6 Kasım 2012 Salı

RİFAT SERDAROĞLU - NERENİZ AYDIN SİZİN

NERENİZ AYDIN SİZİN

Kürtçü-Bölücü-Narko Terör örgütü PKK, ne zaman bir eylem yapsa, hem yapanları korumak hem de onların sesi olmak için sahneye hep aynı insanlar çıkar. İnsan hayatının kutsallığı, yaşam hakkı, insan hakları, özgürlükler, demokrasi gibi hepimizin "baş tacı" yaptığımız değerlerden bahsederek, toplantılar yaparlar bildiriler yayınlarlar.

Kendilerine "Türkiye'nin Aydınları" diyen bu kişilerin tekini bile, bir şehit cenazesinde göremezsiniz. Yolları Silivri'ye hiç düşmez. Düzmece dijital delillerle özgürlükleri ellerinden alınmış insanlar onların ilgi alanına girmez. Vatanımız için gözünü-kolunu-bacağını kaybetmiş ama yine de hayata tutunmaya, kimseye yük olmadan yaşayan çalışan gaziler, onlar için "yok hükmündedir." Hırant Dink için döktükleri gözyaşının binde birini şehitlerimiz için dökmezler. İnsanlarımızın canını alan PKK'ya toz kondurmazlar. On binlerce genci uyuşturucu ile zehirleyen PKK'nın insanlık dışı bu eylemlerine karşı sağır ve kördürler.
Yüzlerce öğrencinin, parasız eğitim istedikleri için hapiste olması, hukuksuzluklar onları ilgilendirmez.

Türkiye'nin imarı-inşası, işsizlik problemleri, yokluk-fakirlik, ülkenin zenginleşmesi ile ilgili bir tek projeleri-önerileri yoktur. Yapmayı bilmezler, sadece tenkit etmeyi ve ülkeyi jurnallemeyi bilirler.

Cezaevlerinde devam eden açlık grevleri sebebiyle başta Başbakan Erdoğan'ın dostu ve "Akil Adamı" Yaşar Kemal olmak üzere toplumun tanıdığı bazı kişiler bir araya geldiler, basın açıklaması yaptılar. Kemal; "Bugün açlık grevi tutanların oğulları, babaları da bu mücadelede taraf olacak, bir nesli yok edecekler" dedi.
Basın bildirilerini dikkatle okudum. Hiçbir yerinde, cezaevindeki insanlarımıza "açlık grevine başlayın" emrini veren PKK'ya söylenmiş tek söz göremedim. "Açlık grevini" başlatma emrini veren PKK, "bırakın" dese, grevin anında sona ereceğini bu aydınlar(!), bilmezler mi?

İnsan hayatının kutsallığına ve dokunulmazlığına elbette ki sonuna kadar sahip çıkılmalı. Fakat aydınlar "tek gözlü" olmamalı. Toplumun her kesimine aynı hassasiyetle yaklaşmalı, gerçekçi olmalıdırlar.

Demokrasilerde hak aramanın yolları bellidir. Bebekler için ölüm emri veren Öcalan için, özgürlük istemiyle açlık grevi yapanları destekleyen aydınlara sormak gerek;

*Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan İBDA-C ve Hizbullah liderlerinin serbest bırakılmaları için, militanları açlık grevine başlasalar, onların salınmasını da isteyecek misiniz?

*Binlerce insan, "Öcalan Asılsın" diye açlık grevine başlasalar, ne cevap vereceksiniz?

*Silah kullanarak, insan öldürerek, açlık grevi yaparak, yakıp-yıkarak hak aramanın yolu açılırsa, "Hukuk Devleti"ni nasıl koruyacaksınız?

Bu kişiler gerçekten "Türkiye'nin Aydını" iseler, Öcalan'a silah bırakma emri vermesi için baskı yapmalıdırlar. Silahla hak elde etmenin mümkün olamayacağını, eğer örgüt insan öldürmeye devam ederse, PKK'nın karşısına dikileceklerini açıklamalıdırlar. Aksi takdirde Türk Milletinin çoğunluğu gönüllerinde bu kişileri "insan hakları savunucusu" olarak değil,
"PKK'nın Sözcüsü" olarak kabul edecektir. Kimse Türk Milletinin sessizliğini yanlış yorumlasın. Halkın içine girenler, gerçekleri göreceklerdir.

Silahlar susup, akıllar başa geldikten sonra, Türkiye'de yaşayan tüm insanlarımızın demokratik haklarının verilmesi, demokrasimizin standartlarının yükseltilmesi için bu kişilerin yapacakları her türlü demokratik mücadeleye destek vermek, gerekiyorsa katılmak bizim gibi düşünenler için, bir vicdan borcu olacaktır.

Not: PKK; Şemdinli'de yine araç geçerken bomba patlattı. 1 çocuk öldü, çok sayıda yaralı var. Kendisine "Aydın" diyen bu kişilerden bir ses duydunuz mu?

Sağlık ve başarı dileklerimle 06 Kasım 2012

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu


0 532 211 00 11

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder