Bir düşünün, İspanya İç Savaş sayesinde IInci Dünya Savaşının provasını yaşadığı için muaf kalmış, İsviçre bir de Türkiye.
Avrasya artı Afrika kıtalarında, Pasifik ve Uzak Doğuda savaşın bulaşmadığı ülke ve yer yok.
Bunu istisnası Güney ve Orta Amerika ülkeleri bir de insan yaşamayan Antarktika.
Özellikle ülkemizi çevreleyen bütün topraklar tam bir insan mezbahası.
Günümüz Ukraynası, Bulgaristanı, Romanyası milyonların böcek gibi öldüğü alanlar.
Yunanistan, ve Akdenizde bizim karşımızda yer alan bütün ülkeler, Fas, Tunus, Cezayir, Libya, Mısır, ve bütün Ortadoğu peş peşe yaşanan yoğun tank savaşlarının alanı.
Irak, İran, Suriye hep işgal altında.
Hepsinde de çatışmalar var.
Faşistler ve komünistler birbirini yiyorlar.
Ve bütün bunların arasında nazar boncuğu gibi bir Türkiye.
Evet, ekmek karneyle dağıtılıyor.
Evet, seferberlik var, askerlik dört yıl ve daha çok.
Ama kentler yağmaya ve tecavüze açık olmamıştı.
Her çatışmada yüz binlerin bozuk para gibi harcandığı insanları mitralyöz mermisi gibi harcandığı kesintisiz çatışmalar olmamıştı.
Şimdi bizi önümüzdeki büyük çatışmalardan kim kayıracak?
Oraj POYRAZ ( 0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
ASLI AYDINTAŞBAŞ : İRAN'LA SAVAŞ MI GELİYOR?
09 Kasım 2017 Perşembe
Bir süredir bu sütundan tarihçilerin tatsız bir benzetmesini hatırlatıyorum. Birçok tarihçi, global güç dağılımını, Birinci Dünya Savaşı öncesi döneme benzetiyor.
Tabii tıpa tıp değil. O dönem dünyanın süper gücü Britanya; bugün ise ABD.
Almanya ve Rusya Birinci Dünya Savaşı arifesinde aynı bugün olduğu gibi yükselen devletler; ancak o dönem kavga, kıta Avrupası içinde.
Dünyanın başka yerlerinde kıta Avrupası'ndaki iktidar mücadelesini dengeleyecek farklı ülkeler yok.
Bugün ise Çin, Japonya, Hindistan ve Türkiye gibi askeri ve ekonomik olarak güçlü ve Batı'dan bağımsız hareket eden ülkeler var. Olay daha karmaşık.
Ve bir o kadar da tehlikeli...
Hafta sonu Suudi Arabistan'daki gelişmeleri okuyunca, 'Acaba savaşa bir adım daha mı yaklaşıyoruz?' diye düşünmeden edemedim. 32 yaşındaki genç veliaht prens Muhammed Bin Selman, ancak 'Game of Thrones' dizisinde görebileceğiniz bir saray darbesiyle ülkedeki tüm rakiplerini tutuklattı.
Genç prensin 'ılımlı İslam' vaadi ve Suudi rejiminin kökleşmiş oligarşik yapısını bir anda ele geçirmesinin halk ve bürokrasi nezdinde nasıl bir yankısı olacağını bilmiyoruz.
Ama söz konusu ülkenin zaten demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi yok.
Fakat orada bile iç dengeler var. Riyad, iyi-kötü yarım yüzyıldır bir cins 'meşveret' ya da 'konsensüs' sistemiyle yönetilen bir monarşi. Genç prensin hamlesi, görülmemiş derecede riskli.
Suudi Arabistan bir demokrasi olmasa bile içeride güç odakları var. Prens hepsini dağıttı. Bir yandan toplumsal konularda 'açılım', diğer yandan siyasette bir 'otoriterleşme' getiriyor.
Kadınlara araba kullanma hakkını veren ve radikal din adamlarını zapturapt altına alan Bin Selman, diğer yandan son bir yıldır tutuklamalar ve gözaltılarla ülkede çok seslilik namına bir şey bırakmadı, birçok önde gelen Suudi gazetecinin tutuklanma korkusuyla ülkeyi terk etmesine neden oldu. (Bir bölümü İstanbul'a yerleşti.)
Dedim ya; mesele çok boyutlu.
Ancak asıl tedirginlik, genç prensin içeride yaptığı temizlikle kalmayıp bölgeyi de karıştırma ihtimali. Suudi rejiminin İran ve bölgede yükselen Şii dalgasını frenlemek istediğini biliyoruz. Bu uğurda Yemen'de savaşa girdi.
Lübnan'da Hizbullah karşıtı hamleler yaparak hükümet krizine neden oldu.
Şimdiki korku, Suudi Arabistanİran mücadelesinin artık 'vekâlet savaşı' dediğimiz kuklalar ya da devlet dışı aktörler üzerinden değil, doğrudan iki dev askeri gücü de içine alan bir bölgesel mezhep savaşına dönüşmesi.
Olur mu? Olmaz olmaz demeyin, çünkü Washington'da ne yaptığını bilmeyen ve ateşle oynamaktan beis duymayan bir Beyaz Saray var.
Genç veliaht bin Selman, İran'a karşı tutumunda Trump yönetimi ve hatta bizzat Trump ailesinden yeşil ışık almış durumda. (Trump'ın damadı Jared Kushner, Suudi Arabistan saray darbesi öncesi Riyad'a gidip genç veliaht prensle birkaç gün takılmıştı.) Kim bilir, belki de şimdi de "İran'la savaşa girsem Amerika arkamda olur" hesabı yapıyor.
Ortadoğu'da 'vekâlet savaşları' yerine, büyük ülkeleri içine çeken bir Şii-Sünni mezhep savaşı ihtimali, dün olduğundan daha fazla.
Böyle bir ortamda Türkiye'nin yapması gereken, Ortadoğu'nun bir 'tık' dışında kalmak, iç barışa odaklanmak ve Batı'yla ilişkileri sağlam tutmak.
Ancak Ankara bunların üçünde de tam tersini yapıyor.
Kötü bir dönemdeyiz. Ancak henüz Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasına vesile olan Arşidük Franz Ferdinand'ın Saraybosna'da suikast anını yaşamadık.
Hâlâ bir şeyleri yatıştırmak, aklı selimi devreye sokmak mümkün.
Ama kim yapacak?
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/862495/iran_la_savas_mi_geliyor_.html#
a45UyF587661-171109180402 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/11/09 21:06 1 39 3-ekim-dernegi@googlegroups.com
Sirkeci Gari ndaki birahanede oturup demlenen Esref e, orada bulunanlardan biri,
- Ustadim, o guzel hicivlerinizin cogunda isim olmadigi icin kime yazildigini anlayamiyoruz, der.
- Hicivlerim numarasiz gozluk gibidir. Her rezile uyabilecegi icin isim belirtmiyorum!..
*
Unlulerden Anekdotlar
Kalem (Nun) Suresi nin 32.ayeti de Risale-i Nur a isaret ediyormus...
Ayetin anlami:
Belki Rabbimiz, daha hayirlisina cevirerek bundan daha iyisini bize verir
Said-i Nursi ye gore; Risale-i Nur un yazilmasi ve yayilmasi sirasinda cok olaganustu olaylar oldu.
Yazarina, yani Said-i Nursi ye buyuk $ikintilar verildi.
O sirada, Kucuk bir Mescidi ne de ilisildi! Iste o zaman Risale-i Nur sakirtleri Guclu bir rica ve yakarisla Allah a yalvardilar: Ya Rab!
Bu korkunc Ruyayi hayra cevir! dediler.
Herkes umutsuz bulunurken, Risale-i Nur sakirtleri, umud lu oldular ve Muslumanlarin morallerini guclendirdiler.
Onun icin de Allah dileklerine gore daha hayirlisini verdi.
Iste ayette, bu olaya isaret ediliyor
Buna gore ayetin anlami su oluyor:
Risale-i Nur sakirtleri dediler ki; Umariz ki Rabbimiz, bundan daha iyisi, hayirlisini bize verecek
Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.
MADDE 24/3: Kimse, dini ayin ve torenlere katilmaya, dini inanc ve kanaatlerini aciklamaya zorlanamaz; dini inanc ve kanaatlerin den dolayi kinanamaz ve suclanamaz.
MADDE 25 Herkes dusunce ve kanaat hurriyetine sahiptir.
MADDE 26 Herkes dusunce ve kanaatlerini; soz, yazi, resim veya baska yollarla tek basina veya toplu olarak aciklama ve yayma hakkina sahiptir.
YGK: Siddet cagrisi icermedikce sozlu ve yazili ifadedeler cezalandirilamaz. Bu dusunceler sok edici bile olsa... (Yargitay Genel Kurul Karari.)
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder