22 Ağustos 2016 Pazartesi

Tutuklu generalin avukatı yaşadıklarını Odatv'ye anlattı

 


Tutuklu generalin avukatı yaşadıklarını Odatv'ye anlattı

Halen tutuklu bulunan Gürsel Öztürk'ün Avukatı Sedat Akçelik, Odatv'ye bir mektup gönderdi...

19.08.2016 03:03

GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanı Tümgeneral Gürsel Öztürk'ün tutuklanması kamuoyunda yankı uyandırdı.

"Darbeci" diye tutuklanan Öztürk'ün Gülen Cemaati üyesi darbecilere direndiği ortaya çıkmıştı.

Darbe girişiminden 13 gün sonra darbecilerin atama listesinde adının karşısında görevine devam edeceği anlamında "devam" yazdığı gerekçesiyle tutuklanan Öztürk'ün kardeşi de isyan etmişti.

Hatta Gürsel Öztürk'ün kardeşi Gürcan Öztürk, "Yıllarca Fethullahçılar tarafından mağdur edilmiş biri nasıl olur da karşı çıktığı şeyle suçlanır?" ifadelerini kullanmıştı.

Halen tutuklu bulunan Gürsel Öztürk'ün Avukatı Sedat Akçelik ise Odatv'ye bir mektup gönderdi. "Bilmem farkında mısınız, üst perdeden çalan bu tamtamlar sebebiyle bugünün mağdurlarının sesini maalesef duyan dahi olmuyor" diyen Akçelik'in mektubunu noktasına virgülüne dokunmadan aynen paylaşıyoruz:

"Mağdur olduğunuz, zulme uğradığınız günlerde, sizinle yan yana durmaktan, savunuculuğunuzu yapmaktan onur duymuş bir avukat olarak yazıyorum…

Memleket ve Cumhuriyet sevdalısı bir Paşa'nın hikayesini...

15 Temmuz sonrasında yazılı ve görsel basında yüzlerce yazı onlarca program yapıldı ve görünen o ki bundan sonra da misliyle yazılmaya ve yapılmaya devam edecek… Etsin etmesine de; gürültü o kadar fazla ki, doğrusu bu gürültüde şimdiki dönem mağdurlarının sesini nasıl duyururuz, hiç bilmiyorum...

Ergenekon, balyoz, askeri casusluk, Cihaner, Oda TV… Bu kumpas davalarının hangisini anarsanız anın, askeri, akademisyeni, hukukçusu, gazetecisi… tüm mağdurlarının sesi bugün bütün ülkenin kulaklarında çınlıyor. Aman ne güzel… Ve o günlerde bu çığlığı duymayıp üç maymunu oynayan, size ve tüm kumpas mağdurlarına vebalı muamelesi yapan kim varsa, bugün hep bir ağızdan o zulmün hamasetine soyunmuş halde; "görmüştüm, duymuştum, biliyordum" diye avazı çıktığı kadar bağırıp bayrağı kimselere vermek istemiyor…

Sizi ve yayın politikanızı tenzih etmeden söylüyorum, beni bağışlayın. Dünün "devri sabık" mağdurlarının bugünün "rövanşist" kelle avcılarına dönüşmesini kabullenemiyorum. Hayır, yanlış anlaşılmasın, Fetullahçılara ne olduğuyla ilgilenmiyorum, cumhuriyet düşmanlarının ne olacağı hiç mi hiç umurumda değil; lakin, bilmem farkında mısınız, üst perdeden çalan bu tamtamlar sebebiyle bugünün mağdurlarının sesini maalesef duyan dahi olmuyor.

KARŞINIZDA ASLA BİR MENFEZ PAŞASI GÖRMEYECEKSİNİZ

Gürsel Öztürk. Rütbesi Tümgeneral. Görevi GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Komutanlığı. Tüm sıfatlarını atın bir kenara, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde eşine ender rastlanır türden bir entelektüel, Cumhuriyete ve ülkesine yürekten bağlı bir aydın. Kendisini tutuklayacak olan sorgu yargıcına; "Fetullahçılarla adımı birlikte anacaksanız o kalemi kırın derhal, bana verilecek en büyük ceza cumhuriyet düşmanı hainlerle birlikte anılmaktır zira…", "Kırk iki sene bu ülke bu ordu bana bakarken iyiydi de bugün huzurunuzda bulununca kötü mü olacak? Hayır, dün ne idiyse bugün de öyle olacak, kalemi kırsanız da karşınızda asla bir menfez paşası değil, dimdik duran bir Türk zabiti göreceksiniz…" diyen ve tutuklanınca da vakarından milim sapmayan bir Kemalist nefer diyelim.

Ağustos ayının on dördüncü günü. Sene 2016. Gürsel Paşa'nın hikayesini yazıyorum.

1974 senesinde Kuleli Askeri Lisesi'nden içeriye adımını attığında, hayatında ilk defa gördüğü muzu, sağını solunu utangaç ve ürkek bir bakışla süzdükten sonra kabuğuyla beraber yiyen.. ve kırkiki sene sonra hala o günü hatırlayıp "bana bunu vermiş bir orduya ve devlete ben nasıl ihanet ederim!.." diyen bir Anadolu çocuğunun.. bu ülkeye bu cumhuriyete atılan her taşta yüreğine kor ateşler damlayan bir Türk zabitinin hikayesini.

Birliğine teslim edilen evrakı görür görmez bir an bile duraksamadan komuta ettiği birliğine "konusu suç teşkil eden bu emrin uygulanmayacağı" emir ve talimatını verecek ve evrak üzerine "yoklukla malul" olduğu notunu düşecek kadar hukuka bağlı; darbeyi öğrenir öğrenmez, bugünlerde 15 Temmuz gecesinin kahramanlarından sayılan, eski 1. Ordu Komutanı ve yeni Genelkurmay 2. Başkanı Ümit Paşa'yı defalarca arayacak kadar emir komutaya bağlı; göreviyle irtibatlı olup ulaşabildiği tüm Komutanlıklara bu kanunsuz emri uygulamayacağını gecikmeksizin bildirecek kadar devlete ve demokrasiye bağlı bir askerin hikayesini.

O HAİN SİNSİ SIRITIŞLARINA BAKTIKÇA İÇİM BURKULUYOR

Rütbesi ne olursa olsun, nerede ve hangi makamda bulunursa bulunsun, emrinde olsun olmasın, asker veya sivil, generalinden temizlikçisine herkese "efendim" diye hitap eden bir salih âlimin; kınalı kuzularım diye hitap ettiği Türkiye'nin dört bir yanındaki askerlerine misafir olmaktan başka başını sokacak ne bir evi, ne de, raflar dolusu kitaplarını ve on üç yaşında emektar bir külüstür arabasını saymazsak, başka bir dünya malı olan bir sakil ademin hikayesini.

Tayyip Bey'in Marmaris'te tatildeyken eniştesinden öğrendiği darbeyi, evinde dinlenirken televizyon izleyen kızından öğrenen, darbeden ve darbecilerden o kadar dışarıda ve bihaber olan Gürsel Paşa'nın hikayesini.

Hüseyin Gülerce, Ferhat Sarıkaya ve bu kabilden zamane itirafçılarının bedel ödememiş o hain sinsi sırıtışlarına baktıkça içim burkuluyor. Mehmet Barlas'ından Nagehan Alçı'sına, bugün hala utanmadan gazete köşelerinde televizyon ekranlarında boy gösteren dünün kumpas borazancısı kim varsa, o pişkin suratlarını gördükçe kusasım geliyor. Sahip olduğu tanrısal gücü, ki başka hiç kimsenin bir başkasını özgürlükten men etme hak ve yetkisi yoktur, elini taşın altına sokmadan kullanmayı adalet sanan yargıçlaradır sözüm; dibine kadar bu suça matuf ya da en hafifinden yardım ve yataklıkla maruf suçlular sabah akşam çarşaf çarşaf ifşaatta bulunup aman ve af dilerken, bırakın affedilmeyi dileyecek özrü bile bulunmayan suçsuz ve günahsız Cumhuriyetçi Türk zabitlerini zindanlara tıkmak mıdır adaletiniz? Tanımlarken dahi "sözde" yaftasını ihmal etmediğiniz bir bildirinin ekinde isminin karşısında "devam" yazıyor olmasından başka var mıdır bir gerekçeniz? İyi, güzel ve ne hoş, amma sormazlar mı adama; hem "korsan" ilan ettiğin konseyi hem de "sözde" dediğin bildiriyi meşrulaştırmış olmaz mısın bu gerekçeyle? Bir insan kanunsuz deyip "yoklukla malul" şerhini düşerek zapturapt altına aldığı bir belgeyle nasıl ve neden tutuklanabilir? Bir insan, daha nasıl tedbir alabilir; hastaların fişini çekip Hastane'yi kapatması mıdır beklediğiniz?

EN SADE VE YALIN HALİYLE TEK SUALİMİZ BUDUR

Bizim bir aklımız ve elbette hem ihraca hem de taltife dair bir fikrimiz var. Bizim aklımızın bir hükmü yoksa da devlet aklından kuşku duymak kimsenin harcı değildir. O günden bugüne 3 defa ihraç listesi yayınlanmış ve binlerce asker ordudan ihraç edilmiştir. Gürsel Paşa ise, gözaltında bulunduğu sırada YAŞ kararları ile taltif edilerek 1. Ordu Komutanlığı emrine atanmıştır. Devlet aklı önemlidir ve en geniş istihbarata sahip devlet binlerce askeri ihraç ederken, tutukluluğa rağmen Gürsel Paşa'ya "göreve devam" demiştir. Soru çok basit; "korsan" ilan edilen konseyin "sözde" tabir edilen belgesindeki "devam" ibaresi mi, yoksa Türkiye Cumhuriyeti devletinin "göreve devam" niteliğindeki atama taltifi mi, hangisi daha makbuldür? Paralel devletin paçavrası mı, yoksa gerçek devletin evrakı müspitesi mi? En sade ve yalın haliyle tek sualimiz budur?..

Evvelki zaman mağdurlarına nasıl inanıyor idiysem, emin olun şimdiki zaman mağdurlarına da bugün öyle inanıyorum. Ben o kadar güzel söyleyemem, iyisi mi, sözü ustasından alalım, Şair Adnan Yücel'in o güzel dizeleriyle yazalım;

"Saraylar saltanatlar çöker

kan susar bir gün

zulüm biter.

menekşelerde açılır üstümüzde

leylaklarda güler.

bugünlerden geriye,

bir yarına gidenler kalır

bir de yarınlar için direnenler..."

Galiba, dönüp dolaşıp dünden bugüne yaşadığımız "hep aynı hikaye" demekten başka elden bir şey gelmiyor. Galiba, en çok, Albay Türkşen'in o iflah olmaz Cumhuriyet ve Mustafa Kemal sevgisine, Albay Üçok'un o objektif vicdanına, mahallenizin romantik devrimcisi Nihat Genç'in yürek burkan o duygusal yazılarına, Yılmaz Özdil'in hiciv sanatına, Soner Yalçın'ın bilgi dağarcığına ihtiyacımız var. Yanlış anlaşılmasın, bu sıfatlar adı geçenlerin bende uyandırdığı tezahürlerdir, her biri için ayrı ayrı da okuyabilirsiniz. Demem o ki, suçsuz günahsız Cumhuriyet sevdalısı Kemalist Türk zabitlerinin sesini duyurmak için dün olduğu gibi bugün de büyük bir kamuoyuna, yani sizlerin dili ve kalemine ihtiyaç var, çok ama çok yakıcı bir aciliyetle hem de…

Umarım, bu kamuoyunu yaratmak için bir üç-beş sene daha beklemeyiz. Umarım, dile getirmek için yeni bir Murat Eren vakası daha olsun istemeyiz. Umarım, bunları söyledik diye kimseyi kırmayız. Ve dilerim ki, bu hikayeyi tez elden burada bitiririz.

Sevgiyle ve hoşça kalmanız ümidiyle…

Av. Sedat Akçelik

Odatv.com

 
a45UyF587661-160822111700 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2016/08/22  12:20 2  65  islamvebilim@googlegroups.com


 


Baskalari senin sirrini aciklamasin istiyorsan sen kendi sirrini aciklama.

Seneca

Secde Suresinin 1.Ve 2.ayetleri de Risale-i Nur a isaret ediyorlarmis...
Ayetlerin anlamlari:
Hakim, Rahman ve Rahim olan Allah in indirisidir
Said-i Nursi ye gore; indirilis sozunun sayi degeri de, Risale-i Nur un sayi degerine denk geliyor.
Ebced hesabiyla ve cifir yoluyla bu sonuc elde ediliyor.
O zaman, ayetlerin anlamlari su demek oluyor: Kur an-i Kerim ve Risale-i Nur, Rahman ve Rahim olan Allah in bir indirisidir Onlar isterler ki, Allah in Nur unu agizlariyla sondursunler.
Oysa inanmayanlar hoslanmasalar bile Allah nurunu tamamlayici ve parlaticidir anlamindaki ayet de Risale-i Nur a isaret ediyormus...
Said-i Nursi ye gore, bir yabanci ulkenin somurgeler bakaninin, Kuran in nurunu sondurmeye calismasina karsilik, kendisinin ortaya atildigina ve o nur u parlattigina isaret ediliyor
Yani Said-i Nursi olmasaymis, o somurgeler bakani, Allah in Nur unu sondurecekmis.
Iste o Nur, Hem Kur an-i Kerimdir, hem de Risale-i Nur dur
Risale-i Nur un 129 parcasi, Kur an dan uzanan elektrik telinin ucuna takilan 129 elektrik lambasi gibidir
Nursi ye gore anlam soyle oluyor:
-Onlar isterler ki Allah in Nur u olan Kuran i ve Risale-i Nur u agizlariyla sondursunler.
Oysa inanmayanlar hoslanmasalar bile, Allah gerek Kuran i ve gerek Risale-i Nur u tamamlayici parlaticidir

Derleyen: Osman Turkoguz
INANCLARA VE AKLA AYKIRI BIR YAKLASIM, NURCULUK.

Tanri adina islenen cinayetlerin sayisi, seytan adina islenenlerden cok fazladir.

Erica Jong


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder