25 Eylül 2012 Salı

NACİ BEŞTEPE - GERÇEK ASKER KIVIRTMAZ, ORG. ÖZKÖK ve YALMAN'DAN BEKLENTİMİZ


NACİ BEŞTEPE

                                        GERÇEK ASKER KIVIRTMAZ, ORG. ÖZKÖK ve YALMAN'DAN BEKLENTİMİZ
 
 
    "...Bildiğim kadarıyla yargıçlar ya müebbet ya da beraat verecekti.Müebbet vermek istemediler. Ee beraat veremeyeceklerine göre mecburen ortasını buldular".
     ... Yargılama adil olmadı diye bir şey diyemem. Çünkü hukukçu değilim. Ama bir vatandaş olarak gözlemlerime göre mahkeme heyeti bu davada titiz davrandı. Tanıkları dinledi. Bilirkişi gereğini yaptı".
 
    Yukarıdaki cümleleri, 23 Eylül tarihli Sabah Gazetesi'nden, Sevilay YÜKSELİR'in E.Org.Hilmi ÖZKÖK'le yaptığı röportajdan aldım.
    Yani Org.ÖZKÖK 'e ait.
    Yoruma gerek olduğunu sanmıyorum ama gene de kısaca anladığımı yazayım.
    Darbe suçu tespit edilirse cezası müebbettir. Yargıçlar müebbet vermedi ama suç olduğu için beraat da veremezdi.
    Karar adildir, mahkeme her şeyi çok iyi inceledi.
    Dinlenmesi gereken tanıklar dinlendi. Beni de dinlediler
    Bilirkişi de doğru kişiydi. Sanıkların talep ettiği bilirkişiyi dinlemeye gerek kalmadı.
 
    Güvenilir bir kaynaktan aldığım bilgilere göre; bu ifadeleri okuyan bir tutuklu yakını kendisini arayarak doğrulatmak istemiş ancak Org.Özkök bu şekilde konuşmadığını söylemiş.  Kendisinden gereğini yapmasını bekledikleri ifade edilmiş.
    Şu ana kadar düzeltici bir açıklama olmadı.(24 Eylül saat 13 30)
 
    Şimdi yukarıdakileri yok sayalım ve  23 Eylül tarihli Milliyet'in Fikret BİLA köşesinde yayımlanan ifadelere bakalım.
    "...Askerlik mesleği emre itaat etmeye dayanır. Şimdi bu olayda yüzbaşı, binbaşı, yarbay, albay var. Bunların sorumluluğu il emir verenlerinki aynı düşünülmemeli....Bu bakımdan ben rütbelere göre daha kademeli, daha yaygın bir dağılım olabilir diye düşünmüştüm."
    "...Hukukta öç alma yoktur.İntikam yoktur. Hukuk böyle çalışmaz. Ancak ortaya çıkan hukuki sonuçların caydırıcı özelliği olur."
 
    Bu sözlerden anladığımı da yazayım.
    Suç vardır. Ancak emir-komuta sistemi gereği ast rütbedekiler zorunlu olarak suça katılmıştır. Onun için o dönemde ast rütbede olup, emrin gereğini yapanların daha az ceza alacaklarını düşünmüştüm.
    Mahkeme intikam veya öç duygusuyla değil yasanın gereğini yapmıştır.
    Bu cezalardan ders alınmalıdır. Bundan sonra böyle darbeye teşebbüs edilmemelidir.
 
    Sayın ÖZKÖK, benim yazdıklarımın, kendi ifadelerindeki anlamlara ters düştüğünü söyleyebilir.
    Keşke söylese.
    Keşke çıkıp savcılara verdiği ifadeyi açıklayabilse.
    Hukukçu olmadığı halde mahkemenin intikam-öç peşinde olmadığını vurgulayabiliyorken tanık ve bilirkişi konusunda titiz davranıldığını nasıl anladığına kamuoyunu ikna edebilse.
    Mahkemenin adil veya titiz olduğunu vurgularken hukukçu olmaya gerek yok mudur?
    Anayasa Mahkemesi Başkanı da hukukçu değil ama mahkemenin yetki alanına giren konularda açıklamalar yapıyor, oy kullanıyor.
    Davadan beraat eden tek subay olan Albay Zafer ARISOY'un adil yargılama sonucu mu kişisel özelliği dolaysıyla mı bu ayrıcalığa kavuştuğunu değerlendirmek hukuk bilgisi mi gerektiriyor? Yoksa Sedat ERGİN'in yazı dizisini okumuş olmak yeterli midir?
    Bu kadar asker, silah arkadaşı, emrinde çalışmış ve " KOMUTANIM" diyerek sevgi-saygı göstermiş insanın, onların ailelerinin, yakınlarının,sevdiklerinin kaderiyle oynanırken çıkıp bildiklerini paylaşmak doğu olmaz mı?
    Özellikle küçük rütbelilerin haksız yere fazla ceza almamaları için (varsa) gerçek suçluların açıklanması doğru olmaz mı?
    Konuşmuyormuş gibi yaparak, ortaya soğan doğrayarak, her yöne çekilecek sözler ederek doğru davranış sergilenmiş mi oluyor?
    Askerlerden  de kıvırtan çıkabilir bazen.
    Ama gerçek asker kıvırtmaz.
    Hele, askeri makamların en üst, en onurlularını işgal etmiş askerlere hiç yakışmaz.
    Bütün tutuklular, eşleri, çocukları, ana-babaları, yakınları,  meslektaşları ve Ordusunu seven Türk insanı; herkesin çıkıp açık açık konuşmasını bekliyor.
    Şimdiye kadar öyle yapılsaydı sonuç bundan kötü mü olurdu?
    Şimdi üzülerek, veya üzüldüğünü söyleyerek sorumluluktan kurtulunmuş mu olunuyor?
    Asla.
    Herkes yetki ve sorumluluğunun gereğini yapmalıdır.
    Aksi takdirde bugün kaçanlar, kıvırtanlar yarın daha büyük vebal ve sorumluluk altına girecek, verilecek hesap daha ağırlaşacaktır.
 
    E.Org. Aytaç YALMAN'dan da beklentimiz aynıdır.
    Mahkemeye başvurduğu halde davet edilmediği için ifade veremediğini açıklıyor.
    HABERTÜRK TV'de kendini gizli tanık olmakla suçlayanlara nasıl anında tepki gösterme olanağı buluyorsa, bildiklerini mahkemeye olmasa da kamuoyuna açıklayarak şüphelerin-söylentilerin-dayanaksız suçlamaların-haksız cezaların önüne geçebilir. " Can borcum var" dediği silah arkadaşlarına borcunun bir kısmını ödeme fırsatı yaratabilir.
 
    İki askerden de gerçek asker gibi davranmasını beklemek hakkımız değil mi?
    Suç varsa da yoksa da çıkın söyleyin, bilelim...
 
    Naci BEŞTEPE
--
Kurmus oldugum gruba uye olun
Moderasyonsuz, sansursuz ve ozgur bir gruptur.

Ozgur_Gundem-subscribe@yahoogroups.com
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz.
http://orajpoyraz.blogspot.com/

CAN YOLDASI
. . . . . .
Can yoldasin olmazsa olmasin
Yalnizim diye hayiflanmayasin,
Egilmis ustune gokyuzu masmavi
Bir anne sefkatine musavi.
Uc adim otede deniz
Dosttur, ne ofkesi ne durgunlugu sebepsiz.
Bir derdin varsa acabilirsin agaclara
Agac yaprak verir, sir vermez ruzgara
Ve kis yaz,
Dalda kus eksik olmaz
Dag basinda duman
Yalnizlik nedir goreceksin
oldugun zaman.

Cahit Sitki TARANCI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder