11 Temmuz 2016 Pazartesi

Askeri savcılar TSK'daki FETÖ'yü soruşturamıyor

 


Askeri savcılar TSK'daki FETÖ'yü soruşturamıyor

KORAY TAŞDEMİR İSTANBUL

11 Temmuz 2016, Pazartesi

İzmir Başsavcılığı'nın 6 muvazzaf subay hakkında yakalama kararı alması, akıllara TSK'daki 'paralelciler' iddialarını getirdi. Askerî savcılıkların FETÖ yapılanmasına yönelik herhangi bir inceleme ve soruşturma yapma yetkisi olmadığı öğrenildi.Emekli Hakim Ahmet Zeki Üçok'tan tarihî uyarı geldi: "Askerî savcılıkların ellerinde FETÖ dosyası varsa bunlara derhal görevsizlik kararı verilerek dosyaların adlî savcılıklara teslim edilmesi gerekmektedir. Aksi halde FETÖ, TSK'daki gücünü sürdürecektir."

Askerî savcılıkların TSK'daki FETÖ yapılanmasını ne inceleyebildiği ne de soruşturabildiği ortaya çıktı. Basındaki "Askerî savcılık soruşturma yürütüyor." gibi ifadelerin kandırmaca olduğunu kaydeden emekli askerî savcı Ahmet Zeki Üçok, "Askeri savcılıklar, ellerinde FETÖ dosyası varsa bunları sivil savcılıklara teslim etmeli. Yoksa FETÖ TSK'daki gücünü sürdürecek." dedi.

FETÖ operasyonlarının İzmir Başsavcılığı'ndan savcı Okan Bato'nun talimatıyla casusluk kumpası kapsamında askerlere uzanması, akıllara askeri savcılıkların neden şimdiye dek FETÖ'ye yönelik bir harekete girişmediğini getiriyordu. Balyoz kumpasıyla emekli edilen Hava Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, askeri savcılıkların 2010'daki anayasa değişikliğiyle, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde FETÖ'ye yönelik inceleme ve soruşturma yetkilerinin kalmadığını söyledi. Askeri savcılıkların ellerinde dosya varsa derhal sivil savcılara teslim etmeleri gerektiğini dile getirdi. TSK içindeki FETÖ örgütlenmesinin ancak bu şekilde yürütülebileceğini kaydeden Üçok, aksi takdirde FETÖ'nün TSK içindeki varlığını sürdürmeye devam edeceğini söyledi.

ASKERî SAVCILIKLAR FETÖ MÜCADELESİNE ENGEL

Üçok, askeri savcılığın örgütlü suçlarla ilgili soruşturma yürütemeyeceğini ifade ederek; "Bu nedenle, bu bir kandırmacadır. TSK dışında FETÖ ile ilgili bütün kamu kurum ve kuruluşlarında operasyon yapılıyor. Neden TSK'da daha yapılmadı şeklinde eleştiriliyor ya. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı savcıya talimat verdik diye açıklama yapıyor. Bu gayri yasal bir durum." diye konuştu. Üçok, askeri savcılığın TSK'dan evraklar ve gizli belgeler sızdırılmasına ilişkin birçok dosyayı sivil savcılığa göndermeyerek, FETÖ'nün TSK'daki yapılanmasının ortaya çıkarılmasına dolaylı olarak engel olduğunu söyledi. Üçok'un iddiaları, FETÖ'nün TSK'da ve özellikle askeri yargıda yoğun şekilde örgütlendiği iddialarını yine gündeme getirdi.

2006'DAN BERİ BEKLEYEN DOSYA VAR

Askeri savcılıkların FETÖ ile yapılacak mücadeleyi doğrudan ya da dolaylı, bilinçli ya da bilinçsiz olarak engellediklerini yineleyen Üçok; "Askeri savcılıkların ellerinde FETÖ dosyası varsa bunlara derhal görevsizlik kararı verilerek, dosyaların derhal sivil savcılıklara teslim edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde bu yapı TSK içindeki gücünü devam ettirecektir. Çünkü o kadar rahatlar ki, askeri savcılıkta 2006 yılından beri bir FETÖ dosyası var. O zamandan beri hâlâ tek bir şüpheli ya da sanık hakkında hiçbir yasal işlem yapılmadı. Bu tamamen FETÖ'nün kendi faaliyetlerini güvence altına alma çabasıdır." dedi.

Üçok, 2006'da Genelkurmay Askeri Savcısı Zekeriya Öztürk'ün başlattığı FETÖ soruşturmasının başına gelenleri şöyle anlattı: "Nurettin Veren gelip Öztürk'e ifade verdi FETÖ hakkında. Öztürk soruşturmayı başlattı. Yürütürken, FETÖ'cüler Öztürk'e çeşitli tuzaklar kurdular ve istifa etmek zorunda kaldı. Bu dosya yıllardır sürüncemede dolandı durdu. Dosyayı sonra FETÖ'cü bir ekip aldı. Bize, 'Gelin bize bilgi verin' diye davetiye gönderdiler, biz de saf saf gidip anlattık. Meğerse FETÖ hakkında ne bildiğimizi öğrenmek istiyorlarmış. 2006'dan bu yana ne bir gözaltı, ne bir tutuklama var. Halen dosya güncel, rafa kaldırılmadı. En son bu dosya kapsamında iki ay kadar önce Rasim Ozan Kütahyalı'yı, Müyesser Yıldız'ı çağırdılar. Beni de çağırdılar, ben de onlara, 'Yetkiniz yok böyle bir soruşturma yapmaya, o nedenle size ifade vermiyorum.' dedim. Dosya şu anda Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın elinde."

Anayasa'nın askeri mahkemelerin görevini tanımlayan 145. maddesinde 2010 yılında yapılan değişiklikle, askeri kişilerle ilgili anayasal suçlara bakma görevi tamamıyla sivil savcılıklara verildi. 2010'dan bu yana askeri savcılar, görev kapsamına giren askeri suçlara, asker kişilerin asker kişilere karşı işlediği suçlara bakabiliyor. Askeri bir mahkemede devletin güvenliğine ilişkin suçlara bakılamıyor. Üçok; "Bu düzenlemeyi benim için yaptılar. Ben görevdeyken FETÖ'yle ilgili Kayseri ve Karargâh Evleri soruşturmasını yürütüyordum. O döneme denk geldi bu değişiklikler. TSK içinde FETÖ'cüler bugün cirit atıyor ve onlar hakkında içeride başlatıldı denilen soruşturmalar aslında gerçekte başlatılmıyor. Sivil savcılıklara intikal etmediği için, TSK'da FETÖ'cüler giderek yayılıyor, yerleşiyor, her istediklerini yapıyorlar." dedi.

 
a45UyF587661-160711115244 Oraj Poyraz At Alpinaasia oraj_poyraz@alpinaasia.com
2016/07/11  13:20 2  65  adaletvekalkinma@yahoogroups.com


 



--

Fazla yemek ve yemek ustune yemekten kacinin.

Hz.Ali

Peygamber e, Allah in yerleri ve gogu yaratmadan once nerede oldugu soruldu.
Peygamber; Bir bulut icerisinde idi; ustu hava, alti hava idi.
dedi.

Hanbel 4/11

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -10-

Simdi cift yarik deneyinin dalgalarla yapilan versiyonuna geldik. Sahilde, bir su dalgasini gozlemlediginizi dusunun, neler gorursunuz? Dalganin belli bir hizi vardir, dalganin tepesinin belli bir yuksekligi bulunur ve dalganin bir seferde katettigi bir mesafe bulunmaktadir. TV ve radyo teknolojilerinde, uzay arastirmalarinda kullanilan elektromanyetik dalgalar da benzer ozellikler tasirlar. Tek fark sudur ki, su dalgasinin kendi seviyesinden asagi dogru bir hareketi yokken elektromanyetik dalganin veya elektrik dalgalarinin arti ve eksi degerler alabilen tepe ve cukur salinimlari bulunur. Buna sinuzoidal dalga salinimi denir.

Ust resimde iki dalganin tepeleri veya cukur dipleri arasindaki mesafe dalga boyu olarak adlandirilir ve lamda ? sembolu ile gosterilir. Dalga yuksekligi dalganin tepeye veya dibe kadar alabildigi maksimum mesafedir. Dalga gucu veya dalga genligi de denir. Dalganin 0 seviyesinden baslayip yeniden ayni seviyeye gelmesi bir tam devirdir ve bunun saniyedeki hizi dalga frekansini verir. Frekans (Hertz) birimi ile ve Hz kisaltmasi ile ifade edilir. Dalga frekansi aslinda gundelik hayattan da asina oldugunuz bir kavramdir. Bir radyo kanali size hangi frekanstan yayin yaptigini soyluyorsa kendi yayininin saniyedeki devir sayisini soyluyor demektir. Dalga frekanslari ELF (Extremely low frequency) seviyesinden baslarlar. Saniyede 3 Hz ile 30 Hz arasinda titresirler. EHF, (Extremely high frequency) seviyesinde frekanslari saniyede 30 Ghz ile 300 Ghz (milyar Hertz) arasinda degisir. Radyo ve TV yayinlarinda duydugunuz VHF (Very high frequency) saniyede 30 Mhz ile 300 Mhz (30 milyon-300 milyon Hertz) ile titresirken, UHF (Ultra high frequency) ise saniyede 300 Mhz - 3 Ghz arasinda titresir. Bunlarin dalga tepeleri arasindaki mesafe de (yani dalga boylari da) degismektedir. VHF dalgalarin dalga boylari 1 m ile 10 m arasinda iken UHF dalgalarin dalga boylari 10 cm ile 100 cm arasinda degisir.

Yuksek frekansli seste dalga tepeleri arasindaki mesafe birbirine yakinken, alcak frekansli seste ise uzaktir. Frekans, dalga analizinde onemli bir kavramdir. Mesela muzikte akort yapmak icin verilen la notasi 440 Hz frekansa sahip bir titresimdir ve ULF (Ultra low frequency) grubuna girer. Insan kulagi ise 20-20,000 Hz araligindaki titresimleri duyabilir.

Birbiri ile karsilasan dalgalar iki tur etki gosterirler. Iki dalganin tepesi veya dibi birbiri ustune biniyorsa daha buyuk bir dalga olusur ve ortaya bir dalga girisimi cikar. Eger birinin dalga tepesi oburunun cukuruna denk geliyorsa bu sefer dalga siddetleri birbirlerini gotururler ve dalga yok olur. Aslinda her sey bu kadar basit degil. Ses dalgalari, elektrik dalgalari ve elektromanyetik dalga kuramlarinda daha pek cok kavram ve faktor bulunmaktadir ve hepsi baslibasina muhendislik alanlaridir. Bu on bilgilerden sonra, cift yarik deneyinin su dalgalari ile gerceklesen versiyonuna gecebiliriz.

Resimde, iki yariktan gecen su dalgalari bir girisim olustururlar ve gozlem ekraninda bir oruntu meydana gelir. Dalgalarin cakistigi noktalarda aydinlik bir bant olusurken cakisma olmayan dalgalar karanlik bir bant olustururlar. Iste Thomas Young un i$ikla yaptigi deneyde de ortaya cikan boyle bir tablodur, bu yuzden isigin da bir dalga gibi hareket ettigi sonucuna ulasilmistir. Fakat bunun matematigi biraz daha degi$iktir.

Yariklardan birini kapayip tekini acik tuttugumuzda farkli dalga tepe boylari elde ederiz. Bu sistemdeki toplam dalga enerjisi, yariklardan tek tek gelen dalgalarin enerjilerinin toplamina esit degildir, bundan daha buyuktur. Bir nolu yariktan gelen dalganin genligine h1 diyelim, iki nolu yariktan gelen ise h2 olsun. Her iki yarik acikken, toplam dalga genligi h1+h2 olacaktir. Simdi dalga enerjisini I ile gosterelim. Birinci yariktan tek basina gelen dalganin enerjisi dalga genliginin dagiliminin karesidir.

I1= h12

Ayni sekilde, ikinci yariktan tek basina gelen dalganin enerjisi de onun genliginin dagiliminin karesi olacaktir.

I2= h22

Toplam dalga enerjisine I12¨ diyelim. Toplam enerjinin hesaplanmasi soyle bir yol izler. I12 enerjisi, I1 ve I2 enerjilerinin toplaminin karesi olacaktir.

I12= (h1+h2)2

Burdan yola cikarak;

I12= (h1+h2)(h1+h2) veya

I12= h12 + h22 + 2h1h2

sekline gelir. Bu ise I1 ve I2 nin toplamindan buyuktur. Yani;

I12 > I1+I2

sonucuna varilir.

Su dalgalari ile yapilan cift yarik deneyinin kabaca sonuclari bunlar. Bu deneyde dikkat edilmesi gereken en onemli nokta sudur. Herhangi bir yarik tek basina acikken elde edilen desen, her iki yarik birlikte acikken elde edilen desenden farklidir. Oysa elektronlar ve fotonlarla (i$ik kuantumlari ile veya i$ik enerji paketcikleriyle) cift yarik deneyi gerceklestirildiginde farkli sonuclara ulasilmistir. Su ana kadar bir kutlesi olan toplarla ve su dalgalari ile cift yarik deneyi gerceklestirildi. Simdi fotonlarin ve elektronlarin dunyasina girelim.

Eger i$ik, kucuk topcuklar gibi parcaciklar halinde gelseydi, ust sol resimdeki gibi bir desen elde edecektik. Yariklardan gecen i$ik, iki ayri bolgede aydinlik bir cizgi olusturacakti. Oysa perdedeki manzara bundan farklidir. I$ik bir koyu bir acik seklinde bant deseni olusturmustur. Bu, tipik bir dalga ozelligidir. Dalgalar birbirleri ile carpisirlarken bazi yerlerde dalga tepeleri cakisir ve dalgalar guclenir, bazi yerlerde ise bir dalganin tepesi ile cukuru cakisir ve dalgalar birbirini yok eder. Bu yuzden ekranda koyu ve acik bantlar olusur. Buraya kadar i$ik dalgalari ile su dalgalari sanki benzer mantikla hareket ederler. Fakat simdi bu mantiktan ayriliyoruz. Peki, i$ik fotonlarini (enerji paketciklerini) bir i$ik kaynagindan birlikte gondermez de tek tek gonderirsek ne olur? Ortaya cikan sonuc cok sasirticidir. Bir tek foton dahi ortaya dalgaciklarin cikardigi girisim oruntusunu cikarmaktadir. Sanki bir tek foton, ayni anda her iki yariktan da geciyor gibidir. Bu nasil olabilir? Fotonlar yerine, cift yarik deneyinde, simdi elektronlari gonderelim.

Fotonlar kutlesiz ve yuksuz iken, elektron belli bir kutleye ve yuke sahiptir.

Bir elektron tabancasi ile, elektronlar birer birer gonderildiginde bile, ortaya bir girisimden kaynaklanan desen cikar. Her elektron iki yariktan ayni anda geciyor ve kendisiyle bir girisim olusturuyor gibidir. Bu sonuctan kacis yoktur. Deney dunyanin her yerinde binlerce defa tekrarlanmis ve ayni sonuc alinmistir. Feynman bu durumu kla$ik yolla aciklanmasi imkansiz, kesinlikle imkansiz bir fenomen olarak dile getirmistir. Farkli bir aciklama olabilir mi? Normalde bir parcacik ya bir yariktan gececektir veya oburunden. Sagduyumuz bunu gerektirir. Madem ki durum kla$ik fizik ile aciklanamiyor, o zaman kla$ik fizigin dusunce biciminden ayrilmamiz gerekmektedir.

Peki ya bir elektronun hareketi kla$ik bir kutle hareketi degil, bir olasilik dalgasi ise o zaman ne olur? Simdi, Schrodinger in Kedisinin Pesinde kitabindan John Gribbin in deney hakkinda yazdiklarini alintiliyorum.

Cift yarik deneyinin i$ikla ve elektronlarla yapildigi durumlari ele alalim. Cift yarik deneyi i$ikla ve elektronlarla pek cok defa ayni sekilde yapilmistir ve tipki dalga orneginde oldugu gibi kirinim oruntuleri elde edilmistir. Elektron deneyleri ise, kristallerdeki atomlardan elektron demetleri sacmak yolu ile gerceklestirilmistir. Oykuyu teknik ayrintilardan aritip basitlestirmek icin, ortaya cikan sonuclari soyle ifade edebilirim. Tipki i$ik gibi elektronlar da kirinim oruntusu gosterirler. Peki ne var bunda? Bu fenomen tipik parcacik/dalga ikiligi degil midir? Fakat artik daha derinlerde yatan sonuclara bakabiliriz. Schrodinger in dalga denklemindeki degisken ? (Psi) fonksiyonunun elektronla bir ilgisi vardir.

(? Psi veya dalga fonksiyonu Schrodinger denklemini saglayan ve parcacigin enerjisi, momentumu gibi bilgileri icinde barindiran bir fonksiyondur ve dalgacik mekanigindeki olasilik hesaplamalarinda kullanilir.)

? bir dalga ise kirinip girisim oruntusu olusturmasina sasmamak gerekir ve ? Psi nin dalganin genligi gibi davrandigini ve ? karesinin siddeti gibi davrandigini gostermek kolay bir asamadir. Elektronla yapilan cift yarik (iki delik de denir) deneyinin kirinim oruntusu bir ? kare oruntusudur.

Gayet mantikli. Tipki su dalgalarinda oldugu gibi genlik kare hesaplamasina gidiliyor.

Demette pek cok elektron varsa bunun basit bir yorumu vardir. ? kare bir elektronun belli bir yerde bulunma olasiligini temsil eder. Binlerce elektron iki delik icinden hizla gecer ve ? dalgasi yorumunu kullanarak istatistiksel anlamda nerde bulunacaklari tahmin edilebilir. Fakat tek tek her bir elektronun basina ne gelir?

Bir dalganin -mesela su dalgasi- perdedeki iki delikten de gecebilecegini kolayca anlayabiliriz. Dalga, yayilan bir seydir. Fakat bir elektron, dalga gibi ozelliklerle bagdastirilabilse bile hala bir parcacik gibi gorunmektedir. Her bir elektronun ya bir delikten ya da otekinden gecmek zorunda olduguna inanmak gayet dogaldir. (...) Fakat elektron tabancamizi her seferinde tek bir elektron gecirecek sekilde yavaslatsak bile yine bir dalga oruntusu elde ederiz. Normalde, bir elektron sadece bir delikten gecer ve dedektorumuze ulasir, diye tahmin ederiz; sonra bir elektron daha birakilir ve boyle devam eder. Gercekten de elektronlar ve fotonlarla ayni deneyi bin farkli laboratuvarda gerceklestirsek ve her deneyde sadece tek bir parcacik gecirsek ve bin farkli sonucu toplasak yine kirinimi gosteren bir toplam dagilim oruntusu elde ederdik. Sanki bir tek elektroni degil de binlerce elektronu birlikte geciriyormusuz gibi tuhaf bir durum. Tek bir elektron ya da tek bir foton duvardaki deliklerden birine giderken ancak oteki deligin acik olup olmadigini bildigi takdirde uygulanabilir olan istatistik yasalarina uyar. Bu, kuantum dunyasinin merkezindeki gizemdir.

Artik kuantumun garipliklerine girdik. Bir elektron, diger deligin acik olup olmadigini nasil bilebilir ? Ilk ortaya cikan sonuc sudur. Bir elektron, bizim, Newton yasalarina uyan kla$ik dunyamizdaki bir top, misket vs gibi bir parcacik degildir. Kismen su dalgasi gibi davranabilir ama oyle de degildir. Bir elektron, olasilik dalgasi denilen ve kla$ik fizik ile aciklanamayan bir davranis gosterir. Bir hedefe varmak icin, ayni anda, olasi tum yollari kullanir ve bu sekilde, kullanmadigi yollarin bilgisini de tasir. Ama bitmedi, dahasi var. Oyle gorunmekte ki, elektron, gozlenip gozlenmedigini de anlar. Alintiya devam ediyorum.

Elektronu yaniltmak icin hile yapmayi deneyebiliriz. Elektron duzenek icinde yol alirken deliklerden birini cabucak kapatabilir ya da acabiliriz. Ama ise yaramaz! Elektronun gectigi anda perdedeki oruntu hep ayni sekilde cikar. Elektronun hangi delikten gectigini gormek icin caktirmadan gozlemlemeyi deneyebiliriz. Bu deney yapildiginda sonuc daha da acaip olur. Elektronun hangi delikten (veya yariktan) gectigini kaydeden ama arkadaki dedektorun, elektronun perdeye gidisine izin veren bir duzenek hayal edin. O zaman elektronlar normal, akilli uslu her gunki parcaciklar gibi davranirlar. Daima bir delikte ya da otekinde bir elektron goruruz, ama asla ikisini birden degil. Dedektor perdesinde olusan oruntu, sanki mermilerin olusturdugu oruntuyle tipatip aynidir, girisimden eser yoktur. Elektronlar iki deligin birden acik olup olmadigini bilmekle kalmaz, onlari seyredip seyretmedigimizi de bilirler ve hareketlerini de ona gore ayarlarlar. Gozlemcinin (bizim) deneyle etkilesiminde dair bundan daha acik bir ornek yoktur. Etrafa yayilan elektron dalgalarina bakmaya calistigimizda elektron belli bir parcacik haline gelir, fakat biz ona bakmazken hareket seceneklerini acik tutar. Farkli ifade edersek, elektron, bizim olcumumuzden dolayi bir dizi olasilik icinden tek bir gidisati secmeye zorlanmaktadir. Bir delikten gecmesi icin belli bir olasilik vardir ve otekinde gecmesi icin de ayni oranda bir olasilik vardir. Oysa, elektronun yerini tesbit ettigimizde sadece tek bir yerde olabilir ve bu da onun gelecekteki davranisinin olasilik oruntusunu degistirir; cunku artik onun hangi delikten gectigi kesindir. Fakat hic kimse, bakmadigi surece, elektronun hangi delikten gectigini bilmez.

Bunlar cok sasirtici sonuclar. Birkac faktor dikkat cekmekte:

Elektronlar bir olasi yol bilgisine sahiptirler veya oyle gorunmektedir.

Elektronlarin hareketi bir gozlemcinin varligina bagli olarak degisir.

Elektronlar gozlemlenmediginde kimse onlarin tercihlerini onceden bilemez.

Ne oluyor? Oz buyucusu filminde oldugu gibi hokus pokuslarla cevrili bir dunyaya mi giriyoruz? Aslinda su ana kadar anlatilanlar, kuantum fizigindeki garipliklere sadece bir giristir. Zira, cift yarik (veya cift delik) deneyinin sonuclari bizleri farkli dunya yorumlarina goturecek kadar zengindir. 3 nolu maddeye donersem; bir elektron gozlemlenmediginde ne olur? Ortaya sonsuz sayida evrenler mi cikar? Bu mumkun olabilir mi?

Ama neden olmasin? Biz bir evrende, bir gerceklik durumunda yasiyor isek, bizimkinden farkli -veya fiziksel yasalar acisindan farkli olmasa da ayri geleceklerin yasandigi- evrenlerin olmadigini neye dayanarak one surebiliriz? Bizim gercekligimiz, bir baska gercekligin hayali olamaz mi?

Gelecek bolumde cift yarik deneyini Dr Stephen Hawking in nasil yorumladigini anlatacagim. Bu bolumde, bazi yerlerde, konuyu anlatan baska bir web sitesinden alintilar yaptim. Site sahibine haksizlik yapmis olmamak icin kaynagi vermem bir ahlak borcudur.

Kaynak: http://atominsan.net/bilim-ve-yasam/cift-yarik-deneyi.html

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder