5 Mart 2011 Cumartesi

Kayıt dışı Cumhurbaşkanlığı

Kayıt dışı Cumhurbaşkanlığı
++++++++++++++++++++++
 
Ali Serdar Bolat   5 Mart 2011
 
Türkiye tarihinde bir ilk yaşanıyor.
Kimse hayret etmiyor.
Utku Çakırözen dışında haber yapan bile olmadı (Cumhuriyet, 25 Şubat 2011)
 
Cumhurbaşkanı Gül, ABD Elçisi Ricciardone ile 18 Şubat 2011 günü tek başına görüşüyor.
Dışişleri Bakanlığı görevlileri ve tutanak yazıcıları kapı dışarı.
 
Cumhurbaşkanının yabancı elçilerle baş başa gizli görüşmesi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yok...
Kayıt dışı diplomasi.
Kayıt dışı "Cumhurbaşkanlığı".
 
++++++++++
 
Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı iken, 2 Nisan 2003 günü, ABD Dışişleri Bakanı Powell ile "2 sayfa 9 maddelik" bir gizli anlaşma yapmıştı.
O zaman da baş başa gizli görüşme olmuştu.
 
Abdullah Gül'ün  "gizli" olduğunu itiraf ettiği bu anlaşmayı hukuken "Hizmet Sözleşmesi" kavramı ile açıklayabiliriz .
Çünkü yalnızca Gül'ü bağlayan bu sözleşmeden ne Meclis'in, ne de milletin haberi vardı.
İki ay sonra Sedat Sertoğlu ile görüşmesinde Gül bu gizli anlaşmayı yaptığını ağzından kaçırdı.
Bu itirafı Vatan gazetesi "Ortadoğu'da bütün rejimler değişecek" manşetiyle verdi (24 Mayıs 2003)
 
13 Temmuz 2003 günü, bu gizli anlaşmanın içeriğini açıklamıştık.
Geçen 8 yıl içinde uygulamaya konulan Kürt, Ermeni, Kıbrıs, Ege açılımları hep bu anlaşmada yazılı.
 
++++++++++
 
İtiraf dizisi devam etti.
3 yıl sonra Abdullah Gül Radikal gazetesinin manşetinden açıkladı:
"BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz" (14 Mart 2006)
 
+++++++++++
 
Erbakan'ın arkadaşları, şu saptamayı yapmışlrdı:
"ABD ile Abdullah Gül arasındaki ilişkiler iç içe, hatta Abdullah Gül Refah'ın ABD'deki temsilcisi mi, yoksa ABD'nin Refah Partisi içindeki temsilcisi mi, burası karışık"
(Cumhuriyet, 16 Şubat 1997)
 
Bu parlak sicili dolayısıyla, CIA'ya bağlı olarak çalışan Rand Corporation, 1997 yılı raporunda, Gül'ün Dışişleri Bakanı, Erdoğan'ın da Başbakan olacağını bildiriyordu.
Yani 5 yıl önce
 
++++++++++++
 
Erdoğan ve Gül, Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı ve Cumhurbaşkanı olduklarına kendileri de inanmıyorlar.
İkide bir "Ben Başbakan olarak", "Ben Cumhurbaşkanı olarak" demek ihtiyacını duyuyorlar.
 
Siz hiç Atatürk'ün, İnönü'nün, Cemal Gürsel'in ve diğer Cumhurbaşkanlarının "Ben Cumhurbaşkanı olarak" diye başlayan bir cümlesini okudunuz mu?
 
++++++++++++
 
Doğu Perinçek'in 3 Mart 2011 tarihli Aydınlık gazetesi köşe yazısından özetlenmiştir.
 
++++++++++++
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder