| Kiymet Nadir Bindebir tarafından yazıldı. |
| Pazartesi, 06 Haziran 2011 13:18 |
| Seçime hile karıştırmakta görevli vatandaşa hatırlatma
Kıymet Nadir BİNDEBİR Ajda Pekkan AKP'li bir Bakan'a "Ölümü gör başımızdan eksik olma" deyince, kadının sık sık narkoz almasına bağladımdı. Recep beyin konuşmalarını duydukça, gençliğinde futbolcuyken çektiği kafa şutlarından şüpheleniyorum. Organdır, sıvı içinde yüzer, darbe alır, hasar görür, insanız nihayetinde... Gerçi sultandır, hünkardır! (Sümbül Ağa'nın "Hünkarııııığm!!"ı buraya monte). Asar da, keser de, tehdit de eder, ayar da verir, van minüt, sırasında kodumu oturtur da yani!.. O 'baş'tır!.. Başvekildir!.. Adliye'de başsavcı, Emniyet'te başkomiser, Fenerbahçe maçında başhakem, hastanede başhekim, hapisanede başgardiyandır!.. Kuğu Gölü'nde başbalerin (ne diyorum ben yav!), cenazede başimam, seçim sandığında başmüşahittir!.. O 'baş' ki hikmetinden sual olunmaz, ihalede 'baş' fiyatı o verir!.. Her daim suyun başındadır!..
Ben bu 'baş' adamı destekleyen AK halkın, bebekken bıngıldağıyla oynanmadığına inanırım. AKP'lilerin aklı baliğ, muhakemesi sağlamdır. 27 sene tahsil görüp beyin denilen organı aşındırmadığından zihni açık, kavrayışı seridir. 'Lider' yaratılmışı şıp diye gözünden tanır. Lafım o seçmene değil, lafım seçime karıştırılacak hilede kendisini kullandırtacak olanadır. Şimdi Recep Efendi ve çevresinin sadece İstanbul Belediyesi geçmişinden birkaç enstantane sunayım. Bunu sadece ve sadece, seçimlerde birkaç yerde AKP için oy kullanacak polis, tipini beğenmediği seçmenin oy pusulasını geçersiz kılmak için arkasına çizik atıverecek sandık görevlisi (oy pusulanızı aldığınızda evirip çevirip temiz olduğuna emin olun lütfen), YSK'da seçim sonuçlarını parmaklamakla görevli bilgisayarcı, kıraathaneden alacağı tercih mühürü AKP'ye basılı korsan oy pusulasını sandığa atacak AKP beslemesi, ölünün, bebeğin, yurtdışındakinin, başkasının adına korsan oy kullanacak AKP destekçisinin vicdanlarında temiz-namuslu bir gıdım yerin kalmış olduğunu farzederek o bir gıdımlık yere hitap etmeye çalışayım. Sadece Recep'in İstanbul Belediye Başkanlığı döneminden bahsedeyim, Başbakanlığından değil. Mehmet Bölük'ün "El Tayyip Nasıl Umut Oldu" derlemesinden de faydalanayım... ---
Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde, tüm ihaleler önce belediye şirketlerine (BİT'lere) oradan da biti kanlandırılacak yandaş firmalara aktarıldı. 1-Billboard (ilan panosu) ihalesinde de panolar önce belediye şirketi KÜLTÜR AŞ'ye kiralandı, sonra Nakşibendi tarikatının firmasına komik fiyata devredildi. RTE, Ali Müfit Gürtuna ve 17 belediye yöneticisi (bir kısmı halen AKP milletvekili) Temmuz 2002'de İstanbul 4. Ağır Ceza'da yolsuzluk sanığı olarak yargılandı. Belediyenin zararı, yani halkın cebinden çıkıp birilerinin kasasına giren para 100 milyon dolardı. 2-'İki milyon ağaç' kampanyası Recep'in en iddialı projelerinden biriydi. Bunda da BİT'ler kullanılarak İstanbul halkı soyuldu. Türkiye'den ucuza temin edilebilecek ağaçlar İtalya'dan pahalıya ithal edildi. Trilyonlarca liralık döviz kaybına yol açıldı. İstanbul'un iklimine uygun olmayan ağaçlar kuruyunca da, RTE'nin emriyle gece yarıları söktürüldü. RTE bu yolsuzluğu "Diktik, kurudu, söktük" diye açıkladı. 'Yetkisini kötüye kullandığı' tesbit edildiyse de, beş yıllık zamanaşımından faydalanıp yargılanıp ceza almaktan kurtuldu. Oğlunun nikah şahitliğini yapan Berlusconi'yle dostluğunun, İtalya'dan ağaç alımında rolü olup olmadığı bilinmiyor. RTE'nin yakın dostu Albayraklar'a da ağaç işinden hatırı sayılır miktarda para pompalandı. 3-AKP iktidar oluşunun sadece ilk 13 gününde, 31 Aralık 2002 tarihine kadar, tam 219 adet yol ihalesi açtı. Toplam 52 trilyon lira olan ihale bedelleri, Sayıştay vizesinden kaçırılmak için 750 milyar lirayı aşmayacak şekilde ayarlandı. Böylece, yolsuzluk saptanamasın diye Sayıştay devre dışı bırakıldı 4-RTE'nin başkanlığı döneminde İstanbul Belediyesi ve bağlı şirketlerinin personelinin işe gidiş gelişlerini sağlamak için yapılan personel servisi ihalelerindeki yolsuzluk yapıldı. Personelin taşınma işleri RTE'nin yakın arkadaşı Albayraklar şirketine verildi. Danışıklı dövüş ihalelere birkaç akraba şirket, bazılarına da sadece Albayraklar davet edildi. Sahte araba ruhsatlarının düzenlendiği müfettiş raporları ve savcılık iddianamelerine yazıldı. Recep bey yolsuzlukların büyük bölümünden yakasını beş yıllık zamanaşımı nedeniyle kurtardıysa da, 1998'de yapılan iki ihale nedeniyle İstanbul 7. Asliye Ceza'da 'ihaleye fesat karıştırmak"tan yargılandı. -ALBAYRAKLAR'IN "TAYYİP'İ BAŞBAKAN YAPMA" ÇETESİ- 1994 yılına dek otobüsçülükle geçinen Albayraklar'ın işleri, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı Tayyip'in kazanmasıyla açıldı. Önce belediyenin personel taşıma ihalesini alan Albayraklar'a, daha sonra belediyenin çöp, inşaat ve metro ihaleleri de verildi. İhalelerdeki usulsüzlük iddiaları üzerine Mülkiye Başmüfettişleri görevlendirildi. Aylar süren incelemeler sonucu, ihalelerde usulsüzlük tespit eden müfettişlerin 600 sayfalık raporu üzerine İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı soruşturma başlattı. İstanbul DGM, 2001 yılında Organize ve Mali Şube Müdürlüklerine Albayraklar'a yönelik operasyon talimatı verdi. Albayrak şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Albayrak, Tayip Erdoğan'ın danışmanları ve şu anda AKP sıralarında Meclis'te olan bazı milletvekilinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 100 kişi gözaltına alındı. Bunlardan Mustafa Albayrak ve 2 kişi daha, 19 Eylül 2001 tarihinde "çete kurmak", "zimmet" ve "dolandırıcılık" suçlarından tutuklandı. Soruşturma devam ederken DGM Yasası'nda değişiklik yapıldı. Yasa değişikliği ile "çete" davaları DGM kapsamından alınarak ağır ceza mahkemelerine verildi. Albayraklar dosyası da İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Albayraklar soruşturmasını tamamlayan İstanbul Cumhuriyet Savcıları, dönemin İSKİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu ve Erdoğan'ın danışmanı Necmi Kadıoğlu'nun da aralarında bulunduğu 70 sanık hakkında "çete" "zimmet" ve "dolandırıcılık" suçlarından dava açtı. Sanıkların 3 ile 75 yıl arasında değişen ağır hapis cezalarına çarptırılmasının istendiği iddianamede, Erdoğan'ı "geleceğin başbakanı" yapmak amacıyla çete oluşturulduğu ifade edildi. Organize olarak ihalelere fesat karıştırıldığı ve şartnamelerin Albayraklar'ın menfaatleri doğrultusunda hazırlandığı belirtilen iddianamede, "Siyasal ve sosyal görüşten kaynaklanan bir amaçla, cürüm işlemek için devasa bir teşekkül oluşturuldu" denildi. 2001 tarihli Mülkiye Müfettişi raporunda, RTE'nin nakit 1 milyar doları olduğu yazılıydı. Yargıtay RTE ve Ali Müfit Gürtuna hakkındaki dosyayı yerel mahkemeye gönderince, belediyenin eski ve yeni başkanları hakkında da dava açıldı. Bu dava Albayraklar davası ile birleştirildi. Dosyanın İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesinin hemen ardından yapılan ilk duruşmada tutuklu sanıklar tahliye edildi. Gıyabi tutuklu sanıkların ifadeleri bile alınmadan tutuklulukları kaldırıldı. 2002'de RTE'nin partisi AKP'nin iktidara gelmesinin hemen ardından yapılan duruşmada, Mahkeme, Mustafa Albayrak, kardeşleri Kazım ve Muzaffer Albayrak ile şirketin ihale bölümünde çalışan dört kişiyi "ihaleye fesat karıştırmak" suçundan, Belediye'nin İhale Komisyonu'nda yer alan dört kişiyi de "görevi ihmal" suçundan hapis cezasına çarptırdı. Cezaları paraya çeviren mahkeme, sanıkların bir daha suç işlemeyeceklerine kanaat getirerek cezalarını erteledi. Mahkeme, Gürtuna'nın da aralarında bulunduğu 54 kişinin ise delil yetersizliğinden beraatına karar verdi. Erdoğan ve Gürtuna'nın yargılandığı bu yolsuzluk davası jet hızı ile sonuçlandı. Albayraklar davasında Erdoğan döneminde İstanbul Belediyesi'nde görev yapan ve daha sonra AKP sıralarında Meclis'e giren 6 milletvekilli de yargılanıyordu. Ancak TBMM'ye girerek dokunulmazlık kazanan Mustafa Açıkalın, Adem Baştürk, İdris Naim Şahin, Zülfü Demirbağ, Selami Uzun ve Mustafa Ilıcalı'nın dosyaları ayrıldı. --- Geçende bir AKP'li vekil dedi ki: "Dua ile iktidara geldik, şimdi beddua alıyoruz." AKP'nin seçime hile karıştırmakta kullanacağı değerli kardeşim! Bir düşün hele, bunu itiraf eden vekilin vicdanındaki rahatsızlık sende de yok mu? --- 5- AKP'nin iktidar olduğu 3 Kasım 2002'den sonra Albayraklar'ın yıldızı parladı. Sümer Holding'e ait Ereğli Tekstil, Balıkesir SEKA ve Trabzon limanı Albayraklar'a 3 kuruşa hediye edildi. Özelleştirme kapsamında, Balıkesir SEKA yalnızca bir daire fiyatına Albayraklar'a satıldı. Fabrika ile birlikte ambardaki 4 trilyonluk yedek parça, her biri için ortalama 20 milyar değer biçilen 185 lojman, 2.8 trilyonluk enerji tribünü ve 47 iş makinesi de Albayraklar'a geçti. Fabrikaya SEKA müfettişlerinin biçtikleri değer 51 milyon dolar, Albayraklar'ın alış fiyatı ise 1,1 milyon dolar. İhaleyi "peşkeş çekme" olarak nitelendiren ve fabrikanın 1800 dönümlük arazisi, 185 lojmanı, sosyal tesisleri ile değerinin altında elden çıkarıldığını öne süren Selüloz İş Sendikası, yürütmenin durdurulması istemiyle Bursa 2. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Fabrikayı devralan Albayraklar AŞ, 282 işçinin sözleşmesini feshetti. Mahkeme, piyasa değeri 51 milyon dolar olan Balıkesir SEKA İşletmesi'nin 1,1 milyon dolara satılmasında "kamu yararı ve özelleştirmenin amacına uygunluk bulunmadığı" gerekçesiyle yürütmeyi durdurma kararı aldı. Oy çokluğu ile alınan kararda, işlemin açıkça hukuka aykırı bulunduğu, uygulanması halinde giderilmesi güç zararlar doğacağı vurgulandı. Üst mahkeme olan Bursa Bölge İdare Mahkemesi'nde itiraz oybirliği ile reddedildi. Karar sonrası sendika, Albayraklar'ın fabrikayı SEKA'ya iade etmesini istediyse de, Albayraklar iade etmedi. SEKA Genel Müdürlüğü, yargı kararının uygulanması ve fabrikayı geri almak için bir komisyon oluşturdu. Bu komisyon AKP hükümetinden korkusundan bir türlü Balıkesir'e gelemedi. --- 6-Recep Tayyip Erdoğan'ın malvarlığı beyanındaki milyarlarca lira nedeniyle hakkında "haksız mal edinimi" gerekçesiyle Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Bu dava 'dokunulmazlık' nedeniyle görülemiyor. AKP'nin seçimlerde hile yapmasına yardımcı olacak vatandaşın vicdanına sesleniyorum! Haksız edinilen her kuruş aslında senin cebinden çıktı. Bu adamların iktidarda kalmasına yardımcı olacak hileyi yaparsan-yaptırırsan, bundan sonraki haksız kazançlar da çocuğunun, torununun cebinden çıkacak, geleceğinden çalınmış olacak. Buna razı mısın? --- 7- Albayraklar'ın özelleştirmeden aldığı üçüncü tesis Trabzon limanıydı. İşletme hakkının 30 yıllığına özel sektöre devri için ihale açıldı. 30 yıllık işletme hakkı Albayraklar'a verildi. Bu kararla 2002 yılında 2 trilyon 850 milyar kâr eden liman yıllık yaklaşık 1,1 trilyon liraya Albayraklar'ın oldu. 8- İstanbul'un çöplerinin aktarma merkezinden döküm alanlarına götürülmesi işi de yine BİT'ler kullanılarak yandaş firma Albayraklar'a verildi. İstanbul Belediyesi bu işi önce belediye şirketi İSTAÇ'a ihale etti, İSTAÇ da Albayraklar ortaklığı iki şirkete verdi: Sistem İnşaat ve Günaydın Kardeşler. AKP'nin Albayraklar'a çektiği kıyağı, AKP'li vekillerden biri 2009'da itiraf ediyor. Diyor ki; "Albayrak 'çarpılacağız' diyor". Bu seçimlere hile karıştırmakta kendisini kullandıracak olan kardeşim! Sence Recep beyin dünürü Albayraklar neden çarpılmaktan korkuyor? Sence nedir Albayraklar'ın vicdanını rahatsız eden? --- 9-İstanbul'da AKBİL bilet sisteminin kurulmasından, uygulamasına kadar her aşamasına yolsuzluk yapıldı. Bilgisayar sistemlerinde veriler değiştirilerek veya silinerek, İstanbullunun cebinden trilyonlarca lira hortumlandı. Bir numaralı sanık Recep Tayyip Erdoğan'ın "görevi başında zimmetine para geçirmek veya mal edinmek"le suçlandığı AKBİL davasından Erdoğan'ı Aralık 2003'te beraat ettiren hakim İsmail Rüştü Cirit, Temmuz 2004'te Yargıtay üyesi yapılarak ödüllendirildi. İhaleye fesat karıştırmaktan yargılanan, 15 milyar başbakan maaşıyla geçinememekten şikayet eden bir adamın bu ülkeyi yönetmesine, naylon fatura düzenlemekten yargılanan adamların (Bkz. Kemal Unakıtan) Maliye Bakanı olmasına gönlün elveriyorsa bu seçimde AKP'nin hile yapmasına destek ol. Ama şunu bil ki, yarın öbürgün çocuklarının, torunlarının yüzüne bakmaya yüzün olmayacak! --- 10-İstanbul'un doğalgaz şebekelerini ve dağıtımını yapan DOĞALGAZ TEKELİ belediye şirketi İGDAŞ Tayyip Erdoğan döneminde en büyük yolsuzlukların merkezi oldu. Şebeke inşaatları fahiş fiyatlarla yandaş şirketlere verildi. El kitabı basımından hikaye ve boyama kitabı basımına, sayaç okumadan kolonyalı mendil alımına kadar kadar açılan tüm ihalelerde yolsuzluk yapıldı. Tayyip'in düzenlediği propaganda toplantılarını İGDAŞ finanse etti. Tüm bu yolsuzlukların faturasını İstanbul halkı fahiş doğalgaz faturalarıyla ödedi. İGDAŞ sanıkları neyle suçlanıyordu DOĞALGAZ EL KİTABI BASIM-DAĞITIMI: İhaleyi kazanan şirketin adresi, 10 ayrı paravan şirketin adresi çıktı. İhaleyi alan Er ofset 273.470 adet kitap bastırmasına rağmen İGDAŞ'tan 715.000 adet üzerinden tahsilat yaptı; zarar 321.474.783.500 TL Kitapların dağıtımı için ihale açıldı. Dağıtım,iş için gelen vatandaşa ücretsiz dağıtıldığı ve herhangi bir masraf yapılmadığı halde, ihalenin haksız çıkar sağlamaya yönelik, göstermelik olduğu belirlendi. Zarar 155.853.750.000 TL. AVRASYA MARATONU AÇILIŞI: Dekart şirketine hakediş ödendi, iş yapılmadı. STİCKER YAPIŞTIRMA İHALESİ: Göstermelik bir ihaleydi, şirket paravandı. Zarar 23 milyar TL İGDAŞ TANITIM İHALESİ: Digimedya'ya göstermelik ihale verildi, iş yapılmadı zarar 8,4 milyar TL. İSTANBUL 1999 DERGİ BASIM VE DAĞITIMI: 8 günde 2 milyon dergi basıldı, zarar 1 trilyon TL. KOLONYALI MENDİL VE AÇILIŞLAR: Kağıt üzerinden, göstermelik ihalelerle Medyalog adlı şirkete 46 milyar lira haksız çıkar sağlandı. HİKAYE BOYAMA KİTABI: İhale verilen şirkette teklifi yetkisiz biri verdi, tahsilatlar yetkisiz kişilerce yapıldı, faturalar sahteydi, zarar 269 milyar lira. TAKVİM ARKALIĞI İHALESİ: İhaleyi alan şirketin ortakları birbirini tanımıyordu, adı geçen firmalar İGDAŞ'tan haksız çıkar sağlamak amacıyla kuruldu, zarar 8 küsür milyar lira. MOBİL TAHAKKUK SİSTEMİ VE SAYAÇ OKUMA: İhaleye giren Lonca ve Obje'nin bazı ortakları aynıydı, ikinci firmanın katılımı, ihalenin Lonca'da kalması ve fiyat yükseltmek içindi. İSTANBULLU DERGİSİ BASIMI: Marmara Basım'ın yetkilisi ihaleden haberi olmadığını söyledi. Bir başka firma yetkilisinin imzası taklit edilip teklif verildi. Zarar 199 milyar TL. Bakırköy 14'ncü Ağır Ceza Mahkemesi, bu yolsuzluklarla ilgili 'zamanaşımı' kararı verdi. Şimdi anlıyor musunuz paradan 6 sıfır neden atıldı! Hortumlanan trilyonlar milyona indi, milyarlar bin lira oldu... Şimdi anlıyor musunuz AKP Yargı'yı neden kendi ihtiyaçlarına göre şekillendirdi! Bu yolsuzluk, ahlaksızlıkların hepsi Recep Tayyip Erdoğan'ın belediye başkanlığı döneminde gerçekleşti. Sanıkların çoğu bugün TBMM çatısı altında AKP milletvekili. İyi oku bunları seçim günü AKP dalaverasına alet olacak vatandaş! Oku da, maaşına yapılacak 3 kuruş zamma, bi basamak terfiye, belki sadece bi koli gıda yardımına kimlere hizmet ettiğini iyi belle! Stadyumda ıslıklanmaya bile "organize işler" diyen AKP'lilerin organize iş listesi bitecek gibi değil. --- 11- İstanbul'un gecekondu sorununu çözmek üzere Mesken Gecekondu Müdürlüğü (MGM) fonunda biriken paralar ile tahsis edilen arsaların KİPTAŞ isimli belediye şirketine verildi. Burada keyfi ihale ve uygulamalarla çarçur edildi. MGM mülkiyetindeki arsalar ile fonlar KİPTAŞ'ın emrine tahsis edildi. Bu şirketin kasası, yandaş belediyelere borç para veren banka kasası gibi kullanıldı. İstanbul belediyesi şirketi KİPTAŞ Adapazarı'nda arsalar aldı, bu arsaların bir kısmını oradaki FP'li belediye başkanları ve politikacılara sattı. Sermayesi İstanbul halkına ait olan bu şirket çiftlik gibi yönetildi, gecekondu sorununun çözümü için ayrılan arsalar ve paralar çarçur edildi. 'Sosyal konut' adı altında, birinci sınıf tarım arazileri üzerine kalitesizlikten oturulamaz binalar inşa edildi. (2008'de, Ziraat Mühendisleri Odası'nın açtığı dava üzerine İstanbul 5. İdare Mahkemesi tarafından KİPTAŞ konut projeleri iptal edildi. Ancak, KİPTAŞ mahkeme kararına rağmen konut satışlarını sürdürüyor. KİPTAŞ'a, 'tarımsal alanda kaçak uygulama' nedeniyle 344 bin liralık para cezası kesildi.) 12- İSKİ altyapı inşaatları, araç kiralama, personel taşıma, personel kıyafet temini gibi ihalelerde de yolsuzluk yapıldı. RTE döneminde İSKİ de yandaş kişi ve kuruluşları zengin etmek amacıyla kullanıldı. 119 ihaleden sadece 5'i gazete ilanıyla duyuruldu. 114 ihaleye sadece yandaş şirketler davet edilerek gizli olarak yapıldı. İstanbul'daki inşaat şirketleri yetmiyormuş gibi Gaziantep ve Kayseri gibi illerden yandaş şirketler ihaleler aldılar. İSKİ, sırf adı nedeniyle Uğur Mumcu Mahallesi'ne su bağlamadı, otobüs seferi koymadı, yollarını yapmadı. Mahallenin adının değiştirilmesini şart koştu. Olay basına yansıyınca duruma Valilik el koydu. Bize gören 'yolsuzluk' olan AKP'ye göre 'yolunu bulmak'... Durmak yok dedikleri devam edecekleri yol budur! Seçime hile karıştırmakta kendini kullandıracak olan vatandaş! İşte sorgusuz sualsiz biat ettiğin, senin ve gelecek kuşakların havasını, suyunu, toprağını, ağacını, gıdasını, parasını çalan adamlar bu adamlar. AKP'nin seçim hilesi yapmasına alet olursan, sen açlık sınırında yaşarken işte bu adamlar kasasını doldurmaya devam edecek... 13- İstanbul Metrosu inşaatına Nurettin Sözen döneminde başlandı. Kazı sürerken RTE İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçildi. Sözen, metronun elektro-mekanik ihalesini de yapmış ancak zarfların açılma işini yeni başkana bırakmıştı. Tayyip zarfları açtı ve fiyatları pahalı buldu, tekrar ihale düzenlendi. İhaleyi Siemens- Simko- Garanti-Koza konsorsiyumu kazandı, ancak Tayyip 7 ay sonra sudan sebeplerle bu ihaleyi de iptal etti. Bu olaya tepki gösteren Almanlar Tayyip Erdoğan'ın bu ihaleyi yakınlarına vermek için iptal ettiğini açık açık söylediler. İhale üçüncü kez yapıldı ve ihale Tayyip'in dünürü Albayraklar'ın ortak olduğu konsorsiyuma kaldı. Tayyip Erdoğan dönemi İstanbul Belediyesi bürokratları Metro ihalesindeki yolsuzluklar nedeniyle İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandılar, Tayyip'in bu olayda da "görevde yetkisini kötüye kullandığı" tespit edildiyse de, suç tarihi 23 Nisan 1999'dan önce olduğu için "Rahşan affı"ndan faydalanarak yargıdan yakayı kurtardı. AKP'nin seçim hilesinde görev alacak vatandaş! Sana ahirette cennet vaad edenlerin bu dünyada 'dünyalığa', yeşil dolarlara nasıl doyamadıklarını bir gör! İçlerindeki, kafalarındaki boşluğu ancak toprak dolduracak bu soyguncuların seçim hilesine yardımcı olacaksan, kimlere hizmet ettiğini bilerek karar ver! 14- Tayyip Erdoğan, İBB'de binek araçlarını kiralama yöntemiyle temin ederek yeni bir uygulama başlattı. Kiralamalar yandaş şirketlerden yapıldı. Örneğin, İstanbul Belediyesi araba kiralama ilanını Milli Gazete'nin İzmir baskısına verdi, işi eski MSP'li Bakan Hasan Aksay'ın oğlu Mehmet Emin Aksay'ın Ankara firması aldı. Belediye İstanbul'da, ilan İzmir'de, işi alan firma Ankara'da... Kiralamalarda fahiş fiyatlar uygulandı. Örneğin; sıfır kilometre Renault Spring'in fiyatı 330 milyon TL iken, araba için bir yılık kiralama bedeli olarak peşin para 312 milyon TL kira bedeli ödendi!.. 18 milyon daha ödeseler araba belediyenin olacaktı!.. Tayyip Erdoğan bu davadan da yakasını "Rahşan Affı" sayesinde kurtardı." 15- İBB tarafından karasinek ve sivrisinek ile mücadele için gerekli ilaç alımında da yolsuzluk yapıldı. Recep Tayyip Erdoğan ve Ali Müfit Gürtuna haklarında İBB'nin kara sinek, açık alan karasinek, sivrisinek ve biyolojik lavrasit ilaçlarının alımında 'tek ürüne ve tek firmaya yönelik ihale şartnamesi' hazırlayarak ihaleye fesat karıştırdılar. İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandılar. 16- Haliç'ten çıkarılan çamurun baraj sahasına taşınması sırasında da yolsuzluk yapıldı. Haliç ıslah çalışmaları sırasında çamur nakil borularının döşenmesinde, Bayındırlık Bakanlığı fiyatlarının 50 misli fiyat ödendi. Bu ödemenin yanlışlıkla yapılamayacak kadar büyük olması nedeniyle İBB ile yüklenici firma arasında gizli pazarlıklar olduğu gerekçesiyle İstanbul Ağır Ceza'da dava açıldı. Recep Tayyip Erdoğan döneminde görev yapan, bugün çoğunluğu TBMM'de olan yolsuzluk sanığı eski İstanbul Belediyesi bürokratlarının listesi bu yazıya sığmaz. İçlerinde Bakan, Genel Başkan yardımcısı olanlar var. --- Boşa yazıyorum bunları biliyorum ama, Recep'in soygununa en büyük ortaklardan biri Albayraklar bile "çarpılacağız" diyorsa, seçime hile karıştırmakta kendisini kullandırtacak vatandaşımızın da vicdanında bir rahatsızlık vardır bugünlerde diye düşünüyorum. 6 Haziran 2011 |



Hiç yorum yok:
Yorum Gönder