve mutlak hakim Allah fikrine karsilik, Allah in neyi secerse onun dogru oldugu veya Allah in dogru ve iyi olan seyleri sectigi gibi dusunceler birbiri ile carpismistir. Bunlarin bir kismina kisaca deginirsem. Allah cuziyati bilir mi? sorusu, acikca tum partikullerin olasi tum hareketlerinin Allah tarafindan bilinip bilinemiyecegine dair bir tartismaydi. Gelenekciler, Allah in ilmini inkar gibi gorunen bu fikre karsi ciktilar. Buna karsilik, Antik Yunan filozoflarindan etkilenen Musluman dusunurler, Allah i her an her seye mudahale eden bir ilah gibi dusunmek yerine, onun temel yasalari koydugunu ve ilminin alemlerde yansidigini iddia ediyorlardi. Bir baska mesele ise alemin ezeli ve ebedi olup olmadigina dair tartismalarda ortaya cikmaktaydi. Alem eger ezeli ve ebedi ise o zaman kendisi de ezeli ve ebedi olan Allah ile doga arasinda ne fark vardi?

Farabi, Ibn-i Sina, Ibn-i Rusd gibi filozoflar akilla vahyi uzlastirma cabalari sarfederken, gelenekci kanadin buyuk temsilcisi Imam Gazzali (1058-1111) Makasid el-Felasife (Filozoflarin maksatlari) ve Tehafut el-Felasife (Filozoflarin tutarsizliklari) isimli eserlerinde filozoflari kufre dusmekle veya bidat (dine sonradan eklenen yenilikler) icat etmekle suclamistir. Islam alemi genelde bu ekol uzerinde yurumus ve zaman icinde dogal bilimlerden ciddi sekilde kopmustur. Ne yazik ki elestirel ve arastirmaya dayali dusuncenin yerini, kopyaci ve taklitci gelenek almistir. Buna karsilik doga bilimleri ise, salt zihinsel tartismalar yerine gozleme, deneye, modellemeye, yanlislamaya dayali metodlari benimsemistir. Alintilamaya devam ediyorum.

Doga yasasi kavramina iliskin cagdas anlayisimiz filozoflarin uzun uzadiya tartistigi bir konudur ve ilk bakista zannedildiginden daha incelikli bir meseledir. Ornegin, filozof John W. Carroll tum altin kurelerin capi bir milden daha azdir ifadesiyle tum uranyum-235 kurelerinin capi bir milden azdir ifadelerini karsilastirir. Gozlemlerimiz Dunya da capi bir milden daha buyuk bir altin kure bulunmadigini soyler ve gayet guven icinde hicbir zaman olmayacagini savunabiliriz. Yine de olmayacagina inanmamiz icin herhangi bir neden yoktur ve bu nedenle bu ifade bir doga yasasi olarak kabul edilemez. Ote yandan, tum uranyum-235 kurelerinin capi bir milden daha azdir ifadesini bir doga yasasi olarak dusunebiliriz. Cunku nukleer fizik hakkinda bildiklerimize gore, bir uranyum-235 kuresinin capi yakla$ik 16 santimetreden daha fazla buyurse bir nukleer patlamayla kendi kendini yok eder. Dolayisiyla boyle bir kurenin olmayacagini biliriz. Bu onemli bir ayrimdir, cunku gozlemledigimiz her genellemenin doga yasasi olarak dusunulemiyecegini ve cogu doga yasasinin cok daha buyuk, birbirine bagli yasa sistemlerinin bir parcasi oldugunu gosterir. Cagdas bilimde doga yasalari genellikle matematiksel olarak ifade edilir. Kesin ya da yakla$ik olabilirler; ama istisnasiz hepsinin -evrensel olarak degilse de en azindan tam olarak belirlenmis kosullar altinda- gozlemlenmis olmasi gereklidir. Ornegin, devinen nesnelerin hizi i$ik hizina yakinsa Newton yasalarinin degistirilmesi gerektigini artik biliyoruz. Yine de, karsilastigimiz hizlarin i$ik hizinin cok altinda oldugu gunluk yasam kosullarinda, en azindan cok iyi tahminlerde bulunmamizi sagladiklari icin Newton yasalarini yasa olarak kabul ediyoruz.

Yukardaki ifadeler cok onemlidir. Bu ifadelerle artik gorelilik kuramlarina gecis yapilmakta. Bir doga yasasi, belli ve dar bir alan icinde, kendi uzay-zaman gercekligi icinde dogru ve gecerli olabilir. Tipki kutle cekim kanunlarini izah eden Newton cekim yasalari gibi. Hicbirimiz bu yasalarin gecersiz oldugunu one suremeyiz. Iki-uc metre yuksekten, bir balkondan asagi duserseniz veya arabanizla saatte 120 km hizla giderken bir agaca toslarsaniz; cekim, kuvvet, ivme, momentum gibi kavramlari iceren bu yasalarin dogru oldugunu cok aci verici bir bicimde anlayabilirsiniz. Diger yandan, inanilmaz derecede buyuk mesafeleri iceren galaktik olculerde ve isin icine saniyede yakla$ik 299 bin kilometrelik i$ik hizi girdiginde Newton fizigi dogru sonuclar vermeyecektir. Bu durumda genel ve ozel gorelilik kuramlarinin matematigi devreye girer. I$ik hizi C sembolu ile ifade edilir ve genelde bir vakum (bosluk) ortaminda iken hizi tam olarak 299,792,458 m/saniyedir. Ama vakum disindaki bir ortamda, ornegin suyun veya camin icinden gecerken hizi C degerinden dusuk olacaktir.

Yukarda ele alinan bir baska konu ise, gozlemin onemli olmasina karsilik, bir seyin davranis bicimini matematiksel olarak ifade ettigimizde artik tek tek gozlem yapmaya ihtiyacimiz olmadigi gercegidir. Eger bir uranyum-235 izotopu 16 santimetreden daha fazla buyudugunde nukleer bir patlama ile kendini yok ediyorsa, o zaman dogayi gozlemleyip capi 16 santimden buyuk uranyum-235 izotopu aramamizin bir anlami yoktur, cunku dogasi geregi boyle bir sey varolmayacaktir. Uranyum-235 zincirleme bir nukleer fisyon olusturacak kadar guclu bir izotoptur ve nukleer silah yapiminda kullanilmistir.

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo LiteCoin URL:   LTtsCJ2mLUXLLs8v5US8w5zQeq66eakPtU

NameCoin URL       :  N7wbJyxqoueznDHu9tnu56y1V7B9P1Phs4
FeatherCoin URL     :  6rHGzeMefFvzqmBM5VNqmUziCxtga4wpDs
TerraCoin URL        :  1GQFs8GpaTXxoeTAsGmo56WNfYSZRy2mBD

PeerCoin URL         :  PMeBpz6X9RRLQxdFs5Jws5JwFec3Mzen8q6Twg





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder