7 Mart 2011 Pazartesi

1970 lere kadar bankalar ikramiye çekilişleri yaparlardı


 1930'dan 70'lere ikramiye çekilişleri

'Daireniz bizden' 

30'lu yıllarda bankalar tasarrufu teşvik etmek, 'yastık altı'na son vermek için, ikramiye çekilişleri düzenlemeye başladılar. Bu uygulama 40 yıl boyunca, gündelik hayatın da renkli bir parçası haline geldi.

Murat Koraltürk / Popüler TARİH / Ocak 2002 

………..

31 Ekim Tasarruf Günü

Türkiye'de tasarruf alışkanlı­ğını geliştirmeye yönelik önemli bir girişim olarak 29 Aralık 1929'da Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu. Başta bu ce­miyet olmak üzere, çeşitli ku­rumlar tarafından bastırılan ilan, afiş ve diğer araçlarla, ka­muoyunda tasarruf alışkanlığı ve terbiyesinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına çalışıldı.

…………

1924 yılında, Birinci Uluslarara­sı Tasarruf Kongresi'nde kabul edilen 31 Ekim günü, 1935'ten itibaren Türk bankaları tarafın­dan da 'Tasarruf Günü' olarak kutlanmaya başlandı.

 

Çekilişler başlıyor

1930'ların ortasına gelindi­ğinde, bankalar yaygın tasarruf alışkanlıklarını değiştirmek yani menkul değerlerin banka dışı kurum ve araçlarla, başta 'yastık altı' olmak üzere değerlendiril­mesi ve gayrimenkul değerlere dönüşmesi yerine, 'mevduat' olarak bankalara yatırılması için girişimlere yöneldiler.

Kumbara ile başlayan yeni tasarruf alışkanlığı, 1930'da ön­ce İş Bankası, ardından aynı yıl içinde, birkaç ay sonra, Ziraat Bankası'nın da uygulamaya baş­ladığı 'Tasarruf Teşvik İkrami­yesi' ile yeni bir boyut kazandı. 1930'ların ortasına gelindi­ğinde, ikramiye uygulamasının tasarrufların artışına olumlu etki yaptığı görüldü. 'Mudi' sayısı ve 'mevduat' miktarında, öncesiyle karşılaştırıldığında, büyük artış­lar kaydedildi. 

'İkramiyeli Aile Cüzdanı' 60'lı yılların gündelik yaşamında sık kullanılan sözcüklerdir: "1961'in Güzel Çocukları" yarışmasında 5. gelen Demet İykar, Yapı Kredi Bankası Denizli Şubesi'nden 'İkramiyeli Aile Cüzdanı'nı alıyor.

HER 100 LİRAYA BİR KURA – İkramiyeli Aile Cüzdanı

1944'te kurulan Yapı ve Kredi Bankası'nın ilk kez 1945'te uygulamaya başladığı gayrimenkul ikramiyelerine ka­dar ikramiye çekilişleri, kumba­ra sahipleri arasında ve ikramiye olarak para dağıtılmasından iba­retti.

Türk özel sektör bankacılı­ğında getirdikleri ve uyguladık­ları ile önemli bir yere sahip olan Yapı ve Kredi Bankası ise yeni girdiği bankacılık sektöründe, İş Bankası ve Ziraat Bankası ile re­kabet edebilmek için, çekilişler­de ikramiye olarak gayrimenkul, daha doğrusu 'konut' vermeye başladı.

Uygulama şöyleydi:

Mevdu­at hesabına yatırılacak her 100 liraya bir kura numarası verildi, ki bu hesaplar daha sonra, 'İkra­miyeli Aile Cüzdanı' adını aldı­lar. Eylül ayında yapılacak çeki­lişle, 'mevduat sahipleri arasın­dan bir kişiye ev verileceği' du­yuruldu.

 

Kentleşmeye katkı

Yapı ve Kredi Bankası'nın başlattığı bu uygulamaya kısa sürede hemen bütün bankalar katıldı. İkinci Dünya Savaşı erte­si ve 1950'ler boyunca, mudi ve banka mevduatlarında ki artışta, ikramiye çekilişlerinin önemli bir payı vardı.

İkramiye uygulamasının ban­kacılık sektörüne olduğu gibi, kentleşme sürecine de olumlu yansımaları oldu.

O günün koşullarında mo­dern konutlarda ikamet etme is­teği bu uygulamayla teşvik gör­dü. Dolayısıyla bir yandan tasar­ruflar teşvik edilirken, diğer yandan yeni,  şe­hirli bir sınıfın hiç değilse küçük bir parçasının oluşumuna bu uygulamalar dolaylı da olsa katkıda bulundu. 

Bol bol ilan, kıyasıya rekabet

Piyasanın sığlığı, yeni tasarrufları ve mudile­ri bankalara çekme­nin başlıca engelini oluşturuyordu. Bu da 1950'lerde irili ufaklı hemen bütün bankaların aralarında birbirinin mu­disini ve mev­duatını kendi­sine çekebilmek için ikramiye da­ğıtımında kıyasıya rekabetin ve yarışın yaşanmasına neden oldu. Bu rekabet, basına çeşitli ilanlar biçiminde yansıdı.

 

İkramiyelerde verilen hediye çeşitleri çoğaldı

Bu arada ikramiye çeşitleri de arttı. Bankalar ikramiye ola­rak konut, arsa, yazlık ev, tekne, ziynet ve süs eşyaları, giyecek, hayat sigortası poliçesi ve eğitim bursu vermeye başladılar.

Kimi bankalar altın dağıtma­yı vaat ettiler, hatta bunu uygu­layanlar da oldu. Ancak banka­lar arası rekabetin kırıcı hale geldiği, rasyonel olmayan karar ve uygulamalar, kimi bankaların vaatlerini yerine getirememelerine ve dolayısıyla ikramiye uygulamasına karşı toplumda güvensizliğe neden oldu.

 

İkramiye avcıları ve yeni düzenleme

Bu arada ikramiye avcıları türedi. Çekiliş öncesinde hesap açıp numara alıp çekilişten ya­rarlanan ve ardından mevduatı­nı ilgili bankadan çeken ve bir başka bankaya yatıran böylece ikramiye avcılığı yapan kişiler ortaya çıktı.

Gerek kırıcı rekabetin ban­kacılık sektörünün itibarını ze­delemeye başlaması, gerek ikra­miye tutkusunun toplumda bazı ahlaki zafiyetlere neden olması, hem sektörü hem de hükümeti bazı önlemler almaya sevk etti.

Bankalar 1955 yılında bir araya gelerek imzaladıkları bir protokolle, altının ikramiyeler arasından çıkarılmasına karar verdiler. 1954 yılında kurulan Banka Kredilerini Tan­zim Komitesi, 1 Ocak 1955'te bankaların düzenleyecekleri ikramiye çeki­lişlerinde, her bankanın ancak 250 bin lira tutarında ikramiye verebileceğini ve ancak yılda 6 çekiliş gerçekleştirebileceğini be­lirledi. 

1952 tarihli bir ilandan detay: Ankara kökenli Muha Bank (Türkiye Eski Muharipler Bankası), her 150 liraya her ay için bir çekiliş numarası daha verdiğini bildiriyor.

60'lardaki Yükseliş

1958 yılında yürürlüğe giren Bankacılık Kanunu, bankaların yalnızca tasarruf sahiplerine ku­ra ile ikramiye dağıtabileceğini hükme bağladı. Bu kurallara uymayan bankalara, para cezası uygulaması getirildi.

1950'lerin sonun­da sektörün yaşadığı sorunların ardından, 1960'larda tasarruf teşvik ikramiyeleri uygulaması, yeniden önem kazandı. 1964'e kadar bankalar ge­nel ikramiye toplamı­nın yarısını gayrimen­kul olarak dağıtabili­yorlardı. 1964-1971 arasında bu oran yüz­de 45'e geriledi. 1971de 25 olan bu ' oran, 1972'de yüzde 20 oldu. 1973'te ise gayrimenkul ikrami­yeleri kaldırıldı.

 

İkramiye çekilişlerine sınırlandırmalar geliyor

1958'den 1971'e kadar, ik­ramiye çekilişlerinin sınırlarını Banka Kredilerini Tanzim Ko­mitesi belirledi. 1971'de 1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu ile bu görev Merkez Bankası'na verildi. 1972 yılında bankaların dağıtacakları ikramiyelerin en az yüzde 10'unun, devlet tahvili ve­ya borsada kote edilmiş tahvil ve hisse senedi olması şartı getirildi. 1974'te ikramiyenin en az yüzde 10'unun devlet tahvili olması şarta bağlandı. 1975 yılında yıl­başı ikramiyeleri 5 çeşitle sınır­landırıldı. 1976 yılında ise tüm ikramiye ve yılbaşı çekilişlerinin kaldırıldığı duyuruldu.

 

Çekilişler sosyal hayatın renkli bir parçası olmuştu

Böylece bir dönem ülkede ta­sarruf alışkanlık ve terbiyesini geliştirmek için kullanılan bu uygulama, bankacılık sektörüne getirdiği maliyetlerden ve ortaya çıkardığı diğer sorunlardan do­layı terk edildi.

Bankaların ikramiye ve yıl­başı çekilişleri, zorunlu neden­lerden dolayı kaldırıldı; ama böylece, gündelik yaşamımızda­ki ilginç renklerden biri de eksil­miş oldu. Dönemin basınına yansıyan haber ve fotoğrafların­da, bu uygulamaların, o yıllar­daki oldukça 'soluk' sosyal ya­şantımızın nasıl da renkli bir parçası olduğunu görmek müm­kündür. Örneğin, Spor ve Sergi Sarayı'nda sunuculuğunu Orhan Boran'ın yaptığı, radyodan da canlı olarak yayımlanan çekiliş programları, 60'lı yılların belli başlı eğlencelerinden birisiydi!

 

 

Yıl 1960:

31 Ocak Pazar günü, Spor ve Sergi Sarayı'nda dört binden fazla 'müşterisi huzurunda' Yapı Kredi Bankası, 'apartman dairesi' çekilişlerini yaptırıyor: 20 kişi birer apartman dairesi, bir kişi 100 bin lira, 2 kişi 50'şer bin lira kazanacaklar.

 

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder