1930'dan 70'lere ikramiye çekilişleri 30'lu yıllarda bankalar tasarrufu teşvik etmek, 'yastık altı'na son vermek için, ikramiye çekilişleri düzenlemeye başladılar. Bu uygulama 40 yıl boyunca, gündelik hayatın da renkli bir parçası haline geldi.
Murat Koraltürk / Popüler TARİH / Ocak 2002
………..
31 Ekim Tasarruf Günü
Türkiye'de tasarruf alışkanlığını geliştirmeye yönelik önemli bir girişim olarak 29 Aralık 1929'da Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kuruldu. Başta bu cemiyet olmak üzere, çeşitli kurumlar tarafından bastırılan ilan, afiş ve diğer araçlarla, kamuoyunda tasarruf alışkanlığı ve terbiyesinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına çalışıldı.
…………
1924 yılında, Birinci Uluslararası Tasarruf Kongresi'nde kabul edilen 31 Ekim günü, 1935'ten itibaren Türk bankaları tarafından da 'Tasarruf Günü' olarak kutlanmaya başlandı.
Çekilişler başlıyor
1930'ların ortasına gelindiğinde, bankalar yaygın tasarruf alışkanlıklarını değiştirmek yani menkul değerlerin banka dışı kurum ve araçlarla, başta 'yastık altı' olmak üzere değerlendirilmesi ve gayrimenkul değerlere dönüşmesi yerine, 'mevduat' olarak bankalara yatırılması için girişimlere yöneldiler.
Kumbara ile başlayan yeni tasarruf alışkanlığı, 1930'da önce İş Bankası, ardından aynı yıl içinde, birkaç ay sonra, Ziraat Bankası'nın da uygulamaya başladığı 'Tasarruf Teşvik İkramiyesi' ile yeni bir boyut kazandı. 1930'ların ortasına gelindiğinde, ikramiye uygulamasının tasarrufların artışına olumlu etki yaptığı görüldü. 'Mudi' sayısı ve 'mevduat' miktarında, öncesiyle karşılaştırıldığında, büyük artışlar kaydedildi.
'İkramiyeli Aile Cüzdanı' 60'lı yılların gündelik yaşamında sık kullanılan sözcüklerdir: "1961'in Güzel Çocukları" yarışmasında 5. gelen Demet İykar, Yapı Kredi Bankası Denizli Şubesi'nden 'İkramiyeli Aile Cüzdanı'nı alıyor.
HER 100 LİRAYA BİR KURA – İkramiyeli Aile Cüzdanı
1944'te kurulan Yapı ve Kredi Bankası'nın ilk kez 1945'te uygulamaya başladığı gayrimenkul ikramiyelerine kadar ikramiye çekilişleri, kumbara sahipleri arasında ve ikramiye olarak para dağıtılmasından ibaretti.
Türk özel sektör bankacılığında getirdikleri ve uyguladıkları ile önemli bir yere sahip olan Yapı ve Kredi Bankası ise yeni girdiği bankacılık sektöründe, İş Bankası ve Ziraat Bankası ile rekabet edebilmek için, çekilişlerde ikramiye olarak gayrimenkul, daha doğrusu 'konut' vermeye başladı.
Uygulama şöyleydi:
Mevduat hesabına yatırılacak her 100 liraya bir kura numarası verildi, ki bu hesaplar daha sonra, 'İkramiyeli Aile Cüzdanı' adını aldılar. Eylül ayında yapılacak çekilişle, 'mevduat sahipleri arasından bir kişiye ev verileceği' duyuruldu.
Kentleşmeye katkı
Yapı ve Kredi Bankası'nın başlattığı bu uygulamaya kısa sürede hemen bütün bankalar katıldı. İkinci Dünya Savaşı ertesi ve 1950'ler boyunca, mudi ve banka mevduatlarında ki artışta, ikramiye çekilişlerinin önemli bir payı vardı.
İkramiye uygulamasının bankacılık sektörüne olduğu gibi, kentleşme sürecine de olumlu yansımaları oldu.
O günün koşullarında modern konutlarda ikamet etme isteği bu uygulamayla teşvik gördü. Dolayısıyla bir yandan tasarruflar teşvik edilirken, diğer yandan yeni, şehirli bir sınıfın hiç değilse küçük bir parçasının oluşumuna bu uygulamalar dolaylı da olsa katkıda bulundu.
Bol bol ilan, kıyasıya rekabet
Piyasanın sığlığı, yeni tasarrufları ve mudileri bankalara çekmenin başlıca engelini oluşturuyordu. Bu da 1950'lerde irili ufaklı hemen bütün bankaların aralarında birbirinin mudisini ve mevduatını kendisine çekebilmek için ikramiye dağıtımında kıyasıya rekabetin ve yarışın yaşanmasına neden oldu. Bu rekabet, basına çeşitli ilanlar biçiminde yansıdı.
İkramiyelerde verilen hediye çeşitleri çoğaldı
Bu arada ikramiye çeşitleri de arttı. Bankalar ikramiye olarak konut, arsa, yazlık ev, tekne, ziynet ve süs eşyaları, giyecek, hayat sigortası poliçesi ve eğitim bursu vermeye başladılar.
Kimi bankalar altın dağıtmayı vaat ettiler, hatta bunu uygulayanlar da oldu. Ancak bankalar arası rekabetin kırıcı hale geldiği, rasyonel olmayan karar ve uygulamalar, kimi bankaların vaatlerini yerine getirememelerine ve dolayısıyla ikramiye uygulamasına karşı toplumda güvensizliğe neden oldu.
İkramiye avcıları ve yeni düzenleme
Bu arada ikramiye avcıları türedi. Çekiliş öncesinde hesap açıp numara alıp çekilişten yararlanan ve ardından mevduatını ilgili bankadan çeken ve bir başka bankaya yatıran böylece ikramiye avcılığı yapan kişiler ortaya çıktı.
Gerek kırıcı rekabetin bankacılık sektörünün itibarını zedelemeye başlaması, gerek ikramiye tutkusunun toplumda bazı ahlaki zafiyetlere neden olması, hem sektörü hem de hükümeti bazı önlemler almaya sevk etti.
Bankalar 1955 yılında bir araya gelerek imzaladıkları bir protokolle, altının ikramiyeler arasından çıkarılmasına karar verdiler. 1954 yılında kurulan Banka Kredilerini Tanzim Komitesi, 1 Ocak 1955'te bankaların düzenleyecekleri ikramiye çekilişlerinde, her bankanın ancak 250 bin lira tutarında ikramiye verebileceğini ve ancak yılda 6 çekiliş gerçekleştirebileceğini belirledi.
1952 tarihli bir ilandan detay: Ankara kökenli Muha Bank (Türkiye Eski Muharipler Bankası), her 150 liraya her ay için bir çekiliş numarası daha verdiğini bildiriyor.
60'lardaki Yükseliş
1958 yılında yürürlüğe giren Bankacılık Kanunu, bankaların yalnızca tasarruf sahiplerine kura ile ikramiye dağıtabileceğini hükme bağladı. Bu kurallara uymayan bankalara, para cezası uygulaması getirildi.
1950'lerin sonunda sektörün yaşadığı sorunların ardından, 1960'larda tasarruf teşvik ikramiyeleri uygulaması, yeniden önem kazandı. 1964'e kadar bankalar genel ikramiye toplamının yarısını gayrimenkul olarak dağıtabiliyorlardı. 1964-1971 arasında bu oran yüzde 45'e geriledi. 1971de 25 olan bu ' oran, 1972'de yüzde 20 oldu. 1973'te ise gayrimenkul ikramiyeleri kaldırıldı.
İkramiye çekilişlerine sınırlandırmalar geliyor
1958'den 1971'e kadar, ikramiye çekilişlerinin sınırlarını Banka Kredilerini Tanzim Komitesi belirledi. 1971'de 1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu ile bu görev Merkez Bankası'na verildi. 1972 yılında bankaların dağıtacakları ikramiyelerin en az yüzde 10'unun, devlet tahvili veya borsada kote edilmiş tahvil ve hisse senedi olması şartı getirildi. 1974'te ikramiyenin en az yüzde 10'unun devlet tahvili olması şarta bağlandı. 1975 yılında yılbaşı ikramiyeleri 5 çeşitle sınırlandırıldı. 1976 yılında ise tüm ikramiye ve yılbaşı çekilişlerinin kaldırıldığı duyuruldu.
Çekilişler sosyal hayatın renkli bir parçası olmuştu
Böylece bir dönem ülkede tasarruf alışkanlık ve terbiyesini geliştirmek için kullanılan bu uygulama, bankacılık sektörüne getirdiği maliyetlerden ve ortaya çıkardığı diğer sorunlardan dolayı terk edildi.
Bankaların ikramiye ve yılbaşı çekilişleri, zorunlu nedenlerden dolayı kaldırıldı; ama böylece, gündelik yaşamımızdaki ilginç renklerden biri de eksilmiş oldu. Dönemin basınına yansıyan haber ve fotoğraflarında, bu uygulamaların, o yıllardaki oldukça 'soluk' sosyal yaşantımızın nasıl da renkli bir parçası olduğunu görmek mümkündür. Örneğin, Spor ve Sergi Sarayı'nda sunuculuğunu Orhan Boran'ın yaptığı, radyodan da canlı olarak yayımlanan çekiliş programları, 60'lı yılların belli başlı eğlencelerinden birisiydi!
Yıl 1960:
31 Ocak Pazar günü, Spor ve Sergi Sarayı'nda dört binden fazla 'müşterisi huzurunda' Yapı Kredi Bankası, 'apartman dairesi' çekilişlerini yaptırıyor: 20 kişi birer apartman dairesi, bir kişi 100 bin lira, 2 kişi 50'şer bin lira kazanacaklar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder