20 Ağustos 2016 Cumartesi

Rifat Serdaroglu : TERÖR PATLAMADI!..

Avcımız avlanmaya çıkar dağa tepeye..
 Bir bakar ki bir ayı karşısında..
 Çeker tüfeğini ateşler ama tüfek tutukluk yapar..
 Napsın, kaçmaya başlar, ayı da peşinde..
 Ayı yakalar bunu, bir güzel becerir..
 Avcimiz hırs yapar oldurecektir illa ki bu ayıyı..
 Bir müddet sonra bir daha görür ayıyı, çeker tüfeği, basar tetiği yine tutukluk yapar, bizimki kaçar, ayı peşinde, yakalar ayı bunu bir daha becerir..
 Avcimiz iyice hirslanmistir illa ki vuracaktır bunu, takılır ayının peşine, görür, çeker tüfeği basar tetiğe yine tutukluk yapar, ayı bunu bir daha yakalar bir daha becerir..
 Bu olaylar tekrarlanır gün boyunca..
 Artık avcının dayanacak gücü kalmamıştır, hayat meselesi olmuştur bu, son bir defa daha bakar ayı karşısında çeker tüfeği basar tetiğe ve yine tutukluk yapar..
 Ayı yakalar bunu ve der ki :
 - ya kardeşim avcı misin ibne misin

Ben doğrusu Türkçe konuşabilen Anadolu ve Trakya Türk halklarının on yıllardır yaşanan gündelik siyasi olaylar karşısındaki tavırlarına bakıyorum, izliyorum ve şaşkın, şoka girmiş hal ve tavırlarını gördükçe içimden gülmek geliyor.

Aslında tuhaf bir riyakar, ikiyüzlü bir durum bu.
Türkçe konuşabilen Anadolu ve Trakya Türk halkları gelişmelerin zaman içinde bu hallere gelmesini bilememiş, görememiş, anlayamamış olamaz.
Bu kadar saf, bu kadar sağ duyusu yoksunu olamaz bu insan kalabalığı.
Sanki Türk halkı hiç tercih yapmamış, sanki bu tercihini bir kere, iki kere, üç kere değil ,onlarca kere yinelememiş gibi.

Onlarca yıl geçti, demokrasi iyi bir şey.
Bahane aramak, kıvırtma imkanı yapmak mümkün değil.

Kendimi bildiğim ilk yıllarda her mahallede bir milyoner vaadi vardı.
Sonraları nurlu ufuklar, zenginleşen köylü, kasabalıya ilişkin vaatler vardı.
Turgut Özal'ın vaatleri vardı.
Tansu Çiller'in UDİDEM projesi, her eve iki anahtar vaadi vardı.
AKP'nin binlerce vaadi, beleş kömür, odun, makarna torbaları vardı.

Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar.

Mustafa Kemal Atatürk

Ama işin ana fikri hep aynı oldu.
Çalışmadan, yorulmadan kazanmak.

Ve yüce Atatürk yine bilmiş.
Türk halkı onun bildiği şekilde önce haysiyetini kaybetti.
Evet bin bir türlü onursuzluk yaşıyoruz.
Hürriyetimizi henüz kaybettik mi, kaybetmedik mi?
Şüpheliyim.
Çünkü, henüz ülkemizde Amerikan askerleri gezmiyor ama, işbirlikçi hükumetlerin eşiğinde dolaşıyoruz.
Sınırdayız yani.

Misal Kabe'nin hakimi Suudi Arabistan'da bazı şehirlerde Amerikan Askerinin dolaştığını biliyoruz.
Yönetiminin açıkça işbirlikçi olduğunu da biliyoruz.
Haysiyeti kaybetmek mi?
Arap halklarının o aşamayı kaybedeli en azından yüz yıl geçtiğini düşünüyorum.
Kuveyt, BEA, Yemen gibi ülkeler zaten bağımsız değil.

Şükürler olsun Türkiye o şekilde değil.
Ama Türkçe konuşabilen Anadolu ve Trakya Türk halklarının siyasi tercihleri sayesinde günden güne adım adım o istikamette ilerliyoruz.

Şimdilik haysiyetsizlik aşamasındayız.
Hürriyetimizi kaybetmenin de sınırındayız.

Oraj POYRAZ(cimcime@neomailbox.net / oraj.poyraz@openmail.cc / oraj_poyraz@alpinaasia.com )
           L2fSIJNoA0xfSNxA     

 


Rifat Serdaroglu : TERÖR PATLAMADI!..


Cumhuriyet gibi bir ciddi gazete başlık atmış; TERÖR PATLADI

Bırak be kardeşim, hiç terör patlar mı? Araba lastiği mi bu patlasın?

Terör patlamaz, patlatır! Neyi patlatır? Bombaları patlatır.

Hangi bombaları patlatır? Bu bombalar bakkallarda mı satılır, nasıl bulunur? Terör denen meret, nereye gidip te "Abi bana 5-6 tane bomba ver" diyecek! Nereden bulacak da patlatacak? Hem öyle az bir şey değil ki!

Daha dün üç ilimizde patlayan bombaların kamuoyuna yansıyan ağırlıklarının toplamı 17 ton idi!

7 Haziran 2015! AKP'nin tek başına iktidar olamayacağının anlaşıldığı bu tarihten itibaren, yaklaşık bir yılda Türkiye'de patlatılan bombaların toplam ağırlığı 900 tondan fazla! Yani 90 Kamyondan fazla bomba. Henüz patlatılmayan, gömülü olarak bekletilen daha kaç ton bomba var, biz bilmiyoruz!

Kim satar, nasıl alınır, para nasıl sağlanır, ödeme nasıl olur, nakliye ne şekilde yapılır, kamyon-kamyon bombalar sınırlarımızdan nasıl geçer ve şehirlerimizde nerelerde depolanır?

Ve en önemlisi, TC Devletinin Cumhurbaşkanlığı-Başbakanlığı-İçişleri Bakanlığı- Adalet Bakanlığı-Genelkurmay Başkanlığı- MİT Müsteşarlığı-Emniyet Genel Müdürlüğü koltuklarında oturan bu 7 kişinin bombalar ve 80 bin uzun namlulu ağır silahın ülkeye girişinden nasıl haberleri olmaz?

Bu sorunun iki yanıtı olur, üçüncüsü yoktur!

-Ya tüm bu sorumluların hepsi birden uyuyup, çağımızın modern "7 Uyuyanları" oldular!

-Ya da 7'si birden, içlerinden birinden aldıkları kanunsuz emre uyup, beraberce ihanet ettiler…

MİT Müsteşar Yardımcısının Oslo'da, PKK Baronlarına dediği, "Şehirlerimizi bomba deposu haline getirdiniz, ama biz hepsini biliyoruz" ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın "Gönderirim üç-beş adam, attırırım oradan dört-beş füze, görürler günlerini" sözlerine bakınca olayın 7'li ihanet olduğu kabak gibi ortaya çıkar…

Gerçeğe ve doğrulara yüz çevirip, kendi kendinizi aldatmak veya görmek istememeniz sizin tercihiniz ve bileceğiniz bir iştir.

Ama siz görmek istemeseniz de gerçek şudur;

Türkiye'nin başına bu güne kadar gelen belaların tamamının tek sorumlusu Erdoğan'dır. Erdoğan yargılanıp, görevden el çektirilmedikçe her gün yeni-yeni belalar başımıza gelecektir…

-Çözüm Süreci diye, PKK'nın tonlarca bombayı ülkeye sokması sırasında, Valilere "Görmezden gelin, sakın müdahale etmeyin" diye emir veren kim?

-Sırf bu yüzden PKK'nın şehir kadrolaşmasını tamamlayıp, askerimizin-polisimizin-sivil vatandaşlarımızın ölümlerine, yaralanmalarına sebep olan kim?

-Habur Rezaletini, Türk Milletine yaşatan kim?

-Türk Devletinin kuruluş ilkelerine ve kurucularına açıkça ve defalarca karşı çıkıp, 2002'ye kadarki 79 yıllık dönemi "Zulüm Dönemi" diye adlandıran kim? Atatürk'e "Ayyaş-Deccal" diyen kim?

-1990'lı yıllardan beri Fethullah Gülen'e itibar eden, destek veren, ellerini öpen, en son olarak ta FETÖ'nü Türk Devletinin içine sokup beraberce kucak kucağa 12 yıl aşk yaşayan kim?

-Bakanlıkları Tarikatlar arasında paylaştıran kim?

-Bugün gerekçe göstermeden tutuklanan işadamlarını ziyaret edip, onlarla konuşan kim?

-Ülkeye 3 milyondan fazla Suriyeliyi sokan kim? Türk çocukları üniversiteye girebilmek için çırpınırken, Suriyeli gençlere imtihansız üniversite veren kim?

Bu soruların tek yanıtı var; Kim 15 yıldır Türkiye'yi tek başına yönetiyorsa, bu soruların cevabı o kişidir. Yani Erdoğan'dır…

Devlet yönetmeyi istemek kolaydır ama bir şey dilediğiniz zaman önce sonuçlarını düşüneceksiniz.

"Ankaralı bir gariban, bahçede bir lamba bulmuş. Silerken Cin çıkmış ve benden dört dilek hakkın var, dile bakalım demiş!

-Adam evin elektrik parasını çok zor ödeyebildiği için, 'Hiç elektrik parası ödemeyeyim' demiş! Püf, adam Hakkâriliye dönüşmüş!

-İkinci olarak adam 'su parası da ödemeyeyim' der demez birden Kıbrıs Türküne dönüşmüş!

-Gariban iyice heveslenmiş ve üçüncü olarak, 'ne elektrik ne su, ne kira, hiç fatura ödemeyeyim' deyince adam birden Suriyeliye dönüşmüş!

Gariban şok olmuş ve 'Aman cin vazgeçtim, hepsini öderim ben' deyince gariban puf diye tekrar Ankaralı oluvermiş…"

Eğer yanılmak-aldatılmak-saf olmak, kandırılmak gibi alışkanlıklarınız varsa asla devlet yönetmeye kalkmayacaksınız…

Sağlık ve başarı dileklerimle 20 Ağustos 2016

Rifat Serdaroğlu

 
a45UyF587661-160820234907 Oraj Poyraz At Openmail oraj.poyraz@openmail.cc
2016/08/21  03:20 2  65  islamvebilim@googlegroups.com


 


O tempora, o mores
Oh zaman, oh adetler! (Marcus Tullius Cicero) (daha cok farkli zaman, farkli adetler anlamina gelir)

Latin Atasozu

3-Araplar Icin Yazilan Kuran

Islam ortaya ciktigi tarihlerde Kuran kitaplasmis degildi. Sayfalar halinde daginik durumda ve hafizlar tarafindan ezberlenerek muhafaza edilmekteydi. Zaten kuranin yazildigi yillarda ki islevi gunumuzun Kanun Hukmunde Karanamelerinden farkli da degildi. Cogunlukla ortaya cikan bir soruna cozum bulmak icin yazilmis sayfalardan (ayetler) olusmaktaydi. Kuran sureler ve ayetler halinde Halife Osman zamaninda bir araya toplanarak kitaplastirilmistir. Hz.Muhammed kendi doneminde Kurani kitap haline getirme ihtiyaci duymamasi ilginc ve bir okadar da dusundurucudur. Bir postaci dusunun kendisine emanet edilen postayi yerine ulastirmadan ve kaybolma ihtimalini umursamadan olsun gitsin. Iste Hz.Muhammedin yaptigida tam olarak budur. Zaten Kuran sadece o gunlerle ilgili oldugunu ortaya koyan ayettlerle doludur. Ustelik Kuran da yazanlar sadece o gunlerle ilgili olmakla kalmaz, Araplar icin yazilmis bir kitap oldugunuda acikca dile getirir. Hernekadar Meal carpitmalari ile bu gercek gizlenmeye calissa da gercek gun gibi ortadadir.

Yasin-5 Kur an, atalari uyarilmamis, bu yuzden de gaflet icinde olan bir kavmi uyarman icin gonderilen.

Ibrahim-4 Her kavme sadece o kavmin kendi diliyle seslenir. O kavimden olan birini peygamber yollariz.

Fusilet-3. Bir kavim icin indirdigimiz Ayetleri detaylica aciklanmis Arapca bir Kurandir.

Ayettlerde acikca her kavme sadece kendi dilini konusan kendi icinden olan bir peygamberi elci atarim yaziyor. Bir baska seklide hic bir kavme o kavmin kendi dilinde olmayan bir Kitap gondermem ve o kavmin irkindan olmayan bir peygamber de atamam demektir. Bu durumda Kurana gore Turklere de Turkce konusan Turk bir peygamber atanmasi zorunludur, Kurana gore Turklere Bir Arap peygamber gonderilemeyecegi gibi Turklerin Kutsal kitabi Arapcada olamaz.Turklere Arap kavminin diliyle inen kitapla o kavimden bir peygamber gecerli degildir. Fusilet-3 ayetinde bir kavim icin oldugu aciktir ve bunlar Turkler degildir. Kuranin bakis acisina gore olmasi gereken budur.

Yusuf-2 Biz onu, akil erdiresiniz diye Arapca bir Kur an olarak indirdik.

Kuran kendini Arapca ve Arap kavmiyle sinirliyor. Bu ayeti Turklere uygularsak, eger Araplarin akil erdirebilmesi icin Arapca kuran gerekli ise Turklere de Turkce bir kitap indirilmesi gereklidir. Turkce indirilmemis bir kitabi Turklerin anlamasi yani akil erdirmesi beklenemez.

Butun insan dillerine cevrilemeyen, hatta Arap olmayanlarin dogru sekilde okumasi imkansiz olan bir kitabi butun insanlara yollamis olabilir mi? Kuran bunumu iddia ediyor? Hayir asla. Kuran tam tersini soyluyor. Kuran sadece Arapca konusan Arap kavmi icin geldigini soyler. Butun kavimlere ve butun dillere geldigi iddasinda degildir.

Kuran her kavme sadece o kavmin kendi dilinde inen mesajla seslenmek gerektirigini dile getiriyor. Yabanci bir peygamberle ve yabanci dilde inen kitapla degil. Yabanci dilde mesaj olmamalidir. Kuran yabanci dilde inen kitaba itiraz etmeyi mesru goruyor.

Fussilet-44 Eger biz onu baska dilde bir Kur an yapsaydik onlar mutlaka, Onun ayetleri genisce aciklanmali degil miydi? Baska dilde bir kitap ve Arap bir peygamber oyle mi? derlerdi. De ki: O, inananlar icin bir hidayet ve sifadir. Inanmayanlarin kulaklarinda bir agirlik vardir ve Kur an onlara kapali ve anlasilmaz gelir. (Sanki) onlara uzak bir yerden sesleniliyor (da anlamiyorlar).

Bu ayete gore Turkler in neden dilimizde degil sorusunu sorma hakki dogmaktadir. Bu mantiga gore Turk olana Turkce olmayan bir kitap yollanamaz. Madem Araplar neden dilimizde inmedi demesinler isteniyor, Araplar sorabiliyor ise biz Turkler Turklere hic Arapca bir Kuran gonderilir mi diye neden sormayalim? Yoksa Tanri Allahin katinda biz Turklerin kayda degecek bir Millet olmadigimizi mi kabul edecegiz? Elbette Turk Milletini bu gozle kimse goremez. Bu ayete gore de Kuran dan biz Turkler sorumlu olamayiz.

Zuhruf-44 Suphesiz bu Kur an, sana ve kavmine bir ogut ve bir sereftir, ondan hesaba cekileceksiniz.

Nahl-64 Sana kitabi, ancak ayriliga dustukleri seyleri onlara aciklaman icin ve iman eden bir topluma dogru yolu gosterici ve rahmet olarak indirdik.

Bu ayetlerde butun kavimler ondan sorumludur denmiyor. Ayetler acikca Hz.Muhammed in ve Araplarin Kuran dan sorumlu olduklarini bahsederek, Ustelik Kuran nin yazilma nedeninin Arap kavminin sorunlarini cozmek oldugunu dile getiriliyor. Islamcilar, Kuran in bir Kavim e degil butun kavimlere gonderildigini anlatmak icin bir ayeti kanit gosterirler.

Enbiya-107 Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gonderdik.

Islamcilar Yukarda saydigimiz o kadar ayet ve kanit karsisinda, bir tek bu ayete sarilarak her seyi kurtarma cabasina girerler. Bu ayetteki Alem Arapca dir. Ayeti gordugunuz gibi ayetin her yeri cevrilirken, sadece Alem kelimesi Arapca olarak birakilmistir.

Alem kelimesi Kuranda bir cok yerde bilen kisi anlaminda cevrilirken burada oylece birakilir. Diyelim ki, Dogru ve bir sekilde Alem lafi herkes anlamindadir. Bu yeterli olmuyor. Turkce de ancak Dunya alem kelimesi herkesi ifade eder. Alem olarak Mekke alemini kastetmeniz de mumkundur. Kuranin geldi dendigi donemde Araplar icin Alem Mekke ve Medine ve yakin cevresinden ibarettir.

Hz.Muhammed soyle bir emir gonderse, cumle alem gelin en fazla Mekke nin hepsi gelsin yada soyledigi kisinin ailecek hepsinin gelmesini istemistir. Buradan tum Dunya anlami cikmaz. Kurani anlayarak okumak Islam in ilk kosuludur. Kurani okuyan Turk, Iranli, Afganli Musluman olamaz. Bu Milletler kendilerine ait olmayan bir dinle kandirilmislardir. Turk milletini kandirmanin en kolay yolu dindir. Bu dogru. Ama birde isin oteki yuzu var. Arap ne anlatirsa anlatsin Turkler Islama girdikleri ilk yillarda kendi islam oncesi inanclari ile harmanladiklari Islam inancini olusturdular. Yari Samanist yari Musluman bir toplum oluverdiler. Daha dogrusu Arap Muslumanligina degil, Turk tipi Muslumanliga inandilar.

Simdi Kurana bakarsak Turklerin kafasindaki Kuran ile gercek Kuran in birbirine hic uymadigini goruruz. Verilen ayetlerde goruldugu gibi Kuran kendini sadece Arap Kavmi icin duzenlenmis gosteriyor. Oysa Turklerin kafalarindaki hayali Kuran,butun kavimler icin duzenlenmis zannedilen bir Kuran. Gelin diger ayetlere de bakalim;

Sura-7 Sehirlerin anasi (olan Mekke de) ve onun cevresinde bulunanlari uyarman ve asla suphe olmayan toplanma gunuyle onlari korkutman icin, sana boyle Arapca bir Kur an vahyettik.

Enam-92 Iste bu (Kur an) da, bereket kaynagi, kendinden oncekileri (ilahi kitaplari) tasdik eden ve sehirler anasini (Mekke yi) ve butun cevresini (tum insanligi) uyarasin diye indirdigimiz bir kitaptir.

Mealciler; sehirler anasini (Mekke yi) ve butun cevresini (tum insanligi) uyarasin diye indirdigimiz bir kitaptir der. Mekke cevresini yazan yeri tum insanlik diye cevirirler. Bir sehrin cevresi anlamindaki kelime tum insanlik anlamina getirilir. Ustelik Kuranda her kavmin ayri bir memleketi ve ayri bir ana kenti oldugunu soyler. Yani her kavmin ana kentine ve cevresine ayri bir peygamber gereklidir. Yani ana kent yok ana kentler var.

Kasas-59 Rabbin kendilerine ayetlerimizi okuyan peygambeleri memleketlerin ana merkezlerine gondermedikce, o memleketleri helak edici degildir. Zaten biz ancak halki zalim olan memleketleri helak etmisizdir.

Her memleketin bir ana sehri bir de cevre sehirleri vardir. Kurana gore her memeleket icin o memleketin ana sehrine elci gonderilirdi. Hz.Muhammed Araplarin ana kentini ve Araplarin cevre kentlerini uyarmak icin Arap memleketinin ana kenti Mekke ye yollandi. Kuran a gore ayni sekilde diger memleketlerin ana kentlerini ve cevre kentlerini uyarmak icin peygamberler yollanmalidir.

Kasas-59 Rabbin kendilerine ayetlerimizi okuyan peygambeleri memleketlerin ana merkezlerine gondermedikce, o memleketleri helak edici degildir. Zaten biz ancak halki zalim olan memleketleri helak etmisizdir

Suara-208 Biz, hicbir kenti helak etmedik ki onun uyaricilari olmasin (helak etmeden once mutlaka uyarici gonderdik)

Talak-8 Rabbinin ve O nun elcilerinin emrinden uzaklasip azmis nice memleketler vardir ki, biz onlari (ahalisini) cetin bir hesaba cekmis ve onlari gorulmemis azaba carptirmisizdir.

Yani diger memleketlerinde ana kentleri ve kendilerine ait ayri birer peygamberleri vardir, Kurana gore var olmak zorundadir. Hz.Muhammed sadece bir memleketin ana kentine ve cevre kentlerine yollaniyor. butun memleketlerin ana kentlerine degil. Mesela Ad kavminin uyarmak icin o kavmin ana kenti olan Irem sehrine Hud peygamber yollanmis.

Fecr Suresi-6-8 Rabbinin Ad (kavmin)e ne yaptigini gormedin mi? Yuksek sutunlar sahibi Irem e. Ki sehirler icinde onun bir benzeri yaratilmis degildi.

Furkan-51 Eger Isteseydik butun beldelere ayri ayri Peygamber yollardik.

Burada anlatilan tek sey bir kavme vahiy yollarken hangi tarzda yolladiginin aciklanisindan ibarettir. Bir kavmin her kentine degil sadece ana kentine peygamber yollariz diyor. Zaten diger ayetler Ana kent Mekke ve cevre kentlerin arap beldeleriyle sinirli oldugunu acikca soyluyor. Ustelik Kurana gore Hac ziyareti ile yukumlu olan kisiler; Arabistan memleketi, Ana kenti Mekke ve cevresindeki colde yasayan Araplardan baskasi degildir.

HACC-25 Mescidi Haramin(kabenin) oldugu kente oturan yerliler ve cevresindeki colden buraya gelenler (Mekke de oturmayan araplar) icin ziyaret yeri yaptik.

Sonuc olarak Kuran da bir kavmin yasadigi memlekette her sehre ayri ayri peygamber yollamayiz. Sadece o kavmin ana kentine, O kavmi ve yasadiklari cevre kentlerini de uyarsin diye, o kavmin dilinde peygamber yollariz denmektedir. Kuran nin bu hukumlerini Islama uyarlarsak Hz.Muhammed Arabistanin ana kendi Mekkeye gonderilmis ve sadece Araplari uyarmakla gorevli bir peygamberdir. Bu mantiga gore Islam da Arap dinidir, Turkler veya baska bir millet Islam dan sorumlu tutulamaz.

https://islamingercekleri.wordpress.com/2013/05/27/3-araplar-icin-yazilan-kuran/

Ve gerek Rus gerek Garb istatistikleri bu hususta kanit olarak yeterlidir.
Birkac asirdan beri Sark Vilayetlerimizin hicbir kisminda hicbir vakit bir Ermeni cogunlugu olmamistir.
Ve Carlik idaresi veya Garb emperyalistleri tarafindan tesvik edilen Turk ve Ermeni halklarinin girismis olduklari kanli mucadeleler bir tarafa oldugu kadar, oteki tarafa da can kaybina malolmustur.
1917 de Ruslarin cekilmesinden sonra Ermeni cetelerinin Sark vilayetlerimizi ne halde biraktiklari bunun kafi derecede bir ispatidir.

Ermenistan i Mezopotamya da yerlesmis Ingilizlere yaklastiracak surette uzatmak, Moskova ve Ankara hukumetlerine pek cok nahos surprizler yaratmak demek olur.

(27 Aralik 1920)
K.ATATURK


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder