Doktor dediğin nedir ki?
Bir halk düşmanı, bir katil, bir paragöz, bir var yemez, bir muhteris.
Tohumuna para mı verdik zaten?
Biri intihar eder ardından bini gelir.
Esasen modern tıp diye başımızın etini yediler, bir halta da yaramıyor.
Ölümsüzlük var mı?
Yok.
Tedavi garantisi var mı?
O da yok.
Kökten tedavi var mı, o da yok.
E biz tonla parayı bunlara neden veriyoruz ki?
Esasen devlet büyüklerimiz her şeyin en iyisini bilir.
Alternatif tıp var, peygamber tıbbı var, Çin tıbbı var, var oğlu var.
Şanlı tarihimizi öğrenirken bize kasten unutturulmuş bilimler var.
Hacamat, sülük, ot, sap, kök var.
Akapunktur, hipnoz var.
Fonksiyonel tıp var.
Misal kanser mi oldun boş ver ilacı.
Salgın hastalıklar mı var, aşı falan olma zinhar, günahtır.
Ciddi bir enfeksiyonun mu var, antibiyotik falan kullanma, akbaş ile kantron otunu karıştır kaynat, her derde deva.
En iyisi hekimlerin değişiyle KGRG..
Yani Ko Dötüne Rahvan Gitsin.
Doktora gitmeyen ölüyor da, giden ölmüyor mu zaten.
Oraj POYRAZ(0raj.p0yraz@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
L2fSIJNoA0xfSNxA
ASİSTAN DOKTORLARIN İSYANI: TÜKENİYORUZ
Mesude ERŞAN / Fotoğraflar: Selçuk ŞAMİLOĞLU
22.04.2018
Geleceğin sağlık eğitimi ve hizmetlerini sunmak için hazırlanan asistan hekimlerle sorunlarını dinlemek için bir araya geldik. Bir dokunduk bin ah işittik. Yoğun mesaiden şiddette mobbingden eğitimlerin yetersizliğine kadar onlarca sorunla boğuştuklarını söyleyen asistanlar "Tükendik artık ilaçlarla ayakta duruyoruz" diye konuşuyor.
Sorunlarını dinlemek için bir araya geldiğimiz asistanların isimleri eğitim aldıkları hastaneler bizde gizli. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi oldukları ve eğitimcilerinden korktukları için deşifre olmak istemiyorlar. Gece - gündüz çalışarak tıp fakültesinde okumaya hak kazanan altı yıllık zorlu eğitimden sonra uzman olmak için tekrar TUS'a (Tıpta Uzmanlık Sınavı) giren asistanların hayatı hiç de kolay değil. En büyük sorunları iş yoğunluğu. Yeterli eğitim alamadan hizmet odaklı çalışmak zorunda kalıyorlar. Uzun saatler süren nöbetler kalitesi giderek düşen eğitim eğiticilerin mobbingi hasta ve yakınlarının şiddeti asistanların hayatını daha da zorlaştırıyor.
BİR Sağlık Bakanlığı hastanesinde kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde asistanlığının üçüncü senesinde olan C. D. 30 yaşında. Tanımlanmış eğiticilerin eğitim sürecinde çok az rol aldığını söylüyor ve "Bizde eğitim 'akrandan akrana' oluyor. Eğitim görevlisinin bize anlattıkları şeyler sayılı. Herhangi bir uzmandan daha fazla şeyi yaşıtım veya benden daha küçük asistanlardan öğrendim" diyor. Özellikle cerrahi kliniklerde katı bir hiyerarşi bulunduğunu eğitici ya da daha kıdemli asistanların şiddete varan davranışlarıyla karşılaştıklarını anlatan C. D. şöyle konuşuyor:
34 SAAT KESİNTİSİZ ÇALIŞMAK
"Eğitim süreci olduğu için bu normal karşılanıyor. Üç ay boyunca yöneticimden psikolojik şiddet gördüm hiçbir şey söyleyemedim. Çünkü yerimi nöbetlerimi belirleyen o. Asistanlar yalnızlar. Eş kıdemliler kendi içinde dayanışır. Asistanlar arasında depresyon oranı çok yüksek. Hemen hemen herkes antidepresan alıyor. Uyuyamıyoruz. 34 saat kesintisiz çalıştığımız oluyor. Nöbet ertesi izin yapmıyoruz. Poliklinikler ve acillerde sözel şiddet neredeyse rutinleşti. Hastanede fiziksel şiddet hemen her gün yaşanıyor. Hastalar bize ne yapacağımızı söyleyerek geliyor. Yapamayacağımız şeyler için onları ikna ederek göndermek zorunda kalıyoruz. Genç olmak kadın olmak dezavantaj. "
EĞİTENLER DE ASİSTANLAR!
Araştırma ve eğitim hastanesinde acil asistanı olan S. K. (29) da pratik eğitimlerin yetersiz olduğunu söylüyor ve şunları anlatıyor: "Eğitimcilerin başka kliniklerden görevlendirmeyle geliyor. Bizden 1-2 yıl önce başlayan asistanlar eğitiyor bizi. Uzmanlar ortada yok. Uzman ya da öğretim görevlisinin fark etmediği bazı yanlış uygulamalar bize aktarılabiliyor. Özellikle araştırma ve eğitim hastanelerinde asistanlar eğitim alan kişi olarak değil de hizmet sunucu olarak görülüyor. Hastaneler hizmet sunumu odaklı. Bu yaklaşım eğitimlerimizi aksatıyor. "
AYDA 380 SAAT MESAİ
Yine bir araştırma ve eğitim hastanesinde aile hekimliği uzmanlığı almaya devam eden 30 yaşındaki doktor M. E. 'nin anlattıkları şöyle: "Hastanenin döner sermaye havuzundan sabit bir döner alıyoruz. O kadar düşük ki aldığımız tutar yıl sonunda aylık 400 liraya kadar düşüyor. 320 saatin (Yasal düzenlemeler ayda 320 saatin üstünde nöbeti yasaklıyor) üstündeki mesai için ücret ödenmiyor. Mesai saatlerimiz ayda 360-380'e çıkabiliyor. Asistan hekim ucuz iş gücü olarak görülüyor. Hocalarımıza karşı ses çıkaramıyoruz. Tepki gösterdiğimizde tüm hayatımız sıkıntıya giriyor. Eğitimden ziyade hekim açığını kapamak için rotasyona gönderiliyoruz. Gittiğimiz kliniklerde geçici görüldüğümüz için angaryalar bize yükleniyor. "
AĞLAYARAK ANLATTI: SEKRETER GİBİ ÇALIŞIYORUM
BİR tıp fakültesinde asistan olan Dr. A. K. (29) Sağlık Bakanlığı'na bağlı bir araştırma ve eğitim hastanesinde cilt hastalıkları uzmanlığı eğitimi almaya devam ediyor. A. K. şunları anlatıyor: "Başlarken ideallerim vardı ama şimdi 'sekreter' olarak çalışıyorum. En fenası hocamın uyguladığı mobbing. Bu yüzden birkaç kez depresyon tedavisi gördüm. Polikliniklerde randevusuz gelen hastaları da muayene etmemiz isteniyor. Bu kez randevulu gelenlerin muayeneleri aksayınca kargaşa ve kavga oluyor. Gerilenler sinirlenenler saldırganlaşıyor bize şiddet uyguluyor. Akademik çalışmalar yapma hayalim çok geride kaldı. Eğitim almak ve akademik temeller atmaktan çok hasta sayısı odaklı çalışıyoruz. Örnek alabileceğim bir hoca bulamıyorum. Eğiticilerin nitelikleri düşük. Kaderimiz onların iki dudağı arasında. Sistem bizi korumuyor. Kendimi çaresiz ve yalnız hissediyorum. Tıpta uzmanlık yönetmeliğinde asistanları koruyan maddeler var ama eğiticiler uygulamıyor. Çalışanların içinde hakaret ediliyor olmayacak işler veriliyor. Bir asistanın tezi iki yıllıkken belirlenir. Ama benim eğitimcim daha belirlemedi bile. Tezimi hazırlayamıyorum. "
TIBBİ HATA YAPMAKTAN KORKUYORUM
Eğitim ve araştırma hastanesinde kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde asistanlığının son senesinde olan 30 yaşında D. N. anlatıyor: "Cerrahi bölümler daha serttir asistanlar mobbinge daha fazla maruz kalır. Uzmanlar 'Polikliniğime gitmezsen vaka yaptırmam' diyor. Yaptırmayabilir gerçekten. Asistanlık geçici bir süreç diye birçok şeyi sineye çekiyoruz. Asistanlığım bitince yeterli olabileceğimi düşünmüyorum. Alanda tıbbi hata yapmaktan endişe ediyorum. Performans uygulamaları nedeniyle eğiticiler ameliyatlara bizi almak istemiyor tek başına yapmak istiyor. Polikliniklerde en fazla hastaya 5 dakika ayırabiliyoruz. Eğitimlerimizi sekteye uğratıyor bunlar. "
TEK BAŞINA HASTA BAKIYOR
TÜRK Tabipleri Birliği Asistan ve Genç Uzman Hekim Kolu'nun farklı iller ve hastanelerdeki toplam 515 asistanla yaptığı Tıpta Uzmanlık Eğitimi Anketi'nin çarpıcı sonuçları şöyle:
-Yeterli donanımda bir uzman olarak mezun olacağınızı düşünen asistanların sayısı 281. Kendisini yeterli donanımda görmeyen asistan sayısı 234.
-Uzmanlık eğitiminin yeterli olduğunu düşünen asistanların sayısı 102. Buna karşın 136 asistan eğitimlerini 'kesinlikle yetersiz' 163'ü ise 'yetersiz' buluyor.
-Uzmanlık eğitimi öğrencisi olarak uzman ya da eğitmen gözetiminde çalıştığını söyleyen asistanların sayısı 280.
-Polikliniklerde uzman ya da eğitmen eşliğinde çalışan asistan sayısı 89.
-Asistanların 402'si tek başına hasta bakıyor.
-Asistanların 234'ü hasta başına ayrılan muayene süresinin 5 dakikadan az olduğunu söylüyor. 5-10 dakika arasında olduğunu söyleyenlerin sayısı 192.
-Asistanların 243 gün aşırı nöbet tutuyor.
-Asistanların 122'si kıdemli asistan 88'i uzman 194'ü öğretim üyesi 71'i en çok klinik şefinin mobbingine uğruyor.
YÖK'ÜN RAPORU: EĞİTİM YETERSİZ DOKTOR HATALARI OLABİLİR
YÖK'ün 'Tıp Dallarında Asistan Eğitimi Çalıştayı Raporu' kurumların da sorunun farkında olduğunu gösteriyor:
-Asistan/araştırma görevlisi sayıları yetersizdir. Kadrolar yeterli düzeyde açılmamaktadır.
-Mevcut asistan sayılarıyla kaliteli eğitim verilmesi konusunda güçlükler yaşanmaktadır. İptal olan TUS'lar (Tıpta Uzmanlık Sınavı) nedeniyle asistan/araştırma görevlisi kadrolarında dengesizlikler var.
-Çalışma saatleri standart değildir. Çoğu zaman mesai dışı saatlerde çalışmak zorunda kalınmaktadır ancak bu durum ücret olarak yansımamaktadır.
-Devlet ve üniversite kadrolarında olanlar için kadrolar arasındaki ücret özlük hakları ve mevzuat farkları özlük hakları farkları mevzuat farkları mevcuttur.
-130 saatin üzerinde tutulan nöbet ücretleri ödenmemektedir. Tutulan nöbet saati kadar ücretin nöbet süresinin 130 saati geçmesi nedeniyle ödenmemesi asistan/araştırma görevlisi maaşlarının standardizasyonunun olmaması da maddi açıdan asistan/araştırma görevlilerinin hayatını etkilemektedir.
-Asistan/araştırma görevlisi sayısının yetersizliğine bağlı yasal zemine aykırı 10'dan fazla nöbet tutturulması bazı hastanelerde 30 gün icap tutturulması gibi uygulamalar mevcuttur.
-Acil servislerde farklı branşlara nöbet tutturulmaktadır. Bu durum malpraktis (doktor hatası) açısından ciddi problemlere yol açabilmektedir.
-Servis işleyişinde hemşire ve yardımcı sağlık personelinin görev tanımlarının net olarak belirtilmemesi asistanın iş yükünde artışa neden oluyor.
23000
TÜRKİYE'de yaklaşık 145 bin hekim var. Bunların 78 bin 600'ü uzman 43 bini pratisyen 23 bin 100'ü asistan. Asistanlar altı yıllık tıp eğitiminden sonra 3 bin 348 eğitim biriminde 3 - 5 yıl süren uzmanlık eğitimi almaya devam ediyor.
a45UyF587661-180422141208 Canfistir Davis oraj.poyraz@openmail.cc
2018/04/23 12:48 2 65 AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com
Aci hissetmemek duygularin kesintisi demektir; her cosku seytanla pazarliktir.
Charles Bukowski Sozleri / Heinrich Karl Bukowski / Bilge Sozleri
Resulullah sav buyurdular ki:
Su resimleri yapanlar var ya,
-bir rivayette:
Su resimlerin sahipleri var ya!
Kiyamet gunu azab olunacaklar.
Onlara: Su yaptiklarmizi diriltin denir.
Kutubu Sitte 2165
BIR DUSUN ICINDE BIR DUS Siir, EDGAR ALLAN POE Siirleri
BIR DUSUN ICINDE BIR DUS
. . . . . .
Alnina konsun bu opus!
Ve, simdi senden ayrilirken,
Itiraf edeyim ki-
Gunlerimi bir dus
Sayarken yanilmiyorsun;
Ama, umut gitmisse uzaklara
Bir gece ya da bir gun
Bir goruntude ya da bir seyde olmaksizin
Fark eder mi bu yuzden?
Butun gordugumuz ve gorundugumuz
Yalnizca bir dus icinde bir dus.
Kirilan dalgalarin dovdugu bir kiyinin
Haykirislari icinde duruyorum:
Ve altin kum taneleri
Tutuyorum avucumda-
Ne kadar az! Ama nasil da
Suzuluyorlar parmaklarimin arasindan derinlerine
Ben aglarken - ben aglarken!
Ah Tanrim! Daha $iki
Tutamaz miyim onlari?
Ah Tanrim! Tekini bile kurtaramaz miyim acimasiz
dalgadan?
Bir dusun icinde bir dus mu
butun gordugumuz ve gorundugumuz?
Edgar Allan Poe
Bir kopek dalasinda, onemli olan kopegin boyunun buyuklugu degil, icindeki mucadele azminin buyuklugudur.
KOC BEAR BRAYNT
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder