21 Temmuz 2018 Cumartesi

CAN YÜCEL

CAN YÜCEL



Tarih 3 Haziran 1963'tü. .

O gün Nazım Hikmet ölmüştü. .

Can Yücel BBC Türkçe Radyosunda spikerdi. .

Nazım'ın ölümünü dinleyicilere duyurma görevi ondaydı...

"Ben bunu okuyamam. . Ben Nazım'ın ölümünü kabul edemem" dedi. .

Haberi okumadı...

O gün hiç çalışmadı. .

Radyo da yayın yapamadı. .

Ertesi gün görevinden istifa ederek memlekete döndü. .

*. *. *

Bakan çocuğuydu. .

Cumhuriyet döneminin en önemli bakanlarından birinin hem de. .

Çok bakan çoğundan farklıydı. .

Çünkü hep geçim sıkıntısı çekti. .

Basit yaşamayı seçti. .


Malvarlığını soranlara şöyle açıkladı. .

1- Avşa adasında üç daire dört üçgen beş dikdörtgen. .

2- Gökyüzünde bir bulut. .

3- Bitlis'te beş minare. .

4- Biri yazlık biri kışlık iki platonik sevgili. .

5- Islıkla çalınabilen beş anonim türkü. .

6- Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı. .

7- Palandöken'de bir palan bir döken. .

8- Kastamonu'nda üç kasto. .

9- Üç fay hattı. .

10- Bir çarşamba iki perşembe üç cuma. .

11- Dünyada mekân. .

12- Ahirette iman. .

13- Denizde kum. .

14- Bir çuval gazoz kapağı. .

15- Bir kibrit kutusu sigara izmariti. .

16- Biri İngilizce 6 adet küfür. .

17- Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht. .

18- Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bir ömür. .

*. *. *

Türkçe'nin en matrak en lafını esirgemeyen şairiydi. .

Cemal Süreya onun için "Can Yücel kadar değişik teknikler kullanmış bir başka şairimiz yoktur" derdi. .

Şiirlerinde resmen ayar verirdi. .

Ağır küfürler ederdi. .

"Küfür ve argoyu halk kullanıyor. Yazdığımız şey halkın nabzı ve ağzı olduğuna göre küfür de kendiliğinden katılıyor işin içine. Aslında küfür bir özgürlük davasıdır" derdi. .

Özgürlüğünü mısralara dökerdi.

"Şiirlerinde küfür etme diyorlar usûlsüz

Lan bu kadar orospu çocuğunu nasıl anlatayım küfürsüz?"

Her şiirinde kendi ifadesiyle nasıl gol atacağının peşindeydi. .

O Türk şiirinin santrforuydu. .

* * *

Şairliğinin yanı sıra Almanca İngilizce Latince ve Yunanca bilirdi. .

Çok çeviri yaptı. .

Çevirileri başına iş açtı. .

12 Mart muhtırasında Mao ve Che çevirileri için içeri attılar. .

1974'te genel af ile özgür kalabildi.

Toplumsal sorunları hep gündeme getirdi. .

Çarpık düzene mutlaka söyleyecek sözü vardı. .

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Türk öğün çalış güven! demiş a

Şimdilerde çalışan parasız pulsuz

Çalışıyor paralıya

Güvenen varsa parasına güveniyor

Üstyanı öğün babam öğün!

Dövün babam dövün!"

*. *. *

Edebiyat kadar içkiye de düşkündü. .

İyi rakı içerdi. .

"İçim rakı dışım su" derdi.

Nasıl rakı içileceğini de şöyle mısralara dökerdi.

"Rakı sofrasında susulmaz arkadaş

Hıçkıra hıçkıra ağlayacaksın. .

Arınacaksın gururundan paşa gibi.

Şerefe ulan diyeceksin. .

Şerefsiz Dünyaya inat şerefimize

Kırar gibi tokuşturup kadehleri

Gırtlağınla seviştireceksin meyleri. .

Gömeceksin kendini şişelerin dibine ölür gibi

içeceksin!. .

Öleceksin arkadaş. .

Oturtacaksın karşına geçmişini

Güle güle küfür edeceksin...

Unutacaksın unutur gibi içeceksin !

"İçiyorsan Rakıyı öve öve

Söve söve kusacaksın ne varsa içinde. . "

*. *. *

Gırtlak kanserine yakalandığında dostları artık dinlenmesini söyledi. .

"Ben şairim fil değilim. . Azrail'i bir köşeye çekilip bekleyemem. Meydanlarda ölmeliyim" dedi. .

"Ömür dediğin üç gündür

Dün geçti yarın meçhuldür

O halde ömür dediğin bir gündür. .

O da bugündür. " der gibi. .

*. *. *

17 yıl önce öldü. .

Şiir söyleyerek rakı içerek küfür ederek. .

Vasiyeti üzerine çok sevdiği Datça'da gömüldü. .

"Beni kuzum Datça'ya gömün.

Geçin Ankara'yı İstanbul'u!.

Oralar ağzına kadar dolu. .

Alabildiğine pahalı. .

Örneğin Zincirlikuyu'da

Bir mezar 750 milyona. .

Burası nispeten ucuz. .

Ortada kalma ihtimali de yok. .

Hayır dua da istemez. .

Dediğim gibi beni Datça'ya gömün. .

Şu deniz gören mezarlığın orda. .

Gömü sanıp deşerlerse karışmam ama!"

Anısına saygıyla....

Alıntı



--
Yuruyelim Seninle Istanbulda

Kirmiziyi sevdigini bilseydim
hayallerim kipkirmizi olurdu

Istanbul hala gunesin ardinda
ufuklarinda birkac kara leke
birkac kan pihtisi dudaklarinda
Istanbul hala sevimli mi sevimli
ve hala bir tomucuk tadinda
yuruyelim seninle Istanbul'da

korkusuz bir ruyadir
bekler bizi Beykoz'da, Uskudar'da
birkac kugu, birkac mahzun kustuyu
yenilgisiz bir muamma gibidir
arar bulusmayan ellerimizi
deli ruzgar yine sarhos, hovarda

tam orada, Camlica yokusunda
birkac bulut cekelim gokyuzunden
damarlarimizdan gecirelim ve birden
birakalim sularin uzerine
sen bir defa konus, sen bir defa gul
kumlu ebrular yapalim seninle
serpmeli ebrular, bulbulyuvasi
hercaimenekse, gonca ve sumbul

yuzun bir ay gibi parlarken gecenin ortasinda
yuruyelim seninle Istanbul'da
bogazici magrur turkulerini
gozlerine baka baka soyleyin
martilar usuyunce
denizin sicaginda bulsunlar kalbimizi

anlayabilir misin
neden ciban gibi buyur bagrimda
buyur de kelebek olur bu sizi
kirmiziyi sevdigini soyledin
bu yuzden mi gunlerdir
Istanbul'da gul kokusu yayilan
tepeler kirmizi, sular kirmizi

Istanbul bilmeli ki, sahillerine
mehtabi tasiyan senin bakislarindir
Istanbul bilmeli ki, limanlardan gemiler
once senin yuregine acilir
uzaklarda bir yerde
topragi opmek icin egilen bahcivanin
parmaklarinda huzun
sana dogru akan nehrin
aglayan suretidir

bir elimizde umut
bir elimizde sevda
yuruyelim seninle Istanbul'da
musiki kesilsin, tukensin yazi
caresiz kalinca mizrap ve siir
ozan bir kenara biraksin sazi
ressam fircasina neden mi kizgin
tuvalde cizgiler, renkler kirmizi
kirmiziyi sevdigini bilince
cekilir mi artik gullerin nazi

Anadolukavagi'nda her aksam
burcu burcu bir ruyadir hayalin
karanlik, huznunu dusurur daga
kuslar kanat cirpar, yildizlar aglar
endamin her sabah iner topraga

hasret, yanlizligi cogaltan deniz
ayrilik aciyla suzulur kandan
nefesin fermandir Topkapi Sarayi'nda
donusunu bekliyor rihtimda sehzadeler
oylesine yorgun, mahzun ve candan

Istanbul bir yanimda, sen bir yanimda
uykusundan uyaninca firtina
dalgalar turkumuze asina olur
yuzumuze bakinca deniz fenerleri
sahibini arayan gemilerin
cigligiyla vurulur

tarih heyelandir hainlerin ardinda
Istanbul tarihin soylu anasi
biz bu yuruyusu cigdemlerden almisiz
sevdayi kiz kulesi'nden
yalilarin buruklugu altinda
geciyoruz sokaklardan delice

anlayabilir misin
beyoglu'nda gezinen
hayal kirikliginin benden turedigini
anlayabilir misin
kirmizi neden boyle
doldurur aynalara inleyen yuregimi

sana giden yollarin kavsaginda
bir adam direniyor izini bulmak icin
siliyor tanyerine akan alin terini
ufkunda sapsari umudun rengi
mavi yitik, beyaz kizgin ve siyah
ariyor sessizce kaybolan gunlerini

Gulhane'de simit satan cocuklar
nasil anlasinlar ellerimizin
neden boyle cekingen oldugunu
Ayasofya onunde tramvay bekleyenler
gokyuzune dokunurken bu aci
kimdir diye sorsunlar iclerinden
birlikte yuruyen iki yabanci

biz gitsek de, Istanbul'da yine de
yillar yili gezinmeli bu sizi
benden bir yarali siir kalmali
senden bir tebessum, bir de kirmizi

Nurullah Genc

--

Mehdinin Risale-i nur oldugunu soyluyor.
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi s.9)

Said Nursi den zirvalar.

--

Hikmet sahibi kisilerin sozleri dogruysa ilactir, yanlissa hastaliktir.

Hz.Ali

--

SINCAP
. . . . . .
Su agacin tepesinde
Var bir sincap
Ceviz kirar, yemek arar.
Her gun goremem ki
Saklar onu
Anne yapraklar.

Fazil Husnu DAGLARCA

a45UyF587661
--


Grup eposta komutlari ve adresleri :
Gruba mesaj gondermek icin : ozgur_gundem@yahoogroups.com
Gruba uye olmak icin : ozgur_gundem-subscribe@yahoogroups.com
Gruptan ayrilmak icin : ozgur_gundem-unsubscribe@yahoogroups.com
Grup kurucusuna yazmak icin : ozgur_gundem-owner@yahoogroups.com
Grup Sayfamiz : http://groups.yahoo.com/group/Ozgur_Gundem/
Arzu ederseniz bloguma da goz atabilirsiniz : http://orajpoyraz.blogspot.com/




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder