27 Ağustos 2016 Cumartesi

DİKKAT!....... Hürriyet: KKTC’de Büyük Kaos "İÇ SAVAŞ ÇIKAR"

 


Hürriyet: KKTC'de Büyük Kaos "İÇ SAVAŞ ÇIKAR"

BM'nin 'Bireylerin 1974 öncesi mülk hakkı tanındı' açıklaması Kıbrıs'ı karıştırdı! Kıbrıs'ta Rumların 1974 öncesi mülkiyet haklarının tanınarak, mahkeme niteliğinde özel komisyon kurulması kararı, topraklarının

yüzde 80'i eski Rum mülkü olan KKTC'de kaosa yol açtı. Rumlar, KKTC'deki 30 bin dönümün tazminat ve takas yöntemiyle el değiştirmesini, 1 milyon 520 bin dönümün ise Rum sahiplerine iade edilmesini bekliyor. Bu durum günümüzdeki KKTC topraklarının yüzde 76'sının Rumlara iadesi anlamına geliyor. Muhalefet milletvekilleri, Rum ve Türklerin mülk konusunda karşı karşıya gelmesinin iç savaşa yol açacağı uyarısı yaparken, yabancılar da dahil Kuzey Kıbrıs'taki mülk sahipleri endişeye kapıldı.

Mülkiyet krizi, hafta başında Türk ve Rum liderler Mustafa Akıncı ile Nikos Anastasiadis'in mülkiyet konusunu görüştükten sonra yapılan ortak açıklamayla başladı. BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs özel temsilcisi Espen Barth Eide, iki liderin yanında, "Liderler, 1974 öncesi bireylerin mülkiyet hakkını tanıdı. Çözümden sonra mahkeme niteliğinde mülkiyet komisyonu kurulacak" dedi.

İLK SÖZ HAKKI RUMLARIN

Bireysel mülkiyet hakkı ve özel komisyon Kıbrıs müzakere tarihinde çok kullanılan terimler olması nedeniyle ilk günlerde tepki çekmedi. Rumların bireysel mülk haklarının, 'tazminat, takas ve iade' yöntemleriyle çözüleceği Kıbrıs sorununda yerleşmiş parametreler arasında bulunuyor.

Ancak Rum medyasının anlaşmanın içeriğiyle ilgili art arda yayınlar yaparak, "Mülkiyetle ilgili ilk söz hakkı Rum mülk sahibinde olacak. Rumlar 1974 öncesi mülklerine dönecek" propagandasına başlaması, KKTC'de mülk sahibi Kıbrıslı Türk ve yabancılar arasında paniğe neden oldu. İlk söz hakkının Rumlarda olması, pratikte Rumların mülkiyetteki çözüm yöntemlerinden tazminat ve takas yerine mülklerinin iadesini tercih edeceği sonucunu doğurdu.

"İÇ SAVAŞ ÇIKAR"

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın müzakerelerdeki gizlilik esası nedeniyle sessiz kalması belirsizliği daha da artırdı ve konu kısa sürede KKTC'nin birinci gündem maddesi oldu. Muhalefet milletvekillerinden Mustafa Arabacıoğlu, Türk ve Rumların mahkeme özelliği taşıyacak mülkiyet komisyonu üzerinden karşı karşıya gelmesinin ve mülkiyetle ilgili ilk söz hakkının Rumlara bırakılmasının 'iç savaşa' neden olacağını ileri sürdü.

TATAR: KAMUOYU BİLGİLENDİRİLSİN

Eski Maliye Bakanı ve Ulusal Birlik Partisi Genel Başkan adayı Ersin Tatar ise, parlamento ve toplumun karanlıkta kaldığını belirterek, Türkiye'nin garantörlüğü gibi kırmızı çizgiler ve mülkiyet konusunda Cumhurbaşkanı Akıncı'yı açıklama yapmaya çağırdı. Konu kısa sürede KKTC medyasının da birinci gündem maddesi oldu.

KKTC TOPRAKLARI KİMİN

3 bin 325 kilometrekare yüzölçümüne sahip KKTC'de toprakların yüzde 80'i 1974 öncesinde Rum mülküydü. KKTC'de özel mülkiyette kullanılan ölçü birimi İngiliz dönümü. Bu çerçevede KKTC toprakları 2 milyon 400 bin dönümden oluşuyor. Her bir dönüm ise, 1335 metrekare. 1974 öncesi tapu kayıtlarına göre, KKTC'deki mülkiyet durumu şöyle:

-- Rum mülkü: 1 milyon 550 bin dönüm

-- Türk mülkü: 380 bin dönüm.

-- Kamu alanı: 470 bin dönüm (Dağlar, yollar)

-- Güney Kıbrıs'ta kalan Türklerin mülkü: 450 bin dönüm

KRİZİN TEMELİNDE NE YATIYOR

Uluslararası hukuk ve Rumlar, KKTC'nin verdiği tapuları tanımıyor ancak, 'mevcut kullanıcıların' haklarını da reddetmiyor. 'Bu hakların neler olacağı ve mevcut kullanıcı tanımına kimlerin gireceği' soruları krizin temelini oluşturuyor.

-- Türk tarafı, 'KKTC tapusunu kim elinde tutuyorsa, mevcut kullanıcı odur' açıklaması yapıyor.

-- Rumlar ise, mevcut kullanıcı tanımını, 'Hayatını idame ettirmek için Rum mülkünü elinde tutanlarla' sınırlıyor. Rumlara göre, 15 bin dönüm hayatı idame ettirmek için kullanılan (bahçe tarla), 15 bin dönüm de üzerine yatırım yapılan (otel, apartman, villa) mülk bulunuyor. Rumlar, toplamda 30 bin dönüm Rum mülkünün tazminat ve takas yöntemiyle el değiştirmesini, 1 milyon 520 bin dönümün ise Rum sahiplerine iade edilmesini bekliyor. Bu durum günümüzdeki KKTC topraklarının yüzde 76'sının Rumların iadesi anlamına geliyor.

RUM MÜLKLERİ KİMLERE DAĞITILDI?

KKTC topraklarında 'Mevcut kullanıcı kimlerden oluşuyor' sorusunun cevabı, 1983 yılında kurulan cumhuriyette, 1 milyon 550 bin dönümlük Rum mülkünün dağıtım mekanizmasında gizli.

-- 1983 yılında kurulan KKTC 1 milyon 550 bin dönüm Rum mülkünün, 1 milyon 350 bin dönümünü farklı yöntemlerle bireysel tapu vererek dağıttı.

-- Rum mülkleri, Kıbrıslı Türklerin güneyde kalan mülklerine karşılık eşdeğer adı altında tapulandı. Bunun yanında geri kalan Rum mülklerinin tapusu da 1974'te mücahitlik yapan Kıbrıslı Türklere ve 1975'te Türkiye'den tarım işgücü için göç eden TC vatandaşlarına tahsis adı altında verildi.

180 BİN TAPU İŞLEMİ

-- KKTC tapu kayıtlarına göre, 1983'ten bugüne mülkler üzerinde (alım, satım, devir, inşaat, ipotek) bugüne kadar 180 bin işlem yapıldı. Parsellenen araziler üzerine oteller, iş yerleri, apartmanlar ve villalar yapıldı. Kimi yerler en az 3 kez el değiştirdi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile İngilizler başta olmak üzere yabancılara yoğun satışlar gerçekleşti.

-- Günümüzde KKTC ekonomisinin bel kemiğini oluşturan tüm yatırımlar Girne ve Mağusa sahil bölgesi gibi yüzde 99'u Rum mülkü olan bölgelere yapıldı.

RUM TARAFINDAKİ TÜRK MÜLKLERİ

-- KKTC elindeki Rum mülklerini geliştirirken, Rumlar kendi topraklarındaki 450 bin dönüm Türk mülkünü atıl ve boş bıraktı, altyapı yatırımı yapmayarak değersizleştirdi.

-- Rumlar, KKTC'nin tapu işlemlerini tanımıyor ve el değiştirilen yerlerin yeni sahiplerini 'mevcut kullanıcı' olarak kabul etmiyor.

AKINCI SÖZCÜSÜ ARACILIĞIYLA HÜRRİYET'E KONUŞTU

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın sözcüsü Barış Burcu, Kıbrıslı Türkler başta olmak üzere Kuzey Kıbrıs'ta mülk sahibi yabancılarda tedirginliğe yol açan mülkiyet konusundaki son gelişmeleri Hürriyet'e anlattı. Rumlarla müzakerelere de bizzat katılan Burcu, mülkiyet konusunda Türk tarafının aleyhine adımlar atmadıklarını belirterek, "Vatanı satıyor diyorlar ama satmıyoruz. Haklarımızı sonuna kadar savunuyoruz" dedi.

Burcu Hürriyet'in sorularını şöyle yanıtladı:

BM konuşuyor Akıncı susuyor:

Bizi böyle eleştirmeye kalkıyorlar ancak liderler zirvesi sonrasında BM temsilcisi Espen Barth Eide'nin açıklamaları Cumhurbaşkanımız Sayın Akıncı ve Rum Lider Sayın Nikos Anastasiadis'in toplantıda varmış oldukları uzlaşılarla ilgilidir. Yapılan açıklamalar BM'nin değil, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Anastasiadis'in sözleri ve müzakerelerde mutabakat sağladıkları hususlardır.

Mülkiyette ilk söz hakkı Rumların mı?

Hayır, eski mülk sahipleri yanı sıra bugünkü kullanıcıların da hakları olacaktır. Bireylerin mülkiyet hakkı bugünün meselesi değil geçmişte kabul edilen ve uluslararası hukukta yer alan bir konudur. Bu bağlamda, sanki mülkiyet hakkını 41 yıl sonra ilk kez tanımışız gibi 'Akıncı ödün verdi, kabul etti' eleştirileri haksız ve tamamen yanlıştır. KKTC'deki Rumların mülkleriyle ilgili bizim kurduğumuz Taşınmaz Mal Komisyonu takas, tazminat ve iade yöntemlerini kullanarak zaten yıllardır çözüm üretmeye çalışıyor. Bu yeni bir şey değildir. Bizim için önemli ve yeni olan şey, gerek uluslararası hukukta gerekse Kıbrıs'ın özel şartlarında, mülk sahiplerinin hakları kadar şimdiki kullanıcının haklarının da kabul edilmesiydi. Bunu sağlamayı başardık ve bu durum Sayın Espen Barth Eide'nin açıklamasında da yer almıştır. Asıl gözden kaçırılmaması gereken husus da budur.

Mevcut kullanıcı tanımına kimler giriyor?

Bu tanım konusunu müzakere etmeye devam ediyoruz. Muhataplarımızla henüz bu konuda yüzde 100 mutabık kaldık diyemem. Ancak iç rahatlığıyla şunu söyleyebilirim ki geçmişte bulunduğumuz noktadan şu haliyle bile toplumsal çıkarlarımız açısından daha ileri noktadayız.

'Türkiye kökenlilerin mülkleri gibi' etnik ayrım yapılacak mı?

Sadece mülkiyet konusunda değil, hiçbir konuda etnik ayrımcılık yapılmasını kesinlikle onaylamayız. Bu konularda Kıbrıs Türk tarafının duruşu son derece açık ve nettir.

Mülkiyette iade, takas ve tazminat kriterleri neler?

Bu konu çok önemli ve uzun müzakerelere ihtiyaç duyulan bir konudur. Hangi mülkler iadeye, hangileri takas ve tazminata girecek bu tarafların uzlaşacağı ortak kriterlerle ortaya çıkacak. Pek çok kriter olabilir ve bu kriterlerin müzakeresine başlanıyor.

Mülkiyet komisyonu ne yapacak?

Çözüm sonrasında bireylerin karşı karşıya gelmemesi için bağımsız bir mülkiyet komitesi kurulacaktır. Bu komiteye eski mülk sahipleri ile şimdiki kullanıcılar müracaat edebileceklerdir. Tarafların tercihlerine ve mülklerle ilgili uzlaşılacak kriterlere göre, komite çeşitli kararlar verebilecektir. Komite Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlardan eşit sayıda oluşacak ve anlaşmazlık durumları için

yabancı üyelerin olması hususu da görüşülmektedir. Ayrıca, hem eski mülk sahiplerinin hem de şimdiki kullanıcıların komitenin kararlarına itiraz hakkı olacak ve bu itirazlar için mahkeme yolu açık tutulacaktır.

Müzakerelerde AB müdahil mi?

AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ziyareti sırasında Kıbrıs'la ilgili Pieter Van Nuffel'i atadı. Atama, 'AB taraf olarak kabul edildi' diye çarpıtıldı. Sanki AB Rumlarla birlikte bizim karşımıza geçmiş ve taraf olmuş, sorunun bir parçası olmuş gibi izlenim yaratıldı. Bu tamamen yanlıştır. AB müzakerelerde ne taraftır ne de müzakerelerin zeminidir. Görüşme süreci Birleşmiş Milletler zemininde yürütülmektedir. İşte bu nedenle Sn. Peter Vanu Nuffel

BM heyeti içinde yer alıyor gibidir. Sn. Nuffel ancak tarafların talebi üzerine ihtiyaç duyulduğu zamanlarda teknik katkı koyacaktır. AB'ye hazırlanmak hiç kolay değildir. Bazı ülkelerin hazırlıkları yıllar sürüyor. Kıbrıs Türk tarafı hızlı bir şekilde AB'ye hazırlanmalıdır. Bu açıdan bakıldığında AB'nin ilgisi, teknik ve finansal katkısı bizim arzu edeceğimiz bir şeydir.

Anlaşma AB'nin birincil hukuku olacak mı?

Kıbrıs sorununun iki toplumlu ve iki bölgeli bir şekilde çözülmesine çok duyarlıyız. Bu konunun gelecekte AB mahkemelerinde bozulmaması için en üst düzeyde hukuki garanti istiyoruz. Bugünkü pozisyonumuz itibariyle, bu garantinin varılacak anlaşmanın tüm AB parlamentolarında onaylanarak birincil hukuk olmasıyla mümkün olacabileceğine inanıyoruz. Aynı amaca yönelik başka bir formül varsa en azından şu anda biz bilmiyoruz.



 
a45UyF587661-160827211004 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2016/08/27  22:20 2  65  islamvebilim@googlegroups.com


 


Diyelim ki vatan sevgisi...
Eger bize Ataturk un vatan sevgisini ogretmemis olsalardi, soyle derdik
vatan sevgisini soranlara:
...Seyahat ederseniz Dogu ve Orta Anadolu ya geldikce Once vatan yazdigini da gorursunuz.
Yani bunlar tek parti doneminden kalan zorla halkin kendi inanc degerleriyle butunlesmemis bir dunya sistemini halka zorla kabul ettirmektir...

(Abdullah Gul-1992)

Andolsun biz Kur an i ogut alinsin diye kolaylastirdik. ogut alan yok mu?

54:17
Bu ayetin aynisi su surelerde tekrar edilmektedir. 54:22, 54:32 ve 54:40.

DOGA YASALARI UZERINE DUSUNCELER -10-

Simdi cift yarik deneyinin dalgalarla yapilan versiyonuna geldik. Sahilde, bir su dalgasini gozlemlediginizi dusunun, neler gorursunuz? Dalganin belli bir hizi vardir, dalganin tepesinin belli bir yuksekligi bulunur ve dalganin bir seferde katettigi bir mesafe bulunmaktadir. TV ve radyo teknolojilerinde, uzay arastirmalarinda kullanilan elektromanyetik dalgalar da benzer ozellikler tasirlar. Tek fark sudur ki, su dalgasinin kendi seviyesinden asagi dogru bir hareketi yokken elektromanyetik dalganin veya elektrik dalgalarinin arti ve eksi degerler alabilen tepe ve cukur salinimlari bulunur. Buna sinuzoidal dalga salinimi denir.

Ust resimde iki dalganin tepeleri veya cukur dipleri arasindaki mesafe dalga boyu olarak adlandirilir ve lamda ? sembolu ile gosterilir. Dalga yuksekligi dalganin tepeye veya dibe kadar alabildigi maksimum mesafedir. Dalga gucu veya dalga genligi de denir. Dalganin 0 seviyesinden baslayip yeniden ayni seviyeye gelmesi bir tam devirdir ve bunun saniyedeki hizi dalga frekansini verir. Frekans (Hertz) birimi ile ve Hz kisaltmasi ile ifade edilir. Dalga frekansi aslinda gundelik hayattan da asina oldugunuz bir kavramdir. Bir radyo kanali size hangi frekanstan yayin yaptigini soyluyorsa kendi yayininin saniyedeki devir sayisini soyluyor demektir. Dalga frekanslari ELF (Extremely low frequency) seviyesinden baslarlar. Saniyede 3 Hz ile 30 Hz arasinda titresirler. EHF, (Extremely high frequency) seviyesinde frekanslari saniyede 30 Ghz ile 300 Ghz (milyar Hertz) arasinda degisir. Radyo ve TV yayinlarinda duydugunuz VHF (Very high frequency) saniyede 30 Mhz ile 300 Mhz (30 milyon-300 milyon Hertz) ile titresirken, UHF (Ultra high frequency) ise saniyede 300 Mhz - 3 Ghz arasinda titresir. Bunlarin dalga tepeleri arasindaki mesafe de (yani dalga boylari da) degismektedir. VHF dalgalarin dalga boylari 1 m ile 10 m arasinda iken UHF dalgalarin dalga boylari 10 cm ile 100 cm arasinda degisir.

Yuksek frekansli seste dalga tepeleri arasindaki mesafe birbirine yakinken, alcak frekansli seste ise uzaktir. Frekans, dalga analizinde onemli bir kavramdir. Mesela muzikte akort yapmak icin verilen la notasi 440 Hz frekansa sahip bir titresimdir ve ULF (Ultra low frequency) grubuna girer. Insan kulagi ise 20-20,000 Hz araligindaki titresimleri duyabilir.

Birbiri ile karsilasan dalgalar iki tur etki gosterirler. Iki dalganin tepesi veya dibi birbiri ustune biniyorsa daha buyuk bir dalga olusur ve ortaya bir dalga girisimi cikar. Eger birinin dalga tepesi oburunun cukuruna denk geliyorsa bu sefer dalga siddetleri birbirlerini gotururler ve dalga yok olur. Aslinda her sey bu kadar basit degil. Ses dalgalari, elektrik dalgalari ve elektromanyetik dalga kuramlarinda daha pek cok kavram ve faktor bulunmaktadir ve hepsi baslibasina muhendislik alanlaridir. Bu on bilgilerden sonra, cift yarik deneyinin su dalgalari ile gerceklesen versiyonuna gecebiliriz.

Resimde, iki yariktan gecen su dalgalari bir girisim olustururlar ve gozlem ekraninda bir oruntu meydana gelir. Dalgalarin cakistigi noktalarda aydinlik bir bant olusurken cakisma olmayan dalgalar karanlik bir bant olustururlar. Iste Thomas Young un i$ikla yaptigi deneyde de ortaya cikan boyle bir tablodur, bu yuzden isigin da bir dalga gibi hareket ettigi sonucuna ulasilmistir. Fakat bunun matematigi biraz daha degi$iktir.

Yariklardan birini kapayip tekini acik tuttugumuzda farkli dalga tepe boylari elde ederiz. Bu sistemdeki toplam dalga enerjisi, yariklardan tek tek gelen dalgalarin enerjilerinin toplamina esit degildir, bundan daha buyuktur. Bir nolu yariktan gelen dalganin genligine h1 diyelim, iki nolu yariktan gelen ise h2 olsun. Her iki yarik acikken, toplam dalga genligi h1+h2 olacaktir. Simdi dalga enerjisini I ile gosterelim. Birinci yariktan tek basina gelen dalganin enerjisi dalga genliginin dagiliminin karesidir.

I1= h12

Ayni sekilde, ikinci yariktan tek basina gelen dalganin enerjisi de onun genliginin dagiliminin karesi olacaktir.

I2= h22

Toplam dalga enerjisine I12¨ diyelim. Toplam enerjinin hesaplanmasi soyle bir yol izler. I12 enerjisi, I1 ve I2 enerjilerinin toplaminin karesi olacaktir.

I12= (h1+h2)2

Burdan yola cikarak;

I12= (h1+h2)(h1+h2) veya

I12= h12 + h22 + 2h1h2

sekline gelir. Bu ise I1 ve I2 nin toplamindan buyuktur. Yani;

I12 > I1+I2

sonucuna varilir.

Su dalgalari ile yapilan cift yarik deneyinin kabaca sonuclari bunlar. Bu deneyde dikkat edilmesi gereken en onemli nokta sudur. Herhangi bir yarik tek basina acikken elde edilen desen, her iki yarik birlikte acikken elde edilen desenden farklidir. Oysa elektronlar ve fotonlarla (i$ik kuantumlari ile veya i$ik enerji paketcikleriyle) cift yarik deneyi gerceklestirildiginde farkli sonuclara ulasilmistir. Su ana kadar bir kutlesi olan toplarla ve su dalgalari ile cift yarik deneyi gerceklestirildi. Simdi fotonlarin ve elektronlarin dunyasina girelim.

Eger i$ik, kucuk topcuklar gibi parcaciklar halinde gelseydi, ust sol resimdeki gibi bir desen elde edecektik. Yariklardan gecen i$ik, iki ayri bolgede aydinlik bir cizgi olusturacakti. Oysa perdedeki manzara bundan farklidir. I$ik bir koyu bir acik seklinde bant deseni olusturmustur. Bu, tipik bir dalga ozelligidir. Dalgalar birbirleri ile carpisirlarken bazi yerlerde dalga tepeleri cakisir ve dalgalar guclenir, bazi yerlerde ise bir dalganin tepesi ile cukuru cakisir ve dalgalar birbirini yok eder. Bu yuzden ekranda koyu ve acik bantlar olusur. Buraya kadar i$ik dalgalari ile su dalgalari sanki benzer mantikla hareket ederler. Fakat simdi bu mantiktan ayriliyoruz. Peki, i$ik fotonlarini (enerji paketciklerini) bir i$ik kaynagindan birlikte gondermez de tek tek gonderirsek ne olur? Ortaya cikan sonuc cok sasirticidir. Bir tek foton dahi ortaya dalgaciklarin cikardigi girisim oruntusunu cikarmaktadir. Sanki bir tek foton, ayni anda her iki yariktan da geciyor gibidir. Bu nasil olabilir? Fotonlar yerine, cift yarik deneyinde, simdi elektronlari gonderelim.

Fotonlar kutlesiz ve yuksuz iken, elektron belli bir kutleye ve yuke sahiptir.

Bir elektron tabancasi ile, elektronlar birer birer gonderildiginde bile, ortaya bir girisimden kaynaklanan desen cikar. Her elektron iki yariktan ayni anda geciyor ve kendisiyle bir girisim olusturuyor gibidir. Bu sonuctan kacis yoktur. Deney dunyanin her yerinde binlerce defa tekrarlanmis ve ayni sonuc alinmistir. Feynman bu durumu kla$ik yolla aciklanmasi imkansiz, kesinlikle imkansiz bir fenomen olarak dile getirmistir. Farkli bir aciklama olabilir mi? Normalde bir parcacik ya bir yariktan gececektir veya oburunden. Sagduyumuz bunu gerektirir. Madem ki durum kla$ik fizik ile aciklanamiyor, o zaman kla$ik fizigin dusunce biciminden ayrilmamiz gerekmektedir.

Peki ya bir elektronun hareketi kla$ik bir kutle hareketi degil, bir olasilik dalgasi ise o zaman ne olur? Simdi, Schrodinger in Kedisinin Pesinde kitabindan John Gribbin in deney hakkinda yazdiklarini alintiliyorum.

Cift yarik deneyinin i$ikla ve elektronlarla yapildigi durumlari ele alalim. Cift yarik deneyi i$ikla ve elektronlarla pek cok defa ayni sekilde yapilmistir ve tipki dalga orneginde oldugu gibi kirinim oruntuleri elde edilmistir. Elektron deneyleri ise, kristallerdeki atomlardan elektron demetleri sacmak yolu ile gerceklestirilmistir. Oykuyu teknik ayrintilardan aritip basitlestirmek icin, ortaya cikan sonuclari soyle ifade edebilirim. Tipki i$ik gibi elektronlar da kirinim oruntusu gosterirler. Peki ne var bunda? Bu fenomen tipik parcacik/dalga ikiligi degil midir? Fakat artik daha derinlerde yatan sonuclara bakabiliriz. Schrodinger in dalga denklemindeki degisken ? (Psi) fonksiyonunun elektronla bir ilgisi vardir.

(? Psi veya dalga fonksiyonu Schrodinger denklemini saglayan ve parcacigin enerjisi, momentumu gibi bilgileri icinde barindiran bir fonksiyondur ve dalgacik mekanigindeki olasilik hesaplamalarinda kullanilir.)

? bir dalga ise kirinip girisim oruntusu olusturmasina sasmamak gerekir ve ? Psi nin dalganin genligi gibi davrandigini ve ? karesinin siddeti gibi davrandigini gostermek kolay bir asamadir. Elektronla yapilan cift yarik (iki delik de denir) deneyinin kirinim oruntusu bir ? kare oruntusudur.

Gayet mantikli. Tipki su dalgalarinda oldugu gibi genlik kare hesaplamasina gidiliyor.

Demette pek cok elektron varsa bunun basit bir yorumu vardir. ? kare bir elektronun belli bir yerde bulunma olasiligini temsil eder. Binlerce elektron iki delik icinden hizla gecer ve ? dalgasi yorumunu kullanarak istatistiksel anlamda nerde bulunacaklari tahmin edilebilir. Fakat tek tek her bir elektronun basina ne gelir?

Bir dalganin -mesela su dalgasi- perdedeki iki delikten de gecebilecegini kolayca anlayabiliriz. Dalga, yayilan bir seydir. Fakat bir elektron, dalga gibi ozelliklerle bagdastirilabilse bile hala bir parcacik gibi gorunmektedir. Her bir elektronun ya bir delikten ya da otekinden gecmek zorunda olduguna inanmak gayet dogaldir. (...) Fakat elektron tabancamizi her seferinde tek bir elektron gecirecek sekilde yavaslatsak bile yine bir dalga oruntusu elde ederiz. Normalde, bir elektron sadece bir delikten gecer ve dedektorumuze ulasir, diye tahmin ederiz; sonra bir elektron daha birakilir ve boyle devam eder. Gercekten de elektronlar ve fotonlarla ayni deneyi bin farkli laboratuvarda gerceklestirsek ve her deneyde sadece tek bir parcacik gecirsek ve bin farkli sonucu toplasak yine kirinimi gosteren bir toplam dagilim oruntusu elde ederdik. Sanki bir tek elektroni degil de binlerce elektronu birlikte geciriyormusuz gibi tuhaf bir durum. Tek bir elektron ya da tek bir foton duvardaki deliklerden birine giderken ancak oteki deligin acik olup olmadigini bildigi takdirde uygulanabilir olan istatistik yasalarina uyar. Bu, kuantum dunyasinin merkezindeki gizemdir.

Artik kuantumun garipliklerine girdik. Bir elektron, diger deligin acik olup olmadigini nasil bilebilir ? Ilk ortaya cikan sonuc sudur. Bir elektron, bizim, Newton yasalarina uyan kla$ik dunyamizdaki bir top, misket vs gibi bir parcacik degildir. Kismen su dalgasi gibi davranabilir ama oyle de degildir. Bir elektron, olasilik dalgasi denilen ve kla$ik fizik ile aciklanamayan bir davranis gosterir. Bir hedefe varmak icin, ayni anda, olasi tum yollari kullanir ve bu sekilde, kullanmadigi yollarin bilgisini de tasir. Ama bitmedi, dahasi var. Oyle gorunmekte ki, elektron, gozlenip gozlenmedigini de anlar. Alintiya devam ediyorum.

Elektronu yaniltmak icin hile yapmayi deneyebiliriz. Elektron duzenek icinde yol alirken deliklerden birini cabucak kapatabilir ya da acabiliriz. Ama ise yaramaz! Elektronun gectigi anda perdedeki oruntu hep ayni sekilde cikar. Elektronun hangi delikten gectigini gormek icin caktirmadan gozlemlemeyi deneyebiliriz. Bu deney yapildiginda sonuc daha da acaip olur. Elektronun hangi delikten (veya yariktan) gectigini kaydeden ama arkadaki dedektorun, elektronun perdeye gidisine izin veren bir duzenek hayal edin. O zaman elektronlar normal, akilli uslu her gunki parcaciklar gibi davranirlar. Daima bir delikte ya da otekinde bir elektron goruruz, ama asla ikisini birden degil. Dedektor perdesinde olusan oruntu, sanki mermilerin olusturdugu oruntuyle tipatip aynidir, girisimden eser yoktur. Elektronlar iki deligin birden acik olup olmadigini bilmekle kalmaz, onlari seyredip seyretmedigimizi de bilirler ve hareketlerini de ona gore ayarlarlar. Gozlemcinin (bizim) deneyle etkilesiminde dair bundan daha acik bir ornek yoktur. Etrafa yayilan elektron dalgalarina bakmaya calistigimizda elektron belli bir parcacik haline gelir, fakat biz ona bakmazken hareket seceneklerini acik tutar. Farkli ifade edersek, elektron, bizim olcumumuzden dolayi bir dizi olasilik icinden tek bir gidisati secmeye zorlanmaktadir. Bir delikten gecmesi icin belli bir olasilik vardir ve otekinde gecmesi icin de ayni oranda bir olasilik vardir. Oysa, elektronun yerini tesbit ettigimizde sadece tek bir yerde olabilir ve bu da onun gelecekteki davranisinin olasilik oruntusunu degistirir; cunku artik onun hangi delikten gectigi kesindir. Fakat hic kimse, bakmadigi surece, elektronun hangi delikten gectigini bilmez.

Bunlar cok sasirtici sonuclar. Birkac faktor dikkat cekmekte:

Elektronlar bir olasi yol bilgisine sahiptirler veya oyle gorunmektedir.

Elektronlarin hareketi bir gozlemcinin varligina bagli olarak degisir.

Elektronlar gozlemlenmediginde kimse onlarin tercihlerini onceden bilemez.

Ne oluyor? Oz buyucusu filminde oldugu gibi hokus pokuslarla cevrili bir dunyaya mi giriyoruz? Aslinda su ana kadar anlatilanlar, kuantum fizigindeki garipliklere sadece bir giristir. Zira, cift yarik (veya cift delik) deneyinin sonuclari bizleri farkli dunya yorumlarina goturecek kadar zengindir. 3 nolu maddeye donersem; bir elektron gozlemlenmediginde ne olur? Ortaya sonsuz sayida evrenler mi cikar? Bu mumkun olabilir mi?

Ama neden olmasin? Biz bir evrende, bir gerceklik durumunda yasiyor isek, bizimkinden farkli -veya fiziksel yasalar acisindan farkli olmasa da ayri geleceklerin yasandigi- evrenlerin olmadigini neye dayanarak one surebiliriz? Bizim gercekligimiz, bir baska gercekligin hayali olamaz mi?

Gelecek bolumde cift yarik deneyini Dr Stephen Hawking in nasil yorumladigini anlatacagim. Bu bolumde, bazi yerlerde, konuyu anlatan baska bir web sitesinden alintilar yaptim. Site sahibine haksizlik yapmis olmamak icin kaynagi vermem bir ahlak borcudur.

Kaynak: http://atominsan.net/bilim-ve-yasam/cift-yarik-deneyi.html

-devam edecek-

Levent ERTURK
LEVENTERTURK1961
https://leventerturk1961.wordpress.com/


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder