PROF. DR. RIDVAN KARLUK : RAHİBE TERESA TÜRK MÜDÜR ?
Önceki hafta bir toplantı için Üsküp'te iken Rahibe Teresa'nın evini ziyaret ettim. Makedonlar (Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evdeki eşyaların modern müzecilik bahanesiyle boşaltılmasının aksine) Rahibe Teresa'nın evini modern bir müze yapmışlar ve eşyalarını da müzeye koymuşlar.
Üsküp'e gitmeden önce Rahibe Teresa'nın orijinal adının Gonca Boyacıoğlu olduğunu bilmiyordum. Rehberimizin açıklamalarından ve de yaptığım araştırmalardan sonra kendisinin Türk kökenli olduğuna ve doğduktan sonra Hıristiyanlaştırıldığına kanaat getirdim. 26 Ağustos 1910 da Üsküp'te doğmuş 5 Eylül 1997 tarihinde Kalküta'da ölmüştür.
1979 Nobel Barış Ödülü sahibi Rahibe Teresa kendini "Kanım Arnavut Tabiiyetim Hint Dinim Katolik" diye tanıtmasına rağmen müze evin girişinde gerçek adı Agnese Gonxhe Bojaxhiu olarak yazılmıştır.
Arnavutçada "xh" "c" okunur. "iu" ise oğlu. Yani Gonca Boyacıoğlu. 18 yaşına kadar kullandığı gerçek adı. 18 yaşında rahibe olmaya karar verip ve Hindistan'daki misyonerlik çalışmalarıyla bilinen Loretto Hemşirelerine katılmış Teresa adını almış Kalkütada'da St. Mary's Lisesi'nde coğrafya ve temel katolik dersleri vermiştir.
1950 yılında Vatikan'ın izniyle Hayırsever Misyonerler Cemaati'ni 12 kişiyle kurmuştur. Rahibe Teresa'nın kurduğu bu Cemaat günümüzde dünyanın 450 kentinde 4.000 rahibenin görev aldığı bir topluluk haline gelmiştir.
Orijinal ismine gelince. Müslüman Arnavutlar arasında Gonca ismi yoktur. Boyacıoğlu soyadı da yoktur. Üstelik müze girişinde Katolik olduğu iddia edilen babasının fesli fotoğrafı vardır. Katolikler Osmanlı döneminde asla fes giymemişlerdir.
Rehberimiz Zekeriya Beyin iddiasına göre Rahibe Teresa Müslüman ve Türk bir aileden doğmuş anne ve babası ölünce bir Katolik aileye evlatlık olarak verilmiş onlar da ölünce bir Katolik yetiştirme yurdunda Hıristiyanlığı benimsemiştir.
Yine rehberimizin iddiasına göre hakkındaki gerçek bilgiler İngiliz Kraliçesi izin vermediği için Prens Charles tarafından açıklanamıyormuş. Kraliçenin ölümünden sonra belki açıklanırmış.
Ben Balkanlardan ilk defa 1975 yılında Yugoslavya bölünmeden önce İngiltere'ye giderken geçtim. Belgrad'a kadar yol boyunca Osmanlı eserlerini görünce gurur duymuştum. Belgrat'tan yukarısında ise durum farklı idi. Avrupa'nın etkisini hemen hissediyordunuz.
Üsküp özellikle Vardar nehrinin karşı yakası eski şehir tam bir Osmanlı ve Türk şehri. Yeni şehir ile eski şehir arasını 1451 yılında İkinci Murat'ın (Fatih Sultan Mehmet in babası) yaptırdığı Taş Köprü bağlıyor. Köprü hala sapasağlam ve kullanımda. Yeni yapılan köprü ise sanki süs köprüsü.
Osmanlının bıraktığı tüm eserler; hamamlar türbeler tekkeler camiler çeşmeler eski şehirde. Bu eserlerden çoğu TİKA tarafından restore edilmiş ama bazı restorasyonlar çok kötü ve aslını yok etmiş.
Çifte Hamam National Art Gallery of Macedonia olarak eski şehir de yaya bölgesi olarak düzenlenmiş. Eski Çarşı Ankara'daki eski Hamamönü bölgesinin neredeyse aynısı. Dükkanların çoğunda Türk isimleri var ve Türkçeyi bu tarafta herkes konuşuyor burası aslında bir Türk bölgesi.
Türkler bu topraklara Sultan Orhan'ın büyük oğlu Süleyman Paşa'nın 1352′de Tsympe (Cinbi) Kalesi'ni ele geçirmesiyle yerleşmeye başlamışlar iki yıl sonra stratejik önemdeki Gelibolu'yu almışlar beş yıl içinde Trakya'nın güney bölgesini fethederek Anadolu'dan asker ve halk getirip yerleştirmişler. Böylece kısa zamanda Avrupa yakasında güçlü bir alan hakimiyeti sağlamışlar.
1975 yılında buralardan geçtiğimde burası tek bir devlet idi: Yugoslavya. Yugo Sırpçada güney anlamındadır. Yani Güney Slavların ülkesi. O zaman yaklaşık 20 milyon nüfusu olan bu devlet şimdi yediye bölünmüş durumda: Slovenya Hırvatistan Makedonya Bosna-Hersek Karadağ Sırbistan ve Kosova. Hepsi Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti'nin (YSFC) dağılmasından sonra YFSC'nin küllerinden doğmuştur.
Batı Balkanlar coğrafi bakımdan YSFC'den ayrılarak bağımsızlığını kazanan Slovenya dışındaki ülkeleri ve Arnavutluk'ukapsamaktadır. Her biri 1-6 milyonluk nüfusları kendi koydukları ve başka yerde geçmeyen para birimleri küçücük toprakları ile bağımsız ama minik devletler haline gelmişler.
Eski Yugoslavya'dan ayrılan Slovenya ve Hırvatistan Avrupa Birliği üyesi olmuştur. Makedonya Bosna-Hersek Karadağ Sırbistan ve Kosova ise bu yolda hızla ilerlemektedir. Büyük bir olasılıkla da Türkiye'den önce AB üyesi olacaklardır. Zaten Arnavutlar dahil hepsi AB'de serbest dolaşım hakkına sahipler.
Avrupa Komisyonu'nun Dış İlişkilerden Sorumlu Üyesi Chris Patten Selanik Zirvesi'nden önce 18 Haziran 2003 tarihinde şu açıklamayı yapmıştır: "AB üyeliği perspektifi gerçektir ve biz Birliğin haritasını siz aramıza katılıncaya kadar tamamlanmış saymayacağız-The prospect of membership of the EU is real and we will not regard the map of the Union as complete until you have joined us. "
Bu konuyu haftaya ayrıca yazacağım.
Üsküp'te her yerde Türkçe konuşanlarla Türk malını kullananlarla Türk dizilerini izleyenlerle karşılaşınca çok mutlu oldum. Türklük ve Müslümanlık bu bölgede hakim ama Müslümanlığa tepki olarak hemen her yerde şehirlerin yakınlarındaki tepelere kocaman haçlar dikmişler. Müslümanlar da her yere cami ve tekke kuruyorlar.
Bu gelişme dinsel bir ayırımcılığın giderek ön plana çıktığının göstergesi ve de hiç hoş değil. İleride Balkanlar etnik bölünmenin ardından dinsel bir bölünme de yaşarsa hiç şaşırmayalım.
Üsküp'te her yer kocaman estetikten yoksun heykellerle donatılmış. Hepsi fiberglastan değil tunçtan yapılmış. Yerdeki heykeller sanki az gelmiş yapıların üstlerini de heykellerle donatmışlar. Bu sanırım bir kompleksin eseri ve bir milliyetçilik göstergesi. Özellikle çok büyük İskender heykeli.
Açıkçası heykel yaparak bir ulus yaratmaya çalışıyorlar gibime geldi bana.
https://www.turkishnews.com/tr/content/2014/09/05/prof-dr-ridvan-karluk-rahibe-teresa-turk-mudur/
a45UyF587661-180423011509 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2018/04/24 08:48 2 65 AtaturkMilliyetcileri@googlegroups.com
Turk milleti , bir kelimesinin manasini bilmedigi halde Kurani ezberlemekten beyni sulanmis hafizlara donduler .
Medeni Bilgiler ve Ataturkun el yazilari Prof Dr Afet Inan –Turk Tarih kurumu basimevi –Ankara 1969 sayfa 364-365
Iste, Fatih in Avni adiyla kaleme aldigi, Bir gunes yuzlu Melek misraiyla baslayip Galata daki genc bir papazdan soz eden ve bes bucuk asir sonra sansure ugrayan gazeli.
Yorum, yine sizlere ait.
Bu 14 yasindaki papaz yamagi, Nasturas in ogludur.
Fatih in sarayina gitmedigi icin, Fatih tarafindan boynu vurdurulmustur.
Cani pahasina namusunu kurtarmis oldugunu babasi yazmaktadir.
Fatih sultan Mehmet in divanindaki 72 siirin 27 si oglanlara aittir.
Bu Divan;
1959 yilinda Sayin Ahmed Aymutlu tarafindan aciklamali olarak yayimlanmistir.
Bu siir aruz vezni ile yazilmistir.
AVNÎ GAZEL INCELEME
Failatun, failatun, failatun, failun
Bir melek yuzlu gunes gordum ki alem mahidur
Ol kara sunbulleri a$iklarinun ahidir
Bir gunes yuzlu melek gordum ki cihan onun aynidir.
O kara sumbulleri a$iklarinin ahidir
Sair gordugu ve siirine konu edindigi sahsi, yuzunun nur gibi parlakligini ifade icin gunes yuzlu bir melege benzetiyor ( istiare). Bu yuz oyle bir gunestir ki (tesbih) butun alem onun ayi gibidir. Ay nasil isigini gunesten aliyorsa; cihan da isigini onun gunes gibi parlak yuzunden almaktadir. Kara sumbullerle kastedilen yarin saclaridir (istiare). Bu benzetme, hem sumbulun koyu renkli bir cicek olmasindan kaynaklanmaktadir hem de o devirde insanlarin saclarina guzel kokular surduklerine isaret etmektedir. Koku surulen kivrimli saclar sekil itibariyle kivircik bir saci andiran sumbullere benzetilmislerdir (istiare). Sair, sumbul kelimesiyle ifade ettigi saclari, soz konusu guzelin a$iklarinin ahina benzetmektedir.
Kareler giymis meh-i zaban gibi ol serv-i naz
Mulk-i Efrengun meyerkim husn icinde sahidur
O nazli servi parlayan bir ay gibi karalar giyinmis, sanki guzellikte Frenk ulkesinin padisahidir.
Sevgilinin nazli bir serviye benzetilmesi (istiare) daha cok endamin mutenasip olusu ve naz ile salinarak yuruyusu, aya benzetilmesi karalar giymesi sebebiyledir. Soz konusu guzel, Galata da yasayan bir gayrimuslim olup, onun siyahlar giymesi buyuk bir ihtimale kiliseye mensup biri olabilecegini gostermektedir. Galata da azinliklar yasarmis ve buraya Frengistan denirmis. Bu guzel anlasildigi uzere mukemmel bir gorunuse sahipmis ki Avni ye siir yazdirmis.
Ukde-i zunnarina her kimse kim dil baglamaz
Ehl-i iman olmaz ol a$iklarun gum rahidur
Zunnarin dugumune gonul baglamayan kimse iman ehli olamaz; o, a$iklarin yoldan cikmisidir.
Ukde-i zunnar , papazlarin ve belki de o devirde yasayan dindar Hiristiyanlarin bellerine bagladiklari kil veya ibrisimden mamul parmak kalinliginda bir ipin dugumudur. Bu, ayni zamanda bir kimsenin Hiristiyan dinine mensup oldugunun gostergesiymis. Sair eger bir a$ik onun zunnarinin dugumune gonlunu baglamazsa asilarin yoldan cikmisi olur demektedir. Sair onun zunnarina gonul baglamayan kimse iman ehli olamaz demekle aslinda ask yolunun iman ehlinden olamaz demek istemistir.
Zunnar kelimesi guzelligi ovulen sahsin sacini kastetmek icin kullanilmistir (istiare). Yani sair kim onun ukde-i zunnarina gonul vermezse a$iklarin yolundan cikmistir demektedir.
Gamzesi oldurdugine lebleri canlar virur
Var ise ol ruh-bahsun din-i Isa rahidur
Gamzesinin oldurdugune dudaklari canlar verir. Galiba o can bahsedicinin yolu Isa nin dinidir
Bu beyitte sevgilinin celali (ofke, kahir) ile cemali (lutuf) bir arada kullanilmaktadir. Sevgilinin aldiris etmez bakisi, asiginin olum nedenine, dudagi ise cana can katan hayat suyunun kaynagina veya Hz. Isa nin nefesine benzetilmistir. Soz konusu guzel, dudagi ile can bagislamasi bakimindan Hz. Isa nin mucize meslegini surduren ve boylece onun dinin yolunda giden bir kimse olarak gosterilmektedir.
Avniya kilma guman kim sana ram ola nigar
Sen Sitanbul sahisin ol Kalatanun sahidur
Ey Avni! Sevgilinin sana ram olacagini sanma; sen Istanbul sahisin, o Galatanin sahidir.
Soz konusu sevgili bir gayrimuslimdir. Yani toplumda Musluman bir insanin sahip oldugu hakka sahip degildir. Ona a$ik olan da bir buyuk hukumdardir. Fatih e gore ask o kadar yucedir ki sinif ve din farki yapmaz. A$ik, dunyanin en kuvvetli kisisi olsa ve sevgilisi kulu kolesi olsa da aski ugruna aglayip sizlamak zorundadir.
Bir hata islediginiz vakit, onu itiraftan cekinmeyin.
Hz.Ali
Yeterli nedenlerin varsa her seyi basarabilirsin.
JIM ROHN
Grup eposta komutlari ve adresleri | : | |
Gruba mesaj gondermek icin | : | ozgur_gundem@yahoogroups.com |
Gruba uye olmak icin | : | ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com |
Gruptan ayrilmak icin | : | ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com |
Grup kurucusuna yazmak icin | : | ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com |
Grup Sayfamiz | : | http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/ |
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz | : | http://orajpoyraz.blogspot.com/ |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder