1 Ocak 2017 Pazar

Av. Doğan Erkan yazdı: İşte madde madde yeni anayasanın şifreleri

 


Av. Doğan Erkan yazdı: İşte madde madde yeni anayasanın şifreleri

Bu kadar yetkinin tek kişide toplandığı rejimin adı, gerek toplum biliminde gerek hukuk biliminde aynı kavramla ortaya konulmuştur: Diktatörlük!

31.12.2016 14:20

Mevcut Anayasa, 12 Eylül Faşist Darbesinin kimi izlerini taşımakla birlikte, Cumhurbaşkanı yetki, görev ve sorumlulukları bakımından ikili bir yürütme organı tasavvuruna dayanmaktadır. Verili haliyle Cumhurbaşkanı, bir tarafsızlık taahhüdü makamı olarak yürütmeyi "yürütme içinden" de denetleme göreviyle konumlandırılmıştır. Yürürlükteki Anayasa, yürütme yetkisini büyük oranla Bakanlar Kurulu'na, arızi oranda ise Cumhurbaşkanı'na dağıtmıştır. Bu iş bölümünün, Cumhurbaşkanı'na daha çok bir temsil vasfı atfedilmesinden kaynaklandığı görülmektedir.

Gündemdeki Anayasa değişikliği paketinde ise; Yürütme yetkisi tek başına Cumhurbaşkanı'na veriliyor. Bakanlar Kurulu anayasadan tamamen çıkarılıyor. Bugünkü siyasal iktidarın fiili işlevsizleştirmesinden bağımsız olarak "Bakanlar Kurulu" gibi kolektif bir organ bileşimi yok ediliyor ve Anayasa'da Bakanlar Kurulu kavramının geçtiği tüm düzenlemelerde Bakanlar Kurulu'nun yerini tek kişi, "Devlet Başkanı" sayılan Cumhurbaşkanı alıyor.

Bakanlar ise birlikte bir kurul oluşturma yeteneğini yitirerek yalnızca kendi teknik alanlarının "memurları" kertesine düşürülüyorlar.

Daha vahim olmak üzere; mevcut Anayasada kanunla düzenlenmesi emredilen pek çok alanın; tek başına Cumhurbaşkanı'nın çıkaracağı "Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi" ile düzenlenecek şekilde değiştirildiği görülüyor. Dolayısıyla bu paket, önemli yasama yetkilerinin de tek kişiye Cumhurbaşkanı'na devrini getiriyor.

Pakette, Hakimler Savcılar Kurulu'nun Adalet Bakanı ve diğer üyelerinin yarısını atama yetkisi de Cumhurbaşkanına veriliyor. "Yargıyı demokratikleştiriyoruz" aldatmacasıyla gündeme getirilen 2010 Anayasa değişikliğinin temel argümanı olan HSYK üyelerinin %80'inin seçimle göreve gelmesi usulü kaldırılıyor. Bu durumda yargı mekanizmasının temel idari ve özlük örgütü olan HSK'nın da büyük oranda aynı tek adama bağlandığı görülmektedir.

Devlet bütçesinin düzenlenmesi ve değiştirilmesine dönük yetkilerin de tek başına Cumhurbaşkanına devredildiği görülmektedir.

Her üç fonksiyonun böylesine tek kişide merkezileştiği bir "Kuvvetler Aynılığı" rejimini öngören bu paket, bu nedenlerle bir Totaliter Rejim Anayasası'na tekabül etmektedir.

Değişiklik öneren maddeleri incelersek;

-Madde 8: Yürütme yetkisini Bakanlar Kurulu'ndan alarak tek başına Cumhurbaşkanı'na veriyor.

Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muafiyet, istisna ve indirim oranlarına ilişkin değişiklik yapma yetkisini de Cumhurbaşkanı'na devrediyor.

-Madde 75: Milletvekili sayısı arttırılıyor. 550 olan milletvekili sayısı 600'e çıkarılıyor. Milli Bakiye Sistemi'nin kaldırıldığı, Nispi Temsilli bir seçim düzeninde bu değişiklik iktidar partisinin oransal koltuk sayısını artırmaya dönük bir matematik içeriyor.

Bu sayısal artış meclisin; Bakan, Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı yardımcısı denetleme ve soruşturma nisabını da arttırarak zorlaştırıyor.

-Madde 77: Milletvekillerinin görev süresi 4 yıldan 5 yıla çıkarılıyor. Genel seçimler de buna paralel olarak 4 yıldan 5 yıla çıkarılıyor.

-Madde78: Mevcut durumda TBMM üyeliklerinde boşalma olması halinde ara seçime gitme kuralı varken, önerilen halde vekilliği düşen üye hangi partidense yerine aynı siyasi partiden "yedek milletvekili" atanıyor. Dolayısıyla, ara seçim yok edilerek yedek milletvekili düzenlemesiyle "seçmen iradesi" yok sayılmış oluyor.

-Madde87: TBMM'nin "Bakanlar Kurulu'na KHK çıkarma yetkisi vermek" görevi kaldırılıyor. Aşağıdaki madde incelemelerinde değineceğimiz üzere Bakanlar Kurulu KHK'larının yerini, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi alıyor.

-Madde 88:Mevcut halde kanun teklif etmeye iki organ yetkiliyken (milletvekillerinin kanun teklifi ve Bakanlar Kurulunun kanun tasarısı), Bakanlar Kurulu kaldırılınca kanun tasarısı şeklinde bir müessese de kalmıyor.

TBMM'NİN KANUN ÇIKARMASINI ZORLAŞTIRDIĞI GÖRÜLÜYOR.

Mevcut 96.maddeye göre TBMM'nin toplanma sayısı milletvekillerinin en az 1/3' idir (550/3=184). Aynı maddeye göre katılanların salt çoğunluğu ile karar alınabilir. Ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tam sayısının 1/4'ünün bir fazlasından az olamaz (550

/4+1=139). Bu durumda 139 vekil, kanun çıkarabilmektedir.

Yine mevcut madde 89'a göre, TBMM'ce çıkarılıp yayınlaması amacıyla Cumhurbaşkanı'na gönderilen kanunu Cumhurbaşkanı meclise geri gönderdiğinde; şayet TBMM yasayı aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu durumda yasayı yayımlamak durumundadır. Ve bu aynen kabul sayısı yukarıdaki anlatımla 139'dur.

Paketteki önerilen 89.madde değişikliğinde ise; Cumhurbaşkanı'nın geri gönderdiği yasayı TBMM "üye tamsayısının salt çoğunluğu ile" aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı yayımlamak zorunda kalacaktır. Değişiklikte milletvekili sayısının 600'e çıktığı göz önüne alındığında bu rakam 600/2+1=301 milletvekilidir. Yani Cumhurbaşkanı'nın geri gönderdiği bir yasayı ancak 301 milletvekili ile yeniden yasamak mümkün olabilecektir. Bu yetki, tam da parlamenter sisteme bir darbedir.

-Madde 93: TBMM'yi ara verme ve tatil sırasında toplantıya çağırma yetkisi Cumhurbaşkanı'na veriliyor (Bu yetki mevcut durumda Bakanlar Kurulundadır).

-Madde 96: Bakanların TBMM oturumuna katılamaması halinde kendileri yerine oy kullanmak üzere bir başka bakana yetki vermesi hakkı iptal ediliyor. Buradan da Tayyip Erdoğan'ın kendi bakanlarına bile güvenmediğini anlıyoruz.

GENSORU TARİHE KARIŞIYOR

Gensoru, milletvekillerinin Başbakan'dan ya da bir bakandan, bir sorunla ilgili olarak sözlü açıklama istemesine dayanan ve genel görüşmeden sonra hükümetin ya da ilgili bakanın görevden uzaklaştırılması sonucunu doğurabilen meclise ait bir denetim yetkisidir.

Mevcut 99. maddeye göre, "bir siyasi parti grubu adına" ya da "en az 20 milletvekili imzasıyla" gensoru verilebilmektedir. Gensoru görüşmeleri esnasında üyeler veya gruplar gerekçeli güvensizlik önergesi verebilir. Milletvekili tamsayısının salt çoğunluğuyla da (550/2+1=226) bir bakanın ya da Bakanlar Kurulu'nun düşürülmesi yolu vardır.

İşte bu yolu düzenleyen 99. madde tamamen kaldırılıyor. Böylece yasamanın yürütmeyi denetlemesi yok ediliyor.

Önerideki 116. madde ile Milletvekillerinin 5/3'ü (360) seçimlerin yenilenmesini isteyebiliyor. Ancak 226 milletvekilinin bakan ya da bakanlar kurulu düşürmesi imkanının yerini tutabilecek bir düzenleme değil. Zira yeni seçim yenilenme nisabı ulaşılması sağlanamayacak bir sayı. Oysa, iktidar partisi milletvekilleri dışındakilerin 226 sayısına erişebileceği bir parlamento oluşması gayet olası. Bir parlamentodan seçim isteyen 360 vekil çıkması ise, yaşamın olağan akışında mümkün görünmüyor.

SORUŞTURMA AÇILMASI NEREDEYSE İMKANSIZLAŞIYOR

Mevcut 100.maddeye göre bakanlar hakkında soruşturma açılması milletvekillerinin 1/10'unun(55 milletvekilinin) imzasıyla mümkündür. Önerilen Anayasa değişikliğinde ise 100.madde tamamen kaldırılıyor. Bakanların soruşturulması 106.maddede düzenleniyor. Paket yasalaşırsa 106.maddeye göre bir bakan hakkında soruşturma açabilmek TBMM üyelerinin salt çoğunluğu ile (600/2+1=301) mümkün olabilecektir. 301 milletvekili imzalamadığı sürece hiçbir bakan suçlandırılamayacak!

Bakanların görev ve yetkileri yok edilirken soruşturulmalarının bu denli zorlaştırılması yeni totaliter rejime geçişte bir sus payı olarak dizayn ediliyor görünmektedir.

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNE DÖNÜK DEĞİŞİKLİKLER

Pakette 102.madde, 101.maddenin içine taşındığından kaldırılıyor. Bununla birlikte;

*20 milletvekilinin imzasıyla Cumhurbaşkanlığına aday gösterebilmesi imkanı kaldırılıyor.

*100.000 seçmenin ortaklaşa aday gösterebilmesi yolu getiriliyor; ancak bu yolun nasıl işleyeceği merak konusu..

*Mevcut durumda, birlikte toplam %10 oy oranına erişen birden fazla parti Cumhurbaşkanı adayı gösterebilirken, pakette yalnızca tek başına %5 oy almış partiler aday gösterebilecekler.

VE DEVLET BAŞKANI TANIMI GELİYOR…

-Madde 104: Değişiklik, yürütme yetkisini "Devlet Başkanı" olan Cumhurbaşkanına veriyor. Böylece devlet başkanı kavramı lafzi olarak da "anayasallık" kazanıyor!

Öneriye göre Devlet Başkanına verilecek yetkiler şunlardır:

*Devlet Başkanı yardımcısı atamak

*Bakanları atamak ve görevlerine son vermek

*Üst düzey kamu yöneticilerini atamak ve görevlerine son vermek

*Milletlerarası andlaşma akdetmek ve yayımlamak (Mevcut halde Devlet Başkanı yalnızca onaylamak ve yayımlamakla yetkilidir. )

*Yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarmak (tek başına!)

*Kanunların uygulanmasını sağlamak üzere yönetmelik çıkarmak Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi şeklindeki öneri, öncelikle yürütme yetkisini tek elde ve tek kişide toplamaktadır.

Ancak daha büyük fonksiyon gaspı, fiilen yasama fonksiyonunun yetkilerinin de Devlet Başkanına devrediliyor olmasıdır. Her ne kadar 104. maddeye dair değişiklik önerisinin, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri için yürütme yetkisine ilişkin olarak çıkarılabileceği lafzi olarak ifade edilse de pek çok diğer değişiklik maddesinde mevcut halde kanunla düzenlenmesi öngörülmüş. Çok çeşitli alanlarda kanunun yerini Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin aldığı görülmektedir.

-Madde 105: Devlet Başkanı'nın Cezai Sorumluluğu

Devlet Başkanı'nın suçlandırılması zorlaştırılıyor.

Mevcut durumdaki, Devlet Başkanını milletvekillerinin 1/3'ünün (550/3=184) teklifi üzerine 3/4'ünün vereceği kararla suçlandırma mekanizması iptal ediliyor. Önerilen değişikliğe göre milletvekillerinin salt çoğunluğunun (301) vereceği önergeyle; bu önergenin görüşülmesi sonrası milletvekillerinin 3/5'inin vereceği oyla soruşturma açılmasına karar verilebiliyor. Soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde meclisteki siyasi partilerin güçleri oranında verecekleri vekillerden oluşacak 15 kişilik bir komisyon kuruluyor. Bu komisyonun hazırlayacağı raporun görüşülmesi ile milletvekillerinin ancak 2/3'ünün kararıyla Devlet Başkanı yüce divana sevkedilebiliyor.

Aynı maddenin son fıkrasına göre Devlet Başkanı görevdeyken işlediği suçlar sebebiyle görevi sona erse de ancak bu madde usulüyle yargılanabiliyor.

-Madde 106: Bu maddede önerilen değişiklikte Cumhurbaşkanı yardımcısı kavramı ve bakanların soruşturma-kovuşturma usulü düzenleniyor.

Devlet Başkanı'na birden fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atama yetkisi veriliyor. Bunun üst sınırı yok! Böylesine olağanüstü yetkilerle donatılmış Cumhurbaşkanı yardımcısı sıfatının sayısının belirsiz olması başlı başına bir sorundur. Bu şekilde yeni bir fiili "süper dokunulmazlık kabinesi" yaratılacağı anlaşılıyor.

Değişiklik önerisine göre; Cumhurbaşkanı yardımcılarının ve bakanların soruşturma ve kovuşturma usulü de Devlet Başkanı ile aynı rejime tabi tutuluyor.

VE CUMHURBAŞKANI YARDIMCILARI İLE BAKANLARA ULTRA KORUMA

Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların, görevle ilgili olmayan suçlarda da yasama dokunulmazlığından yararlanması mekanizması getiriliyor.

Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri ile teşkilat yapısı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenleniyor!

Yürürlükteki 113.maddeye göre ise bu ancak kanunla düzenlenebilir.

-Madde 108: Devlet Denetleme Kurulu

Halihazırda mevcut olan ve Cumhurbaşkanına bağlı olan bu kurul her türlü inceleme, araştırma, denetleme yapabiliyordu. Pakette bu kurula idari soruşturma yapma yetkisi de ekleniyor!

Üstelik idari soruşturma yapma yetkisi tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile işçi ve işveren kuruluşları için de geçerli olacaktır. Bu durumda meslek örgütlerinin ve işçi örgütlerinin bağımsızlığından bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Yine yürürlükteki halinde Devlet Denetleme Kurulu Türk Silahlı Kuvvetlerini denetleyemiyordu. Öneride ise TSK'yı hem denetleyebilecek hem de idari soruşturma açabilecektir.

Mevcut halinde de Devlet Denetleme Kurulu'nun işleyişi, üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği kuralı yürürlükteyken; pakete göre bu konular Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenleniyor.

-Madde 109-110: Diğer maddelerle birlikte burada da Bakanlar Kurulu ve Bakanlar Kurulu'na GÜVENOYU düzenlemesi de kaldırılıyor.

Dolayısıyla TBMM'nin güvenoyu ya da gensoru ile bakan düşürme yetkisi de yok oluyor.

-Madde 117: Silahlı Kuvvetler, mevcut halde; Bakanlar Kurulu'na karşı sorumluyken, bu maddedeki değişiklik önerisi ile Devlet Başkanı'na karşı sorumlu oluyor.

Genelkurmay Başkanı da mevcut halde Başbakana karşı sorumluyken, değişiklikle Devlet Başkanı'na karşı sorumlu oluyor.

-Madde 118: Bu maddedeki değişiklikle;

* Jandarma Genel Komutanı MGK'dan çıkarılıyor.

*Cumhurbaşkanı yardımcıları MGK'ya katılabiliyor.

*MGK Genel Sekreterliği'nin teşkilatı ve görevleri mevcut halde kanunla belirlenirken, değişiklikle Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile belirleniyor.

-Madde 119: OLAĞANÜSTÜ HAL

*Mevcut halde Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu OHAL ilan etmeye yetkiliyken, değişiklikte OHAL'i tek başına Devlet Başkanı ilan ediyor!

(OHAL ilanının TBMM onayına sunulması kuralı, değişiklikte de geçerlidir.)

*OHAL'de devlet başkanı tek başına kararname çıkarabiliyor! Ve OHAL'deki Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri Kanun Hükmünde Kararname sayılıyor!

-Madde 126: Merkezi idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının görev, yetki ve sorumlulukları mevcut halde kanunla düzenlenirken; değişiklik önerisinde Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenleniyor..!

-Madde 142-145: Tüm askeri mahkemeler kaldırılıyor.

-Madde 159: Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK) yapısı değişiyor ve Devlet Başkanı'na tabii hale geliyor. Öyle ki oluşacak HSK'nın 1 bakan, 5 hukukçu olmak üzere, üyelerinin yarısını Devlet Başkanı atıyor.

*HSYK'dan "Yüksek" ibaresi çıkarılarak adı Hakimler Savcılar Kurulu'na dönüştürülüyor.

*HSK mevcut durumda üç daireden oluşurken, değişiklikle iki daireye indiriliyor.

*HSK mevcut durumda 22 asil, 12 yedek üyeden oluşurken; değişiklikle yalnızca 12 üyeye düşüyor.

2010 yılı Anayasa değişikliğinin AKP iktidarınca manipüle edilmesini sağlayan en önemli argüman, HSYK'nın seçimle oluşturulacak olmasıydı. Bu öneride ise, hakim ve savcıların HSK'ya üye seçmesi kaldırılıyor. İktidarın, yargıyı tahakküm altına alması demek olan bu değişiklik de, bütünüyle Kuvvetler Ayrılığı ilkesinin ihlalidir.

-Madde 161: Bütçe ve kesin hesap

Mevcut durumda, bütçe ve kesin hesap kanunla TBMM'ce düzenleniyor.Değişiklikte ise gerek Bütçe Kanunu teklifini gerekse Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu teklifini Devlet Başkanı TBMM'ye sunuyor.

-Madde 167: Vergi ve benzeri yükümlülükler dışında Ek Mali Yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya Devlet Başkanı'na yetki verilebiliyor. (Mevcut durumda ise bu yetki ancak Bakanlar Kurulu'na verilebiliyordu.)

-Geçici Madde 21 (g bendi): Şayet Anayasa değişikliği referandumdan geçerse; kanunlar ve diğer mevzuat ile Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu'na verilen yetkiler ilgili mevzuatta değişiklik yapılana kadar Devlet Başkanı tarafından kullanılıyor.

Kanun yetkisi, kanun hükmünde kararname yetkisi, tek başına yürütme yetkisi, Bakanlar Kurulu'nun tüm yetkilerinin üstlenilmesi, yargı üzerindeki yetkiler, Silahlı Kuvvetler üzerindeki yetkiler, vergi ve diğer mali yetkiler, tüm kamu kurumları üzerindeki yetkiler, tüm merkezi kamu personeli üzerindeki yetkiler, meslek odaları ve işçi örgütleri dahil idari soruşturma yetkisi…

Bu kadar yetkinin tek kişide toplandığı rejimin adı, gerek toplum biliminde gerek hukuk biliminde aynı kavramla ortaya konulmuştur: Diktatörlük!

Anayasa yoluyla kurulmak istenen bu kişi diktatörlüğüne izin vermeyeceğiz!

Av. Doğan Erkan

Odatv.com

http://odatv.com/iste-madde-madde-yeni-anayasanin-sifreleri-3112161200.html

 
a45UyF587661-170101181324 Oraj Poyraz oraj.poyraz@openmail.cc
2017/01/01  19:22 2  65  alelma@yahoogroups.com


 


Politikaci gelecek secimleri, devlet adami ise gelecek nesilleri dusunur.

James Freeman Clarke

Namaz kilan bir adamin onunden esek, kara kopek ve kadin gecerse namazi bozulur

Buhari 8/102; Hanbel 4/86)

Levent Erturk : SIZIN DUYGULARINIZ GERCEK MI? EMIN MISINIZ?

En sonunda, insanin devredilemez sandigi her seyin bir degisim araci oldugu, alisverise konu edildigi ve devredildigi zaman gelmistir. simdiye dek ifade edilen ama asla takas edilmeyen; verilen ama asla satilmayan; edinilen ama asla satin alinmayan erdem, sevgi, inanc, bilgi, vicdan gibi degerlerin, kisaca her seyin ticarete dahil oldugu zamandir bu. Genel bir yozlasmanin, her seyin satilabilir olmasinin evrensellestigi ya da politik ekonomi diliyle konusacak olursak, maddi manevi her seyin pazarlanabilir bir deger haline geldigi ve gercek degerinin saptanabilmesi icin pazara getirildigi zamandir.
(karl marx)

***
Yukardaki satirlari ne zaman okusam, marx a buyuk adammissin demekten kendimi alamiyorum.
Gercek, cok acimasiz ve bayagi gorunebilir. Ama ortada bu tablo varsa, cozum yine ayni tablonun icinden cikacaktir. cagimiz artik bir reklam ve pazarlama cagidir. ustelik, metanin yani uretilebilen, gercek bir karsiligi olan somut urunun kendisinden cok; gercek olarak uretilemeyen her tur duygunun, erdemin, tutkunun, istegin pazarlanmasi daha fazla kazanc getirmektedir. urunun imaji, urunun kendisinden daha cok deger kazanmistir. uzerinde x firmanin logosunun oldugu bir ayakkabi diyelim ki 200 lira bedelle satilabilir. Ama o ayakkabinin temsil ettigi sosyal sinifa ait imaj dunyasi (diger imajlar ile birleserek) trilyonlarca lira kazandirir. Marx in ongorusu fazlasi ile gerceklesti. Her sey pazarlanabilir:

Bir savasta annesi ile birlikte olen cocugun resmi,
Bir insanin hayatindan 2-3 resim alinarak olusturulan tanitim,
Bir dinin ilk temsilcilerinin cektigi cileler,
Bir kahramanin idam sehpasindaki goruntuleri,
Ayni kahraman icin bestelenen sarki,
Bir depremde enkazin altinda kalan bebegin tanitimi ...vs

Ve elbette... sevgi, ask, cesaret, kahramanlik, fedakarlik, dindarlik, annelik, cocuk masumiyeti, doga sevgisi ...akliniza gelebilecek her tur duygu ustalikla pazarlanabilir ve pazarlanmaktadir; ustelik alicilari da cok fazladir.

Bir suru ah vah edebiyati ile dolu bos sozleri birakip, yasadigimiz dunyanin gercekligini en acimasiz sekilde gormek isterseniz, bu kitabi okuyun derim: jean baudrillard. Simulakrlar ve simulasyon .

Cagimiz bir sanal gerceklik cagidir, hatta o sanal gercekliklerin yeniden simule edilerek olusturuldugu hiper gerceklik cagidir. Sanal gerceklikte, gosterenin , yani imgenin gonderme yaptigi bir gerceklik vardir. ornegin bir gul imgesinin gonderme yaptigi gercek bir doga vardir. Hiper gerceklikte o bile yoktur. Hiper gercekligin imgeleri, gerceklikte hicbir karsitligi bulunmayan diger imgelere gonderme yaparlar ve bu durum boyle surer gider. Kendi kendini doguran anlam. Baudrillard bu durumu reklamlarda anlamin hicligi bolumunde cok guzel anlatmis.

Turkiye de ise durum daha da beterdir. Avrupa ve abd medeniyetlerinde carpikliklar olsa dahi, tum bu surecin alt yapisina sahip olan bir medeniyet, kendi icinden ciddi dusunurler ve cozumler cikarabilir. Oysa, bu bilimsel ve teknolojik sureci yasayamamis, hep ithal etmek zorunda kalmis, dolayisi ile felsefesini de gelistirememis bir ulkede verilen tepkiler hep alaturka, vicik vicik ucuz duygu edebiyati ve bol bol gozyasi ile cevrili olacaktir.

Neler oldugunu anlayamadi kucuk elif. Minicik bedeni soguk taslarin ustune yapisti. Cocuklugu, hayalleri, umitleri orda kaldi.

Yalan, yalan, yalan. Arka plandaki olumun ve acinin kendisi dogru olsa dahi, pazarlanmasi ve islenmesi bastan asagi yalan. Acinin simule edilmesi ve tekrar tekrar kullanilmasi cagimizin bir gercekligidir. Bir sure sonra, elif in bedeninin kendisi unutulur, geriye goruntusu kalir; hatta o bile unutulur, geriye bir kac parmak hareketi, iki uc photoshop posteri veya buna benzer sekilde ifade edilen protesto kirintilari kalir. Zaten o arada piyasaya yeni elif, osman, Ilker, funda goruntuleri gelir. Atolye her zaman hazirdir.

Bu durum, insanin kendine yabancilasmasidir ve kacinilmaz bir gercekliktir. Bir insanin diger bir insani oldurdugu bir durum, televizyonda canli yayinda sunuluyorsa ve ancak 2-3 dakikaligina, bir sofra basinda oylesine seyrediliyorsa, her tur gercek duyguya yabancilasma kacinilmazdir.
Simdi geliyorum asil aci verici soruya. Sorunun cevabini bana vermeyin, ben kimsenin yargici degilim. Sadece kendi vicdaniniza cevap verin.

Siz, kendi duygularinizin gercekliginden emin olabilir misiniz?

Ben emin degilim. Artik emin olamiyorum. Bu yuzden buyuk konusmak istemiyorum. Kimseyi elestirmiyorum, bu genel bir durum degerlendirmesidir.

Akliniza gelebilecek her seyin sanala donustugu bir dunyada, insan duygularinin da sanallasmasi kacinilmazdir. Bunda ayiplanacak hicbir sey yok. Zira hepimiz tv, sinema, basin, internet, cep telefonlari, etrafimizi saran milyonlarca ic alan (indoor) ve dis alan (outdoor) reklam araclari ile muthis bir bombardimana tutulmaktayiz. Sokaga cikip 1-2 saat dolastiginiz, sonra evde biraz tv seyrettiginiz ve internette iki uc mesaj yazdiginiz sakin bir gunde bile 25-40 bin arasi degisen reklam mesaji alirsiniz. Bunlarin tamamina yakinini farkedemezsiniz ama bilincaltiniza mesajlar pompalanir. Bunu butun reklamcilar bilirler. Durum o hale gelmektedir ki, insanin kendisi dahi artik sadece bir imgedir. Gercekligini gormeden, bilmeden seveceginiz, hayran kalacaginiz veya kufur edeceginiz bir imge. Ister istemez herkes bu surecin icinde yer alir. Hatta surece karsi cikiyor bile olsa.

Bir sure sonra, akliniza gelebilecek en acikli sahne bile; o sahneyi sunanla, sahneyi alanin ortaklasa sergiledikleri duygusal bir masturbasyona donusecektir. Yasanan da zaten budur.

Sistem, kendi cocuklarini yemekten bile cekinmez.

Tek basina kimsenin sucu yok ve kimse tek basina kurtarici olamaz. cok mu acimasiz yaziyorum?

Baudrillar in kitabindan ufak bir alinti yapmak isterim:
Simulasyon her zaman icin gercege saldirmaktan yanadir. Sisteme karsi, kuskunun oldugu yerde en emin yol budur. Bu, giderek icinden cikilmaz bir duruma donusmektedir. Bunu basarmasini saglayan sey ise, bizi cevreleyen gercegin tepkisizligidir. Artik, bundan boyle sanal gercekligin uretildigi sureci yalitabilmek imkansizlastigi gibi, gercegi kanitlayabilmek de imkansizlasmaktadir.

Maalesef daha fazla alinti yapamiyorum. Aslinda kitabin her sayfasi birbirinden degerli. Konuya mecburen yalap sap degindim.

Her yeri ve her seyi kana buladiktan sonra, ayrica bunu ambalajlayarak yeni bir urun seklinde size sunanlarin ilk istedigi sey, sizin tepkilerinizin gercek degil sanal olmasidir. Iste bu yuzden, oncelikli olarak, gercek tepkiler siddetle bastirilir. Asker, polis, gonullu muhafizlar vs araciligi ile, gercekligin kendisine acimasiz bir savas acilir. Buna elbette medya da katilmaktadir. Bir sure sonra, o sistemin yoneticileri ve dogrudan savas planlarini yapanlar; idealist bir lider, halklarinin koruyucusu, dindar ve ahlakli ornek sahsiyetler olarak parlatilirken, en basit haklarini arayan insanlar birer canavara donustururler. Geri kalanlar ise sindirilir. Bunun ardindan, yonetenlerin hicbir sekilde korkmayacagi, hatta destekleyecekleri bir duygusal rahatlama sureci baslar.

Iste bu ve benzer sebepler yuzunden, ben ah caniiim, nasil da kiymislar yavrucaga seklinde tepkiler veremiyorum artik. Icimin buz gibi sogudugunu soyleyebilirim. Cunku sunu biliyorum ki, istisnaslar haricinde; tum bunlar, her seyden habersiz cocuklarin, onlari oldurenlerin, oldurdukten sonra arkalarindan aglayanlarin, sonra tum bu olaylari verilmek istenen mesaja gore yeniden kurgulayanlarin, nihayet mesaji alip aglayanlarin ..herkesin katildigi sanal bir sahnedir.

Belki bir cozum olabilir.
Nasil ki, gercekligin kendisinden bikip sanala siginiyorsak;
Bir gun tum bu sanal senaryolardan bunalan insanlar, arka plandaki duygularin samimi oldugu yeni bir gerceklige yol verebilirler.
Simdilik oyuna devam...

Saygilar
(not: meraklisi icin kitap kaynagi: jean baudrillar. Simulakrlar ve simulasyon. Dokuz eylul yayinlari.)

Levent Erturk levbaba@yahoo.com >


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/










BitCoin URL: 16496HKpgEEpx1d6t688HiXXdJP5jdA9xo







-------------------------------------------------
ONLY AT VFEmail! - Use our Metadata Mitigator™ to keep your email out of the NSA's hands!
$24.95 ONETIME Lifetime accounts with Privacy Features!
No Bandwidth Quotas!   15GB disk space!
Commercial and Bulk Mail Options!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder