2 Mart 2015 Pazartesi

Nezaketin maliyeti Acun Ilıcalı’nın geliridir!

Nezaketin maliyeti Acun Ilıcalı'nın geliridir!

NNN

DİKKAT Aşağıdaki makale kesinlikle bana ait değildir.
Kaynak bağı makale başlığında yer almaktadır.
Finansal piyasalar birçok insan için bir Monet tablosu gibi algılansa da aslında son derece gerçekçi yerlerdir. Fiyat denilen, varlıkların anlık değişen değerlerinin oluşturulması oyunu piyasaların gerçeğidir. Fiyatın, fiziki olmayan piyasalarda oluşturulması sanal olduğu düşüncesini yaratmamalıdır. Çünkü fiyatı oluşturan temel düşünce maliyet denilen kavramdır. Bir varlığın o anki maliyeti fiyatın oluşmasının temel hareket noktasıdır. Finansal piyasalar her şeyin bir maliyeti olduğunu çok iyi bilir. Bu herkesin kolayca kabul edebileceği, kulağa hoş gelen bir gerçektir. Fakat bunun günlük hayatımızda göz ardı edilmesi ortaya çok önemli bir sorun çıkarır. Sorun sözcüğünü bazen "bulaşıcı bir hastalık" ile de değiştirmek mümkündür…

Kişisel gelişim öğretisi, bir toplum içinde saygınlıktan önce normallik kazanmak istiyorsanız insanlara nazik davranmanız gerektiğini öğütler. Nezaketin doğal bir davranış şekli olması son derece normaldir. Üstelik bunun kişisel gelişimle falan da bir alakası yoktur. Ama kişisel gelişimin sponsorluğunu yaptığı nezaket daha farklıdır. Mesela son derece amatör bir şiir yazarak şair olduğunu düşünen bir insana karşı beğeni duymanızı ister. Berbat veya onuncu kez duyduğunuz bir espriye gülmenizi önerir. Bu şekilde davranıldığı sürece beyaz yalanlar sosyal hayatın enerji merkezi haline gelirler. Kişiler kendilerini şair ya da komedyen olarak görmeye başlar… Bir şiirin sıradan, bir şakanın kötü olduğunu söylemenin insanların duygularını ve kalplerini kıracağını düşündüğümüz için nazik olmaya çalışır ve bazen de tam tersini söyleriz. Ne güzel bir şiir, ne harika bir espri!.. Peki ya maliyeti?

Psikolog Joyce Ehrlinger, kişisel gelişim sektörünün, nezaketin korunması için tavsiye ettiği bu küçük yalanların çok tehlikeli olduğunu ortaya koymuştur. Kaleme aldığı "Polite but not honest" (Nazik ama dürüst değil) adlı makale bu tehlikeyi etkili şekilde açıklar. Ehrlinger, yaptığı deneyler ve araştırmalar sonucunda, nazik davranışların, kişileri yetenekleri hakkında aşırı güvene kapılmaya yönlendirdiği ve ciddi bir aşırı güven problemi yaşadıklarını tespit etmiştir. Aşırı güven her zaman kötü değildir elbette. Fakat kişilerin kalpleri kırılmasın diye takınılan nezaket tehlikelidir ve onun yüksek maliyetini toplumun geri kalanı ödemek zorundadır. Nasıl mı?

Bir komedyenin gerçekte olduğundan daha komik olduğunu düşünmesi veya bir dansçının ne kadar sıradan ve yeteneksiz olduğunu bilmemesinin bir maliyeti olduğunu maalesef bilmeyiz. Got Talent ya da bilinen adıyla "Yetenek Sizsiniz" tüm dünyada izlenme rekorları kıran bir yarışma. Yetenekli amatörlere ve tanınmamış göstericilere fırsat verilerek ortaya çıkarılmaları sağlanıyor. Fakat ortada kimsenin dikkatinden kaçmayan da bir gerçek var. Katılanların tamamına yakını sıradan, gereksiz ve hatta utanılacak bir yeteneğe sahip. İşte psikolog Joyce Ehrlinger'e göre bu nezaketin maliyetidir. İnsanlara yetenekleri hakkında dürüst geri bildirimler yapılmadığı sürece, herkes kendini yetenekli sanacak ve bunu herkesin görmesi için de böyle bir yarışmayı fırsat olarak değerlendirecektir. Diğerlerinin kendisini gerçekten yetenekli olarak gördüğünü düşünen yeteneksizler bu doğru olmayan bilgiye güvenerek aşırı bir güven ile ortaya çıkacaklardır. Tüm gayret ve eforları da doğal olarak boşa gidecektir.

Yetenek Sizsiniz'de gördüğünüz yeteneksiz kişileri aslında oraya çıkaran kişisel gelişimin yarattığı nazik ama dürüst olmayan kişisel yönlendirmelerdir. Neden bu yarışmaları seyretmeye bu kadar bağımlıyız sorusunun yanıtı da burada saklıdır. Sadece arkadaşımız veya aynı grup içinde yer alıyoruz diye ve nezaket adına yeteneksize dahi, amatöre profesyonel, sıradana özel ya da berbata iyi niyetli dediğimiz sürece bu yarışmalardaki yeteneksizleri seyretmeye devam edeceğiz.

Birçok insana soyut ve vahşi yerler olarak gelen piyasalar maliyetin ne olduğunu iyi bildiği için fiyatı oluşturmakta fazla zorluk çekmezler. Fakat maliyeti hesaplama becerisinden yoksun olan kişisel gelişim düşüncesi ortaya büyük bir toplumsal maliyet çıkarır. Üstelik bunu çıkarmakla kalmaz, bu maliyeti, bu tür yarışmaları organize edenlerin cebine zenginlik olarak da koyar.

Nazik mi, dürüst mü?.. Nazik bir toplumda yaşamayı sürdürelim ama bir şeyi de unutmayalım. Kalbe, kan pompalamaktan başka bir görev verdiğinizde nasıl bazen saçmalıyorsa, düşüncenizi de kişisel gelişimle geliştirmeye kalktığınızda aynı durumla karşılaşabilirsiniz.




a45UyF587661-150302230510 Oraj Poyraz cimcime@neomailbox.net
2015/03/02  23:54 3  49  1 undefined Ciddiyizbiz@googlegroups.com

 
--

BIR DUS
. . . . . .
Goruntuleri arasinda karanlik gecenin
Yitirilmis sevincin dusunu kurdum.
Ama kalbimi kirarak beni uyandirdi
Goruntusu yasamin ve isigin.
Ah! Dus olmayan bir sey var midir gunduzleyin
Gozlerinde gecmisten gelen bir i$ikla
Cevresine bakan kisi icin?
O kutlu dus-o kutlu dus,
Butun dunya kinarken
Tarli bir i$ik gibi neselendirdi beni
Yalniz bir ruha yol gosteren.
Ne olmus geceleyin ve firtinada
Titriyorsa yukseklerdeki i$ik?
Daha berrak bir sey var midir
Gunduz parlayan yildizindan, gercegin!

Edgar Allan Poe

Icki
BAKARA 219.sana, sarap ve kumar hakkinda soru sorarlar.
De ki: her ikisinde de buyuk bir gunah ve insanlar icin bir takim faydalar vardir.
Ancak her ikisinin de gunahi faydasindan daha buyuktur.
Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarini sorarlar ihtiyac fazlasini de.
Allah size ayetleri boyle aciklar ki dusunesiniz.
NAHL 67.hurmaliklarin meyvalarindan, uzumlerden de sarhos edici bir icecek ve guzel bir rizik elde edersiniz.
Iste bunda, aklini isleten bir topluluk icin kesin bir mucize vardir.

Benim Tanriya iliskin tutumum bir bilinemezcinin tutumu gibidir.
Yasamin daha iyi hale gelmesi ve yuceltilmesi adina ahlaki ilkelerin temel bir oneme sahip olmasi gerektigine yonelik guclu bir dusuncenin, bir yasa koyucu fikrine ihtiyac gostermedigine, ozellikle odullendirme ve cezalandirma temelinde hareket eden bir yasa koyucuyu fikrine ihtiyac gostermedigine kaniyim.

My position concerning God is that of an agnostic.
I am convinced that a vivid consciousness of the primary importance of moral principles for the betterment and ennoblement of life does not need the idea of a law-giver, especially a law-giver who works on the basis of reward and punishment

Albert Einstein in a letter to M.Berkowitz, October 25, 1950; Einstein Archive 59-215; from Alice Calaprice, ed., The Expanded Quotable Einstein, Princeton, New Jersey: Princeton University Press, 2000, p.216.


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder