26 Temmuz 2016 Salı

Rıfat Serdaroğlu: HADİ BİRLEŞELİM

 


Rıfat Serdaroğlu: HADİ BİRLEŞELİM

Son günlerin modası birleşmek!

Badem takımı ağzına bir sakız almış sürekli çiğniyor; Birleşelim, illa birleşmeliyiz!

Koça gelmiş koyun gibi, histeri krizine tutulmuş gibi; Aman şimdi, hemen şimdi birleşelim, hadi birleşelim!

İyi de kardeşim, hepimiz aynı düşünen mankurt bir toplum mu olacağız, yoksa sadece Erdoğan'ın ayağına diken battığı zaman mı birleşeceğiz?

Hem nerede birleşeceğiz?

Demokratik Parlamenter Rejimde birleşeceksek, biz hep ordayız, buyrun sizde gelin.

Hukuk Devletinde birleşeceksek, buyrun yanımız gelin.

Kuvvetler Ayrılığı ilkesinin korunmasında mı birleşeceğiz, buyrun hoş geldiniz.

Lâik Cumhuriyet, Din ve Vicdan Özgürlüğü mü, hiç problem yok bize de bekleriz.

Kişi hak ve özgürlüklerin Avrupa standartlarına çıkarılmasında mı, tamam hemen birleşelim.

Yolsuzluk-Yoksulluk-Hırsızlıkla mücadele etmekte mi birleşelim? Buyrun Deniz Feneri ile Haram Havuzunun köşesindeki "Sıfırlama" deposunda bekliyoruz, hemen birleşelim.

Türk Milleti ve Ne Mutlu Türküm Diyene ilkesinde ise, derhal birleşelim.

Biat kültürü ve tek adam yönetiminde birleşelim diyorsanız, istemez kalsın, birleşmeyelim.

Başkanlık sisteminde birleşeceksek, aman bizden uzak durun.

Cemaat ile 12 sene aynı yatakta mı birleşelim, size mutluluklar dileriz, hayırlı birleşmeler.

Cemaati gömerken, bizde aklanalım mı diyorsunuz? Olmaz, doğru yargıya.

Arap Milliyetçiliği ve Türgev'de mi birleşelim? Geç bi kalem, geç…

Değerli Okurlar;

Siyaset dürüstlük ve onurlu duruş ister.

Demokrat insan dürüst ve şeffaf olmalıdır. Yaşamının her anının hesabını verebilmelidir. Demokratik bir ülkede insanlar, dünyanın her uygar ülkesinde müşterekliği olan ortak değerlerde birleşir. Ne gibi?

-İnsanlar özgürlük, onur ve haklar bakımından eşittirler.

-Herkes ırk, cinsiyet, dil, din, siyasal görüş, etnik köken ayrımına bakılmadan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde bahsedilen haklardan eşit olarak faydalanır.

-Herkes yasalar önünde eşittir ve yasalara uymak zorundadır.

-Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunma için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama sonunda, yasalara göre suçlu olduğu saptanmadıkça suçsuz sayılır.

-Yönetenler mutlaka hesap verebilir bir şeffaf yönetim sergilemek zorundadırlar.

Bu genel ilkelerden sonra ise;

-Demokrasi'de, Anayasa'ya sadakat'ta, bayrak'ta, vatan sevgisinde, dürüstlükte, çağdaşlıkta, şeffaflıkta ve bilimde birleşmek gerekir.

Şimdi Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye soralım;

-Erdoğan, "Millet beni seçti, Anayasa ve Parlamenter rejim fiilen askıya alınmıştır" demekten vaz mı geçti?

-Erdoğan, Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına almaktan vaz mı geçti?

-Erdoğan, tek-tek söktürdüğü "Ne Mutlu Türküm Diyene" diyen tabelalarını tekrar diktirdi mi?

-Erdoğan, Milli Andımızı kaldırdığı için pişman mı oldu?

-Erdoğan, FETÖ/PDY terör örgütünü devletin içine soktuğu için özür mü diledi?

-Erdoğan, 14 senelik iktidarı boyunca yaptığı hukuksuzlukları, kayırmaları, yolsuzlukları tek-tek açıkladı mı?

-Erdoğan, uyguladığı dış politikadan vaz mı geçti?

Sayın Genel Başkanlar;

Bu sorulardan sadece birine EVET diyebiliyorsunuz, gidin kaçak sarayda istediğiniz gibi birleşin!

Erdoğan aynı Erdoğan'dır. Asla değişmeyecektir. Çünkü normal bir hukuk devletinde Erdoğan tipi bir siyasetçinin gideceği tek yer vardır;

Yüce Divan veya Divan-ı Harp…

Bu şartlarda yapılan birleşme değil, katılım olur. Yani AKPCHPMHP şeklinde bir ucube doğar.

Bu ise "Demokratik Rejim'in" parti Genel Başkanları eli ile katledilmesidir…

Not: Görevlerini yapmadıkları, ölümlere sebep oldukları, demokrasimizi ve devletimizi küçük düşürdükleri için, Orgeneral Akar-MİT Müsteşarı Fidan-Emniyet Gn. Md. Lekesiz hakkında tekrar suç duyurusunda bulundum.

Önceki müracaatımı reddeden, Ankara Cum. Savcısı hakkında da HSYK'ya suç duyurusunda bulundum. Aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz.

https://rifatserdaroglu.com/hakkinda/hsykdilekce/

https://rifatserdaroglu.com/hakkinda/cbsdilekce/

 
a45UyF587661-160726115547 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2016/07/26  14:40 3  49  uyarlama@googlegroups.com


 


Kisi incelerse imanin her savunulusunda mantiga bir saldiri bulur.
Imani kucaklamak, akli terk etmektir.

George Smith

Tahrim Suresi 1.
-5.Ayeler:

Ey Peygamber!
Eslerinin rizasini gozeterek Allah in sana helal kildigi seyi nicin kendine haram ediyorsun? Allah cok bagislayan, cok esirgeyendir.
Allah, (gerektiginde) yeminlerinizi bozmanizi size mesru kilmistir.
Sizin yardimciniz Allah tir.
O, bilendir, hikmet sahibidir.
Peygamber, eslerinden birine gizlice bir soz soylemisti.
Fakat esi, o sozu baskalarina haber verip Allah da bunu Peygamber e aciklayinca, Peygamber bir kismini bildirmis, bir kismindan da vazgecmisti.
Peygamber bunu ona haber verince esi:
Bunu sana kim bildirdi? dedi.
Peygamber:
Bilen, her seyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi.
Eger ikiniz# de Allah a tevbe ederseniz, (yerinde olur).
Cunku kalpleriniz sapmisti.
Ve eger Peygamber e karsi birbirinize arka cikarsaniz bilesiniz ki onun dostu ve yardimcisi Allah, Cebrail ve muminlerin iyileridir.
Bunlarin ardindan melekler de (ona) yardimcidir.
Eger o sizi bosarsa Rabbi ona, sizden daha iyi, kendini Allah a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruc tutan, dul ve bakire esler verebilir. ******

Kur an-i Kerim in bazi ayetlerine iliskin mazeretler:
1- Bu ayetler yanlis tercume edilmis!
2- Bu ayetler yanlis anlasilmaya musait yani herkes anlayamaz!
3- Bu ayetler zaman asimina ugradi yani bugun gecersiz!
4- Bu ayetler cag disi yani Islam da reform yapilmasi lazim!
5- Bu ayetlere iman etmek imkansiz ama yine de ben bir muslumanim!

Mazeretlerin Cevaplari:

1- Diyanet Vakfi Meali ni, konularinda uzman Ilahiyatci Heyet hazirladi. En cok itibar edilen meal. Heyetteki herkesin yanlis tercume yapmasi imkansiz. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
2- Kur an-i Kerim i herkesin anlayabilecegine dair ayetler var* ve zaten bu sebeple indirilmis . Tersi ise adaletsizlik olur cunku herkesin anlayamayacagi ve yanlis anlasilmaya musait bir kutsal kitap gondermek Allah a yakismaz. Bir sakinca da sudur; Muslumanlara siz Kur an i anlamazsiniz, sadece biz anlariz diyen ruhban sinifi olusur ki Islam da ruhbanlik haramdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
3- Kur an in, kiyamete kadar , cihansumul(evrensel) yani her zaman ve her yerde hukmunun gecerli olduguna inanmak farzdir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
4- Allah 21. yuzyilin hayat sartlarini ve yasam bicimini ezelden beri bildigine gore Allah in bu durumu hesaba katmadigi ni iddia etmek Allah a karsi cok buyuk bir iftiradir. Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.
5- Bu ayetlere iman etmeyenin adi Musluman degil Kafir dir.** Hal boyle iken bu mazeret gecersizdir.

*Bakiniz: Nahl Suresi 89. Ayet, Enam Suresi 38. Ayet, Maide Suresi 15. Ayet, Hac Suresi 16. Ayet.
**Bakiniz: Bakara Suresi 85. Ayet ve Maide Suresi 44. Ayet.
******Tefsir ve Hadis kitaplarinda anlatildigina gore:
Muhammed bir gun karilarindan Hafsa nin odasina girer.
Odada Hafsa degil, Marya bulunmaktadir.
O sirada Hafsa, babasinin evine gitmis.
Muhammed ve Marya, Hafsa nin yataginda birlesirler.
Tam o sirada Hafsa iceri girer.
Muhammed henuz isini bitirmemistir.
Hafsa ya biraz beklemesini soyler;
bazi aciklamalarda bulunacaktir ona.
Sonunda Hafsa, kendisini tutamaz soyle konusur:
Nasil istir bu? Bir kole ile benim gunumde ve benim yatagimda birlesiyorsun? Peygamber kendisine bir mujdesi oldugunu soyler ve hemen ekler:
Kendisinden sonra Ebu Bekir, daha sonra da babasi Omer halife olacaktir.
Ne var ki Hafsa hic de orali olmayacak, tepkisini surdurecektir.
Peygamber bu kez yemin verir:
Vallahi billahi bir daha onunla beraber olmayacagim, ama sen de olayi kimseye soyleme. Ne var ki, Muhammed Marya yi bir turlu unutamamaktadir.
Imdadina Tahrim Suresi 1.-5.Ayetler Yetisir.

Kur an daki Celiskiler Ve Nedenleri (4)
Kur an da Celiski Olmadigini, Celiskili Bir Mantikla One Surme Kurnazligi!

Fransizlar, Le coeur a sa raison, que la raison ne connait pas! derler ki, Kalbin kendine ozgu bir mantigi vardir ki, mantik dahi onu tanimaz anlamindadir. Kur an da celisme bulunmadigi iddiasina sarilan Islamcilar, hani sanki bu yukaridaki formulu dogrularcasma, kalp denen organin iyi ve kotu yonde belli bir gorus ve bilgilere sahip oldugunu, bu gorus ve bilgilerin oraya Tanri tarafindan kondugunu ve iste kalbin bunlardan birine dogru egilim gostermesiyle, kisinin dogru yola ya da aksine sapikliga suruklendigini soylerler. Hani sanki kalp denen sey, aklin gorevini ustlenmis gibidir ve bu niteligiyle iyi ya da kotu olandan birini secmektedir ya da akil denen sey, insandaki bes duyunun algilarinin varip dayandigi algilama yolunu aydinlatmaktadir.(1)

Seriatcilar, bu gorusu acikliga kavusturmak amaciyla, Enam Suresi nin 125. ayetini ornek alirlar. Bircok kez belirttigimiz gibi, bu ayet aynen soyledir:

Allah kimi dogru yola koymak isterse onun kalbini Islamiyete acar. Kimi de saptirmak isterse, goge yukseliyormus gibi kalbini dar ve $ikintili kilar. Allah inanmayanlari, kufur batakliginda birakir (Enam Suresi, ayet 125).

Dikkat edilecegi gibi, bu ayetin tumceleri celismeyle doludur: Tanri, diledigini Musluman, diledigini de saptirip kafir yapiyor ve kafir yaptigini kufur batakligina sokuyor! Yani kisiyi kafir yapan da Tanri dir, kafir dirler diye kufur batakliginda birakan da odur. Ve iste bu celismeyi ortbas edebilmek icin, Fahruddin Razi gibi yorumcular soyle derler: Tanri insanin kalbinde, hem iman m iyi hem de imansizligin kotu bir sey olduguna dair gorus ve bilgiler yaratir. Bu ikisinden birini secmek kalbin isidir. Daha baska bir deyimle, Tanri, insanda iman olmasini murat ettigi zaman, onun kalbinde buna iliskin egilim olusturup guclendirir. Tersini murat ettigi zaman da tersini yapar . (2) Ve iste guya kalp, bu iki egilimden dogru olani, yani Islama yonelik olani sectigi zaman, kendi yararina is gormus olur; aksini yaptigi zaman ise, kendisi icin kotu olur. Daha baska bir deyimle, Islamcilara gore, eger kalp gecerli bir akla sahipse iman yolunu secer; sahip degilse, Tanri nin gosterdigini anlayamayacagi icin inanmaz . Soylemeye gerek yoktur ki, butun bu laf cambazliklarinin altinda, kalbin kendine gore ve kendisinin de anlayamayacagi bir mantigi bulundugu safsatalari yatar. Daha baska bir deyimle, seriatcilar, Kur an da celiski olmadigini, celiskili bir mantikla kanitlama yolunu secmislerdir. Enam Suresi nin yukaridaki ayeti vesilesiyle one surdukleri goruslerin safsata oldugunu ortaya koyan olaylar vardir ki, bunlardan biri, ilerideki sayfalarda ele alacagimiz Ebu Talib olayidir. Cunku, Islam kaynaklarinin bildirmesine gore, bu ayet, Ebu Talib le ilgili olarak, daha dogrusu onun olumu sirasinda konmustur. Daha once deginmis olmakla beraber tekrar belirtelim ki, Ebu Talib, Muhammed in amcalarindan biri olup, onu kendi oglu gibi yetistiren bir kimseydi. Kureys in ileri gelenlerinden biri oldugu icin, Muhammed onu Musluman yapmak icin cok ugrasmistir. Ebu Talib olum dosegindeyken, onun basucuna giderek Musluman olmasi icin cok yalvarmis, fakat basari saglayamamistir. Saglayamayinca, cevresindekilere karsi kendisini temize cikarmak uzere sorumlulugu Tanri ya yuklemis ve Tanri diledigini Islama sokar, diledigini sokmaz seklindeki ayeti Kur an a yerlestirmistir. Yani demek istemistir ki, Ebu Talib in Islam olmadan olmesini Tanri istemistir! Bu dogrultuda olmak uzere Kur an a. koydugu ayetler arasinda, Tanri nin iman denen seyi insanin kalbine suslu (sevimli) bir sekilde yerlestirip, onu insana sevdirdigini (ornegin, Mucadele Suresi, ayet 22) ya da aksini yapip insanlarin kalplerini muhurledigini, kulaklarini perdeledigini (Bakara Suresi, ayet 6-7; Nahl Suresi, ayet 106-109; Casiye Suresi, ayet 23 vd...) ve Ey Muhammed! Tanri dilese nenin kalbini de muhurler... (Sura Suresi, ayet 24) dedigini yansitanlar vardir. ote yandan, yine Muhammed in soylemesine gore, Tanri, diledigini dogru yola soktugunu anlatmak uzere soyle demistir:

(Ey Muhammed!... (Taun) seni yetim bulup barindirmadi mi? Sasirmis bulup da yol gostermedi mi? Seni fakir bulup zengin etmedi mi?.. (Duha Suresi, ayet 6-8).

Yine bunun gibi, Tanri, iman etmek konusunda tereddut eden kimseleri, diledigi zaman inandirma yoluna gitmistir. Ornegin, Kur an da Ibrahim in, Tanri ya inanmak konusunda tereddut gosterdigi, tereddudunu gidermek icin ondan oluleri nasil dirilttigini bana goster! .diye mucize bekledigi, bunun uzerine Tanri nin, (Sen) Bana inanmadin mi? demekle beraber mucize gosterme yoluna gittigi yazilidir (Bakara Suresi, ayet 260). Yine bunun gibi Isa nin havarilerinin de, Tanri ya inanabilmek icin, Ey Meryem oglu Isa, Rabbin bize gokten donatilmis bir sofra indirebilir mi? diye Tanri dan mucize bekledikleri ve Tanri nin da onlari inandirmak icin gokten sofra indirdigi yazilidir (Maide Suresi, ayet 111-115).

Muhammed in Kur an olarak ve Kur an olmayarak ortaya koydugu yukaridakilere benzer hukumlerden anlasilan su ki, kisileri diledigi gibi dogru yola sokan ya da saptiran ne akildir ne de kalptir; sadece ve sadece Tanri dir. Ve Tanri, yine Muhammed in soylemesine gore, dogru yola soktuklarini mukafatlandirmakta, saptirdiklarini da azaba sokmaktadir. Nereden geliyor bu celiski? diye sorulacak olursa, cevabini asagida ozetleyecegiz.

Dipnotlar;

1) Bu konuda bkz. Turan Dursun, Kur an An$iklopedisi. Kaynak Yayinlan, Istanbul, 1994, c.l,s.295

2)Fahruddin Razi den bu alinti icin bkz. Turan Dursun, Kur an An$iklopedisi. Kaynak Yayinlari, istanbul,1994, c.l, s.308.
https://kuranelestirisi.wordpress.com/2011/11/25/kurandaki-celiskiler-ve-nedenleri-4/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder