25 Temmuz 2016 Pazartesi

Asiye Güldoğan yazdı: Esnaf dükkan kapılarına "FETÖ’cü listeleri" asmış

 


Asiye Güldoğan yazdı: Esnaf dükkan kapılarına "FETÖ'cü listeleri" asmış

Kırk beş yaşlarındaki bir cemaat mensubu eşimin de bulunduğu birkaç kişilik ortamda bu sözleri söylemiş...

25.07.2016 13:53

"Ben zamanında cemaate çok yardım ettim. Burs verdim, her yıl birkaç kurban bağışladım, fitre ve zekatlarım hep cemaate oldu. Ancak 17/25 operasyonunda hayal kırıklığına uğradım. Buna rağmen cemaate sempatim yine devam etti. Her gördüğüm hataya bir tevil buldum. Ancak şimdi, yıllarca Hocaefendi diye andığım Fethullah Gülen'i kurşuna dizmek için karşıma getirseler, bende idam mangasında olsam, gözümü kırpmadan kurşunları yağdırırım."

Kırk beş yaşlarındaki bir cemaat mensubu eşimin de bulunduğu birkaç kişilik ortamda bu sözleri söylemiş. "Öyle söyleyiveriyordur, takiye yapıyordur" diye düşünülebilir artık cemaat söz konusu olunca ama adamın çok ciddi bir öfkeye sahip olduğunu görmüşler. Denilene göre gerçekten çok hiddetlenmiş. "Bu zamana kadar inanmadık inanmadık artık inanılmayacak ne kaldı, gerçekten bir terör örgütündeymişiz" diyormuş adam. Hala kendilerinden düşündükleri için, "arkadaşlarının söylemlerinden darbeyi desteklediklerine" şahitmiş. Bir de tembihlerine çok sinirlenmiş. "Utanmadan, darbeyi sizde eleştirin, Hocaefendinin lehinde aleyhinde konuşmayın, facebook profilini Türk bayrağı yapın, darbeyi kınayanların arasında yer alın diye hala kandırmaca peşindeler. Artık kim inanır?"

Samimi ya da değil bilemem ama 15 Temmuz'a kadar cemaat içinde kalanların bir kısmında gerçekten de bir öfke var. Bazıları, "Bize kimse inanmayacak biliyoruz lakin darbenin cemaat işi olduğunu en iyi biliyoruz ve biz hain değiliz" diyorlar. Bu zamana kadar hala destekledikleri için, kendilerini affetmeyenler var. "Bize de yazıklar olsun, kör gibi göremedik, hissettiğimiz halde vazgeçemedik."

15 Temmuz'dan sonra cemaat mensuplarının bir kısmı, "görünmezliği" tercih ettiler. Toplumun hışmından, öfkesinden, linç girişimi yapma ihtimalinden hayli korkuyorlar. Özellikle herkesin "birbirini iyi tanıdığı" küçük yerlerde, durumları daha da zor. O günden beri evlerinden çıkamayanlar, dükkanını kapatanlar, bulunduğu yeri terk edenler, tatile gidenler var. Resmi kurumlarda çalışan cemaatcilerin büyük bir kısmı zaten işten uzaklaştırılmış durumdalar. AKP'li dostları, akrabaları, hatırı kırılamayacak insanları devreye sokup "AKP teşkilatlarından yardım isteme" derdindeler.

MESLEKTEN ATILAN CEMAATÇİLER AKP'YE KOŞUYOR

Kamudan, öğretmenlikten uzaklaştırılan pek çok cemaatçinin ailesi feryat içinde AKP teşkilatlarına, ilçe-il başkanlarına, ulaşabildikleri AKP'li etkin kişilere koşturuyor ve"görevden alınan yakınlarının kurtarılması" için dil döküyor. "Oğlumu-kızımı senelerce okuttum, daha yeni öğretmen olmuştu ne olur kurtarın" diyenden, "Şu yakınım yıllardır filan kurumda çalışıyordu, oysa Fethullahçı değil, yazık olacak hakkını yemiş olacaksınız" diyenlerine kadar herkes kendi derdinin peşinde.

Tanıdığım birkaç AKP'li ilçe başkanlarıyla konuştuğumda, "Sabahtan gece yarılarına kadar akın akın yakınlarının kurtulması için gelen insanlarla meşgul oluyoruz."dediler. "Daha düne kadar bize hırsız diyenler, darbenin ilk saatlerinde işiniz bitti mesajları atanlar günlerdir kapımızdalar. Kimisi siz haklıymışsınız diyor, artık biz de gerçekleri gördük diyor. Kimisi, yıllardır komşuyuz, akrabayız yardımcı olun diye yalvarıyor. Bazı anneler, kızkardeşler ağladıkça biz de üzülüyoruz ama elimizden bir şey gelmiyor. Bu devlet işi ve soruşturmalar bitmeden istesek de yardımcı olamıyoruz."

Tanıdığınız bildiğiniz AKP'nin yöneticilerine sorun, hepsinden benzer sözler işitebilirsiniz. Bazılarından duyduğuma göre, yakınlarına yardım için gelen kimi aileler onların yanında cemaatçi olan yakınları için de ağır sözler sarf ediyormuş. Onları bu hale getiren Fetö'ye beddua ediyorlarmış.

Tabii Fetö'nün yaptığı darbe girişimi sonrası, toplumun öfkesinden, hışmından nasibini alanlar da oluyor. Pek çok yerde dayak yiyeni de var, komşuları kapısına gelip hain diye hakarete uğrayan da. "Biz de Fethullah'ın hain olduğunu gördük, biz de onlara Allah belasını versin diyoruz" diye yatıştırmaya çalışanlara pek inanılmıyor tabii.

HER YERDE FETÖ'CÜ LİSTESİ ASILI

Hemen her yerde Fetöcülerin listesi facebooktan, watsaaptan, fakstan, fotokopiden dalga dalga yayılıyor. Pek çok esnaf, fetöcü listesini dükkanlarının penceresine asıyor. Her hangi bir ilçeye gidin, o ilçenin çoğu dükkanında bu listeleri görebilirsiniz. Falanca Turkcell bayi, filan hastanede falan doktorlar, şu caddedeki Arçelik bayisi, Kasap Mustafa, Nalbur Saim, Sarraf Hüseyin, Berber Hasan, filanca inşaat şirketi, Muhtar azası İsmail, Kumaşçı Ömer, Vodafon bayii İbrahim, Avukat Ahmet, Eczacı Hüseyin vs gibi uzayan listeler bunlar. Adı geçenlerden bir kısmı dükkanına gelemiyor, kimi gelenler camlarına "darbeye karşıyız" yazısı asmasına rağmen hem gelen geçenin ağır laflarına maruz kalıyor, hem de sinek avlıyor.

Cemaat tabanının yaşadıkları aşağı yukarı bu tarz şeyler. Özellikle "herkesin birbirini iyi tanıdığı" küçük yerlerde ve mahallelerde, toplumdan tecrit edilmiş, sindirilmiş durumdalar. En yakınları bile uzak duruyorlar, laf ediyorlar, bazıları "hainlere selam bile verilmez" diyerek selam dahi vermiyorlar.

Evlerde ise büyük kavgalar, tartışmalar yaşanıyor. Cemaatçilerin çoğunun ailesi ya da yakınları genelde AKP'li olduğu için bu tartışmalar ileri boyutlarda yaşanıyor. Cemaatçi damadına kızan kayınpederler, cemaatçi gelinine öfkelenen kayınvalideler, cemaatçi oğluna ya da kızına demedik laf bırakmayanlar, lanet okumalar, hatta boşanmalar, evlatlıktan reddedenler, cemaatçi kardeşine selamı sabahı kesenler gibi hadiseler her yerde görünüyor.

Yani tam anlamıyla "ateş düştüğü yeri yakarmış" durumu yaşanıyor bazı evlerde, ailelerde. Görevden alınanların yangını bir başka, düne kadar cemaatçi bilinenlerin yaşadıkları sıkıntılar bir başka. Mevcut cemaatçilerin gördükleri en büyük travma yaşanıyor demek mümkün. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra "gerçekten pişman olanlar"da var, samimi olarak "Biz böyle bilmiyorduk, terör örgütü olduğuna nasıl inanmayız" deseler de, inandıramıyorlar. Onların yaşadığı travma bir başka.

CEMAATÇİ BİR KIZIN İLGİNÇ SÖZLERİ

Sema adında bir arkadaşım, bir grup cemaatci arkadaşının tartışmalarına şahit olmuş. Kendisi dersane olayından itibaren cemaatten ayrılanlardan. Bazı hala cemaatçi kalan birkaç arkadaşıyla işleri nedeniyle görüşmeye devam ediyor. Bir toplantı için darbe girişiminden dört gün sonra bir araya gelmişler. O dört gün boyunca arkadaşları telefonlarını kapalı tutmuşlar. İş yeri de o süre içersinde hiç açılmamış.

Bir araya geldiklerinde, arkadaşlarının Esra adında başka bir arkadaşı daha gelmiş. Sema, Esra'yı birkaç defa arkadaşlarıyla görmesine rağmen samimi değilmiş ancak onun hızlı bir cemaatçi olduğunu, hatta cemaat yanlısı bir yayınevinde çalıştığını biliyormuş. Sema'nın arkadaşları, o gün bir araya geldiklerinde, "falancayı öğretmenlikten atmışlar, filancayı belediyeden çıkarmışlar, bilmem kimin kocasını gözaltına almışlar" diye konuşurken, Esra "Oh olmuş, iyi olmuş, inşallah şunu da almışlardır çok konuşuyordu, bunu da almışlardır çenesi durmuyordu" gibi sözler söylüyormuş.

En hızlı cemaatçi Esra'nın bu sözleri arkadaşlarını şaşırttmış tabii. Kız, "Ya Allah aşkına biz bizeyiz, tanklarla halkı ezmek ne demek, Meclis'i bombalamak ne demek?" demiş. "Darbeyi cemaat yapmadı diye yazın çizin diye bize hala talimat veriyorlar, artık daha kimi kandıracağız. Biz biliyoruz darbeyi bizimkiler yaptı, organize etti. Darbe olsaydı kurulacak teknokratlar hükümetinde Zekeriya Öz Adalet Bakanı olacaktı, Hakan Şükür Spor bakanı olacaktı, hocanın en yakınları Ahmet Kurucan'lar Başbakan Yardımcısı olacaktı, bazı gazetecilerine görev verilecekti. Haziran'da Ramazan olduğu için darbenin Temmuz'a ertelendiğini bilmiyor muyduk? Ben artık kanmıyorum, artık kimseyi de kandıramam. Her şeyimiz yalan."

DARBEYİ ELEŞTİRİN, FETÖ DARBESİ DEMEYİN

O günkü konuşmalarda diğer kızlar da pişmanlıklarını belirtmişler. "Bütün kaybedilenlerin geri kazanılacağı, hakkaniyetin yerini bulacağı, hırsız hükümetin mahkum olacağı, güzel günlerin geleceği bu darbeden" haberleri varmış. Çünkü "şanlı askerlerin zafere ulaşması için" fetih suresi, cevşen okumuşlar. Darbe gerçekleşmeyince de, "cemaatin darbeyle ilgisi olmadığını, Hocaefendi'nin karıncayı bile incitmediğini konuşun yazın, darbe yapanları lanetleyin" talimatı gelmiş. "Bu sefer olmadı ama ümidinizi kesmeyin, bir gün mutlaka Türkiye'de her şey değişecek" diyorlarmış. "Darbeyi eleştirin ama çok zorda kalmadıkça asla Fetö darbesi gibi sözler etmeyin" diye uyarılmışlar.

Kızlar, artık "bu cemaatten uzak durmak gerektiğini" konuşmuşlar. "İyi niyetle, samimiyetle destek olduk ama bu kadar olacağını bilmiyorduk. Bazı şeylerin farkındaydık ama kopamadık. Bu saatten sonra kendi ibadetlerimizi yapalım, kendi işimizi yapalım." kararı almışlar.

Sema, "Konuşmalarda bazı isimler geçti, çok şaşırdım" dedi. "Meğer cemaatin CHP teşkilatlarında da çok adamı varmış. CHP'nin bir belediye başkan yardımcısından, CHP ilçe teşkilatında olanlardan söz ettiler. Bunlarla iş yapıyorlarmış. Bahçelievler'deki Fethullah Hoca'nın tam hayranıymış, Said Nursi'nin kitaplarını da neredeyse ezbere biliyormuş. Söylediklerine göre CHP'nin İstanbul teşkilatında çok cemaat mensubu varmış. Hatta darbe olsaydı bir CHP'Li vekilin kesinlikle darbe hükümetinde değerlendirilebileceğini söylüyorlardı."

Kızlar yine o gün bazı muhalif gazetelerin cemaat tarafından finanse edildiğini, son dönem bir sol gazetenin de desteklendiğini, hatta yine destek amacıyla o gazetenin alınmasının bile istendiğini konuşmuşlar.

Sema'nın anlattığına göre, Esra şu ilginç lafları da söylemiş.

"Bizim yayınevine Cemaat yazarları geliyordu. Baransu on gün kadar bir kitap için çalıştı bizim büroda, bir kere bile namaz kıldığını görmedim. Ama adam hapse düşünce Allah, Peygamber tweetleri atmaya başladı. Bir yazar, "Erdoğan mutlaka yargılanacak" laflarından başka bir şey demiyordu. Bizimkiler de ona bir itibar bir itibar. Şu T. Yayınevine de çok kızıyorum, bu piyasada herkes birbirini iyi tanımıyormuş gibi, bizim cemaatle ilgimiz yok açıklamaları yapıyorlar. T. Yayınevinin başındakilerin en etkili cemaatçi olduğunu bilmeyen mi var? Bazı hükümet yanlısı yazarların imzasıyla bir duyuru hazırlamışlar ama onların içinde bile cemaatçi yazar yer alıyor. Şimdi de Hekimoğlu İsmail'in saygınlığından istifade etmek istiyorlar ancak Zaman gazetesi kayyıma geçinceye kadar Hekimoğlu İsmail, "cemaati öven, Hocaefendiyi öven yazılar" yazıyordu. Bizler deSosyal Pencere'nin taglarında paylaşım yapıyorduk. İşimiz gücümüz kandırmaca."

O gün Esra'nın söyledikleri diğerlerini de çok etkilemiş ve kızlar bürodaki cemaat kitaplarını toplayarak ayrılmışlar. Sema, onların özeleştirilerinde samimi olduğuna inanıyor.

Bu darbe girişimi bazı cemaatçileri uyandırmış olabilir.

Asiye Güldoğan

asiyeguldogan@hotmail.com

twiteer: @ AsiyeGuldogan

Odatv.com



http://odatv.com/esnaf-dukkan-kapilarina-fetocu-listeleri-asmis-2507161200.html


a45UyF587661-160725193414 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2016/07/25  23:20 2  65  adaletvekalkinma@yahoogroups.com


 


Avaro omnia desunt, inopi pauca, sapienti nihil
Cimrinin herseyi, fakirin bazi seyleri ek$iktir, bilgin in ise hicbirseyi ek$ik degildir.

Latince Atasozleri

Sicak siddetlendigi vakitte salat(-i Zuhru) (namaz kilmayi) serinlige birakiniz.
Zira sicagin siddeti Cehennem in kaynamasindandir.
Nar(-i Cehennem) Rabbine ($ikayette bulundu, ve):
- Ya Rab, beni ben yiyorum.(izin ver) - dedi.
Allahu Teala da iki def a nefes almasina izin verdi.
Nefesin biri kisin, digeri yazin.
En cok maruz oldugumuz sicak ile sizi en ziyade usuten zemherir (iste budur)

Buhari nin Ebu Hureyre den rivayeti icin, Diyanet yayinlarindan Bkz.Sahih-i Buhari Muhtasari ...
cilt 2, sh.476 H.321

Soner Yalcin: Nazim ile Deniz i bulusturan Tanya

6 May, 2015


K66XX9Adi, Zoya Anatolyevna Kosmodemyanskaya....

Zoya, yasam demek...

Rusya nin guneyindeki Gavrilovsky de 13 Eylul 1923 te dogdu.

Ortodoks rahipler cikaran bir aileye mensuptu. Dedesi rahip Pyotr Kosmodemyansky, yaptigi muhalefet nedeniyle Bolsevikler tarafindan 1918 de olduruldu.

Babasi Anatoly de teolojik okudu ama mezun olmadi; cunku aile Sibirya ya tasindi. Babasi kutuphaneci oldu. Annesi Lyubov ogretmendi.

Aile 1930 da Moskova ya dondu.

Zoya, okul caginda kitaplara duskun oldu; edebiyati cok sevdi. Tolstoy, Puskin, Lermontov gibi Rus edebiyatcilar ve Cervantes, Dickens, Goethe, Shakespeare, Moliere okudu. Okuduklari hakkindaki dusunceleri defterine yazdi: Shakespeare in trajedilerinde bir kahramanin olumune her zaman yuksek ahlaki bir zafer eslik ediyor.

Genc yasinda Beethoven ve Caykovski dinledi.

Sovyetler Birligi Komunist Parti genclik orgutu Komsomol a katildi.

Hitler, 22 Haziran 1941 de Barbarossa Harekati emrini verip, Naziler Sovyetler Birligi ni isgale baslayinca, genc Zoya gonullu olarak askere yazildi. Annesi vazgecirmeye calisti, dinlemedi: Dusman bu kadar yakinken baska ne yapabiliriz?

Isgal altindaki bolgelerde olusturulan duzensiz askeri guclere katildi; yani Partizan oldu; Tanya kod adini aldi.

Tarih:27 Kasim1941.

Zoya/ Tanya , bir Alman suvari alayinin konuslu oldugu Petrischevo koyunu yakmak icin emir aldi. At ahirlari ve evleri atese vermeyi basardi. Ancak, bir Rus isbirlikcisinin ihbariyla yakalandi. Gece boyunca yapilan iskence ve tecavuze ragmen konusmadi. Ertesi sabah ilce merkezine goturuldu ve idam edildi. Gulumseyerek ciktigi sehbasinda son sozleri su oldu:

Yoldaslar! Neden bu kadar kasvetlisiniz? Olmek icin korkmuyorum! Halkim adina olecegim icin mutluyum!

Sovyetler Ordusu Ocak 1942 de bu topraklari ele gecirene kadar, Zoya/ Tanya idam sehbasinda asili kaldi...


Yurtseverlik aski


Yil, 1945...

Nazim Hikmet, Bursa Cezaevi nde...

Tolstoy un Savas ve Baris cevirisini yeni tamamlamis; La Fontaine den Masallar cevirisi uzerinde calisiyordu. Elle yazmak cok zamanini aliyordu; cezaevindeki dokumadan kazandigi parayla ikinci el daktilo aldi.

Saglik sorunlari vardi.

Ama... Cok mutluydu; kasvet gunleri bitmisti; Naziler savasi kaybetmisti.

O gunlerde yazdi; Tanya siirini...

Tanya, Bursa Cezaevi nde karsimda resmin,

Bursa Cezaevi nde.

Belki duymamisindir bile Bursa nin adini.

Bursa m yesil ve yumusak bir memlekettir.

Bursa Cezaevi nde karsimda resmin.

Sene 1941 degil artik sene 1945.

Moskova kapilarinda degil artik

Berlin kapilarinda dovusuyor seninkiler,

bizimkiler,

butun namuslu dunyaninkiler.

Tanya,

senin memleketini sevdigin kadar

ben de seviyorum memleketimi,

Seni astilar memleketini sevdigin icin,

ben memleketimi sevdigim icin hapisteyim.

Ama ben yasiyorum,

ama sen oldun.

Sen coktan dunyada yoksun,

zaten ne kadar az kaldin orda:

on sekiz senecik.

Doyamadin gunesin sicakligina bile.

Tanya,

sen asilan partizan,

ben hapiste sair.

Sen kizim, sen yoldasim.

Resminin ustune egiliyor basim:

kaslarin incecik,

gozlerin badem gibi,

ama renklerini fotograftan anlamam mumkun degil.

Fakat yazildigina gore,

koyu kestaneymisler.

Bu renkte gozler cok cikar benim memleketimde de.

Tanya,

saclarin ne kadar kisa kesilmis,

oglum Memet inkilerden farki yok.

Alnin ne kadar genis, ay isigi gibi,

rahatlik, ve ruya veriyor insanin icine.

Yuzun ince uzun, kulaklarin buyucek biraz.

Henuz cocuk boynu boynun:

henuz hicbir erkek kolu sarilmamis anliyor insan...

Nazim in siiri yillar sonra bir devrimcinin agzindan hic dusmeyecekti...


Deniz in sevdigi


Tarih: 9 Ekim 1971.

Deniz Gezmis, Huseyin ve Yusuf Aslan, Ankara $ikiyonetim Komutanligi 1 No lu Mahkemesi tarafindan idama mahkum edildi.

Deniz ve Yusuf 25; Huseyin 23 yasindaydi.

O gunlerde....

Kimi zaman Deniz in sesi duyulurdu; Ankara Mamak Cezaevi nde...

En sevdigi siir Tanya yi soyluyordu.

Bilirdi arkadaslari; Deniz in Tanya yi ezbere bildigini ve her firsatta hadi Deniz, Tanya yi soylesene derlerdi. O da hep soylerdi gur sesiyle...

Idamdan iki gun once...

Deniz, Yusuf ve Huseyin e Mamak Cezaevi ndeki arkadaslariyla helallesme izni cikti.

Koguslari dolastilar; tum devrimcilerle kucaklastilar.

Deniz Gezmis, Tanya yi son kez o gun soyledi:

Sabah oldu Tanya yi giydirdiler...

Gogsune bir de yazi yazdilar:

Partizan.

Koyun alanina kuruldu daragaci.

Atlilar cekmis kilici, halka olmus piyade askeri.

Zorla seyre getirdiler koyluleri.

Iki sandik ust uste, iki makarna sandigi.

Sandiklarin ustune

yagli urgan sallanir,

urganin ucu ilmik.

Partizan kaldirilip cikarildi tahtina.

Partizan,

kollari bagli arkadan

durdu urganin altinda dimdik.

Nazli, uzun boynuna ilmigi gecirdiler...

Tanya seslendi kolhozlulara ilmiginin icinden

- Kardesler, uzulmeyin.

Gun yigitlik gunudur.

Soluk aldirmayin fasistlere,

yakin, yikin, oldurun...

Kolhozlular agliyordu. Cellat cekti ipi.

Boguluyor nazli, boynu kugu kusunun.

Fakat dikildi ayaklarinin ucunda partizan

ve hayata seslendi insan:

- Kardesler

hosca kalin.

Kardesler,

kavga sonuna kadar.

Duyuyorum nal seslerini

geliyor bizimkiler!

Ve... Tarih: 6 Mayis 1972

Tanya siiriyle ozdeslesen Deniz Gezmis, saat 01.25 te idam edildi.

Aradan yillar gecti...

Kimi solcular, yurtseverligin ne oldugu konusunda kafa kari$ikligi yasiyor...

Tanya dan, Nazim dan ve Deniz den utanmiyor...

Yurtseverligin fasistlik oldugunu yaziyorlar.


Sozcu


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder